SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Bi Yuhalasaydık!..''

A- A+ PAYLAŞ

Milliyet Gazetesi Yazarı Ece Temelkuran, Malatya Çocuk Yuvası önünde vatandaşlarla görüştü ve izlenimlerini yazdı..  İşte Temelkuran'un, bugünkü Milliyet'te "Bi Yuhalasaydık..'' başlığıyla çıkan yazısı..
....
 
"Malatya'da hadisli, ayetli galeyanla sivil örgütlenmeler oluşurken başörtülü kadınlar, Çubukçu ve Erdoğan'ı bekliyorlar. Gelirlerse 'bi yuhalayıp' sonra pazara gidecekler. Kadınlar, 'Karakola da çok telefon ettik' diyor


"Karakoldakiler, 'Bu şikâyetlerden bıktık' dedi bana. Herkes arıyormuş. Yengem, yuvanın karşısında oturuyor. Onlar bahçede çocukların dövüldüğünü gördükçe arıyorlardı. Ekip geliyor, ses kesiliyordu."
Yüzünün gösterilmesini istemeyen Mihriban Hanım, son bir yıldır yuvaya gidip gelen, evlatlık almak isteyen Malatyalılardan biri. Kameralar ve siyasiler geldi diye şimdi yuvanın yanına yaklaşmıyor. Ama Malatya Valisi'nin "Şikâyet olduğunu belgelerle ispat etsinler, istifa ederim" açıklamasına karşın o yuvanın dayak nedeniyle defalarca sözlü şikâyet konusu edildiğini, kendisinin de şikâyette bulunduğunu gizli gizli anlatıyor:
"Polisler dedi ki bana, 'Sen şikâyet etsen de göz önüne almazlar. Biz kaç kere gittik oraya'. Polisler gidip bağrışmaları, çocuklardaki izleri sorunca, 'Çocuklar kavga etti' diyorlarmış. Karşıda oturan yengem çocukların dövülmesine dayanamayıp kadınlar çocukları bıraksın diye balkondan kiremit fırlattı hatta bir gün."
Peki bütün bunlar ne zaman oluyor?
"İki buçuk ay önce. Ama ondan beri uğratmıyorlar beni."
Niye?
"Ben çok gidiyordum yuvaya. Çocukları seveyim diye. Çocuğum olmadığı için... Hatta bir kız vardı, adı Ş. Çok tatlıydı. Gittikçe çikolata götürüyordum, kadınlar vermiyordu götürdüklerimi. Ben de penyemin içine saklardım, tek tek verirdim içeri girince. Ben Ş.'yi sevdikçe oradaki kadınlar sinir olurdu. Ş'nin kollarını öpüyordum ben. Öperken bir gün kocaman morluklar gördüm. Çuval gibi tutup aldılar elimden çocuğu."

Başbakan'a hadisler
Mihriban Hanım evlere gidip Kuran okuyor. Kazandığı paralarla çocuklara küçük hediyeler alıp yuvaya gittiğini, görevlilere rağmen hep gittiğini anlatıyor. Kapının aralığından ihtiyar annesi onu konuşmasın diye içeri çekmeye çalışırken son sözü "Çocuklar nasıl? İyiler mi?" oluyor. Gözleri doluyor.
Oysa yuvanın önünde bekleyen kadınlar konuşmaya başlamadan önce soruyor:
"Hangi kanaldansın?"
"Kanal" olmadığımı duyunca biraz bozulur gibi oluyor yüzleri. Ama başörtülü Fadime Hanım, diğerleri gibi yüzünü ve ismini gizlemeden konuşuyor:
"Başbakan basını suçluyormuş, öyle mi?"
"Öyle, abarttığımızı söylüyor" deyince cevap veriyor:
"Tayyip Bey gelsin, Nimet Hanım'ı da getirsin de bir görelim. Hadislerde, 'Yetimlerin üzerinde çadır gibi duracaksınız' diyor. Başbakan bunu bilmiyor mu? Siz neyi abartmışsınız ki? Göstermek miymiş abartmak? Halka açacaklar buraları, halka! Biz içeri gireceğiz ki, kim neyi abartıyormuş bir görelim. Biz günlerdir bu yuvanın duvarlarını seviyoruz çocuklar yerine."
"Adımı Leyla diye uydur" diyen orta yaşlı bir başka kadın karışıyor söze:
"Seçim olunca yetim hakkı diye konuşuyorlar ama. Dövülen onların çocukları. Geliverip de bakıverseler, zahmet olmazsa."

"Bi yuhalasaydık!"
Başka kadınlar geliyor sonra. Hepsinin başı örtülü, yüzlerini gizliyorlar fotoğraf makinesinden. İçlerinden biri, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Milletvekili Mehmet Elkatmış'ı bekleyen basın kalabalığını gösteriyor başıyla:
"Bekliyorlar ya, bakan gelecek miymiş?"
"Bakan değil, Elkatmış gelecekmiş" diye cevaplıyor bir başkası.
Dönüp bana soruyor:
"Gelecek mi bakan, başbakan?"
Neden merak ettiğini, neyi beklediğini soruyorum:
"Pazara gidiyorduk da bakan gelecek, başbakan gelecek diye duyunca... Bi yuhalasaydık da öyle gitseydik!"

Hadislerle sivil toplum
Kadınların konuşmaları bir iki dakika sonra hadislerle, Peygamber'in verdiği derslerle, ayetlerle koyulaşıyor. Dini sohbetin arasında içlerinden biri kolumdan tutuyor:
"Siz çalışanların malına mülküne bakın."
Kadınlar, dinden, günahtan, öbür taraftan söz etseler de belli ki bu işi kimse "Allah'a havale" etmek istemiyor. "Biz sözleştik" diyor Leyla Hanım "Bundan sonra her hafta buradayız. İşi devlete bırakmayacağız."
Fadime Hanım'ın "cehennemlik" adamın bir yetimin başını okşadığı için nasıl cennete kabul edildiğini anlatması üzerine sivil hareket kararı netleştiriyor. "

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız