"HER KİM TEBDİLE KALKIŞIRSA ALLAH'IN GAZABINA UĞRAR".. Geçtiğimiz günlerde Battalgazi Belediyesi tarafından “depremden hasar gördüğü” gerekçesiyle yıkılan Eskimalatya’daki 428 yıllık Miralay Şah Ali Bey Camii hakkında, ‘Kültür Varlığı Tescili’ kararı bulunduğu, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun yıkıma kesin biçimde karşı çıktığı, ancak, Kurul üzerinde etkili olduğu belirtilen “baskılarla”, Caminin Kültür Varlığı Tescili’nin 1 Ekim 2020 tarihinde kaldırıldığı ileri sürüldü.
Bu arada, Miralay Şah Ali Bey Camii’nin vakıf senedinde, yıkılan Cami kast edilerek, “Her kim, bunu (vakfı), tebdil etmeğe (değiştirmeye) kalkışırsa Allahın gazabına uğrar. Onun yeri cehennemdir. Orası ne kötü yerdir” şeklinde beddua edildiği öğrenildi.
Depremde eklentiler hasar gördü, orijinal mimari ortaya çıktı ama…
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Battalgazi Belediyesi çevrelerinden edinilen bilgiye göre; halk arasında Alacakapı Mescidi olarak da nitelendirilen Miralay Şah Ali Bey Camii, 24 Ocak 2020 tarihli Sivrice depremi sırasında hasar gördü.
Ancak, deprem, Cami’nin tarihsel ve asıl yapısında değil, sonradan inşa edilen eklentilerde hasar yarattı. Asıl ve tarihî yapı depremde hasar görmek bir yana, sonradan eklenen uyumsuz bölümler yıkılınca sanatsal ve kültürel değeri bir hayli yüksek düzeyde olan asıl tarihî bina ortaya çıktı.
Cami, daha önce de yıktırılmak istenmiş
İddialara göre, 1977 yılında Kültür Varlığı olarak tescil edilen,1988 yılında özgün mimari ile uyumlu olmayan bir şekilde betonarme eklenti yapılarak özgünlüğü deforme edilen Miralay Şah Ali Bey Camii, Selahattin Gürkan’ın Battalgazi Belediye Başkanlığı döneminde, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nın manzarasını engellediği gerekçesiyle Belediye tarafından yıkılmak istendi.
Ancak Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Battalgazi Belediyesi’nin bu talebini, Cami’nin “Kültür Varlığı” olarak tescil edilmiş olmasından dolayı reddetti.
Osman Güder de Cami’nin yıkımı konusunda aynı yolda
Battalgazi Belediyesi’nde başkanlar değişse de 428 yıllık tarihî – kültürel miras özelliğine sahip Miralay Şah Ali Bey Camii’nin yıktırılması hedefi değişmemiş.
Bu iddialara göre; 24 Ocak depremini, Cami’nin ortadan kaldırılması için fırsat olarak gören Battalgazi Belediyesi, deprem sırasında yapının orijinal duvarları ve orijinal mihrabı ortaya çıkmasına rağmen, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvurarak caminin yıkılması ve meydana katılması amacıyla, tescil kararının kaldırılmasını istedi.
Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Battalgazi Belediyesi’nin bu talebini, Selahattin Gürkan dönemindeki talebi gibi yine reddetti.
Ancak bu defa, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, örtük bir şekilde yürütülen “baskılar” sonucunda, caminin yıkılmasını bir şartla kabul etmek zorunda kaldı.
Kurul, Battalgazi Belediyesi’ne şifahen, yıkılacak Cami yerine, aslına uygun biçimde yeni bir cami inşa edilmesi şartıyla, yıkıma izin vereceğini bildirdi.
Kurul’un 4 asırdan fazla ayakta kalan Cami aleyhine taviz içeren bu önerisini bile kabul etmeyen Battalgazi Belediyesi’nin, Cami’nin köklü biçimde ortadan kaldırılarak, yerinin meydana katılması konusundaki ısrarını sürdürdüğü ileri sürülüyor.
Ve Sivas KVK Kurulu pes ederek, yıkım kararı vermek zorunda kalıyor
Battalgazi Belediyesi’nin ısrarlı yıkım talebi, Ekim ayında meyvelerini verdiği ve Sivas KVK Kurulu, pes etmek zorunda kaldığı ifade ediliyor.
İddialara göre, “Cami sizindir, yıkıp, yok edebilirsiniz” minvalinde bir karar alan Sivas KVK Kurulu, Caminin tarihselliğine, özgün bir kültür mirası olduğuna, Vakıf senedinde, “vakıf eseri camiyi değiştirmeye kalkışanların yerinin cehennem olduğu” şeklindeki uyarıya ve bedduaya aldırmadan, Battalgazi Belediyesi’nin talebi doğrultusunda, Miralay Şah Ali Bey Camii’nin “Kültürel Varlık” tescilini 1 Ekim 2020 tarihinde kaldırdı.
Sivas KVK Kurulu’nun, “Yapının yıkılmaya yüz tuttuğu” gerekçesiyle Miralay Şah Ali Bey Camii hakkında, “Kültür Varlığı Tescili”nin kaldırılması kararını vermesinden sonra da Battalgazi Belediyesi zaman geçirmeden 428 yıllık tarihi camiyi iş makinaları ile yıktı.
Yıkılan cami yerinin ticari mekân ve otopark olarak kullanılacağı iddia ediliyor.
Cevap bekleyen sorular
Battalgazi Belediyesi’nin 428 yıllık tarihi caminin yıkılması konusundaki ısrarının arka planına ilişkin olarak, kamuoyunda ve konuya duyarlı çevreler tarafından çeşitli kuşkular dile getiriliyor. Bu kuşkular nedeniyle bir dizi cevabını arayan sorunun da sorulması gerekiyor.
Örneğin;
- Belediyenin sıkıştırması ile depremden sonra bile tescilin kaldırılmaması yönünde karar veren Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kararından vazgeçiren baskı nerden gelmiştir?
- Üçüncü derece Arkeolojik sit alanı olan cami alanında, herhangi bir kazı ya da sondaj araştırması yapmadan, yapının ortadan kaldırılmasını kimler istemiştir?
- Raporu hazırlayanlar ve karar verenler, depremin tarihi bir yapının tarihi hüviyetini ortadan kaldırmayacağını bilmiyorlar mı?
- Ortadan kalkmış olsa bile, bütün yapılar için geçerli olan esasın, aslına uygun yeniden inşa olduğunu bile bile Kurul yapının ortadan kaldırılması kararını hangi baskı altında vermiştir?
- Battalgazi Belediyesi’nin 428 yıllık bir camiyi yok etmek konusundaki ısrarının altında neler yatıyor? Cami yerinin ticarileştirilmesi, otopark yapılması iddiaları doğru mudur?
-Vakıflar Genel Müdürlüğü son yıllarda günümüze gelememiş Vakıf yapılarının kalıntılarını bulup onları ihya ederek adına yakışır işler yaparken, Büyükşehir belediyesinin öncülüğünde Battalgazi Belediyesi temelleri Selçuklular dönemine giden bu yapıyı ortadan kaldırma eylemlerini, memleket meselesiymiş gibi büyük bir mücadele ile ortaya koymalarının arka planında ne gibi unsurlar bulunmaktadır?
-Dünyanın hiçbir yerinde bir tarihi eserin etrafında bulunan diğer tarihi eserler yıkılarak bir eser ortaya çıkarılmamıştır. Kervansarayın önünü kapatıyor gerekçesi ile caminin yıkılmasının dayandığı mevzuat nedir? gibi uzayıp giden sorular cevabını beklemektedir.
“Her kim bu vakfı (camiyi) değiştirmeye kalkarsa, yeri cehennemdir”
İslam hukukuna göre vakıf yapmak isteyen şahıs bir vakfiye yazarak Kadıya müracaat eder. Vakıf senedi mahkeme tarafından tescil edilirdi. Vakıf senedine padişah dâhil herkes uymak zorundaydı. Vakfiyelerde genellikle dua ve beddua bölümleri bulunurdu.
İşte, Miralay Şah Ali Bey Camii’nin Vakıf senedindeki beddua bölümünde, Cami’nin değiştirilmesi (tebdil edilmesi) halinde, bunu yapanların Allah’ın gazabına uğrayacağı uyarısı yapılarak, “Bunu işittikten sonra… kim bunu (vakfı-camiyi) tebdil etmeğe kalkışırsa (değiştirmeye) Allah’ın gazabına uğrar. Onun yeri cehennemdir. Orası ne kötü yerdir” deniliyor.
Miralay Şah Ali Bey Camii’ni vakfedenler ve Cami’nin tarihsel geçmişi
Halk arasında sur kapısı Alacakapı girişinde bulunduğu için Alacakapı Mescidi olarak da anılan Miralay Şah Ali Bey Camii hakkında kaynaklarda şu bilgiler aktarılmaktadır:
Vakfiyesinde Seyyid Ahmed’in oğulları Seydi Ömer ve Şah Ali, sonradan ilave edilen minarede bulunan kitabede de 1592 tarihinde Seyyid Ömer, Şah Ali ve Seyyid Nebi Ahmed isimleri geçmektedir.
Bunun bir tamir kitabesi olduğu ve bu eserin Osmanlı devri öncesinde yapıldığı tahmin edilmektedir.
Minare kapısının sağ yukarısında görülen kitabenin camiye ait olduğu ve bunun Hicri 1308 (miladi 1891) depreminden önce avlu girişinde bulunduğu bilinmektedir.
Cami, 1977 yılında Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir. 1998 yılında, yapının kuzeyine izinsiz betonarme ek yapılmıştır.
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com