AKP Malatya 4. sıra milletvekili adayı Doç.Dr. Abdurrahman Babacan, kendisini, adaylık sürecini, siyasete yaklaşımını, ideallerini, Malatya için düşüncelerini anlattı.
Babacan'ın açıklamaları şöyle:
"-Ben 1983 Malatya doğumluyum. Baba tarafım Yeşilyurt, anne tarafım Bulgurlu’dan. Rahmetli anneannem Malatya’mızın önemli değerlerinden biri olan rahmetli Hamit Fendoğlu’nun (Hamido) kız kardeşidir. Ayrıca zaten burada kendi evimiz var, yılın belirli dönemlerinde Malatya’da kalıyoruz. Bizzat ben ailemle -eşim ve iki kızım- birlikte salgın döneminde yaklaşık 9 ay burada ikamet ettim. İçine doğup büyüdüğüm geniş ailem, sevdiklerim ve kadim dostlarım, beni Malatyalı yapan çocukluk hatıralarım… Dolayısıyla ben İstanbul’da büyümüş olsam da benim bütün ailem, sevdiklerim Malatya’da. Bu şehrin benim üzerimde hakkı var, bizim şehrimize olan vefamız var. Ailemizden, eğitim ve akademik hayatımızdan, sivil toplum tecrübelerimizden biriktirdiğimiz her ne varsa, bunları şimdi şehrimiz için seferber etme vakti diyerek yola koyuldum.
-Şimdiye dek muhtemelen sizlerin de vakıf olduğunuz üzere genç bir akademisyen olarak bu şehrin geleceğine katkı vermek için adaylığımı koydum. Marmara Üniversitesi’nde İngilizce İktisat lisans ve yüksek lisansının ardından yine aynı üniversitede Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler doktorası yaptım. 2019’da siyaset bilimi alanında doçent oldum. Adaylıktan önce İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktaydım. Fakat akademik kimliğimin ötesinde gerek şehrimizle gerekse Türkiye ve dünya ölçeğiyle ilgim sonucunda ilk gençlik yıllarımdan bu yana pek çok sivil toplum kuruluşunda aktif görev aldım. Çoğunlukla dış ilişkiler boyutunda söz konusu kuruluşlara katkı vermeye gayret ettim. Dünyanın saygın yükseköğretim kurumları, önde gelen düşünce ve sivil toplum kuruluşlarıyla projeler gerçekleştirdim. Türkçe, İngilizce Fransızca yayınlarım oldu. Ayrıca bilhassa salgından önce başlayan süreçten bugüne kadar çeşitli uluslararası ve ulusal yayınlarda yer aldım; dijital medya kanallarına yazı kaleme aldım, yorumlar yaptım. Elbette iç siyasete, yakın siyasi tarihe ve siyaset felsefesine dair alakam da devam etti.
-Şehrimiz bugüne kadar ülkemize ve insanlığa katkısı olan tarihi şahsiyetleri, fikir adamları, siyasetçileri ve sanatçıları ile her daim değer üretmiş bir şehirdir. Bu bakımdan sahip olduğu beşerî, kültürel ve ekonomik sermayesiyle ülkemizin lider şehirlerinden birisidir. Ben de şehrimizin bu nitelikli insan potansiyelini geliştirmek ve katkı sunmak için bütün birikimimle burada olmak istedim. Genç bir akademisyen olarak hususen gençlerle güzel bir iletişim dili kurmak, onlar için değer üretmek ve onlar için güzel bir örneklik ortaya koymak için buradayım. Gençlerin siyaset mekanizmasına ilişkin en çok görmek istediği ahlak ve ilke merkezli siyasi bir anlayışın gelişmesi için buradayım. Ayrıca Malatya’mız yüzyıllar boyunca görülmedik bir ölçekte yaşadığı depremin ardından ayağa kalkarken diğer bütün unsurlarıyla beraber nitelikli gençlerimizin kendi şehirlerine olan güvenini, aidiyet duygusunu artırmak için buradayım.
-Adaylık sürecine dahil olduğum ilk anlarda benim de kulağıma kadar gelen “ithal aday” gibi söylemler oldu. Son derece klişe, dışlayıcı ve rencide edici bulduğumu belirteyim. İfade ettiğim gibi her şeyimle bu şehre aitim, kendimi ve ondan bir an dahi ayırmadan ömrümü geçirdim. Şehre olan aidiyetimi de başta ailem olmak üzere yakından tanıyanlar iyi bilir. Hoş, Malatya’da olup, şehrin imkân ve kaynaklarından sonuna kadar istifade ettiği halde bu şehir için en küçük katma değer üretmeyen bir pozisyonda olmaktansa, dışarıdan gelmiş ve Malatya’ya hizmet etmiş olmayı tercih ederdim. Bakışımı şöyle özetleyeyim: Şehri ve şehrin potansiyelini kendi çıkarı, menfaati, geleceği için bir basamak olarak görmektense, mevcut yaşam konforunu terk ederek, Malatya’mız için elini taşın altına sokmayı tercih ederim. Yalnızca Malatya’ya has bir sorun olarak ifade etmediğimin altını çizmek isterim: Fakat şehirlerimizdeki kısır çekişme ve tartışmaların, kamplaşmaların tarafı olmamız söz konusu değil, ben zaten biraz da bu zihniyetle mücadele etmek için Malatya’da siyaset yapmak istedim. Bu yönüyle şehrimize bir bütün halinde hem içeriden hem de dışarıdan bakabilmenin, şehirdeki mevcut bagajlardan uzak, daha temiz ve pozitif bir yanı olduğunu düşünüyorum. Gelecek perspektifimi ve hizmetkar olmak üzere çıktığım bu yolda kendime biçtiğim bir rolü de şu bağlamda belirteyim: Yerel siyaset ve yönetim süreçlerinin hemen tamamı merkezi hükümetle birlikte yürümeyi gerektiren süreçler ve işlerdir. Bu bakımdan sizin siyaseten bir ayağınızın yerelde olması gerekirken diğer ayağınızın merkezde olması ve orada güçlü bir vizyonla şehri temsil etmeniz gerekecektir. Siz şehrin siyasetçisi olarak şehirdeki küçük, kısır tartışmaların ve gündemlerin içerisinde boğulacak olursanız şehrinize katacağınız çok az şey olur ve zaman içerisinde potansiyelinizi de kaybedersiniz.
Bu bakımdan doğduğum, aileme ve bana kimliğimi veren Malatya’mız ve güzel ülkemiz benim için, uğruna aşk ile fedakârlık yapılacak, değer üretilecek, bedel ödenecek “kızıl elma”dır. Üstelik şehrimizde depremin sebep olduğu bu denli yüksek bir maddi ve manevi yıkım söz konusu iken bu sorumluluğun bir parçası olarak hissetmemem mümkün değil.
-AK Parti’nin kurulduğu günden beri en yüksek oy aldığı şehirlerden biri Malatya olmuştur. Tarihsel derinliği ve yüksek öneminin yanı sıra bilhassa rahmetli Turgut Özal’ın ülkemize ve şehrimize kattığı vizyon sonrası ivmelenen Malatya’nın yükselişi, AK Parti hükümetleri döneminde de artarak devam etmiştir. Sanayi üretimi, ticari faaliyeti ve tarımsal üretimi başta olmak üzere bölgenin ekonomik cazibe merkezlerinden olan şehrimizde inşallah 14 Mayıs seçimlerinde de bu yükseliş hız kesmeden hatta yeniden ivmelenerek devam edecektir. AK Parti kadroları olarak şehrimiz ve ülkemiz için koşturmaya devam edeceğiz. Zira AK Parti’nin gerek şehrimizi gerekse ülkemizi taşıdığı bu süper lig, artık geri dönülebilecek bir yer değildir. Sevinerek ifade ediyorum; Malatya’mız bilinçli ve farkındalığı yüksek bir seçmen kitlesine sahiptir. Gelişimi, değişimi ve istikrarı önemseyen; yeniliklere açık vizyoner bir seçmen karakteri vardır. Malatya’mız okuma oranı, entelektüel hafızası ve siyasi bilinç düzeyi ile kapasitesi gerçekten yüksek bir şehirdir. Dolayısıyla hemşehrilerimizin cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında şehrimizin ve ülkemizin çok daha güçlü, gelişmiş ve müreffeh bir düzeyi yakalayabilmesi için yeniden AK Parti, diyeceklerine inanıyorum. Son 20 yılda Malatyalıların büyük kısmının kararı nasıl AK Parti olduysa, 14 Mayıs’ta da yeniden -en yüksek oy oranı ile- Ak Parti olacaktır.
-Deprem sonrası dönemde Malatya’nın zor zamanlardan geçtiği hepimizin malumu. 6 Şubat depremleri sonrası yıkılan şehrimizin yeniden ayağa kaldırılması için gece gündüz çalışma yapılıyor. Öncelikle yaşadığımız hadisenin büyüklüğü, şehrin yaşadığı yıkımın ve insanların yaşadığı travmanın büyüklüğü karşısında empati duygumuzun çok üst düzeyde olması gerekir. Zira yaşanan afetin boyutları maddi, manevi her açıdan çok büyük. Dolayısıyla insanımızın kızgınlığını, öfkesini, beklentisini, taleplerini vb. anlamak ve ona uygun sağlıklı bir iletişim dili kurmak lazım. Bir kere buradan başlamak, buna uygun hareket etmek doğru olacaktır.
Ardından bütün boyutlarıyla bu yıkımın önce doğru net anlaşılması, sonra yaraların uygun şekilde sarılması için hem şehrimizin hem de ülkemizin bütün potansiyelinin seferber edilmesi gerekmektedir. Tıpkı deprem sonrası devlet-millet tek yürek deprem bölgesinde seferber olduğumuz gibi... Hem şehrimizin hem de depremden etkilenen bölgedeki diğer şehirlerin imarı, yeniden ihyası için bu ruhun hiç değilse önümüzdeki birkaç yıl daha diri kalması gereklidir. İfade ettiğim gibi Malatya’mızın yeninden ayağa kalkması, inşa ve imar edilmesi için yerel bütün aktörlerin, paydaşların elini taşın altına sokması zaruridir. Bu konu az önce de ifade ettiğimiz dar, kısır çekişmelere, küçük hesaplara kurban edilmemelidir. Ayrıca devletin bütün kurum ve kuruluşlarının önümüzdeki yıllarda dikkatinin burada olmasını temin etmek gerekir. Bu ise yine az önce ifade ettiğimiz, şehrin siyasetçisi olarak bizim Ankara’da temsil gücümüzün ne kadar olabildiği ile doğru orantılı olarak gelişecektir.
Özetle tarihte olduğu gibi, Cumhuriyet tarihimiz boyunca da her dönem stratejik akla sahip hafızası, kararları ve tercihleri ile Malatya’mız her dönem küllerinden yeniden doğmayı başarmıştır. Bugün de şehrimiz bütün paydaşlarıyla, bir seferberlik ruhuyla ayağa kalkacak ruh ve potansiyele sahiptir. Öyle ki Malatya kendisini geliştirirken aynı zamanda bölgesini geliştirecek potansiyele sahip bir şehirdir. Malatya’nın vizyonu geniştir; ancak geliştirmeye muhtaç potansiyeli yüksek alanlara dair yeni sözler de söylemek lazım. Sağlık turizminin geliştirilmesi, tarımda çeşitlilik ve arz güvenliğini temin edecek ar-ge çalışmaları, organize sanayimize yeni endüstri kolları kazandırılması, Covid-19 sonrası giderek pekişen sürdürülebilir bir dünya ortak fikriyle uyumlu olarak yenilenebilir enerji, organik tarımsal üretim, imalat sanayinde yeşil dönüşüm için Malatya’da gerekli altyapı iyileştirmelerini yaparak yola koyulacağız.
Son olarak, şehrimizdeki yıkımın büyüklüğüyle orantılı olarak bu şehri yaşanabilir, sürdürülebilir “yeşil” bir şehir kılmak ve o şekilde imarını, yapılaşmasını temin etmek zorundayız. Geleceğimiz olan çocuklara nefes aldıkları, en merkezi yerinden en kırsalına kadar lojistik, bilgi teknolojisi altyapılarını, istihdamı geliştirecek start-up türü girişimlere ev sahipliği yapan yeni bir şehir bırakmak bize borç diye düşünüyorum. Bütün bunları yaparken mesela kayısımız, üzümümüz, mor reyhanımız, nohutumuz vd. tarımsal ürünlerimizi; bakırcılık, ayakkabı deri işleri, taş işçiliği gibi geleneksel zanaatımızı; Şire Pazarımızı da korumak gerekiyor.
-Genç ve akademiden gelen bir isim olarak gençlerin Ak Parti’ye bakışı son derece değerli. Önce siyasete giriş amaçlarımdan biri olduğu için şunu ifade edeyim: Gençlerimizin Malatya’nın ve Türkiye’nin tamamını kucaklayan en büyük kitle hareketi olan AK Parti’de bizimle beraber ahlaklı ve ilkeli siyasetin mümkün olduğuna dair inancını yükseltmek için elimizden geleni yapmalıyız. Bunu parti siyasetinin ötesinde bir mesele olarak da söylüyorum. Siyaseti olumlu içeriği ve şekliyle, toplum nezdinde faydalı işlere öncülük olarak kodlarsak ilk düğmeyi doğru iliklemiş oluruz. Adaylıktan önce her hafta yüzlerce öğrencimle bir araya geliyor; üniversite dışında düşünce kuruluşu yahut sivil toplum faaliyetlerinde kendileriyle tartışıyor ve sohbet ediyorduk. Adaylığım döneminde de gençlerin yakın ilgisine mazhar olmak, onlarda yeniliğin ve değişimin tetikleyicisi bir rol model olmanın önemini daha çok ortaya çıkardı. Gençlerin bir yüzü siber dünyaya, öbür yüzü yaşadıkları hayatın maddi koşullarına oldukça duyarlı. Ancak bu iki boyutun ötesinde kendilerini hayatta anlamlı kılacak iş ve uğraşın da arayışındalar. Zikrettiğim bu iki boyutta onların talep, ihtiyaç ve sorunlarına karşılık gelecek şekilde bir donanım kazanmak için şahsen çabalıyorum. Dijital dünyaya kısmen mesafeliyim ancak bu tümüyle bir görmezden gelme yahut küçümseme değil; gerçeklikle irtibatın kopması tehdidine karşı duyarlığımdan kaynaklanıyor. Gençlerin de tabiri caizse bir pergel gibi ayaklardan birinin kendi öz değerleri, kültür ve inançlarına sıkı sıkı sabitlenerek bastığı diğer ayakla da ister dijital ister bu maddi evrende olsun çevrelerini keşif için merak, akıl ve eylem birlikteliğinde hareket etmeleri gerektiğine inanıyorum. Maddi ihtiyaçları ya da kariyer hedeflerini yok sayamayız; tüketim kalıpları ve beklentilerinin de atalarından biraz farklılaştığını da kabul edelim. Ancak onların da akıl ve vicdan terazisinde olan biteni gayet net idrak ettiklerini, AK Parti döneminde memleketin aldığı mesafeyi gördüklerini biliyorum. İşte şimdi biz bu mesafeyi daha da uzağa taşıyacağız. Geleceğimizin hayallerini onlarla birlikte kurabilir, gerçekleşmesini de onlarla bir ve beraber yapabilirsek kadim medeniyet değerlerini nesillere aktarmanın da imkanına kavuşuruz. Bu bağlamda şehrimizin iki üniversitesinin kıymetli yöneticileri, hocalarımız ve öğrencilerimizle paylaşım ve eşgüdüm içerisinde olmanın da şehrin temel bilimlerden sosyal bilimlere değin yeniden bir akademik cazibe merkezi haline gelmesinde önemli olduğu kanaatindeyim.
-Futbol için de el ele vermeliyiz. “Malatya’nın süper lige çıkması” lazım. Benim gittiğim her yerde dilimde olan bir söylem bu: Malatya’yı şehirlerarasında hak ettiği süper lig sıralamasına çıkarmak için her zamankinden daha fazla zorluk ve o nispette büyük bir fırsatla karşı karşıyayız. Ben hem dikey hem yatay hiyerarşide siyaset dinamiklerini etkin çalıştırmayı vaat ediyorum. Dikey derken kastım AK Parti ve hükümetimiz özelinde Malatya ile Ankara arasındaki bağları güçlendirmek; sahih bilgi ve şeffaf bir iletişimle milletimizin vereceği yetkiyi Malatyalı hemşerilerimiz için kullanmaktır. Yataydan kastım ise köylerimiz, mahallelerimiz, belde-ilçe ve il belediyelerimiz dahil Malatya’daki hizmet kurumlarıyla; esnaf sanatkarlarımız, iş örgütlerimiz ve kamu temsilcilerimizle; sivil toplumun farklı kesimleriyle ve diğer siyasilerle beraber Malatya olduğumuzu unutmadan ilerlemeliyiz. Burada elbette herkesin kimliğine saygı duyarak, sen ben ayrımına gitmeden bir ve yekvücut olmalıyız. Öncelikle ihtiyacımız olan bu kapsayıcı siyaset tarzı ve dilidir.
Arkasından büyük ölçekli kamu projelerinde Malatya’nın da eklemlendiği (örneğin hızlı tren ağları, navlun taşımacılığı, depolama gibi lojistik projeleri; YEKA benzeri yenilenebilir enerji projeleri) ve merkezi bütçeden aldığı payın arttığı; şehrin yeniden imarı başta olmak üzere Malatya’mızın uluslararası çapta projelerle uluslararası fonları cezbettiği; gençlerimizin girişimci faaliyetlerini hızlandıran merkezlerin yükseldiği; tarımdan sanayiye hatta sağlığa kadar üniversitelerimizin ar-ge faaliyetlerinin sürdürülebilir bir ekosistemi doğurduğu yeni bir kalkınma hamlesini başlatacağız."
Bülten