SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'AKP Tutanakların Altında Kalır'

0
Güncellendi - 2015-12-28 04:19:04
'AKP Tutanakların Altında Kalır'
A- A+ PAYLAŞ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve Malatya sorumlusu Oğuz Kaan Salıcı, Türkiye’nin 1 Kasım’da erken seçime gitmesinin tek sorumlusunun Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söyledi. Ekonominin kötüye gittiği, terörün yerinden hortladığı bir dönemde CHP’nin sorumlu davranarak AKP ile koalisyon kurmak için elinden gelen çabayı gösterdiğini belirten Salıcı, “Sayın Cumhurbaşkanı, daha önce iktidardan düşmeye, koalisyon yoluyla gücünü paylaşmaya alışık olmadığından, hatta kendisini hala AKP’yi yöneten kişi zannettiğinden bütün bu süreçte takoz olmaya devam etti” dedi.   

“Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaprisini aşamadığı için 1 Kasımda seçime gidiyor” diyen Oğuz Kaan Salıcı “Ama bunu ne millet ne de siyasi partiler istediği için gitmiyor. Bir kişi istediği için gidiyor.  Türkiye döndü dolaştı, üç aydan beri bir kişinin kaprisini aşamadığı için, daha doğrusu Davutoğlu aşamadığı için, sözünü geçiremediği ve onun iradesinden kurtulamadığı için seçime gidiyor. Bu ülkeyi hükümetsiz bırakmanın vebali Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sırtındadır” diye konuştu.

İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi ve Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş’tan oluşan CHP heyeti, 1 Kasım’da yapılacak erken genel seçimler nedeniyle saha çalışmalarına başladı.  Adıyaman ziyaretinin ardından Malatya’ya gelen milletvekilleri, parti il binasında basın toplantısı düzenledi.

Salıcı: Milletin iradesinin neden tecelli etmediğini anlatacağız

7 Haziran’daki seçimlerden sonra milletin iradesinin neden tecilli etmediğini anlatmak için yola çıktıklarını söyleyen CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, seçmenin AK Parti’nin oylarını 9 puan düşürdüğünü ve muhalefette kalan yüzde 60’lık blokun ülkeyi yönetmesi yönünde bir karar verdiğini hatırlatarak, “Sayın Devlet Bahçeli’nin özel çabalarıyla bu ihtimal ilk etapta ortadan kalkmıştır”dedi.

Daha sonraki süreçte CHP tabanı istememesine rağmen toplumun çeşitli kesimlerinden gelen çağrılar ve ülkenin içinde bulunduğu olumsuz koşullar nedeniyle CHP’nin ülke menfaatlerini ön planda tuttuğunu ve bunun gerektirdiği şekilde sorumlu davranarak koalisyon görüşmelerine katıldığını ifade eden Oğuz Kaan Salıcı, “Sayın Cumhurbaşkanı, daha önce iktidardan düşmeye, koalisyon yoluyla gücünü paylaşmaya alışık olmadığından, hatta kendisini hala AKP’yi yöneten kişi zannettiğinden,  bütün bu süreçte takoz olmaya devam etti” sözleriyle hükümetin kurulmamasından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorumlu olduğunu söyledi.

7 Haziran seçimlerinin ardından AKP'yle başlayan koalisyon görüşmelerinden bugüne kadar gelinen sürece ilişkin özet bilgiler veren CHP Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

AKP ile koalisyon süreci

“Cumhuriyet Halk Partisi tabanı, 8 Haziran’da tabloyu gördüğünde AKP ile bir koalisyon yapılmasını istemiyordu.  Bizim düşüncemiz,  Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yarattığı tahribatı ortadan kaldıracak, yüzde 60’lık blokun, AKP’nin dışarıda kaldığı muhalefet blokunun, AKP tahribatını ortadan kaldıracak bir restorasyon hükümeti kurmaktı. Sayın Devlet Bahçeli’nin özel çabalarıyla bu ihtimal ortadan kalkmıştır.  Bu süreç içerisinde Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum, CHP’ye toplumun farklı kesimlerinden, gerek iş dünyasından, gerek işçi sınıfından yapılan çağrıların yanı sıra, CHP tabanından da ‘Türkiye’de işler kötüye gidiyor. Ülke bu kadar kötüye giden bir durumda CHP sorumluluktan kaçmamalı’ duygusu öne çıktı ve CHP, Adalet ve Kalkınma Partisi ile yapılacak bir koalisyon görüşmesinin içinde yer alacağını açıkladı. Ama bu arada Sayın Cumhurbaşkanı, daha önce iktidardan düşmeye alışmadığından, koalisyon yoluyla gücünü paylaşmaya alışık olmadığından, hatta kendisini hala AKP’yi yöneten kişi zannettiğinden bütün bu süreçte takoz olmaya devam etti.

“Biz reform hükümetini amaçlarken AKP seçim hükümeti teklif etti”

Bizim istediğimiz Türkiye’nin büyük sorunlarını, bir seçim hükümetiyle değil, AKP ve CHP’nin Anayasa’yı değiştirecek sayıda milletvekili olması nedeniyle Türkiye’nin temel meselelerini çözecek, yeni bir Anayasa da yapacak şekilde bir reform hükümeti kurmaktı. Ama AKP, gücünü paylaşmamak için, yolsuzluk dosyalarının açılmaması korkusu ve Sarayda oturan kişinin yarın öbür gün kendi geleceği ile ilgili neler olacağını tahmin edemediğinden gücünü paylaşmak istemedi ve CHP’ye bir koalisyon dahi teklif etmedi.”

“Amaç CHP’yi masadan kaldırmaktı ama biz masadan kalkmadık”

Bu ülkeyi yöneten ve bu ülkede temel dönüşümleri yapan bir parti olarak, terörün arttığı, doların 3 TL’ye yükseldiği, ticaretin yapılamayacak bir hale geldiği ortamda ülkeyi seçime götürmenin vebalini CHP üstlenmez. Biz böyle bir ortamda Türkiye’yi seçime götürmenin doğru olmadığını ifade ettik. Yapılmak istenen şey CHP’yi masadan kaldırmaktı ama biz o masadan kalkmadık.

“Cumhurbaşkanı istediği için Türkiye seçime gidiyor”

Türkiye şimdi 1 Kasım’da seçime gediyor. Ama bunu ne millet ne de siyasi partiler istediği için gitmiyor. Bir kişi istediği için gidiyor.  Türkiye döndü dolaştı, üç aydan beri bir kişinin kaprisini aşamadığı için, daha doğrusu Sayın Davutoğlu aşamadığı için, sözünü geçiremediği ve onun iradesinden kurtulamadığı için seçime gidiyor.

“Tek başına iktidar olamayınca milli iradeyi hiçe saydılar”

“Türkiye, 2002’de sandığa gitti ve Adalet ve Kalkınma Partisi o sandıktan birinci çıktı, 2007’de de gidildi, 2011’de de gidildi ve Adalet Kalkınma Partisi bu seçimlerde birinci çıktı. Biz bunları sorgulamadık. Hep daha fazla çalışmamız gerektiğini söyledik.  Ne zaman ki 2015’te seçime gidildi,  Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına iktidar olamadı, dediler ki ‘Bu seçmen ne yaptığını bilmiyor, biz yeniden seçime gideceğiz. 2002’de, 2007’de, 2011’de bu seçmen ne yaptığını biliyordu da 2015’te mi bilmiyor. İkide bir ağzınızdan milli irade sözünü düşürmüyorsunuz. Ama milli iradeden kaçtınız. CHP ile olmazdı da başka bir partiyle olurdu. Bu ülkeyi hükümetsiz bırakmanın vebali AKP’nin sırtındadır.”

“Sandıktan daha güçlü çıkacağız”

“1 Kasım’da sandığa gideceğiz ve daha güçlü çıkacağız. Bu seçimde milletvekili sayımızı ve oy oranımızı artırarak çıkacağız.  CHP, koalisyonun kurulması için elinden gelen çabayı gösterdi, fazlasıyla yapıcı davrandı. Türkiye’nin menfaatlerini partisinin menfaatlerinin önünde tuttu.  Ama bırakın partisinin menfaatlerini kendi menfaatlerini her şeyin önüne koyan bir kişinin arzularıyla Türkiye seçime gidiyor. Bu saatten sonra hepimize düşen Türkiye’de gidilmeyen yer bırakmamak ve hükümetin neden kurulmadığını anlatmak.”

“Tutanaklar açıklanırsa AKP bu tutanakların altında kalır”

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Oğuz Kaan Salıcı, koalisyon görüşmeleri sürerken,  AKP’nin bir takım eleştirilerine karşı CHP’nin neden tutanakları açıklamadığına ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Koalisyon görüşmeleri sırasında imam hatiplerle ilgili bir konuşma asla olmadı. Ama asıl amaç, masayı devirmekti. Parti yetkililerimiz de hemen  ‘Tutanakları açıklayın’ dedi.  Bu tutanaklar niye tutuldu? Bu tutanaklar yarın öbür gün, bize belden aşağı bir şekilde siyaset yapıp, CHP şunu istedi, biz de direndik’ diyemesinler diye tutuldu. Yürürlükteki imam hatip konusunda ortaya atılan sözün yalan olduğu ortaya çıksın diye genel başkanımız ‘Tutanakları açıklayalım’ dedi. Biz, AKP tarafından bize 3 aylık seçim hükümeti kuralım teklifi yapıldı’ dedik, Adalet Kalkınma Partisi ‘Hayır aslında öyle bir şey olmadı’ dedi, Genel Başkanımız yine ‘istiyorsanız tutanakları açıklayalım’ dedi. Yapılan bütün görüşmeler kayıt altındadır. Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi, bu süreçte bizim söylediğimiz şeylerin dışında bir şey söylerse, o tutanaklar açıklanır ve AKP bu tutanakların altında kalır.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız