AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Malatya'ya yaklaşık 1.5 saat gecikmeli olarak geldi. Bir düğüne katılan Başbakan, daha sonra kongrede konuştu.
ÖNCE DÜĞÜNE..
Daha önce saat 11.00'de Erhaç Havaalanı'na geleceği belirtilen Erdoğan'ın uçağı saat 12.30 sıralarında alana indi.
ATA uçağıyla gelen Erdoğan'ı havaalanında; Vali Halil İbrahim Daşöz, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Nükhet Hotar Göksel, AKP'nin 6 Malatya Milletvekili, Belediye Başkanı Ahmet Çakır ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri karşıladı.
Erdoğan, buradan genel başkan yardımcısı Göksel'in yeğeninin Polisevi'ndeki düğününe hareket etti. Erdoğan, daha sonra Atatürk Spor Salonu'undaki AKP İl kongresine katıldı.
VE KONGREDE..
Erdoğan, saat 13.50'de kongrenin yapıldığı Atatürk Spor Salonu'na girdi. "Malatya seninle gurur duyuyor", "Allahına gurban Tayyip Erdoğan" tezahüratlarıyla karşılanan Erdoğan, "Bizler de sizinle gurur duyuyoruz. Helal olsun size" diye yanıt verdi.
Erdoğan geldikten sonra, Anneler Günü dolayısıyla, İl Kadın Kolları tarafından hazırlanan, Erdoğan'ın annesi ve babasının görüntüleri eşliğindeki Anneler Günü sinevizyonu izletildi.
KONUŞMASI..
Erdoğan, daha sonra kürsüye gelerek şunları söyledi:
"Az önce çok duygulu bir sinevizyon izledik. Bugün Anneler Günü. Onlar bizim varlık sebebimiz. Cennet annelerin ayakları altında, babaların değil. Annelerin ayaklarının altı öpülür. Onların ayaklarının altı koklanır ve ana gibi yar olmaz. En acılı anında onlar çok farklı yaklaşırlar bize. Onun için senede bir gün Anneler Günü bizim kültürümüzde yok. Aslında bizim kültürümüzde her an anneler anıdır. Biliyorsunuz ne anaya, ne babaya, öf bile dedirtmeyeceğiz. Bizim medeniyetimizde bu da var. Biz böyle değerler silsilesinin mensuplarıyız. İşte bu anlayışla sizlerle bir aradayım.
Bugün aynı zamanda Malatyamızda il teşkilatımızın olağan kongresini yapıyoruz. Ancak bu kongre ile birlikte bir de Malatyaya tebriğimizi gerçekleştiriyoruz. Sizler aracılığıyla buradan tüm Malatyaya, Akçadağa, Arapgire, Arguvana, Battalgaziye, Darendeye, Doğanşehire, Doğanyola, Hekimhana, Kaleye, Kuluncaka, Pütürgeye, Yazıhana ve Yeşilyurta selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
AK Parti Malatya il kongresi hayırlı olsun. Sözlerime başlarken AK Parti teşkilatının bütün birimlerini bütün mensuplarımızı, bize gönül veren bütün kardeş ve yol arkadaşlarımızı yürekten selamlıyorum.
Yine sözlerimin başında 29 Mart 2009 seçimlerinde çok büyük gayret gösterdiniz. Bu gayretiniz sebebiyle sizleri ayrıca kutluyor, teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiyenin adalet davasına, kalkınma davasına, ak siyasete verdiğiniz büyük destekten dolayı sizlere şahsım, partimin yönetim kademeleri, grubum adına çok çok teşekkür ediyorum. Malatyaya gelmekten, Malatyanın hissiyatına ortak olmaktan büyük heyecan duyuyorum,. Biliyorum ki, burada Seyyid Battal Gazinin, Emir Ömerin, Niyazi Mısrinin ruhu vardır. Turgut Özalın Türkiyeyi değiştiren siyasetinde Malatyanın sesi büyüktür. Kendisini kendi memleketinde birkez daha rahmetle minnetle anıyorum.
3 Kasım, 28 Mart, 22 Temmuz seçimlerinde olduğu gibi son seçimde de Malatya farkını hissettirdi. Bu asli özelliğini 29 Mart seçimlerinde Malatya bir kez daha ortaya koydu. AK Partinin ak siyasetine en büyük destek veren iller arasında ilk sıradaki yerini korudu. İnanıyorum ki, bu kongre ile AK Parti Malatyada daha çok güçlenecek, daha çok adalet, kalkınma ve daha çok barışa, huzura öncülük edecektir. Bunu görüyorum.
Yeni bir sürecin, yeni bir atılımın .. Genel kongre öncesi il kongrelerimizi yapıyoruz. Eylülde büyük kongremizi yapacağız. Yaptıklarımızla yetinmiyoruz. Koşu bittikten sonra da koşmaya devam ediyoruz. Zira bu kadronun, bu teşkilatın bütün birimleri, neferleri, mensupları, Türkiye idealine yürekten bağlı. Türkiyeyi kucaklayan bütün evrensel değerleri kucaklayan, milletin hukukuna sahip çıkan bir partinin mensuplarıyız. Muhafazakar demokrat kimliğimizle 71.5 milyon vatandaşımızı birbirinden ayırmayan bir siyasi hareketiz. Türkiyenin bütün meseleleri meselemizdir. Derdi derdimiz, davası davamızdır. Bugün olup biten her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor. Türkiye son günlerde son 30-40 yıldır biriken sorunların hepsini bir arada konuşuyor. Birbirleriyle alakasız gibi görünen sorunların hangi kirli ellerle kördüğüm haline geldiğini görüyorsunuz. Hiç merak etmeyin, endişeniz olmasın. 30 yıl tartıştığımız, bütün çevrelerin mutabık kaldığı meseleleri hala tartışıyoruz ama çoğu gitti azı kaldı.
Ferhat gibi aşkımız, sevdamız, hergün biraz daha büyüyor. Düğümleri çözdükçe, milletimizin medeniyet yolculuğundan ayrılmadıkça, refahı yaygınlaştıkça, haksız rekabeti önledikçe Türkiyenin yıldızı parlıyor. (Kıskananlar Çatlasın tezahüratı üzerine) Kıskananlar çatlamasın, çatlamasın. Onları da aramıza alalım. Bazı gerçekleri bilmiyorlar, onlar da bu kervana katılacaklar, onları da bu kervana alacağız.
Önümüzdeki süreçte çok daha aydınlık günler gelecek. Yeter ki, milletçe gücümüzü tüm dünyaya gösterelim, kazanımlarımıza sahip çıkalım. Cumhuriyetimizin en büyük kazanımı demokrasimizdir. Adalet ve kalkınma davamızı, müessir medeniyet davamızı ancak demokrasi ile gerçekleştirebiliriz. Bugün hala birileri çıkıp millet iradesini, benim aziz vatandaşımın oylarını tartışma konusu yapmak istiyor. Milletin seçimini, AK Partiye olan teveccühünü hala içine sindiremeyen, hazmedemeyenler var. Ben bunlara cevap verecek değilim. Aziz milletim zamanı geldikçe bunlara en güzel cevabı veriyor.
Şunu özellikle bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bizler milletimizden ağır bir emanet devraldık. Son 4 seçimde, buna referandumu da katarsak, 5 seçimde milletimiz bize mesuliyeti çok farklı verdi. Bu emanet, sadece bize oy verenlerin değil, 71.5 milyon vatandaşımızın her birinin bize yüklediği emanettir. Türkiyemizin her ilinde, beldesinde, köyündeki vatandaşa adaletle yaklaşmak bizim boynumuzun borcu. Milletimizin her bir ferdinin kendini emniyet içinde hissetmesi en büyüt borcumuzdur.. Bizim kimsenin mezhebiyle, etnik kökeniyle işimiz olmaz. Alevi kardeşimin de, Sünni kardeşimin de, Kürt kardeşiminde, Çerkez kardeşimin, Boşnak'ın, Lazın, Abazanın hukuku da bizim boynumuzdadır. Seçim sonunda nasıl ayrıştırıcı bir dil kullandılar. Ayrıştırmak bizim siyasetimizde kendisine asla yer bulamadı, bulamayacak.
29 Mart seçimlerini herkes iyi okumak, mesajı iyi anlamak durumundadır. AK Parti 29 Martta bir kez daha Türkiyenin yüreği, sesi, partisi olmuştur. Şu anda bizler 7 coğrafi bölgenin 7sinde de AK Partinin birinci parti olduğunu görmeliyiz. Şimdi birileri çıkıp konuşuyorlar. Türkiyede bir siyasi bölge var. Hepsinde birinci olan parti AK Partidir. 81 vilayetin 62si gür bir sesle AK Parti demiştir. Çok enteresandır. 16 tane Türkiyede Büyükşehir belediyesi var, 10 tanesi AK Parti demiştir. Bunun yanında 65 tane il var. Bunun da çok ilginçtir, bizim için en önemli olan sayfalardan bir tanesi, kahir ekseriyeti yine AK Parti demiştir. Türkiye genelinde 2947 belediye var. Bunun 1459u yine yüzde 50ye yaklaşık AK Partidedir. Bu bizi şımartmıyor, kibirleştirmiyor, rehavete sevketmiyor. Tam tersine sorumluluğumuzun, yükümüzün ne kadar ağır olduğunu görüyor, bu hassasiyete durmak yol yola devam diyoruz.
Biz her zaman dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Ve bundan hiç kimsenin şüphesi inşallah olmasın. Biliyorsunuz, seçimler sonrasında nasıl ayrımcı ve ayrıştırıcı bir dil kullandılar. Ne dediler sahiller kırmızı oldu, şehirlere kale gözüyle bakıp kaleler düşmedi dediler. Başbakan Antalyaya gitmez dediler. Ben 81 ilin tamamına defalarca gittim. İlçelere, köylere gittim gidiyorum. 81 vilayetimizin tamamında belediye yatırımlarını, hükümetimizin yatırımlarını açtık. Hakkariye, Diyarbakıra, Edirneye, İzmire.. Buradan hepsine sesleniyorum. Ben 81 vilayetin hepsinde varım. 780 bin kilometrekarelik vatan toprağının her karesinde varım, varız. Siz de gelin ne olur, 780 bin kilometrekarenin hepsinde koşun, koşturun, çalışın diyorum. Sivasın ötesine de geçin diyorum. Oralarda da gelin çalışın diyorum. Sadece Sivasın batısında kalmayın, siyaset Türkiyenin tamamında yapılır, gelin onu da yapın diyorum. Bunu yürekten söylüyorum. Ama ne yazık ki, şu ana kadar gelemediler. Ağrıya, Karsa, Ardahana gelin, tabelayı asıp bırakmayın. Hakkariye, Diyarbakıra gelin diyorum. Tabi bir kere de Malatyaya gelin. Malatyalı kardeşimin gel halini hatırını sor. Biz tüm Türkiyeye sesleniyoruz. Gelin siz de bütün Türkiyeye konuşun.
Bizim ufkumuz son derece geniş. Vizyonumuz son derece büyük. Ben, bakanlarım, parti yöneticilerim, milletvekili arkadaşlarım, daha büyük, güçlü, huzurlu ve güvenli bir Türkiye hayaliyle çalışıyoruz, çabalıyoruz. Önceki haftalarda birçok önemli açılışı yaptık. Dün İstanbul Çatalcada özel sektörümüz tarafından yapılan rüzgardan elektrik üreten santralın açılışını yaptım. Özellikle açılışını bizzat yaptığım iki önemli hizmeti paylaşmak isiyorum. Dünyadaki devletler kurdukları enstitülerle kendi dillerini, kültürlerini aktarıyorlar. İspanyanın Cervantes, Almanyanın Goethe Enstitüsü. Gittiğimiz ülkelerde bunlarla karşılaştık, gıptayla baktık. Türkiyenin zengin bir kültürü var. Neden yok diye yıllarca hayıflandık. 2007 yılında bir yasa çıkararak biz de Yunus Emre Enstitüsünü kurduk. Perşembe günü de bu vakfımız Ankarada açıldı ve çalışmalarına başladı. Şimdi Suriyede, Bosna Hersekte, Almanyada ve daha birçok ülkede Türkçe öğretecek, Türkiyenin mirasını tanıtacağız, dünyaya kendimizi anlatacağız.
Heyecan verici bir diğer hizmeti de Cuma akşamı devreye soktuk. TRTmiz büyük bir gayretin içinde. İktidarımız döneminde TRT Şeş, TRT 6 kuruldu, bununla birlikte Kürt kökenli vatandaşlarımızdan Türkçe bilemeyen vatandaşlarımız şu anda artık devlet ne düşünüyor, ne anlatmak istiyor, bunu bizzat kendi kanalından dinleme imkanı buldu. Bununla yetişmedik. Çocuklarımız niçin yabancı çocuk filmlerini izlesin. Onlara çocuk kanalı kurduk. Şu anda TRT Çocuk kanalı Türkiyenin bir numaralı kanalı oldu. Artık çocuklarımıza TRT Çocuku izletiyoruz. Bununla da kalmadık. Çalışmalarımızı aynı kararlılıkla devam ettireceğiz. Türkiyenin Türk dünyasına açılması, her yerden bizi izlemeleri lazım. TRT Avas kanalını kurduk, orta asyaya, Kafkaslara, balkanlara sesleniyoruz. Bu da yetmez dedik. Dünyanın her yerinde Türkiyenin tanıtılması lazım dedik. Cuma akşamı TRT Türk kanalını kurduk. Artık tüm dünya Türkçe olarak bizi izleyecek, bizler de tüm dünyayı Türkçe olarak izleyeceğiz. İki kanal daha kuruyoruz. Biri Arapça yayın yapacak, ortadoğuya. Bir kanal daha kuruyoruz, onlar da doğuya, İran ve o bölgeye Farsça yayın yapacak. Onu da başlatacağız.
Sıkıntımız neydi yıllarca, iletişim, iletişim.. Dünya ile haberleşmesi olmayan bir Türkiye. Bizi dünya tanımıyordu, ama şimdi tanıyor, daha iyi tanıyacak. Malatyanın kayısısını nasıl tanıtacağız. Böyle tanıtacağız işte. Kirazını da böyle tanıtacağız. Malatyanın güzelliklerini, tarihini böyle tanıtacağız. Bunlar olmadan bu olmuyor.
Bunlar sürerken, ekonomide gelişmeler de olumluya dönmeye başladı. Dünyada bir kriz oldu, hala devam ediyor. Ülkemizdeki bazı çevreler zil takıp oynamaya başladılar. Seviniyorlar. Türkiye kaybetsin biz kazalım diyorlar. Biz de aksini söylüyoruz. Türkiye kazanacaksa biz kaybedelim diyoruz. Farkımız bu. Onun için çok çalışıyoruz. 6.5 yıl önce iktidara geldiğimizde Türkiyenin borçlanma faizi yüzde 63tü. Şimdi nereye düştü, yüzde 11. 61 nire, 11 nire. 52 puan düştü. Bunu görün be. Devletin bu borçlanma faizinin bedeli benim vatandaşımın cebinden çıkıyordu. Ama bunu görmüyorlar. Enflasyon yüzde 30. Şimdi enflasyon tek haneli rakam, 6ya indi. Aradaki fark 24 puan. Kimin cebinde kaldı bu. Benim halkımın, çiftçimin, memurumun, köylümün cebinde kaldı. Ama hiçbirisi kalkıp bunu konuşmuyor. Bu para benim vatandaşımın cebinde şimdi. 6 puan.. Ah değerli kardeşlerim, bununla kaldık mı? Hayır. Aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Bu yılın sonuna kadar inşallah sıkıntıları aşacak, işsizlikte de gerileme başladı, başlıyor. Bununla daha iyi konuma geleceğiz. Ankaradaki siyasete, sonu gelmez tartışmalara takılıp kalsaydık, kısır meselelerin içinde olsaydık, bunları halledemezdik. Bizim gündemimiz farklı, Ankaranın gündemi farklı. Bizi dışardan bakan atamakla itham edenler. Dışişleri Bakanlığına dışardan bakan atandı ya. Bizden önceki iktidarlarda 18 dışardan bakan atanmış. Bizden önceki koalisyon hükümetinde Kemal Derviş dışardan atandı ve Türkiyede bir görevi yoktu. Ama bizim Dışişlerine atadığımız arkadaşımız benim başdanışmanım, elçi arkadaşımdı. Yasalarda bu yetki var mı. Var. Ee niye rahatsız oluyorsunuz?.
Bu seçimde hükümetin yarısı gitti diye meydana koşanlar, her seçimde partileri kaybetmesine rağmen, koltuklarını terk etmeyecek kadar özeleştiriden yoksunlar. Biz bu tarz siyasetin ve kısır tartışmaların içinde yokuz. Olmayacağız. Türkiye, Malatya bizden hizmet, eser bekliyor. Biz her dem tazelenerek, güçlenerek, kendimizi yenileyerek, vakar içinde, tevazu, samimiyet içinde hizmet üretmeye devam edeceğiz.
Malatya için 6.5 yılda gerçekten çok önemli hizmetler yaptık. Bunları burada teker teker anlatacak değilim. Sizler bunların içindesiniz. Eğitimde yaptıklarımız malumunuz. 1543 derslik yaptık, yapacağız. 6356 bilgisayar gönderdik, göndereceğiz. İnönü Üniversitesi bünyesinde Güzel Sanatlar Fakültesi ile Konservatuar hizmete girdi. Öğrenci yurdunu bu yıl içinde tamamlayarak hizmete açmayı planlıyoruz. Malatyada sağlıkta da attığımız adımlar önemli. Şu ana kadar 55 trilyonluk harcama yaptık. Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'nin temelini bu yıl atıyoruz. Şeker Fabrikasının olduğu o bölgede devasa bir Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi. Buradan bütün bölgeye sağlık hizmetleri verilecek. 2002de 9 adet 112 Acil vardı, bugün 27 adet acil servis var. TOKİ aracılığıyla 3036 konutun yapımına başladık. 2937sini sahiplerine teslim ettik. Ama devam edeceğiz. Beydağı toplu konutla Malatyaya bakıyor. Toplu konutta, Malatyadaki tüm projeleri tamamladığımızda toplam 12 bin 992 konut olacak. Geçen gün çok duyguluydum. Antalyada 45 metrekarelik dairelerin kura çekimi vardı. O kura çekiminde ağlayanlar, bayılanlar gördüm. İzlerken bizler de ailece evde ağladık. Çünkü çok duyguluydu o an. Demek ki çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. İnanıyorum ki bununla Türkiye kaçak yapılaşmadan, önemli bir yapılaşmaya gidiyor. Malatyada da yapacağız. Ayda 100 lira taksitle, 20 yıl vade. Hiçbir geliri olmayan fakur fukara buralardan daire alacak. Biz gelene kadar sadece 38 kilometre bölünmüş yol yapılmıştı. Biz 159 kilometre daha yol yaptık. 4 katından fazlasını biz 6 yılda yaptık. Malatya- Adıyaman arasındaki mesafeyi 180 kilometreden 110 kilometreye düşürmek için çalışma devam ediyor. Havaalanı-Şehir Merkezi arasındaki yol, sıcak asfaltın da atılmasıyla birlikte havaalanına gidiş bir başka olacak. Bir de çok önemli yolu orada bypass ederek, 1.5 kilometrelik Beylerderesini by-pass edecek viyadüğün yapımı devam ediyor. Bu dev viyadük bittiğinde hem kaza riski azalmış olacak ve oradan viyadükle direk karşı tarafa geçilmiş olacak. Bunlar Malatyanın cazibesine farklı cazibeler katacak. Bunları hızla devam ettireceğiz.
Biliyorum ki, Malatyanın canı kayısıdır. Malatyalının kalbi Şıra Pazarında atar. İnşallah bu sene bereketli bir rekolte bekliyoruz. Üretici ve ihracatçıların sorununu TBMMnin gündemine getiren milletvekillerinin araştırma önergesi gündemimizdedir. Malatya kayısısı, Malatyanın değil, Türkiyenin yüz akıdır. Dünya kayısı üretiminin yüzde 85ini karşılayan kayısının dünya markası olması gerekiyor. İnşallah onu yapacağız. Malatya kayısısının dünya pazarlarında hak ettiği yeri bulabilmesi için geleneksel üretim ve satış modellerini, modern tekniklerle buluşturmak zorundayız. Bunun için yatırımlara ihtiyaç var. Burada özel sektörümüze sorumluluklar düşünüyor. Biz de KOSGEBlere sağlayacağımız desteklerle destek vereceğiz. Bizler kendi koyduğumuz çıtaları aşmaya gayret ediyoruz.
Bu hizmet yarışında duranlar, dengelerini kaybeder ve düşerler. O kadar hızlıyız ki, trenden bir kez inenler, bir daha o trene yetişemezler. İşte onun için küskünlüğe, kırgınlığa, husumete, gönül koymaya vaktimiz de yok, hakkımız da yok. Hangi kademede olursa olsun, ister kadın, ister gençlik kollarında, ister başkan, ister belediye başkanı, ister meclis üyesi kardeşlerim olsun, kimseyi kırmamaya dikkat edeceğiz, özen göstereceğiz. Bize gurur yakışmaz. Biz ehli din, ehli gönül olacağız. Buna dikkat edeceğiz. Ve mütevazi olacağız.
Güçlü bir teşkilat yapısıyla, heyecan, coşku dolu teşkilat yapısıyla bütün bu hizmetleri gerçekleştireceğiz. Sadece yönetim kurulları yetmez, mahalle yönetimleri, sandık müşahitleri, gereken itibarı görmeli, ama müşahitler de iyi çalışmalı, sandıklarına sahip olmalıdır. Sadece seçim zamanı değil, sandık müşahitleri sürekli çalışacak. Ben, Malatya teşkilatıma güveniyorum. İnşallah il teşkilatıma güveniyorum. Biz teşkilat olarak millete hizmet noktasında kendimizle yarıştık, yarışıyoruz. Kendimizle rekabet ediyoruz, rekorlarımızı aşmaya çalışıyoruz. Kendi koyduğumuz çıtayı daha yükseklere taşımaya gayret ediyoruz.
Hanım kardeşlerim. Durmak yok yola devam diyoruz. Öyleyse kadın kolları olarak seçimden seçime çalışmayacağız. Şimdiden çalışacağız. Kapı kapı dolaşacağız, bildiklerimizi bilmeyenlere, duyduklarımızı duymayanlara anlatacağız. Herkesi bu noktada kucaklayacağız. İtici olmayacağız, çağıran, davet eden olacağız. Ve şimdi il yönetim kurulunda 10 tane hanım kardeşim görev alacak. Bu 10 hanım kardeşim, il yönetiminde çalışmalarıyla diğer hanım kardeşlerime örnek olacak. Türkiye genelinde AK Partinin kadın belediye meclis üyelerinin sayısı 660tır. Diğer siyasi partilerin toplamından çok daha fazla. Onlar yarısı kadar bile yok. Onların ki lafta, Ak Partininki icraatta. Kadın haklarının savunucuları hani nerdesiniz? Ak Parti ne yapıyor, siz ne yapıyorsunuz? Erzurumda İl Genel Meclisinin başkanı avukat bir bayan arkadaşımız. Mesele bu. Böyle yapacağız ki nezaket ve nezahet gelsin.
Biz 25 yaşına indirirken milletvekili yaşını, boşuna indirmedik. İstiyoruz ki parlamentolarımız genç dinamik olsun.
Ana kademe.. Sizler de gençlik ve kadın kollarımızın önünü açacaksınız, onlara bütün destekler vereceksiniz. Milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, meclis üyelerimizle birlik ve beraberlik içerisinde partimizi çok daha iyi yerlere taşıyacağız. Bu maratonda yorulmadan çok koşacağız. Durmak yok yola devam diyorum.
HABER-FOTO: Selahattin GÖKATALAY (Görüş Gazetesi)