Evliya Çelebi'nin doğumunun 400'üncü yıldönümü dolayısıyla Malatya İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Mehmet Kazancı, ünlü seyyahı yazdı.
Mehmet Kazancı'nın, "DOĞUMUNUN 400. YILINDA EVLİYA ÇELEBİ" başlıklı yazısı şöyle:
"Kırk yıla yakın Osmanlı ve yakını diğer ülkeleri gezmiş günümüze aktarmış olan Evliya Çelebi, 25 Mart 1611 yılında İstanbulun Unkapanı semtinde dünyaya geldi. Aslen Kütahyalı olan ailesi İstanbulun fethinden sonra buraya yerleştiler. Babası Derviş Mehmet Zilli, 16-17. yüzyıllarda padişahların kuyumcubaşılığında bulunmuş ve seferlere katılmıştır. Babası Mehmet Zilli Efendi devrin büyük imamlarından sayılan Evliya Mehmet Efendiye duyduğu saygı için oğlunun ismini Evliya koydu. Asıl adı Derviş Mehmet Zilli olan Evliya Çelebi, ilk tahsilini Sibyan Mektebinde yaptıktan sonra, Unkapanında Fil Yokuşundaki Hamit Efendi Medresesinde yedi yıl okudu. Kuran-ı Kerimi ezberleyerek hafız oldu. Babasından güzel sanatlardan olan tezhip, hat, nakış öğrendi. Musiki ile ilgilendi. Yüksek seviyede devlet adamlarının, ilim erbabının ve askeri şahsiyetlerin yetiştiği Enderun (Saray) Mektebini bitirip, kırk akçe ile sipahi güvencesine katıldı. 1635 yılında dayısı Melek Ahmet Paşa aracılığıyla Ayasofya Camiinde IV. Murat Hana takdim edilerek hizmetine girdi.
Evliya Çelebi Seyahatnamenin giriş kısmında seyahate duyduğu ilgiyi anlatırken; 19 Ağustos 1630 Aşure Gecesi, rüyasında Yemiş İskelesindeki Ahi Çelebi Camiinde Hz. Muhammed (S.A.V.)i görmüş, huzuruna varınca: Şefaat Ya Resulallah diyecekken, heyecanla: Seyahat Ya Resulallah! demiştir. Peygamber Efendimiz de bu gence hem şefaatini müjdelemiş, hem de seyahati ihsan etmiştir.
Evliya Çelebi ilk önce 1635 yılında İstanbuldan gezmeye başladı. 1640da Bursa, İzmit ve Trabzonu gezdi. 1645de Kırıma Bahadır Giray Hanın yanına gitti. Yakın ilişkiler kurduğu devlet büyükleriyle uzak seyahatlere çıktı. 1645 yılında Yanyanın alınması sırasında Yusuf Paşanın yanında görevli olarak bulundu. 1646da Erzurum Beylerbeyi Defterzade Mehmet Paşanın muhasibi bulunduğu dönemde Doğu İllerini, Azerbaycan ve Gürcistanın bazı bölgelerini gezdi. Bir ara Revan Hanına mektuplar götürüp getirirken Gümüşhane Tortum yörelerini dolaştı. 1648de İstanbula dönerek Mustafa Paşa ile Şama gitti. Üç yıl bu bölgeyi gezdi. 1651den sonra Rumeliyi dolaşmaya başladı. Bir süre Sofyada bulundu. 1667-1670 yılları arasında Avusturya, Arnavutluk, Taselya, Kandiye, Gümülcüne, Selanik yörelerini gezdi. 1682 yılında, son gittiği yer olan Mısırdan dönerken yolda veya İstanbulda öldü sanılmaktadır.
Kırk yılı aşkın bütün Osmanlı coğrafyasını adım adım dolaşarak oraların yöneticilerini, halklarını tanıyıp onlardan kültürlerini öğrendi. Bazen büyük konaklarda misafir oldu, dağ başlarında terk edilmiş kalelerde, bozkırlarda, çöllerde, liman kentlerine uğrayarak bazen de kervanlarla çağlar öncesine yürüyerek o dönem kralları, insanları hakkında menkıbeler dinleyerek günümüze aktarılmasını sağlayan Osmanlı geleneğinin geçmişi ve mekanı aşan hafızasıdır.
Evliya Çelebi gezip gördüğü yerleri, öyküleri, halk şiirlerini, türküleri, masalları, manileri, söylenceleri, halk oyunlarını, giyim kuşamları, düğünleri, eğlenceleri, inançları, komşuluk ilişkilerini, sanat ve zanaat varlıklarını, yörenin evlerini, camilerini, mescitlerini, hamamlarını, hanlarını, çeşmelerini, medreselerini, saraylarını, konaklarını, kiliselerini, manastırlarını, havralarını, kalelerini, surlarını, yollarını halkın anlayacağı bir dille, kendi üslubu ile anlatmaktadır.
Evliya Çelebi Seyahatnamede Malatya halkının Türk ve Kürt olduğunu, Levent rençberi, güçlü ve bahadır kavminin çokluğundan bahseder. Halkın tamamı imanlı ve tam bir inanca sahip kimselerdir. Garip dostu olup, ikramları boldur. Bir kimsenin evinde bir yabancı varsa, mutlaka ona ikramda bulunurlar. Bilginlerin toplandığı fazılların kaynağı, şairlerin meskeni olan bir yerdir.
Seyahatnamenin üçüncü cildinde Rakabe, Yeni Malatya Kalesi, Malatya adının sebebi, Malatya Kalesinin şekli, Malatyanın yapılış sebebi, Malatyanın hane ve hanedanları, Malatyanın mahalleleri, camileri, sarayları, kervansarayları, çarşısı ve pazarı, genç ve ihtiyarların yüzlerinin rengi, özel lehçeleri, havası ve suyu, kuyu suları, hamamları, erkek, kadın, köle cariye isimleri, bekar odaları, köprüleri, kiliseleri, ürünleri, yiyecek ve içecekleri, erkeklerin iş ve kazançları, bağları, nehirleri, Simyat Suyu, Tohma Suyu, Tel Suyu, Aspozan Bağı ve Yaylağı hakkında bilgi vermektedir.
Dördüncü cildinde, Pınarbaşı mesire yerinden Malatyaya dört taraftan üçer günlük olan yakın beldelerden, ziyaret yerlerinden bahsetmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız maddi ve manevi kültürel mirasımızın korunması ve tanıtılması konusunda önemli görevler üstlenmiştir. Bu kapsamda Bakanlığımız, ulusal ve uluslararası kültürel mirası yaşatacak koruma çalışmalarını aktif bir şekilde yürütmektedir.
2011 yılı Türk ve Dünya kültür tarihi açısından, son derece önemli olan Evliya Çelebinin doğumunun 400. yılı münasebetiyle Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Kuruluşu UNESCOnun 22 Eylül 2009 tarihinde gerçekleştirilen otuz beşinci Genel Konferansında 2011 yılı anma ve kutlama listesinde Evliya Çelebinin 400. Doğum Yıldönümü resmi olarak ilan edilmiştir.
10 cilt olarak basılan Seyahatname yazarı Evliya Çelebiye şükranlarımızla "