Büyük Felaketin Ardından.. Tamam mı, Devam mı?
Av.Arb. Eralp YALVAÇ
6 Şubat sabahı saat 5’e doğru telefonumun sesine uyandım. Arayan babamdı. Babamın bu saatte aramasını hayra yormak mümkün olmadığından aile efradından bir vefat haberi alacağım korkusuyla telefonu açtım. "Eralp, Malatya'da büyük bir deprem oldu. Çok büyük yıkım var. Muhtemelen telefonlar kitlenir haberlerde görünce ve bize ulaşamazsan korkma biz iyiyiz" dedi ve konuşma bu şekilde sonlandı. O gün önemli bir duruşmam vardı, işime gitmek zorundaydım ama bir yandan da medyadan deprem haberlerini takip ediyordum.
Kulağım Malatya'da olduğu için mesleki sorumluluğumu, güçlükle yerine getirirken aklım hep bölgede ve yakınlarımdaydı. Duruşmaya girmeden ikinci depremin olduğunu öğrendim. Çaresizlik uzaktan izlemekmiş biraz da. Sadece memleketim değil bölge yıkılmıştı adeta...
İnsanların yaşadığı yıkım, can kayıpları, mal kayıpları... Depremin ardından özellikle ilk günlerdeki çaresizlik, kimsesizlik. Kelimelerin anlatamayacağı kadar büyük bir trajedi. Bu felaketi yaşayıp “ölmeyenler” ölümsüz anılar bıraktılar arkalarında. Vefat edenlerin ruhu şad olsun; Allah rahmet eylesin.
Depremi yaşayanlar ve halihazırda bölgede yaşamlarını sürdüren birçok kalem deprem ile ilgili çok daha değerli sözler ettiler, yazılar yazdılar; daha da konuşacak, yazacaklardır.
Ben depremden ziyade, sonrasını ve şehrin geleceğini kaleme almak ve bu konuda dikkatleri çekmek istiyorum.
Malatyahaber.com’da 21 yıl boyunca imar yolsuzlukları, rantlar, usulsüz imara açılan alanlar ve kat izinleri, vasıfsız insanlardan oluşan imar komisyonları gibi konular defalarca yazıldı, çizildi. Belki küçük bir kısmı bu haberler sayesinde engellenebildi. Ancak hemşerilerimizin büyük bölümünün duyarsızlığı, tepkisizliği neticesinde birileri kendi zenginliğine zenginlik katarken şehrin yarınlarından, insanların hayatından, malından mülkünden çaldı.
Aymazlık halen o boyutta ki, takip ettiğim kadarıyla, halen gerçek sorumlulardan hesap sorulabilmiş değil. Yapılaşmaya uygun olmayan zemini imara açan, üstüne yüksek kat izni veren, inşaatların malzemesinden çalan ve tüm bunlara vesile olan ve bu durumdan kar elde edenler hesap vermedikçe bu defterin, bu hesabın kapanması mümkün değil.
Ancak deprem sonrası oluşturulan imar komisyonlarına ve yapılmaya çalışılanlara bakıldığında bu sürecin kolay bir süreç olmayacağı çok bariz.
Malatyalı depremde birçok şeyini kaybetti; en başta da güven duygusunu kaybetti. İnsanlar evlerine verilen az, orta ve ağır hasar raporlarına dahi inanmakta güçlük çekiyor; 'acaba birileri ceza ve tazminat sorumluluğundan kaçmak için müdahale etmiş olabilir mi?' düşüncesinde ve maalesef yine bir kısım vatandaşımız ise 'mal canın yongasıdır' diyerek durumu ne olursa olsun malına "sağlam" kaydı çıkarabilmek, kiralamak veya satarak "kayıp" yaşamama derdinde...
Tüm bunların yanında şehrin yeniden inşası en büyük merak konusu. Çocukları yetişkin anne- babalar başka şehirlerdeki çocuklarının yanına kalıcı gitmeye, çocuklu aileler çocuklarını başka yerde okula kaydedip düzenini kurmaya, yerli- yabancı memur tayin istemeye, esnaf başka şehirlerden dükkân bakmaya, düzen kurmaya başladı.
İnsanların başka çaresi yok ancak herkes kendi memleketine dönmek ister, yeter ki düzgün ve gerçekçi projeler sunulsun, hayata geçirilme emareleri göstersin. İş imkanlarıyla, mimarisiyle, düzeniyle cazibe merkezi haline gelsin.
MALATYA'YI ESKİ HALİNE DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİL, ÇAĞDAŞ ŞEHİRCİLİK KAİDELERİNE UYGUN DÜZENLİ, ESTETİK BİR ŞEHİR GEREK!
Hepimiz Malatyalıyız, bu şehri seviyoruz ve aidiyet hissediyoruz. Ancak doğruları ortaya koymak lazım. Malatya mimari estetik ve şehir planı açısından ülkemizdeki birçok şehir gibi kötü durumda bir şehirdi. Tüm potansiyelini yanlış insanlar elinde tüketen bu şehir, kendisini deprem öncesinde de yaşanmaz hale getirenlerle değil, ehil ellerde, yetenekli beyinlerin yönlendirmesiyle küllerinden yeniden doğmalı.
Depremden sonra Malatya’ya geldiğimde yıkımın yanı sıra mevcut düzenin bozulduğunu kent meydanlarında (devlet tarafından sunulan konteynerler ve şehrin yerli esnafı hariç) seyyar satışlar, trafik düzeninin bozulması gibi kent yaşamını bozacak durumları ve bunların derhal düzeltilmesi gerektiğini gördüm.
Herkesin gözü idarecilerde; yerel yönetimde şehri ayağa kaldıracak, insanlara geri dönüş için gün saydıracak projeler bütününü bekliyor.
Bir avukat olarak bu yeniden inşanın hukuki zeminin dahi en az inşaat işi kadar meşakkatli olacağını bilerek yöneticilerin daha somut adımlar ve projeler sunma konusunda Ankara’ya baskı yapmasını ve neticesini halka duyurmasını istiyorum. Bu konuda adı artık herkes tarafından bilinen, yıkımın esas sorumlusu liyakatsiz- vasıfsız kişilerle değil, herkes tarafından kabul gören, işinin ehli insan ve kurumlarla hareket edilmesini istiyorum.
Bu dediklerim belki yapılacaktır.
Malatya'nın yerel dinamiklerinin tüm kenti ilgilendiren konularda sorunu çözme yeteneği ve refleksi konusunda çok fazla ümitvar olmadığımı,” Yeni Malatyaspor hadisesindeki” kısmi şahitliğim nedeniyle bizzat yaşadım. Yeni Malatyaspor, geçtiğimiz sezon süper ligde batma ve düşme sinyallerini verip göz göre göre borca sürüklenirken ve henüz umut varken elini taşın altına koyacak insanlar 'ben buradayım' derken hiçbir şey yapılmamasına, saatlerce süren ancak neticesiz biten toplantılara çok yakından şahit oldum. Yanlış tercihler, sorunu anlayamama, gerçekleri yorumlayamama nedeniyle; transfer tahtası borcundan dolayı kapanmış, ligin sonuna demir atmış ve bir alt lige doğru tam yol gitmekte olan Yeni Malatyaspor, deprem nedeniyle ligdeki gidişatı 'dondurulunca' şimdilik öndeki sorunlardan biri olmaktan çıktı. Ancak, daha önceki yaklaşımlar nedeniyle, Malatya'nın bu önemli markasının, doğru müdahaleler yapılmadığı ve mevcut durumun devamına göz yumulması halinde Bölgesel Amatör Lige kadar gideceğini ve artık 'TAMAM bu macera da burada bitti' dedirteceğini söylemek yanlış olmaz.
Ezcümle şehir büyük bir yıkım yaşadı.
Elbette Malatya haritadan silinmez. Ancak, bazı somut adımlar atılmaz ise, bu şehrin beşerî ve sosyal yaşamı, şehrin renkleri ve en büyük zenginliği olan şehrini seven, aidiyet hisseden insan çeşitliliği, genç kuşak ile olan bağları tehlikeye girer.
Dileğim Malatya’nın daha da güçlenerek, güzelleşerek DEVAM demesi ve yıkımın tüm izlerini silmesidir.
_________
FOTOĞRAF: Malatya kent merkezinden bir görünüm.. (Doğukan İLHAN)