Suat KOZLUKLU-Malatyaspor Basın Sözcüsü...
Telefonum çalıyor. Arayan Malatyalı bir dost: Suatım ne olacak bu Malatyasporun hali ? Ne yapmaya çalışıyorsunuz kardeşim? diye hesap soruyor ve ardı ardına bir dizi futbol bilgeliği sıralıyor Yok böyle olur mu, yok şöyle yapmalıydınız ! Donup kalıyorum
Kuşkusuz, bugün Kapalı Çarşı önünden geçen kime sorsanız Malatyasporun geldiği yeri doğal olarak beğenmeyecek ve eleştirecektir... Bu da en doğal haklarıdır tabi ki Kim ister, gönül verdikleri takımlarının ligin son sırasında yeralmasını
Ama asıl benim donup kalmama neden olan telefonun ucundaki Malatyalı Dostumun ağır eleştirilerinin yanı sıra sarfettiği Bu takım sahipsiz değil sözü oldu Oysa birkaç ay öncesinde yapılan transferler sonrasında aynı dostumun Baba süpersiniz, Okanı da almışız şunu da, bunu da almışız türünden övgü dolu sözler söylemesiydi
Peki, ne olmuştu da bu düşünceler değişmişti 4-5 maçta mı ? Yoksa, .!
Ne olmuştu da yönetim bir anda dar ağacına asılıvermiş, kulüp sahipsiz bırakılmakla suçlanır olmuştu
Ey hak
Dostlar dostları aldatır, sevgililer sevgilileri; insan insanı
Bir kez daha Sen de mi Brütüs? Sen de mi Malatyalı Dost? demekten kendimi alamıyorum
Düşene sen de bir tekme atacaksın mantığı son kullanma tarihini ne yazık ki hiçbir dönem yitirmiyor
Malatyaspor elbette sahipsiz değil, başındaki insanlar da iyi niyetle yıllardır büyük özveriler içinde sırtladıkları Malatyasporu daha iyi yerlere getirmenin arzusu içinde Şuan alınan her kötü sonuç sonrasında bizler uykusuz geceler geçirmekte, stresten sağlık sorunları yaşamaktayız Başarı gecikmişse bu suç olmamalı, hoşgörü musluklarınızı kısmakta bu kadar cömert davranmanın ne Malatyaspora, ne de iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışan bizlere bir faydası var
Ama her krizde olduğu gibi, Malatyasporun bugün içinde bulunduğu krizin içinde de bir fırsat saklı durmakta. Yeter ki bizler bu fırsatı görebilelim. Yeter ki hayatımızın ne kadar değerli olduğunun bilincine varmayı öğrenelim. Bir bardak suyun, bir öpücüğün, bir kucaklaşmanın, bir dost sohbetinin, bir lokma ekmeğin, bir fincan kahvenin, kısacası hayatın her bir anının aslında ne kadar önemli olduğunun farkına varalım. Ve bir söz söylerken 40 kez düşünmenin gerektiğini unutmayalım
esir dünyanın özgür insanı Brütüs de derki:ne yapayım arkanı dönmeseydin Çünkü bana bunu sen öğrettin. Dost görünüp arkadan vurmayı ihanet etmeyi Ve sen dünyanın en büyük insanı olurken bense, şimdi senden daha masumken en büyük suikastçisi oldum.. Bu mu adalet!!! Ben de Sezar ben de!!!..
Anlayana tabii !
Mutluluk sahip olduklarında değil sahip olduğun şeylerle ne kadar yetindiğin kadardır.
Güzel günler çok yakında Sabır ve kıymet bilene