AKP Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, 7 Haziran seçimlerinde yeniden aday olup olmayacağı konusunda kesin konuşarak “Eğer anketlerde, bana gelen duyumlar bilgiler işin hakkını veremediğim noktasında olursa kesinlikle ben milletvekilliği için adaylığımı koymam” dedi.
Malatya’da katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları cevaplayan Milletvekili Şahin’e 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerde yeniden milletvekili adaylığını koyup koymayacağı soruldu. 4 yıldır Malatya’da milletvekilliği yaptığını belirten Şahin, “Sahada mümkün mertebe görev ve sorumluluğumun bilinci içerisinde gayret gösterdik, çaba sarf ettik. Eğer anketlerde, bana gelen duyumlar bilgiler işin hakkını veremediğim noktasında olursa kesinlikle ben milletvekilliği için adaylığımı koymam. Ama beş milletvekili arasında ilk üç içerisinde bir şeyler yaptı diye kabul görüyorsak; henüz net bir başvuru yapmadım ancak Çarşamba, Perşembe gününe kadar netleştirmiş olurum” dedi.
Bir yerlere gelmek için AKP’de yer almadığını vurgulayan Şahin, “Parti içerisinde bizim faydalı olacağımız hangi kademede olursa olsun, ister milletvekilliği olur, ister birey olarak bir nefer olarak bu partime bu davama hizmet etmenin gayreti içerisinde olacağım” diye konuştu.
Yeniden adaylık başvurusu olması durumunda ise davullu zurnalı kalabalıklarla aday olmayacağını belirten Şahin, dosyasını danışmanı aracılığı ile partiye teslim edeceğini söyledi. Şahin, siyasetin seviyeli yapılması gerektiğini belirterek “Bazen sahada baktığımız zaman, böyle maksadını aşan ifadelerle birbirimizi yıpratmaya hiçbir zaman için tevessül etmeyelim. Karşıdaki insanlara bir çamur atalım izi kalır düşüncesinde olmayalım. Siyaseti seviyeli yapalım, Türkiye genelindeki bazı sıkıntılı davranışları Malatya’mıza yansıtmayalım. Kazanan Malatya olsun, kazanan Malatyalımız olsun, kazanan bizim insanımız olsun, Türkiye’ye; seksen ilimize de örnek bir tablo sergileyelim. Birbirimizin onurunu rencide etmeyelim” ifadelerini kullandı.
Dönem dönem tartışma konusu olan bölge müdürlüklerinin Malatya’dan alınması tartışmaları da Şahin’in gündemindeydi. Bölge müdürlüklerinin lüzumsuz olduğunu ifade eden Şahin özetle şunları söyledi:
“Özellikle bölge müdürlüklerinin kaldırılması için önerge verdik. Malatya’mızda beş tane, on tane, yirmi tane, elli tane de olsa bölge müdürlüklerinin lüzumsuz olduğu kanaatindeyim. En son şu anda yeni bir bölge müdürlüğü il müdürlüğüne dönüştürüldü. Malatya’mızda olmasına rağmen, olması gereken buydu. Kredi Yurtlar Kurumu Bölge Müdürlüğü şu anda Plan Bütçe Komisyonunda bunu kaldırdık. Genel Kurul’da eğer kabul görürse artık o bölge müdürlüğünü kaldırmış olacağız. Eminim inşallah, Devlet Su İşleri de olsa, Karayolları da olsa, Orman Müdürlüğü de olsa bunlarla ilgili bütün bölge müdürlüklerinin bitip, her ilin kendi bünyesinde müstakil il müdürlüklerine dönüşmesinde fayda var. Bölge müdürlüklerinin hiçbir il’e faydası yok, kesinlikle faydası yok. Yani, benim burada bölge müdürlüğü var da, bana daha fazla hizmet veriyor da; Elazığ’a, Adıyaman’a, Tunceli’ye vermiyor mu? Eşit şartlarda vermek zorunda. Yani bölge müdürlüklerinin hiçbir ile getirisinin olmadığını vatandaşımızın bilmesi gerekiyor.”
Geçtiğimiz yaz sulamayla ilgili sıkıntı yaşayan Malatya için yapılan çalışmalar da programda gündeme geldi. Milletvekili Mustafa Şahin 13 göletin fiili olarak proje ihalesinin bittiğini ifade ederek, “8-9 gölet için de bundan bir önceki hafta Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu hocamızla mini bir toplantı yaptık. Sulama Malatya için hayati önem arz eden bir konu. Malatya’nın kuzey kesimlerinde, barajın alt sınır olduğu bölgede su ile ilgili birçok alanda sıkıntılarımız var. Özellikle Şahnahan, Medik yedeğinden gelen sular yeterli olmadı bu yıl. Ciddi sıkıntılar yaşadık. Suyun debisinde de düşüş vardı. Orada birçok kez yerinde incelemeler yaptık, Bakanla birçok kez görüştük. Bölge müdürlerini getirip burada yerinde incelemeler yaptırdık. Ankara’dan heyetler geldi incelemeler yaptı. Şahnahan’ın üst tarafında, Beylerderesi içerisinde bir gölet havzası müsaitken, imkan dahilindeyken, su kaynağı açısından yeterli iken; maalesef su akıyor kışın, ancak yazın da biz eyvah diyoruz. Oraya en son aldığımız bilgiye göre göletin birini planlamaya aldık dediler. Köprünün üstünde bir tane kesin yapacağız dediler, altında da belki bir veya iki, köprünün ayaklarına denk gelmeyecek şekilde. Yukarıda İnekpınarı vardı, takip ettik; o da şimdi çalışma kapsamına alındı. Diğer taraftan Sultansuyu bölgesinde özellikle Sultansuyu göletinin üzerinde en azından bir veya iki metre su bendinin yükseltilmesiyle depolanan su miktarı on milyon metreküpe kadar artırılabilir. Yine onu takviye edecek, yukarıda Melet deresi var onunla ilgili de etüt çalışmaları yapıldı olumlu sonuçlandı. İnşallah onu da devreye koyarsak, o bölgedeki sıkıntıları gidermiş oluruz. Göletler sadece bu bölgelerde değil ilçelerimizde de var” dedi.
Programda son olarak Mersin’de hunharca öldürülen Özgecan cinayeti sonrası tekrar gündeme gelen idam cezasını değerlendiren Şahin, bu tür suçlarda vicdanların beklemiş olduğu cezanın verilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi;
“Yani ben devletsem, devlete karşı işlenen suçları af edersin etmezsin. Bunu sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken de af istediklerinde söylemişlerdi. Ama kişiye özel yapılan saldırılarda, hak ihlallerinde vs.’de kesinlikle af ancak o kişinin kendisine aittir. Şimdi cezayı verirken de yani şimdi Allah yüce kitabında; biraz önce kısas dediniz, insanların işlemiş olduğu kula karşı suçlarda mutlaka kısasın uygulanmasında hayatın var olduğunu ifade ediyor yüce kitabımızda. Ama biz ne yapıyoruz, maalesef, en aşağılık en adice işlemleri yapan insanları besliyoruz. Ondan sonra cezaevleri dolmuş diyor; bugün baktım Kılıçdaroğlu: “İşte şu kadardan bu kadara gelmiş” doğru söylüyor. Niye o kadardan bu kadara geldi? İşte buna benzer birtakım ahlaksızlıkların ayyuka çıkmış olduğu, bunların ahlaksızca yapmış oldukları işlemlerden sonra yine ellerini kollarını sallayarak gezmiş oldukları süreç vicdanımızı sızlatıyor. Özgecan; bu sabinin ne suçu var arkadaşım. Yani şimdi bunu yapan insanı, yeminle söylüyorum, aynısını yapacaksın. Elini mi keseceksin? Kolunu mu keseceksin? Bacaklarını mı kıracaksın? O acıyı hissettireceksin kendisine. Belki devlette böyle bir şey olmaz, imkan dâhilinde değil ama. Kesinlikle ne olursa olsun; siz bugün olmazsa yarın mutlaka, kişiye karşı, cana karşı kastedilen suçlarda idamın mutlaka istisnasız uygulanması için tabanın yapmış olduğu zorlamalarla bunu bir gün uygulamak zorunda kalacaksınız. Cinsel istismar suçlarını işleyenlerin yanına kar kalıyor. Niye? Efendim rızası varmış şu varmış bu varmış. 10 yaşındaki 15 yaşındaki çocuğun rızası ne olabilir? Maalesef bunların tümü toplumsal bir hastalığa dönüşmeye başladı. Çünkü yapılan bu tür suçlar karşısında; toplumun beklemiş olduğu, vicdanların beklemiş olduğu ceza verilmeyince onlar da bu cüreti kendilerinde bulmuş oluyor.”