- Uluslararası Kentsel Su ve Atık Su Yönetimi Sempozyumu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki'nin de katılımıyla Malatya'da yapılıyor
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Haftada bir kere gece yarısı su akan yerler var. Suyu olmadığından mı, hayır. Suyun kendisine verilmediğinden mi, hayır su vermişler ama kafa başka yerde. ‘Bölücülük nasıl yaparım, öz yönetim nasıl ilan ederim, ortalığı nasıl karıştırırım, elimdeki ekiplerle nasıl giderim de o teröristlere yardım ederim’ diyen tipler var” dedi.
Malatya Büyükşehir Belediyesi MASKİ Genel Müdürlüğü ile İnönü Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Uluslararası Kentsel Su ve Atık Su Yönetimi Sempozyumu’na (UKSAY) katılan Bakan Özhaseki, “Su, ferahlıktır, hayattır. Susuz zaten hayat olmaz. Kavimler bir yere yerleşecekleri zaman güvenlik unsurunu çok ön plana almışlar. Ama bir taraftan da su var mı, diye bakmışlar. Suyun olduğu yerde arazi olur, biraz verimli arazi olur. Hayat olur, geçim olur. İkisi bir araya geldiyse orada yerleşmeye başlamışlar. Sonra şehri büyütmüşler, medeniyet fikri orada gelişmiş. İş, suyla başlıyor” ifadelerini kullandı.
“İÇİLEBİLİR SU ORANI YÜZDE 3”
İçilebilir nitelikte olan suyun yüzde 3 olduğuna dikkat çeken Özhaseki, “Dünyanın 4’te 3’ü su ama tuzlu su, içilebilir nitelikte olan su miktarı ise yüzde 3 gibi gözüküyor. Belediyelerimizin sular idaresini kurmuş olması bu konuda uzmanlık alanını artırdı. Eskiden sadece su müdürlüğü olurdu, sonradan kanal müdürlükleri çıkmaya başladı, sonra İSKİ ile birlikte tüm Türkiye’de yaygınlaşmaya ve şuanda 30 ilimizde büyükşehir idarelerinde kurulan su ve kanal idareleri etkili bir şekilde bu işe vaziyet etmeye başladılar. Görevleri nedir, çok basit temiz suyu alacaklar evlerimize kadar ulaştıracaklar. Sonra dışarı attığınız kirli suları da yine tabiatı tahrip etmeden ve kirletmeden alıp atık su arıtma tesislerine kadar götürecekler sonra onu orada temizleyecekler ve dışarıya verecekler. Sade ve basit bir iş ama bu çok bilinmeyince çok maliyetlere sebebiyet vermektedir” diye konuştu.
“SU SORUNUNU ÇÖZMEYEN ANCAK SANATÇIYA 50-60 BİN VEREN BELEDİYELERİMİZ VAR”
Belediyelerin su ve kanal işini çözmediğini ancak festivallerde trilyonlar harcadığını ifade eden Özhaseki, şunları söyledi:
“Belediye başkanları olarak sizler işe nereden başlayacaksınız? Sosyal, kültürel faaliyetlerden mi başlayacaksınız? Yok, kendinize göre ideolojik bir yapılanma içerisine girip, elemanları bir taraftan tırpanlayıp, uzmanları atıp, kafanızdaki ideolojik yapılanma içerisindeki adamları mı dolduracaksınız? Akraba, eşi, dostu işe mi dolduracaksınız? Sonra iş yaparken ‘biraz asfalt yapayım, bir de kıyak bir kaldırım atayım, üzerine de mis gibi buralar olsun milletin gözüne gireyim’ diye bu işi mi yapacaksınız? Ne yazık ki bu dediklerimin hepsini yapanlar var. Su sorununu hala çözmemiş, kanal işiyle hala uğraşmayan, kendine birincil iş olarak görmeyen ama sanatçı getirirken 50-60 bin TL çok rahat verebilen belediyelerimiz var. ‘Efendim para vermiyoruz biz’ ne yapıyorsunuz kardeşim para vermiyorsunuz da? İşi düştü adamın, belediyeye 100 bin TL vermesi lazım ‘falan sanatçıyı getir de senin işini yapayım’ diyor. O zaman para vermemiş mi oluyorsun? Şimdi birbirimizi kandırmayalım. Falan festivallerde trilyonları döküyorsun ama su işine gelince ‘Devlet gelsin de yapsın. Bakanlıklar ne duruyor canım? Orman ve Su İşleri Bakanlığı gelsin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gelsin.’ Olur, tabi geliriz elbette, geleceğiz ama bu işin içerisinde birazda vicdani bir sorumluluk hissetmek lazım.”
“BELEDİYELERİN TEK EKİSİĞİ SORMAMALARI”
Özhaseki, belediyelerin bir işi yaparken sorup, öğrenmeleri gerektiğini ifade ederek, “Bu işler ilk başladığında emin olun dışarıdan hücum eden batının danışmanlık firmalarının belediyelerimiz büyük bir tesiri altında kaldı. Dehşet miktarda fiyatlara atık su arıtma tesisleri yaptırdılar. Ben biliyorum nüfusu ortalama 500-600-700 bin olan yerlerde ismini vermem tabi ki doğru olmaz 350 milyon dolara arıtma tesisi yaptıranlar var. Sadece karbonhidrat tesisi yaptıranlar var. Şuanda bilinmedik bir konu yok. Sizler her şeyi biliyorsunuz. Arıtma tesisini sıfırdan yapacak kabiliyetiniz var. Onu işletecek bilginiz, birikiminiz var. Bunu gibi birçok alanda belediyelerimiz sadece atık su arıtma tesislerinde değil, ulaşımda, raylı sistemde böyleydi. Bu işleri bilebilir hale geldik. Ama belediyeler olarak bir eksiğimiz var, sormaktan çekiniyoruz. ‘Sorarsak acaba biz bilmeyen adam mıyız? Sorduğumuz adam bize biraz daha yukarıdan mı bakar? Ben biraz kendi değerimi düşürmüş mü olurum? Ben cahil bir adamı mıyım, niye sorayım yani? Öyle bir gururlu duyarım ki herkes beni biliyor zannetsin.’ Allah aşkına arkadaşlar yapmayın. Bu iş sorularak öğrenilir, görülerek yapılır. Bilgiye ulaşmak o kadar kolay ki ve bedava. İki tıkla her yere ulaşabiliyorsunuz. Bir soruyla karşınızda bütün cevapları verebilecek insanlar var. Değerli hocalarımız, uzmanlarımız var, ne olur sorun. Böyle burnundan kıl aldırmaz bir havayla gezmenin kimseye bir faydası yok ki. Bunun da çok zararı var. Bu konularda belediyelerimizin müthiş bir aşama kaydettiğini düşünüyorum. Bu yönetimi iyi yapan belediyelerimizin insanları mutlu ettiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“GÖZLERİ BELEDİYECİLİKTE DEĞİL”
Kayyum atanan belediyelerle ilgili de konuşan Özhaseki, “Gözü hala belediyecilikte olmayan, gözü hizmette olmayan bazı belediye başkanlarımızın ve ekibinin olduğunu biliyorum. Kafa başka yerde. Niyet farklı. Hizmet diye bir derdi yok. O zaman suda da başarısız, temizlikte de başarısız, her türlü insan ilişkisinde de başarısız. Ben biliyorum Devlet Su İşleri gelmiş su çıkarmış, belediyeye teslim etmişler. 60 bin nüfusa yetecek kadar su vermişler, ilçenin nüfusu ise 23 bin civarında fakat ilçenin 4’te 3’ü su alamıyor. Niye? Belediyemiz ne saat takıyor, ne onu bir kontrol altına alıyor ve ilk gelen suyu alan vatandaşlar bırakıyor tarlalarına istediği gibi vatandaşın 4’te 3’ü su alamıyor. Haftada bir kere gece yarısı su akan yerler var. Suyu olmadığından mı, hayır. Suyun kendisine verilmediğinden mi, hayır su vermişler ama kafa başka yerde. ‘Bölücülük nasıl yaparım, öz yönetim nasıl ilan ederim, ortalığı nasıl karıştırırım, elimdeki ekiplerle nasıl giderim de o teröristlere yardım ederim’ diyen tipler var. Onlar yerine kayyum atanınca da ‘demokrasi elden gidiyor.’ Niye gitsin kardeşim demokrasi elden? Kimin acaba sınırsız şekilde suç işleme özgürlüğü var? Belediye başkanları ve ekibi kanunen iş başına gelmiş ve kendisine yüklenmiş görevleri yapmakla yükümlü olan insanlar değil mi? Mahalli, müşterek ihtiyaçları gideren kurumlar belediyeler. Su, kanal hizmeti yapar, ulaşım yapar, altyapı yapar, yeşil alan yapar. Hangi kanunda yazıyor, kamyonların içerisine bomba doldursunlar diye? Hangi kanunda yazıyor, belediye depoları teröristlerin levazım deposu olur diye? Hangi kanunda yazıyor ki, çalıştırdığı adamların ellerinden paraları alır da Kandil’e gönderir diye? Hangi gemi kaptanı bilet aldı diye bir yolcunun denizin ortasında gemiyi delmesine izin verir? Öyle bir şey olabilir mi? Hayret ediyorum çıkıp gerek ana muhalefetimizin, gerekse başka arkadaşların ‘demokrasi askıya alındı’ gibi cümlelerine. Patnos Belediyesi’nde şimdi bir kaymakam arkadaşımız var. Seçimleri kazanarak geldi, kayyum değil. Arkadaşın getirdiği rapor şu; ‘benden önceki adam giderken, bakmış iş kötüye gidiyor, ayrılmak zorunda belediyeden ve toplu sözleşme imzalamış.’ Geçici işçilere aylık 6 bin 300 TL, daimi işçilere 7 bin 500 TL. El insaf. Bu paraların hepsi senin benim vergilerimizden toplanıyor ve o insanlara gönderiliyor. Bunu bu kadar kötü kullanmanın, hor kullanmanın ne manası var? Bu ülke size ne kötülük etti? Sistemde tıkanıklık varsa, idarede bir yanlışlık yapıldı ise şimdiye kadar otururuz, konuşuruz ve insan olmaktan kaynaklanan birisinin bir hakkı varsa sonuna kadar verilir. Şimdiye kadar verildi, bundan sonrada verilir. Ama ‘Elime silahı alırım, oradaki teröristleri beslerim, yataklık yaparım.’ Yapamazsın kardeşim. Allah’ın izniyle yaptırmayacağız da. Bu konuda elimizden ne geliyorsa yapacağız. ‘Bizde vururuz, kırarız. Bizde teröristlik yaparız.’ Yarın bir gün yapamaz hale gelirsiniz” ifadelerini kullandı.
“BİR DAMLA SUYUN BÜYÜK ÖNEMİ VAR”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık ise sempozyumda yaptığı konuşmada, bir damla suyun büyük öneminin olduğunu kaydetti.
Çalık, çok sayıda insanın suya erişimde zorluklar yaşadığını ifade ederek, “Yaklaşık 750 milyon insanın temiz suya erişemediği bir dünyada yaşıyoruz. 2,5 milyar insan maalesef temiz suya erişemediği gibi temizlik ihtiyacını da gideremiyor. Her gün 20 saniyede bir temiz suya erişemediği için çocukları kaybediyoruz. 2071 suyla ilgili master planın hazırlandığı bir dönemdeyiz. Sudan başlayan çözümler ülkemizi demokratik çözülmesine kadar ulaştırıldı. Suyu çözerseniz her şeyi çözersiniz. İstanbul'daki su sorununu çözdük Türkiye'nin inşallah demokrasi sorununu da çözeceğiz” diye konuştu.
“BU ÇALIŞMALAR ÇOK DEĞERLİ”
Vali Mustafa Toprak da uyun önemin çok büyük olduğunu belirterek, su konusunda bilim insanlarının büyük katkı sağlayacağını söyledi.
Toprak, “Suyun hakikaten önemi büyüktür. Gerek suyun niteliği, korunması, sürdürülebilirliği gerekse bunun her türlü olumsuzluklardan arınmış bir şekilde gelecek kuşaklara da hayat hakkı tanımak adına iyi bir şekilde nakledilmesi de bizim borcumuzun ve çalışmamızın temel bir noktasını teşkil ediyor. Bu anlamda bu gibi uluslararası çalışmaların, kentsel su ve atık su yönetim sistemi noktasındaki çalışmaların da çok değerli olduğunu biliyoruz” dedi.
“SUYUN ÖNEMİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR”
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır da bugün önemli bir konuyu ele aldıklarını ifade ederek, kentler ve insanlık için suyun çok önemli olduğunu belirtti.
Suyun öneminin her geçen gün arttığını kaydeden Çakır, sempozyumdan çıkacak sonuçlardan istifade edeceklerini dile getirdi.
Çakır, suyun dünya için önemli olduğuna dikkat çekerek, “Önemli bir konuyu konuşuyoruz. Dünya için önemli olan, gelecekte savaşların su yüzünden çıkacağı görüşlerinin ortaya konulduğu; kentler için, yaşam için suyun ne kadar kıymetli olduğunu, ülkemizin dünya genelindeki tablo içerisine baktığımız zaman ortalamanın altında bir yağış aldığını, ilimiz açısından baktığımız zaman Türkiye ortalamasının altında bir yağış aldığını görüyoruz. Dolayısıyla ilimizde de suyun önemi ortaya çıkıyor” diye konuştu.
“SU BEREKET, ZENGİNLİK, MEDENİYET VE SAĞLIKTIR”
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay da suyun bereket, zenginlik, medeniyet, sağlık olduğunu belirterek, suyu etkileyen her şeyin insanı ve sağlığını da etkilediğini söyledi. Güçlü ülkelerin suyu iyi yönettiğini, bir damla suyun bile çok kıymetli olduğunu aktaran Kızılay, su yönetiminin tüm insanlığın yaşam kalitesini refah düzeyini, insan sağlığını direk etkilediğini ifade etti.
Kızılay, su zengini bir ülke olmadığınızı belirterek, üniversitedeki akademisyenlerin su yönetimini daha verimli hale getirmek zorunda olduğunu, bu alandaki kaybı gelişmiş ülkeler düzeyine çekilmesi gerektiğini kaydetti.
“ORTAK SORUNLARIMIZA ORTAK ÇÖZÜMLER ÜRETECEĞİZ”
MASKİ Genel Müdürü Dr. Özgür Özdemir ise “Malatya Büyükşehir Belediyesi olarak ülkemizin kalkınmasında akademik katkının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Malatya’da yeni dönemde kamu, üniversite ve özel sektör işbirliğiyle çalışmalar yapıyoruz” dedi.
Özdemir, sempozyumda alanında uzman kişilerin görüşleriyle çalışmaya katkı sunacaklarını kaydederek, “Burada tecrübe paylaşımını önemsiyoruz. Tecrübe paylaşımının bize, ilimize ve ülkemize katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Burada ortak sorunlarımıza ortak çözümler üreteceğiz” ifadelerini kullandı.
Kentsel su ve atık su yönetimi alanında önde gelen bilim insanlarını, belediyelerle, su ve kanalizasyon idarelerindeki uygulamacıları ve kanun koyucuları bir araya getirerek, bilgi ve tecrübe paylaşmayı hedeflenen sempozyumda, belediyelerin yanı sıra ulusal ve uluslararası üniversitelerden çok sayıda akademisyen katılıyor. Çeşitli oturumların yapılacağı sempozyum 28 Ekim'e kadar sürecek.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com
