Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir, 3 temel devrim yasasının 3 Mart'ta yürürlüğe girdiğini belirterek, bu yasaların önemine değindi ve herkesi dikkatli olmaya çağırdı.
Tunçdemir, yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
"3 Mart, Hilafetin kaldırılması, öğretim birliğinin sağlanması ve Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılmasını içeren , üç temel devrim yasasının yürürlüğe girdiği tarihin yıl dönümüdür. 3 Martın önemini, değerini hiçbir zaman unutmamalıyız ve unutturmamalıyız.
Üç Devrim Yasası, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, halifeliğin kaldırılmasıyla Anayasanın ulusallaşması yolunda önemli bir adım atılmasını, eğitimde ulusallaşma ve kadın-erkek ayrımının ortadan kaldırılmasını sağlamıştır. Genel bir yaklaşımla da karşı devrimcilerinin dayanağı olan teokratik kurumların tasfiyesi anlamına da gelmektedir. Üç Devrim Yasası , Cumhuriyet tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan ulus devletinin temelini oluşturulmuştur.
Eğitim Birliği ilkesi, uluslaşma sürecimizin temel taşlarından birisidir. Eğitim birliği ilkesiyle Türkiyenin değişik coğrafyalarından, biri birinden farklı sosyolojik geleneklerin içinden süzülüp gelen, farklı dinsel, mezhepsel tercihler içinde olan, farklı ırk ve etnik kökenlerini taşıyan milyonlarca insanımızın ortak bir eğitim potasından geçirilerek, aynı ulusun değerlerini sahiplenmesi ve bir ulusun vatandaşı haline dönüşmesi süreci bilinçli olarak bu eğitim birliği ilkesinin yürürlüğe konuluşuyla başlatılmıştır.
Mezhep farklılıkları, din farklılıkları, inanç farklılıkları, etnik köken farklılıkları, yöresel anlayış farklılıkları aşılmış, bütün bunların üzerinde, hepimizin ortaklaşa paylaştığı Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı olmanın bilinci ve sorumluluğu içinde insanların yetiştirilmesini, genç , kuşakların yetiştirilmesini ve Türkiyeyi bugüne taşıyacak olan o büyük sürecin oluşturulmasını sağlayacak çok önemli yasalar geçirilmiştir. Büyük dönüşümler 3 Mart 1924te gerçekleştirilmiştir ve bugünkü Türkiyeye giden yol o tarihte açılmıştır.
Bu yıl dönümünde, bu büyük devrimi, dönüşümü gerçekleştiren büyük insanları bir kez daha saygıyla anmak ve Türkiyenin bugün elde etmiş olduğu bu noktaya nereden nasıl geldiğimizi unutmamak ve Türkiyenin bugününe yönelik tehlikeleri, tehditleri doğru değerlendirmek gerekir .
Atatürkçü eğitim anlayışı; nabza göre şerbet vermekten, yaban işbirlikçiliğinden, sömürücülükten yana değil halkının kendi kendini gölgesizce kendi yaptığı yasalarla yönetmesinden,kendisini ezdirmemesinden bağımsız yaşamasından yanadır..
Son dönemlerde dünyanın pek çok azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkesi gibi Türkiyeye de yönelen sermaye kuşatmasını, ülkemizin bağımsızlığına, laik yönetim biçimine yönelik olarak, içten ve dıştan adeta örgütlü bir biçimde yürütülen uygulamaları da endişe ile izlemektedir.
Ülkemiz her yeni güne, Türkiye Cumhuriyetinin ulusal kimliğini bozma çabalarına ve Devrim Yasalarının ortadan kaldırılmasına heveslenenlerin cüretkâr girişimlere tanıklık ederek başlıyor. Bu girişimlerin etkili olması halinde yurdumuzun ve ulusumuzun büyük bir kargaşaya sürükleneceği açıktır.
3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid i Tedrisat (Öğrenim Birliği) Yasasını hiçe sayan, çocuklarımızı adeta uyuşturan uygulamalar yaygınlaşmaktadır. Türkiyeyi tekrar Ortaçağ karanlığına götürmeye, şeyhler ve meczuplar coğrafyası haline getirme çabalarına yıllardır göz yumulmuş ve bugünlere gelinmiştir. Bu gün bilerek ya da isteyerek bilimsel eğitimin yerini dinsel eğitimin almasına göz yumuldu. Eğitim sistemimiz kasıtlı olarak dincileştirildi. Böylece dünya görüşleri taban tabana zıt kuşaklar yetiştirilmeye başlandı. Atatürkçü eğitimin fikri hür vicdanı hür irfanı hür nesiller yetiştirmek ülküsü yerini işi zikir, katığı şükür, düşmanı fikir olan kuşaklar yetiştirmeye,özgüvenini yitirmiş, ürkek, çekingen, büyük ufuklara,hedeflere ve amaçlara yönelmeyecek bir ruh yapısına terk edilmektedir.
Kadınlar; dinimizle hiçbir ilgisi olmayan, çağdaş ve evrensel değerlerle bağdaşmayan yaşam koşullarına itilmekte, Cumhuriyet kazanımlarıyla sahip oldukları olanaklardan, saygın Türk kadını imajından uzaklaştırılmaktadırlar.
Bütünleştirici bir bilinç olan Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında Yurttaşlık kimliğini bir arada tutma yaklaşımını görmezden gelinmektedir. Ulusumuzun temelini oluşturan insanlarımız; Kürt, Laz, Çerkez, Süryani, Alevi, Sünni, azınlık, çoğunluk vs. olarak bölünmek istenmektedir.
Biliyoruz ki; ulusal kimliklerini yitirmiş toplumların, dış dayatmaların etkisi ile ulusal bilinci kirlenmektedir. Atatürk Cumhuriyetinin ve Devrim Yasalarının değiştirilmesi çabası asla başarılı olamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, gençlerimizin duyarlı ve coşkulu ellerinde, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma andının tutkusu içinde yeni başarılara ulaşacaktır.
Devrim yasalarının en can alıcısı olan Öğretim Birliği Yasasını işlevsiz kılarak genç kuşakların bağımlı bireylere dönüştürülmesi akıllardan bile geçirilmemelidir.
Cumhuriyete ve devrim yasalarına sahip çıkmak ya da çıkmamak; GELECEĞİMİZİ BELİRLEYECEKTİR.
İçinde bulunduğumuz zor koşullarda tüm yurttaşlarımızı yeni ve güçlü bir adım için birlikte olmaya; Eğitimcileri , anne babaları , gençlerimize, sahip çıkmaya, kapıya dayanan tehlike karşısında dik durmaya, dayanışmaya çağırıyoruz."