SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Barışla Sonuçlanmazsa Felaket'

0
Güncellendi - 2015-12-27 21:06:35
'Barışla Sonuçlanmazsa Felaket'
A- A+ PAYLAŞ

Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP) 30 Mart yerel seçimleri kampanyası kapsamında Malatya’da düzenlediği mitingde konuşan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, çözüm sürecinin barışla sonuçlanmaması halinde büyük bir felaketin yaşanacağını ileri sürdü. Tuğluk, 30 Mart’ta HDP’ye verilecek her oyun barışın ve demokrasinin inşa edilmesinde hayati bir önem taşıdığını belirterek, “Bu oylar barışı ve gerçek demokrasiyi inşa edecektir. Çünkü bilmeliyiz ki, eğer bu diyalog süreci barışla sonuçlanmazsa bu herkes için büyük felaket olur. Bu felaketin yaşanmasını istemiyoruz” dedi. 

“AKP’ye vereceğiniz her oy size kurşun, bomba, cop ve gaz bombaları olarak dönecektir” şeklinde konuşan Aysel Tuğluk, CHP’yi de ağır bir dille suçladı ve Aleviler ile CHP’nin yan yana anılmasından büyük acı duyduklarını vurguladı. Tuğluk, “CHP önce Dersim katliamı ile yüzleşsin sonra Alevi yurttaşlarımızın karşısına çıksın. CHP sistem partisidir, devlet partisidir. Faşizan ve ırkçı bir zihniyetin eline geçmiştir” sözleri ile CHP’ye ağır eleştiriler getirdi ve Alevilerin evinin HDP ve BDP olduğunu söyledi. Tuğluk ‘Alevi yurttaşlarımızı evlerine gelmeye davet ediyorum’ diye konuştu. 

Yerel seçimlerden sonra Demokratik Özerklik sürecinin inşasına başlayacaklarını açıklayan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Demokratik Özerklik projesinin Türkiye’nin bölünme projesi olmadığını vurgulayarak “Demokratik Özerklik Malatya’da da kurulacak. Çünkü Demokratik Özerklik Türkiye’yi bölme projesi değildir. Demokratik Özerklik, bu ülkede yaşayan herkesin, bütün kimliklerin, inançların eşit ve özgür biçimde bir arada yaşayabilmesidir. İşte bunu anlamıyorlar. Çünkü demokratik bir zihniyete sahip değiller. Demokrasiyi de bilmiyorlar” ifadelerini kullandı.

HDP’nin Malatya’daki 2. Mitingi 

Halkların Demokratik Partisi Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü’nün geçtiğimiz günlerde Battalgazi’de yaptığı ilk mitingden sonraki 2. mitingi Malatya kent merkezinde yapıldı. 

Malatya Belediyesi yanındaki meydanında yapılan mitinge DTK Eşbaşkanı Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, HDP MYK ve Parti Meclisi üyeleri, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi yöneticileri, HDP ve BDP Malatya İl Örgütleri'nin yöneticileri katıldı.

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı ve ikindi namazı için okunan ezan sırasında konuşmalara ara verilen mitingde HDP Malatya Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayları Hasan Şahin, Ayten Polat ve ilçe belediye eş başkan adaylarının tanıtılmasından sonra konuşmalara geçildi. 

Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan ve KCK Davası tutuklularının mesajını içeren mektubun okunmasından sonra mitingde sırasıyla HDP MYK Üyesi Mehmet Türkmen, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Başkanı Sözcüsü Naci Sönmez, BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, son olarak da DTK Eşbaşkanı Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk birer konuşma yaptı. 

Aysel Tuğluk konuşmasında AKP ve CHP’ye ağır suçlamalar yöneltip Demokratik Özerklik projesine yöneltilen eleştirileri cevaplamaya çalıştı. Tuğluk, çözüm sürecinin barışla sonuçlanmaması halinde ‘Büyük felaket’ yaşanacağını söyledi. 

BDP Mardin Milletvekili Erol Dora ise, 30 Mart’ta BDP ve HDP’nin alacağı toplam oyun gelecekteki politikaların belirlenmesi açısından önem taşıdığına vurgu yaptı ve seçimlerdeki hedefin koltuk ya da makam kazanmak değil, “Türkiye’de bütün halkların bütün inançların, özgürce, kardeşçe yan yana yaşayacağı bir model kurmak olduğunu söyledi. 

Konuşmacılar tarafından Berkin Elvan’ın sık sık anıldığı, AKP iktidarına, CHP’ye ve devlet politikalarına sert eleştirilerin yöneltildiği mitingde yapılan konuşmalarda öne çıkan başlıklar şöyle: 

HDP MYK Üyesi Mehmet Türkmen: Berkin Elvan Milyonların Yüreğine Ateş Düşürdü 

“Her ölüm, her ölen çocuk şüphesiz sevenlerinin, ailesinin ocağına ateş düşürür. Ama Berkin Elvan’ın ölümü Türkiye’de, dünyanın çok değişik ülkelerinde milyonlarca insanın bağrına, yüreğine bir ateş düşürdü. 

Bu ateş, emin olun, daha önce yitirdiğimiz, daha önce öldürdükleri, daha önce aramızda aldıkları bütün şehitlerimizin öfkesiyle daha da büyüyecek ve eninde sonunda AKP iktidarını, o hırsızlık, yolsuzluk ve zalim düzeni yakacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. 

Ne diyor başbakan? ‘Berkin Elvan’ın ölümünün ekonomiyi nasıl etkilediği’ni soran gazeteci kılıklı soytarıya cevap verirken? ‘Etkilemez, borsa yükselmeye başladı, ekonomiyi etkilemez’ diyor. Bizi de, bu ölümü istismar etmekle suçluyor. Biz ‘çocuklarımız ölüyor’ dedikçe borsaya bakanlar, piyasaya bakanlar bizi Berkin’in ölümünü bahane ederek ülkeyi karıştırmakla suçluyorlar. Bizi ülkenin çıkarlarını düşünmemekle suçluyorlar. Bu ülkenin çıkarları onlara göre hırsızların, yolsuzluk yapanların, ayakkabı kutularında milyonlarca dolar çalanların, telefonlardaki konuşmalarında bu ülkeden, bu milletin zenginliğinden çaldıkları milyar dolarları nasıl saklayacaklarının planlarını yapanların serbestçe dolaşması ve bu ülkeyi yönetmesidir onlara göre.

Onlara göre bu ülkenin çıkarları gencecik çocuklarımızı sokak ortasında öldüren polislerin yargılanmamasıdır. 

Yine onlara göre bu ülkenin çıkarları, halkın, bu ülkeye değer üreten emekçilerin de tüm bu hırsızlıkların, yolsuzlukların ve katliamların hesabını sormaması ve hiç birinin yargılanmamasıdır.

Peki bunu kabul edecek miyiz? 

Oysa bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın ve bu ülkenin asıl çıkarı, bu zalim, bu adaletsiz, bu genç katili, bu çocuk katili, boğazına kadar yolsuzluğa batmış hükümetin artık yıkılması gerektiğidir. 

Bu ülkeyi ne hale getirdiler? “

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Başkanı Sözcüsü Naci Sönmez: HDP ve BDP, AKP ve CHP’nin Temsil Ettiği İki Kutuplu Siyasete Karşı Bir İsyan Hareketidir 

Bugün Türkiye’nin içinden geçtiği süreç hepimiz için çok kritik bir aşamaya denk gelmiştir. Bugüne kadar eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesinde uzun yıllar yürüdüğümüz yolun başka bir aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Halkların Demokratik Partisi’nin bu dönem gördüğü işlev sadece bu ülkede Kürt hareketi ile Türkiye’de birleşik bir sol örgütler koalisyonu değildir. Bu aynı zamanda Türkiye’de demokrasinin yeniden inşa edilmesi sürecinin ilk halkalarından biridir. Bugün herkes Türkiye’yi kendi renginden, kendi ideolojik hegemonyasından, kendi kimliğinden inşa etmeye çalışıyor. Bir taraftan AKP uluslar arası güçlerle yaptığı anlaşmalar doğrultusunda Türkiye’yi küresel sermayenin çıkarlarıyla uyumlu şekilde inşa etmeye çalışırken, diğer taraftan başını CHP’nin çektiği önemli bir koalisyon, başta Kürtler olmak üzere Cumhuriyet’in bugüne kadar dışladığı, ötekileştirdiği unsurları bugün de yine dışta bırakmak istiyor. Bugün HDP’nin Malatya’daki mitinge katılarak, AKP ve CHP’nin temsil ettiği Türkiye’deki iki kutuplu siyasete karşı, siyasetin sıkıştırılmışlığına karşı başlatılan isyan hareketine verdiğiniz büyük destek için teşekkür ediyor, sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 

BDP Mardin Milletvekili Erol Dora: Ulus Devlet Paradigmasını Bertaraf Edip Demokratik Ulus Çerçevesinde Yeni Bir Yönetim Modeli İnşa Edeceğiz 

“HDP ve BDP kardeş partilerdir. Dolayısıyla her iki partinin alacağı toplam oy bizim geleceğimizi belirleyecektir. Seçimlere kısa bir süre kaldı. Bu nedenle gece-gündüz demeden bu partilere gönül veren herkes çalışmalıdır. Üstün bir başarı elde etmek zorundayız. Biz o makamlara oturmak için, o koltukları işgal etmek için seçimlere girmiyoruz. Bizim bir hedefimiz var. Nedir o hedef?  Türkiye’de bütün halkların bütün inançların, özgürce, kardeşçe yan yana yaşayacağı bir model kuracağız. Ulus devlet paradigmasını bertaraf ederek demokratik ulus çerçevesinde bir model kuracağız. Artık belediyelerde, yerel yönetimlerde halk meclisleri kurarak halkın karar alma mekanizmalarına katılmasını sağlayacağız. Yani halk sadece oy vermeyecek, seçimden sonra da kendi kendisini yönetecektir. Bunu başaracağız. 

Biliyorsunuz bu ülkede yaklaşık 30 yıldır bir savaş yaşanıyordu. Ama bildiğiniz gibi geçen yıl Nevroz’da Öcalan bir deklarasyon yayınladı ve artık silahın döneminin bittiğini, mücadelenin yeni dönemde demokratik siyasetle yapılacağını açıkladı. Buradan barış, demokrasi ve özgürlük sürecini selamlıyorum. 76 milyona aynı gözle bakıyoruz. Çok acil biçimde demokratik, sivil bir anayasaya ihtiyacımız var. Bu anayasada, kimlik dayatması istemiyoruz. Bu anayasada düşünce özgürlüğü, evrensel ölçütlerde din ve inanç özgürlüğü, ana dilde eğitim özgürlüğü istiyoruz. BM insan Hakları Beyannamesi çerçevesinde temel insan haklarını, insan onurunu koruyan özgürlükleri teminat altına alan bir anayasa istiyoruz”.

DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk: Demokratik Özerklik Projesi Türkiye’yi Bölme Projesi Değildir 

“Bugün arkadaşlarımız konuşmalarında çok güzel şeyler ifade ettiler. Seçim çalışmalarını yürütüyoruz. Urfa’da, Adıyaman’da Pazarcık’ta, Nurhak’ta ve bugün de Malatya’da miting yapıyoruz. Tüm mitinglerimizde büyük coşkuyla karşılanıyoruz. Küçük yerlerdeki mitinglerimiz bile büyük buluşma atmosferinde gerçekleşiyor. 

Halkımız büyük bir heyecanla bu seçim sürecini takip ediyor. Çünkü halkımız bu seçimlerin önemini çok iyi biliyor. Çünkü halkımız bu seçimlerle kendi geleceğinin belirleneceğinin farkında. Çünkü halkımız değerlerine sahip çıkıyor. Çünkü halkımız demokratik özerklik istiyor. Çünkü halkımız Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor. 

Bu seçimler, sadece bir belediye seçimi değildir. Bir belediye başkanının seçilmesi olayı değildir. Bu seçim, demokratik ve özgür geleceğimizin belirleneceği seçimdir. 

Bu seçimle artık bir karar vereceğiz. Nedir o karar? Bu sistemin altında mı yaşayacağız yoksa kendi özgür irademizle kendi geleceğimizi mi belirleyeceğiz. Bu sistemin altında mı yaşayacağız yoksa kendi özgür öz yönetimimizi mi kuracağız? İşte her şey bu kadar açık, bu kadar nettir. 

Biz diğer partiler gibi vaadlerde bulunmuyoruz. Diğer partiler gibi ‘Size şunu yapacağız, bunu yapacağız’ demiyoruz. Çılgın projeler vaad etmiyoruz. Biz AKP gibi belediyelerimizi bir zenginleşme aracı olarak görmüyoruz. Size rant vaad etmiyoruz. Biz bu ülkeye lazım olan en acil ihtiyacı, demokrasiyi vaad ediyoruz. Biz kendi kendinizi yönetebilme özgürlüğü vaad ediyoruz. Size demokratik öz yönetim vaad ediyoruz. İşte sistem partilerinden, düzen partilerinden farkımız budur. 

‘AKP’ye Verilen Her Oy Size Kurşun Olarak, Gaz Olarak Dönecektir’

Değerli Malatyalı kardeşlerim!

Yaşı 30’un üzerinde olanlar olanlar hatırlayacaklardır. Bir zamanlar vergi ödenmesini özendirmek için televizyonlarda bir reklam yayınlanıyordu. ‘Vergilerinizi ödeyin, çünkü ödediğiniz vergiler size yol, su ve elektrik olarak dönecektir’ diyordu o reklamda. Şimdi ise işte AKP’ye verdiğiniz her bir oy size cop, size kurşun, size gaz, size yolsuzluk olarak dönüyor, dönecektir. 

İşte sevgili Berkin Elvan…

Berkin Elvan cinayetini işleyen bu zihniyeti biz çok iyi tanıyoruz. Çünkü, maalesef Berkin Elvan ilk değil. Biz bu zihniyeti, Uğur Kaymaz’dan, havan mermileriyle minik bedeni paramparça edilen Ceylan Önkol’dan, 7 yaşındayken katledilen Enes Ata’dan tanıyoruz. Roboski katliamından tanıyoruz. 

Hangisini anlatayım size, hangi katliamı hatırlatayım? Hangi zulümlerini anlatayım?

İşte AKP’ye verilen oylar bize böyle dönüyor. Kurşun olarak dönüyor. Gaz bombası olarak, Roboski’ye yağan bomba olarak dönüyor. 

Peki değerli halkımız, nereye kadar böyle gidecek? Artık ‘yeter’ demenin zamanı gelmiştir. İşte bu seçimler bu yönüyle çok hayatidir. Biz ‘Demokratik özerklik’ diyoruz. Biz böyle deyince anında bir kara propaganda başlatıyorlar. İşte ‘Bunlar geliyorlar ve demokratik özerklikle ülkeyi bölecekler’ diye kara propaganda hareketine girişiyorlar. Değerli halkımız! Demokratik Özerklik demek yerel halkın kendi kendisini yönetmesi demektir. Bunlar ‘demokrasi nedir?’ onu da bilmiyorlar. Çünkü zihinleri demokrat değil. Demokrasiden anlamıyorlar. 

Peki neden korkuyorlar? Bir halkın kendi kendisini yönetmesinden niye korkuyorlar? Çünkü bu halkın sırtından saltanat sürmeye alışmışlar. Ama o saltanatlarını yıkacağız. O saltanatları artık bitecek. 

‘Demokratik Özerklik Malatya’da da Kurulacak, Çünkü Demokratik Özerklik Türkiye’yi Bölme Projesi Değildir’

Demokratik Özerklik Malatya’da da kurulacak. Çünkü Demokratik Özerklik Türkiye’yi bölme projesi değildir. Demokratik Özerklik, bu ülkede yaşayan herkesin, bütün kimliklerin, inançların eşit ve özgür biçimde bir arada yaşayabilmesidir. İşte bunu anlamıyorlar. 

Biz 30 Mart yerel seçimlerinden sonra Demokratik Özerklik sürecinin inşasına başlayacağız ve göreceksiniz Demokratik özerklik modeli pratiği oluşmaya başladıktan sonra ‘Biz de Demokratik Özerklik istiyoruz’ diyecekler. Bu pratik bir model olacak. 

Değerli halkımız! 

Bu vesile ile vereceğiniz oylarla artık sistem partilerinden hesap sorma vaktinin geldiğini bilmelisiniz. 

‘CHP Bir Devlet Partisidir, Alevilerin Yeri CHP değil HDP ve BDP’dir’

Bu çerçevede CHP konusunda da kısaca değinmek istiyorum. CHP kendisini Alevilerin partisi olarak lanse ediyor. CHP ‘Alevilerin sorunlarını biz çözeriz, Alevilerin yurttaşlık haklarını bir sağlarız’ diyor.

Değerli halkımız! CHP’nin Alevilere vereceği hiçbir şeyi yoktur. Alevilerin yurttaşlık haklarını tanıyacak bir anlayışı yoktur CHP’nin. Çünkü CHP bir sistem, bir düzen partisidir. CHP bir devlet partisidir. CHP öncelikle geçmişiyle hesaplaşmalı, ondan sonra Alevi yurttaşlarımızın karşısına çıkmalıdır. 

Dersim katliamında imzası olan bir parti halkımızın karşısına çıkıp Alevilerden oy isteyemez. Gerçekten CHP ile Alevi yurttaşlarımızın adının yan yana anılması bizi incitiyor. Şimdi Alevilerden oy isteyen CHP’ye bir bakalım. Aleviler ne istiyor? Diyorlar ki ‘Cem evleri ibadethane olarak kabul edilsin’. Peki, Cem evlerinin ibadethane olmasını engelleyen kanunu çıkaran kim? Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu çıkaran, Alevi dergâhlarını kapatan CHP. Alevi yurttaşlarımız ne diyor? ‘Alevi inancı tanınsın’ diyor. Peki, Alevi inancını tanımayan, kamusal alanda dışlayan kim? Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran dönemin CHP’si…

Şimdi bu CHP çıkıp Alevi yurttaşlarımıza ‘Biz sizin partiniziz’ diyor. Böyle bir çelişki olabilir mi?

Değerli halkımız! Bakın, Alevilerin haklarını ve hukukunu da ve Halkların Demokrasi Partisi (HDP) ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)  tesis edecek ve koruyacaktır. 

Değerli halkımız! Biliyorsunuz, biz yoksulların, ezilenlerin, kadınların, Kürtlerin, tüm ezilenlerin gücüyüz. 

Bildiğiniz gibi bir barış süreci yaşanıyor. Bir diyalog süreci devam ediyor. Öcalan ile görüşmeler devam ediyor. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü için bir fırsatını doğduğu bir süreç. Süreç istiyoruz ki, onurlu bir barışla sonuçlansın. İşte bu konuda da CHP’nin tavrına dikkat edin. CHP barış sürecine, yani gençlerimizin ölmeyeceği bir diyalog sürecine destek vermiyor. Bir halkın demokratik hakları temelinde, birlikte yaşam temelinde uzattığı barış eline ‘Hayır’ diyor CHP. CHP bu barış eline ‘Hayır’ demekle aslında ne demek istiyor biliyor musunuz? Şunu demek istiyor CHP ‘Kürtler üzerindeki inkar ve imha politikaları devam etsin. Bu politikalarla gençler ölmeye devam etsin’. Değerli halkımız! Bu parti, yani CHP ulusalcı, ırkçı ve faşizan bir zihniyetin eline geçmiştir. Bu nedenle Alevi yurttaşlarımıza ‘Sizin yeriniz CHP değildir’ diyoruz. Alevi halkımızın evi HDP ve BDP’dir. Tüm Alevi yurttaşlarımızı evlerine, yuvalarına gelmeye davet ediyoruz. Alevi halkımızın haklarını güvence altına alacak tek yer HDP ve BDP’dir. Düzen partilerinden, sistem partilerinden size hiçbir fayda gelmeyecektir. Bunlardan demokrasi, özgürlük beklemek bir hayaldir. Demokrasiyi de özgürlüğü de bizim mücadelemiz getirecektir. 

‘Çözüm Süreci Barışla Sonuçlanmazsa Büyük Felaket Olur… Malatya Devrimci Geleneğine Sahip Çıkacaktır’ 

Değerli halkımız! 30 Mart’ta kullanacağınız her bir oy, barış ve demokratik çözüm için çok değerlidir. BDP ve HDP’ye kullanacağınız oylar demokrasiye ve özgürlüğe giden yolun açılmasını sağlayacak kilometre taşlarıdır. Bu oylar barışı ve gerçek demokrasiyi inşa edecektir. Çünkü bilmeliyiz ki, eğer bu diyalog süreci barışla sonuçlanmazsa bu herkes için büyük felaket olur. Bu felaketin yaşanmasını istemiyoruz. Gerçekten ‘Ölümler dursun’ diyorsak bu sürece herkes omuz vermelidir. Barış sürecine halkımızın bu duyarlılıkla yaklaşacağınız biliyoruz. Malatya halkının da bu sürecin kalıcı bir barışla taçlanmasını istediğini biliyoruz. Malatya’nın bir devrimci kimliği, bir devrimci gençliği vardır. Malatya’nın bir demokratik geleneği var. Bu topraklarda az mücadele verilmemiştir. Bu topraklarda az bedel ödenmemiştir. İnanıyoruz ki Malatya 30 Mart seçimlerinde de bu değerlerini sandığa yansıtacaktır. Malatya, inanıyorum ki devrimci geleneğine sahip çıkacak ve oyunu barıştan, demokrasiden yana kullanacaktır. 

‘Biz Sadece Hakkımızı İstiyoruz’ 

Biz çok fazla şey istemiyoruz. Hep söylüyoruz: Alın, devlet sizin olsun, biz özgürlük istiyoruz. Alın, iktidar sizin olsun, biz demokrasi istiyoruz. Artık Kürt meselesinin demokratik çözümünün koşulları oluşmuştur. Kuşlar bile sürüsünce uçup, sesince öterken artık Kürt halkının demokratik toplum olma, demokratik toplum olarak örgütlenme hakkının tanınması gerekiyor. Demokratik ulus dediğimiz şey de tam da budur. Bir halkın kendi geleceği ile ilgili karar verme ve örgütlenme hakkıdır. Kendi geleceğini kendi özgür iradesi ile tayin etme hakkıdır. Demokratik ulus dediğimiz şey tüm kimliklerin, kültürlerin, dinlerin özgürlüğüdür, eşitliğidir. Biz başka bir şey istemiyoruz. Biz hakkımız olanı istiyoruz. 

Sonuç alıncaya kadar, bu topraklara o çok sevdiğimiz barışı getirinceye kadar bedeli ne olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz.

'HDP'ye Saldırıların Arkasında İktidar Var' 

Son olarak da HDP’ye yönelik saldırıya ilikin konuşmak istiyorum. HDP büyüyor, bir umut olarak doğuyor diye büyük bir korku sardı. Paniklediler. Arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza ırkçı faşizan saldırılar yoğunlaştı son zamanlarda. 

Bunlar sıradan olaylar değil. Son derece organize saldırılar. Bunların arkasında iktidar var. Çünkü bunlar ezilenlerin birleşmesinden, Kürt özgürlük mücadelesinden korkuyorlar. Bunlar Kürt özgürlük mücadelesinde Türkiyeli demokrat, sosyalist, devrimci yoldaşlarımızın birlikte mücadele büyütmemizden korkuyorlar. Bu yüzden bu yürüyüşü engellemek istiyorlar. Ama bizim mücadele geleneğimizin çok önemli bir özelliği var: Biz böyle durumlarda inadına mücadeleyi büyütürüz. İşte HDP’ye dönük saldırılar karşısında da inadına HDP’nin yanında olacağız diyoruz. Çünkü kurtuluş burada. Halklarımızın kurtuluşu birlikte mücadeleden geçiyor. Bunu başaracak gücümüz, birlikteliğimiz ve dayanışma ruhumuz var. 

Hepinizi barış sürecine destek vermeye davet ediyorum. Hepinizi oylarınızı demokrasiden yana, kardeşlikten yana kullanmaya davet ediyorum. Hepinizi Ceylan Önkollar, Berkin Elvanlar katledilmesin diye özgürlükten yana kullanmaya çağırıyorum. Emin olun, inanırsak katliamcılar kaybedecek, kazanan özgürlük yürüyüşümüz olacaktır. İnanıyorum ki 31 Mart sabahı bir başka olacak. O sabah güneş Malatya’da da bir başka doğacak… Önünüzde saygıyla eğiliyorum”. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız