Dink cinayeti davası ortaya çıkan onca bilgiye rağmen sadece tetikçi ve çevresindeki bir grupla sınırlı kaldı. Cinayetle ilgili vahim bilgiler kanıksandı ama dava açtıramadı.
Ermeni meselesinde sağduyunun ve iki halk arasındaki dostluğu geliştirmenin simgesi haline gelen Hrant Dinkin hayatı, Sabiha Gökçenin Ermeni asıllı olduğu iddiasına ilişkin haberiyle değişti. Bu haberin ulusal gazetelerde yayınlanmasından sonra Genelkurmayın sert açıklamasıyla tartışmalar büyüdü. Dink, İstanbul Vali Yardımcısı tarafından çağrıldığı valilikte, biri polis, diğeri MİTçi iki istihbaratçı tarafından bu tür haberler yapmaması konusunda uyarıldı.
Birkaç gün sonra da Mehmet Soykan isimli bir kişi, Dink hakkında bir yazısı nedeniyle Şişli Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Savcılık, Adalet Bakanlığından da izin alarak Türklüğü aşağılama suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 159 (daha sonra 301 oldu) maddesinden dava açtı. Her duruşma aşırı milliyetçi ve ulusalcı grupların Dinke yönelik saldırıları ile geçti. Daha sonra Ergenekon davasında tutuklanan Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük, Sevgi Erenenol gibi isimler, Dinkin hemen her açıklamasından sonra suç duyurusunda bulunmaya, yargılandığı davalara müdahil olmaya başladı. Dinkin yargılandığı davalarda adliyenin önünde, Hrant Dink, öfkemizin hedefisin yazılı pankartlar açıldı.
Bilirkişiler suçsuz dedi ama...
Dinkin 301. maddeden yargılandığı davada bilirkişi heyeti, dava açılan sözler ile Türklerin değil, Ermenilerin kafasındaki Türk algısının kastetildiğini belirterek, Dinkin suçsuz olduğu yönünde rapor yazdı. Buna rağmen Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Dinki 6 ay hapse mahkum etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ve Ceza Genel Kurulu da cezayı onadı.
Cinayeti herkes biliyordu
Cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal, McDonaldsa bomba attığı için girdiği cezaevinden kısa sürede tahliye olduktan hemen sonra, 2005 yılı Ekim ayından itibaren, Dinki öldüreceğini söylemeye başladı. McDonalds eylemini birlikte yaptığı, ancak emniyet tarafından muhbir yapılarak dava dışında tutulan Erhan Tuncel, Hayalin bu planını emniyete anlattı. Trabzon Emniyeti, İstanbul Emniyetine yazılı uyarıda bulundu. İstanbul Emniyeti, ihbarın gereğini yapmadığı gibi, Dinke koruma dahi vermedi. Cinayeti azmettiren Hayal ve Tuncelin, BBP ve Alperen Ocakları ile bağlantılı olduğu da ortaya çıktı. Cinayet, Yasin Hayalin jandarma istihbaratına çalışan eniştesi Coşkun İğci tarafından da jandarmaya rapor edildi. Ancak jandarma astsubaylarının bu bilgiyi aktardığı dönemin İl Alay Komutanı Ali Öz, Daha sonra bakarız dedi ve konuyu kapattı. Ali Öz ve diğer jandarma görevlilerine ise sadece örtülü af kapsamındaki görevi ihmal suçundan dava açıldı.
Katile kahraman muamelesi
Neredeyse bütün Trabzonun, emniyetin ve jandarmanın bildiği cinayet, 19 Ocak 2007de geldi. 17 yaşındaki Ogün Samast, Dinki ensesinden sıktığı iki kurşunla katletti. Samast, ertesi gün Samsun otogarında yakalandı. Eline bayrak tutuşturulup kahraman edasında afiş gibi fotoğrafları çekildi. Bu fotoğrafları çeken polisler beraat etti.
Devlet cinayete zemin hazırladı
Dink cinayetine ilişkin Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda, cinayetin zemininin kamu görevlilerinin bir dizi ihmali sonucu hazırlandığı belirtildi. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek hakkında inceleme yapılması istenen raporda, jandarma ve polis suçlandı.
Devletin AİHM ayıbı
Soruşturmanın tıkanması üzerine Dink ailesi AİHMde dava açtı. Bu dava Dinkin ölmeden bir hafta önce 301. maddeden aldığı mahkumiyetle ilgili yaptığı başvuru ile birleştirildi. Davaya savunma gönderen hükümet, Dinki bir Nazi lideri ile kıyasladı ve düşüncelerinden ötürü ceza almasını savundu. Dinkin tehdit edildiğini devletin bilmediği öne sürülen savunma etkili olmadı ve AİHM, Türkiyenin cinayetten önce düşünce özgürlüğünü ihlal ettiği Dinkin yaşamını da korumadığı için mahkum etti. AİHM, ilgili kamu görevlileri hakkında dava açılması gerektiğini işaret etti ancak buna rağmen halen kamu görevlileri hakkında dava açılmadı.