Yeşilyurt Belediye Meclisi'nin Nisan 2021 başındaki toplantısında CHP Sözcüsü Günnur Tabel'in gündeme getirmesi ile kamuoyunun haberdar olduğu, Yeşilyurt Belediyesi'nin insan tacirleri tarafından 'kullanılarak' sağlanan gri pasaportla (hizmet pasaportu) yurt dışına gönderilmeleri ve geri dönmemeleriyle ilgili skandalda, bu işlemlerde imzası bulunan Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar ile 2 yardımcısı ve bir belediye çalışanı hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından verilen soruşturma izninin, Danıştay 1. Dairesi tarafından 2'ye karşı 3 oyla iptal edilmesi tartışılmaya devam ediyor. Bu olayda son olarak, Mehmet Çınar'ın avukatlarının Danıştay'a verdiği dilekçedeki iddialar ve avukatlardan birinin 'muhalefeti şerhi'nin yer alması, yapılan yanlışlıklara karşın, talep edilen kararın çıkacağına ilişkin düşünce sahibi olma rahatlığından kaynaklandığı öne sürüldü.
Soruşturma izninin iptali için Kayseri Barosu'ndan avukatlar ve Kayseri İdare Mahkemesi aracılığıyla Danıştay'a bu kararın çıkmasına yolaçan itiraz başvurusunu yapan Mehmet Çınar'ın avukatlarının verdiği dilekçede, kamuoyuna yansıyanın dışında yeni skandal iddialar yer alırken, olaydan esasen Mehmet Çınar'ın mağdur olduğu yolundaki savunma dilekçesinde yer alan bir ifade, "savunma dilekçesinde muhalefet şerhi" olarak hukuk tarihine geçecek nitelikte bir skandal ifadeye yer verildi. Mehmet Çınar'ın avukatlarının Danıştay'a gönderdiği savunma dilekçesi metninde, bu dilekçenin taslağını inceleyen bir avukatın, Çınar'ın mağdur edildiği savunmasına karşın ‘Ben olsam...’ diye başlayan notunun da çıkarılmasının unutularak, yüksek mahkemeye gönderilen dilekçede yer aldığı görüldü. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, 3'e 2 oy çokluğuyla verilen bu kararla ilgili yaptığı 'Tamamen siyasi bir kararla karşı karşıyayız' yorumu, 'ne olursa olsun, mahkemeden soruşturma izninin kaldırılacağına ilişkin karar çıkacağı ' yolundaki iddiaları güçlendirdi.
İKİNCİ PARTİ İNSAN KAÇAKÇILIĞI KONUŞULDU, BİR İLK PARTİ DAHA OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI..
CHP Yeşilyurt Belediye Meclisi Grubu Sözcüsü Günnur Tabel'in, 2021 Nisan ayının ilk haftasında yapılan meclis toplantısında, Yeşilyurt Belediyesi'nin hizmet pasaportuyla yurt dışına gönderdiği, tamamına yakını Malatya ve Yeşilyurt'la ilgileri bulunmayan, organizatörlere para ödeyen 51 kişinin Almanya'ya götürüldükleri ve geri dönmediklerini ortaya çıkaran açıklamaları gündeme bomba gibi düşmüştü.
Yapılan araştırmalarda, Bingöllü eski bir kasaba belediye başkanı olan Ali Ayrancı'nın, Malatya'daki bazı ilçe belediyeleriyle irtibata geçerek, "Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek' adlı projeyle yurt dışına bazı kişilerin gönderilmesi için görüşmeler yaptığı, sonunda Yeşilyurt Belediyesi ile anlaştığı, Malatya ile ilgileri bulunmayan 51 kişinin, Yeşilyurt Belediyesi çalışanı İsa Yumuk aracılığıyla Malatya'daki bir derneğe üye yapıldıktan sonra, belediyenin bu kişilere gri pasaport (hizmet pasaportu) çıkartılması işlemlerini başlattığı, belediye başkan yardımcıları Bekir Karakuş ile Şahin Özer'in de katıldığı kafileyle 15 Şubat 2020'de Almanya- Hannover'e götürülen 51 kişinin geri dönmeyip, birçoğunun iltica talebinde bulunduğu, böylece Yeşilyurt Belediyesi'nin 'insan kaçakçılığı'na alet edildiği anlaşılmıştı.
Konunun gündeme gelmesinin ardından yapılan araştırmada, yurt dışına götürülecek kişilerden para topladıkları belirlenen Ali Ayrancı ile Almanya'daki Ersin Kilit adlı organizatörlerin, Yeşilyurt Belediyesi ile bu tarihten daha sonra da aynı çalışmayı yapıp, 45 kişilik bir grubu 16 Eylül 2020 tarihinde yurt dışına götürdükleri, böylece Yeşilyurt Belediyesi'nin aracı edildiği 'insan kaçakçılığı' ile yurt dışına 'kaçırılanların' sayısının 96'ya ulaştığı ortaya çıkmıştı.
Skandalın patlak vermesinin ardından İçişleri Bakanlığı da soruşturma başlatmış; 15 Nisan 2021 tarihinde Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, Belediye Başkan Yardımcıları Bekir Karakuş ve Şahin Özer ile belediye çalışanı İsa Yumuk hakkında soruşturma izni vermişti.
KAYSERİ BAROSU AVUKATLARI VE KAYSERİ MAHKEMESİ ARACILIĞI..
Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar'ın, insan kaçakçılığı suçlamalarına muhatap oldukları yurt dışına Malatya ve Yeşilyurt ile ilgileri bulunmayan kişilerin, belediye projesi kapsamındaki bir işlem olarak gösterilip düzenlenen hizmet pasaportlarıyla gönderilmelerine ilişkin skandalın patlamasının ardından AKP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki ile sık sık görüştüğü biliniyordu.
Çınar'ın, İçişleri Bakanlığı'nın verdiği soruşturma izninin kaldırılması için Danıştay'a açacağı davada kendisini temsil etmek üzere Kayseri Barosu Avukatları Nihat Şimşek, Nuriye Şimşek, Serkan Akdeniz, Alper Gök, Fatma Nur Ulu, Nazmi Ayata, Öznur Demirel ve Nilüfer Tucer'le anlaşarak vekalet verdiği, bu avukatların itiraz dilekçelerini ilgili daire olan Danıştay 1. Daire Başkanlığı'na gönderilmek üzere Haziran 2021'de Kayseri Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı'na sundukları bildirildi.
AVUKATLARINA GÖRE EN BÜYÜK MAĞDUR MEHMET ÇINAR!
Çınar'ın avukatları; Çınar'ın kendisine teklifi getiren kişilerden birinin eski bir belediye başkanı (Bingöl- Ali Ayrancı) tecrübesi, diğerinin kendisine güvenerek yetki verip birlikte çalıştığı bir başkan yardımcısı (Bekir Karakuş) olması nedeniyle art niyet aramayıp, başkan yardımcısının getirdiği projeye iyi niyetle yaklaştığı, sürecin tamamen Karakuş tarafından yürütüldüğü, konunun meclise getirilerek, Malatya Kişisel Gelişim Dünyası Derneği ve Yeşilyurt Belediyesi'nin organize ettiği bu geziye belediyenin de katılması, işi takip eden başkan Yardımcısı Bekir Karakuş ve diğer yardımcı Şahin Özer'in de yer aldığı anlatıldıktan sonra "..Söz konusu proje gezisinde belediyeyi temsil etmek üzere mecliste oybirliği ile belirlenen 2 başkan yardımcısı dışında, Malatya Kişisel Gelişim Dünyası Derneği tarafından bildirilen kişi listesinin nasıl oluşturulduğu, kimlerden oluştuğu, derneğe ne zaman üye oldukları, nasıl üye oldukları ve bu kişilerin hangi ilde ikamet ettiklerinin müvekkil bilgisi dahilinde olması mümkün değildir.
Nitekim, devletin vasat denetim mekanizması tahtında dahi kişiler hakkında GBT tahkikatı yapılarak listede adı geçen kişilere buna göre pasaport verilmesi gerektiği de ortadadır.
Müvekkil tarafından tanınmayan ancak dernek üyesi olduğu belirtilen kişilere söz konusu gezi için hizmet pasaportu verilmesine ilişkin süreç izah edildiği üzere süreci başından sonuna kadar takip eden ve yürüten başkan yardımcısının kontrol ve sorumluluğunda işlemeye devam etmiş, ilgili pasaportlar geziye katılan kişilerin bizzat Nüfus Müdürlüğüne müracaat etmeleri neticesinde kendilerine verilmiştir...
...Dernek tarafından belirlenen kişilerin yurda geri dönmedikleri hususu hiçbir şekilde müvekkilimiz bilgisi dahilinde değildir zaten olması da mümkün değildir. Bu durumu tespit edebilecek yetkili makamlar da müvekkilimize bu yönde bir bilgi vermemiştir."denildi.
Savunmada, ilk geziden 7 ay sonra düzenlenen 2. gezi programı sırasında ise Çınar'ın Ankara'da olduğu, yerine Başkan Yardımcısı Şahin Özer'in vekalet ettiği, Özer tarafından ilk gezi projesini yapan aynı dernekle 24 Ağustos 2020 tarihinde 45 kişilik bir kafile için bir işbirliği protokolu daha imzalandığı, görevlendirme yazısının yine Özer tarafından imzalandığı, Çınar görevine dönünceye kadar bu gezi ile ilgili iş ve işlemlerin başkan yardımcıları ve ilgili birim müdürleri tarafından tamamlandığı kaydedildi.
Savunmada, ilk geziye gidenlerin dönmemesine ilişkin olarak belediyeye yetkili makamlarca herhangi bir bilgi verilmediği, Çınar'ın bu kişilerin dönmediği hususunun soruşturma ile öğrendiği, bunun üzerine projenin başından sonuna kadar süreci takip eden, görüşmeleri gerçekleştiren her iki gezi projesini de bizzat takip eden Belediye Başkan Yardımcısı Bekir Karakuş'u görevden aldığı kaydedildi.
Ayrıca savunmada, soruşturma izni ile ilgili olarak süre ve teknik konularda eksikler bulunduğu, Çınar'la ilgili soruşturma izninde hangi suçu işlediğinin belirtilmediği kaydedildikten sonra, şöyle denildi:
“Söz konusu kişilere pasaportu veren müvekkil değildir. Müvekkil haklı ve hayatın olağan akışına uygun olarak söz konusu dernek üyelerinin herhangi bir masraf yapmadan gezmek için ve Avrupa Birliği ülkesi görerek kişisel gelişimlerine katkı sağlamak için Almanya'ya gideceklerini düşünmektedir. Nitekim bu dernek üyeleri Almanya'ya gitmişlerdir. Asıl sorun bu kişilerin geri dönmemiş olmasıdır ki bunun müvetil tarafından nasıl engellenebileceği ya da öngörülebileceği anlaşılamamıştır. Şayet bu kişiler Almanya'dan dönmüş olsa idi yapılan işlemlerde nasıl bir mevzuata aykırılıktan söz edilebilirdi? Kişilerin dönmeme iradesi ve düşüncesi müvekkil tarafından nasıl bilinebilir veya önlenebilirdi.”
Savunmada, geziye konu protokollerde imzası bulunmayan Çınar'ın, Malatya'nın en yoğun nüfusunu barındıran ilçesi olan Yeşilyurt'ta, projede yer alacak kişilerle ilgili nüfus, dernek üyeliği sorgulaması yapması, pasaport ve kurumlararası yazışmaları takip etmesi imkanının ve sorumluluğunun olamayacağı, meclis gündemine taşınan bu olayın Çınar'ın öngöremeyeceği ve hiçbir şekilde istemeyeceği bir sonuca vardığı öne sürülerek, "Bu durumun suçlusu ve sebebi değil aksine en büyük mağduru esasen müvekkilimiz olmuştur" dendi.
Soruşturma izni kararında ayrıca Başkan Yardımcısı Bekir Karakuş'un çıkış- giriş kaydının bulunmadığı, ifadelerden Karakuş'un Almanya'ya gitmiş olduğu sonucuna varıldığı, bunun bile eksik incelemeyi gösterdiği savunmada öne sürüldü.
VE YARGI TARİHİNDE BELKİ DE BİR İLK!.. KONTROL EDENİN 'MUHALEFET ŞERHİ' GİBİ NOTU DA DİLEKÇEDE..
Öte yandan, 8 avukatın imzasının bulunduğu, Danıştay 1. Dairesi'nin de ele alıp değerlendirdiği Mehmet Çınar'ın savunmasında yer alan bir ifade, gerek savunmayı hazırlayanlar, gerekse de ele alıp kararını bu savunma üzerine kuran Danıştay ilgili dairesinin, konuyu ne kadar ciddiye aldığının bir göstergesi oldu.
12 sayfalık yazılı savunmanın 9'uncu sayfasında yer alan "..Bu durumun SUÇLUSU VE SEBEBİ DEĞİL AKSİNE EN BÜYÜK MAĞDURU ESASEN MÜVEKKİLİMİZ OLMUŞTUR" ifadesinin ardından, 10'uncu sayfasında büyük harflerle yazılan "BEN OLSAM, İDARİ YARGI SÜRECİNDE DAHİ "ASIL MÜVEKKİL MAĞDUR OLMUŞTUR" CÜMLESİNİ KURMAM" ifadesi dikkat çekti.
Dilekçenin taslağının hazırlanmasından sonra, taslağı kontrol eden kişinin, asıl mağdurun Çınar olduğuna ilişkin savunmayı uygun görmeyip, taslağa düştüğü "BEN OLSAM.." diye başlayan notun dikkatsizlik sonucu yanlışlıkla Danıştay'a sunulan dilekçeye yazılmış olduğu, bunun da bir üst mahkemede işleme giren dilekçede, savunmanın kendi savunmasına "muhalefet şerhi" koyduğu ilk dilekçe olarak yargı tarihine geçeceği yorumları yapıldı.
malatyahaber.com