EŞİ ÖLÜMÜNE DAYANAMADI.. AYNI GÜN TOPRAĞA VERİLDİLER.. Halk Müziğimizin büyük ustası Musa Eroğlu'nun, sözlerinde ifade edilen o duyguyla çalıp söylediği, ayrılığı anlatan o güzel türküsündeki gibi, bir ömür birbirlerini büyük bir aşkla ve ölümüne seven Malatyalı 'Ülger' çiftinin, Almanya'da başlayan ve Malatya'da mezar başında biten ayrılığının yürek titreten öyküsü, bu.
Şöyle diyordu, o türküde büyük usta Musa Eroğlu:
Telli turnam selam götür
Sevgilimin diyarına
Üzülmesin ağlamasın
Belki gelirim yarına cananıma
Hasret kimseye kalmasın
Sevdalılar ayrılmasın,ayrılmasın
Ben yandım eller yanmasın
Sevdanın aşkın uğruna can uğruna
Gönüle hasret yazıldı
Sevgiye mezar kazıldı
İki damla yaş süzüldü
Gözlerimin pınarına,pınarına
Hasret kimseye kalmasın
Sevdalılar ayrılmasın,ayrılmasın
Ben yandım eller yanmasın
Sevdanın aşkın uğruna can uğruna.
Sevdalıları ölüm bile ayıramadı, bizim öykümüzde.
O ebedi yolculuğa da birlikte gittiler, Ali Çavuş ve eşi Gülperi Hanım..
...
Almanya’da yaşayan ve 2018 yılında annesiyle babasını kaybeden Hüseyin Ülger, birbirlerini büyük bir aşkla seven anne ve babasının heykellerini kalp şeklinde yaptırdığı mezarlarının üstüne diktirdi. Ülger, “Her ikisini de aynı gün toprağa verdik. Buraya geldiğimde çok duygulanıyorum. Aynı zamanda da çok mutlu oluyorum. Çünkü onlar artık sanat eseriyle birlikte ölümsüz oldular” dedi.
Malatya’nın Yazıhan ilçesine bağlı Fethiye Mahallesi doğumlu Ülger ailesinin reisi Ali, 1971 yılında çalışmak için Almanya’ya gitti. Ali Ülger’in eşi Gülhan Ülger ise 1980 yılında Almanya’nın yolunu tuttu ve gurbette yaşamaya başladılar.
2016 yılında böbrek rahatsızlığı çeken ve 5 Ocak 2018’de kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Ali Ülger’in cenazesi, eşi ve çocukları tarafından 9 Ocak’ta memleketine getirildi. Eşinin ölümüne dayanamayan Gülhan Ülger’de burada hayatını kaybetti. 8 çocuk, 15 de torun sahibi olan Ülger çifti 9 Ocak’ta yan yana son yolculuklarına uğurlandı.
Anne ve babasının acısını derinden yaşayan oğlu Hüseyin Ülger, onlara kalıcı bir hatıra yaptırmak için daha önceden kalp şeklinde yaptırdığı mezarına onların heykellerini yaptırma kararı aldı. Yaklaşık bir aylık çalışma sonucu ortaya çıkan anne ve babasının heykelini mezara monte ettiren Ülgen, ebeveynlerinin hatırasını ve sevgisini bu yolla yaşatıyor.
Hüseyin Ülger, anne ve babasının mezarı başında gazetecilere yaptığı açıklamada, babasının böbrek rahatsızlığından dolayı diyalize girdiğini ve vücudunun su toplamasından dolayı hastaneye yatırdıklarını söyledi.
Hastanede babalarını 5 Ocak 2018’de kaybettiklerini ve cenazeyi alarak memleketlerine geldiklerini anlatan Ülger, “Biz ailecek Almanya’da yaşıyoruz. Annem, kardeşlerim, çocuklarım 40’a yakın akrabayla buraya geldik. Evimizin önüne kadar annem bizimle birlikteydi, evin önünde cenazenin başında annem fenalaştı ve kaybettik. Onlar birbirlerini çok severlerdi. Her ikisini de aynı gün toprağa verdik. Annemde hiçbir rahatsızlığı yoktu. Babamın rahatsızlığı olmasına rağmen annem sapasağlamdı. O acıya annem dayanamadı.” diye konuştu.
Ülger, daha önce de anne ve babasıyla mezarlıklarla ilgili sohbet ettiğini ve kendisinin daha güzel bir eser bırakmak istediğini belirterek, şunları söyledi:
“Bunu anlatırken, annem ‘Oğlum çok pahalıya mal olur, senin çocukların var, bize bir taş olsa yeter’ dedi ama babam çok mutlu bir şekilde gülümseyerek, kabullendi. Sanki aramızda bir sözleşme gibi bir şey oldu. Ben o gün, babam rahatsız olduğundan dolayı ‘Babamı kaybedersem mutlaka farklı bir şey yaptırırım’ diye düşünmüştüm. Heykel fikri sonra bende oluştu ve bunu da yaptırdığımdan dolayı oldukça mutluyum.”
Mezara geldiğinde çok duygulandığını ve hemşerilerinden de çok güzel tepkiler aldığını ifade eden Ülger, “Buraya geldiğimde çok duygulanıyorum. Aynı zamanda da çok mutlu oluyorum. Çünkü onlar artık sanat eseriyle birlikte ölümsüz oldular. İsimleri, doğum ve ölüm tarihlerini kalp olarak yaptırdım. Her geldiğimde onları kalplerinden öpüyorum” dedi.
Çiftin kalp şeklindeki mezar taşının üzerinde ise “Biz sevgiyi ektik, siz barışı yaşayın.. Yolların yorgunu Ali Çavuş ve yol arkadaşı Gülperi burada yatıyor” yazıyor.
Heykeltıraş ve seramik sanatçısı Emrullah Güler ise “Bize projeler geliyor ve biz bunları değerlendiriyoruz. Genelde tarih süreci ve dekorasyon anlamında çalışmalarımız oldu. Hüseyin Bey böyle bir teklifle geldiği için, şaşırdık tabi ki değişik bir şeydi. Biz bu konuyla alakalı araştırma yaptık, Fethi’ye bölgesine geldik, ziyaretlerde bulunduk, insanlarla görüştük. Onların bu çiftle alakalı duygu ve düşüncelerini aldık. Çünkü heykeli, modelajını yapmak bir yerde ama bunun devamında da o ruhu kendi içimizde yaşamamız gerekiyordu. Ön hazırlık olarak bu ruhu önce kendi içimizde yaşadık. Hüseyin Bey Almanya’daydı, kendisi bizimle telefonda konuşarak, annesi ve babasıyla ilgili duygularını bize ifade etti. Bizde modelajımıza bu duyguyla başladık. O görseli biz veriyoruz ama duyguyu da vermemiz gerekiyordu. O duyguyu da verdiğimiz Hüseyin Bey tarafından onaylandı” dedi.
Eşiyle birlikte bir ay boyunca çalıştıklarını ve duygusal anlar yaşadıklarını kaydeden Güler, “Biz bir duygusallık yaşadık. Bir ay boyunca bununla alakalı çalıştık ama o duyguyu içimizde yaşıyoruz. O yüce sevgiyi, ruhu dışa vurmak gerçekten kolay bir şey değildi. Bu şekilde çalıştık, güzel de oldu.
Aynı zamanda meslektaşım da olan eşim Yeliz Güler ile bir çocuğumuz var. Çocuğumuza bakması için kayınvalidemizi çağırdık. Çocuğumuza baktılar. Bizde eşimle gece gündüz çalıştık. Neredeyse hiç uyumadık diyebilirim. Kısa zamanda yapmamız gerekiyordu. Eve uyumaya gittiğimiz zamanda eşimle hala istişareler yapıyorduk çünkü bu sevgiyi, aşkı en iyi bir şekilde yaşatabilmek için evimizin içinde hep bu konu oldu. Başka hiçbir gündemimiz olmadı, bu şekilde çalıştık” ifadelerini kullandı.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com