Fırat Üniversitesinde düzenlenen 'Depreme Dirençli Kentler Çalıştayı'na konuşmacı olarak katılan İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Jeolog ve Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür ile ABD'deki Colorado Üniversitesi'nde görev yapan sismolog Prof.Dr. Roger Bilham, önemli açıklamalarda bulundu. Roger Bilham, 2020 ve 2023 depremlerinin normalde olduğundan daha büyük bir deprem olabileceğini, bunu bölgedeki 'quartz schist'li kayaların engellediğini söyledi. Prof. Dr. Naci Görür ise Kuzey Anadolu Fay hattının dünyanın en tehlikeli fayı olduğunu vurguladı.
Fırat Üniversitesi (FÜ) tarafından 3 gün sürecek olan "2. Uluslararası Mühendislikte İlerlemeler ve Gelişmeler Konferansı" düzenlendi. Program çerçevesinde "Depreme Dirençli Kentler Çalıştayı" gerçekleştirildi. FÜ Atatürk Kültür Merkezinde başlayan çalıştaya, Fırat Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet Feyzi Bingöl, Jeolog ve Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, ABD Colorado Üniversitesi'nden Prof. Dr. Roger Bilham, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Alper İlki, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kemal Önder Çetin, Fırat Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kürşat Esat Alyamaç, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erdem Canbay, konuşmacı olarak katıldı.
Çalıştayda Elazığ ve Kahramanmaraş başta olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde yaşanan depremler, deprem olmadan önce alınması gereken tedbirler, şehirlerin depreme dirençli hale getirilmesi noktasındaki çalışmalar değerlendirildi. Özellikle 2020 Sivrice ve 2023 Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler ile ilgili bilgiler veren bilim adamları, sahada yaptıkları çalışmalar ve devamındaki analizler neticesinde elde ettikleri verileri paylaştı
"Kuzey Anadolu Fayı, dünyanın en tehlikeli fayıdır"
Prof.Dr. Naci Görür, "Karlıova'dan Kuzey Anadolu fayı geçiyor ve bu fay dünyanın en tehlikeli fayı. Bir de Doğu Anadolu fayı var, Karlıova'dan Malatya'ya ve Hatay'a doğru. Daha yeni depremler oldu, on binlerce insanımız öldü. Bir de Malatya fayı var, Malatya'nın batısında. Bir de Pülümür'den giden Ovacık fayımız var. Bu fayların hepsi aktif faylar. Deprem böyle her gün olacak gibi zannetmeyin. Bingöl'den Elazığ ve Malatya'yı vuran Doğu Anadolu fayı, yaklaşık 500 senede bir çok ciddi depremler üretiyor. Yani yılda 1 santimetre hareket ediyor. Siz o bir santimetre hareketi hissetmezsiniz. Anadolu yılda bir santimetre batıya, Akdeniz'e doğru gidiyor. Onu biz hissetmeyiz ama bunlar orada stres biriktiriyor. Doğanın zaman mefhumu yok. Bizim için mesela 1000 sene çok büyük bir zaman ama doğa için salise bile değil. Şimdi yaklaşık 500 senede bir diyelim deprem üretiyorsa bu fay, demek ki bu son yaşadığımız depremler bu çevrede özellikle çok eskiden birikmiş olan stresin belirli nedenlerle açığa çıkması sonucu olan şeyler." dedi.
Görür, özellikle fay hatlarının geçtiği illerde yerel yönetimlerin, üniversitelerin fay zonunda ciddi araştırmalar yapması, fay analizi ve deprem analizi ortaya koymalarının ve depremden korunmak için gerekli planlamaları yapmalarının çok önemli olduğunu belirtti.
Altyapıların da depreme uygun olması gerektiğine işaret eden Görür, "Yapıyı zeminden ayırmayın, yapacağınız temeli o zeminden, jeolojiden, jeofizikten, oradaki parametrelerden bağımsız düşünmeyin. Bu parametreler gözetilmeden sadece inşaatı güçlendireceğiz, sağlam yapacağız demekle olmaz. Bir binanın altının kayalık olması onun güvenli olduğunu göstermez." diye konuştu.
Görür, deprem konusunda halkın da duyarlılık göstermesi, depreme dirençli yerleşim alanlarının oluşturulması noktasında devletin, yerel yönetimlerin ve halkın birlikte hareket etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
"2020 depremi yaşanmasaydı ve bütün fay 2023 yılında kırılsaydı, depremin büyüklüğü 8.2 hatta 8.4'e ulaşabilirdi"
Türkiye'nin genel tektonik durumu hakkında bilgi veren ABD'deki Colorado Üniversitesi'nden sismolog Roger Bilham ise, "2020 ve 2023 depremleri normalde olduğundan daha büyük bir deprem olabilirdi, peki bunu engelleyen sebep ne onu dikkat çekmek istiyorum. Deprem ilk başta Bingöl’den başlayıp tek bir deprem olabilirdi ama olmadı şimdi bunun nedenini açıklayacağım. Eğer tek bir deprem olsaydı yani 2020 depremi yaşanmasaydı ve bütün fay 2023 yılında kırılsaydı, depremin büyüklüğü 8.2 hatta 8.4’e ulaşabilirdi. Bu depremleri durduran şey, birincisi fayın uzunluğu, ikincisi fayın üzerindeki bent yan büklümler, engeller ve bariyerler, üçüncüsü ilk kez Roger Bilham ve diğer bilim insanları tarafından Doğu Anadolu Fay hattında kanıtlanan ‘krip’ hareketi ve bir diğer şey de derindeki kayaların özellikleri. Arazi çalışmalarında, kaymanın zorlaştığı yerlerde ‘Serpentinite’ mineralini sıkça gördük. Sabunsu bir yapıya sahip olan serpentinite, çok ani bir hareket üzerine etki ettiğinizde bu defa bir yapıştırıcı varmış gibi hareketi engelliyor. Yani serpantini, deprem davranışları üzerinde, depremin etkisini düşürücü etki yaptığı için bizim arkadaşımız. Buradan örnekler aldık ve ABD’ye analize gönderdik. Temel bir kural var, kayaların davranışlar, sıcaklık ve basınç koşulları altında değişiyor. Burada yaptığımız analizlerde eğer 100 santigrat derecede ise tıpkı serpentinite gibi kaymayı güçleştiriyor. Ancak 3 kilometre veya daha derinde ise o zaman bu etkisini kaybediyor ve kayma daha rahat bir şekilde ilerliyor. 2020 Sivrice depreminin güney ucu ile 2023 Kahramanmaraş depreminin kuzey doğusu arasında bir boşluk var. Bu iki kırık birleşmedi. Burası da az önce bahsettiğimiz ve ABD’ye gönderdiğimiz örnekteki gibi quartz schistli kayalardan oluşuyor. Bu kadar küçük minerallerin büyük depremleri nasıl durdurduğunu aslında söylemeye çalışıyorum" diye konuştu.
Programa, Elazığ Valisi Ömer Toraman, AKP Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, STK temsilcileri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Elazığ, iha- AA