İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesinde uygulanan "Objektif Yapılandırılmış Klinik Sınav" yöntemiyle hekim adayı öğrencilerin hastayı doğru sorgulaması, muayene, tetkik, teşhis ve tedavide doğru yolu izleyip izlemediği, öğretim üyelerince başka bir odada kamerayla izlenerek değerlendiriyor.
Bilgiyi kullanabilme odaklı yeniden yapılandırılan eğitim sisteminin bir parçası olan klinik sınavla geleceğin hekimleri tıp öğrencilerinin daha donanımlı hale gelmesi hedefleniyor.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ezberciliğin Türkiye genelindeki eğitim sisteminin en önemli sorunu olduğunu söyledi.
Hedeflerinin öğrencileri ezbercilikten kurtararak uygulayabilecek düzeyde bilgi sahibi yapmak olduğunu aktaran Özgen, bunun için sınav sistemi dahil tüm eğitim sistemini bilgi edinmeye göre değil de bilgiyi kullanabilmeye ve geliştirebilmeye göre yeniden yapılandıklarını belirtti.
Özgen, öğrencilerinin gereğinden çok bilgiye sahip olmalarını istemediklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Öğrencilerin yeterli bilgiye sahip ancak o bilgiyi hayata geçirebilme kabiliyette olmalarını istedik. Bunun için de eğitim sistemini ona göre yapılandırdık. Bunun için önce alanı daralttık. Bütün hastalıkları anlatmıyoruz. Örneğin, pratisyen olan bir çocuğa kanseri, tedavisini anlatmıyoruz. Hiçbir zaman kanser tedavi etmeyecek ki. Kanserden şüphelensin, uzmanına göndersin yeter. Öteki kısımları eğitimden çıkardık. Çocuklara, 'Sen kanserden şüphelen uzmanına gönder' dedik. Öğrenmemesi gereken bilgiyi neden gereksiz yere çocuğa yükleyelim? Bunu yerine öğrenci şüphelenmeyi, hastanın şikayetini dinlemeyi öğrensin istedik."
Bu kapsamda tıp fakültesinin 1. ve 2. sınıfında okuyanlara teorik dersleri anlattıklarını, ardından laboratuvarda maketler üzerinde uygulamalı eğitim verdiklerini dile getiren Özgen, 4. sınıftan itibaren de staja başlandığını ifade etti.
- "Keyfi not verme ve kesme imkanı kalkıyor"
Öğrencilerin son sınıfta hem sanal ortamda hastanın şikayetlerinin, muayenelerinin değerlendirilmesi hem de eğitim polikliniğinde uygulamalı eğitime tabi tutulduğunu bildiren Özgen, şöyle dedi:
"Eğitimlerinin sonunda öğrencileri 'Objektif Yapılandırılmış Klinik Sınav'a (OSCE) tabi tutuyoruz. Öğrenciler poliklinik odası gibi tanzim edilmiş sadece öğrencinin ve hastanın olacağı ama hocanın olmadığı bir ortama geçiyor. Bu ortamda öğrenci bilgisayar ekranından 'Hastanın şikayetlerini dinleyiniz, muayenesini yapınız, tetkiklerini isteyiniz, teşhis koyunuz ve tedavisini planlayınız' şeklinde talimatları izliyor. O hastanın şikayetlerini öğrenci tek başına dinliyor. Doğru sorup sormadığını farklı bir odada bulunan ve kamerayla izleyen hocası not veriyor. Sistemle öğrenciyle öğretim üyesinin, yani soruyu sorunla cevap verenin, irtibatını koparıyoruz. Böylece hocanın keyfi not verme ve kesme imkanını da ortadan kaldırıyoruz."
- "Hastayla baş edemeyen öğrenciyi mezun etmeyeceğiz"
Özgen, öğrencilerin sınavı geçmesi için hastayı doğru sorgulaması, muayene, tetkik, teşhis ve tedavide doğru yolu izlemesi gerektiğini anlatarak, "Sınavdan geçemeyen yani hastayla baş edemeyen bir öğrenciyi mezun etmeyeceğiz, etmemeliyiz. Çünkü ham bir şekilde mezun ettiğimiz her hekimin elinde bir can var. O canlar insan canı başka bir şeye benzemez. Hedefimiz öğrencilerimizin mezun olduğu günde en az analiz düzeyinde yani hastayla tek başına baş edebilecek, edemediği hastayı da ayırt edip sevk edebilecek hekimler yetiştirmek." diye konuştu.
- "Büyük fark olacak"
Klinik sınavın öğrenciler üzerinde radikal bir değişiklik yarattığını vurgulayan Özgen, öğrencilerin doğru yönetimin bu olduğunun farkına vararak sisteme adapte olmaya başladığını söyledi.
Özgen, 3 yıl önce başladıkları klinik sınav sisteminin hayati önem taşıdığını belirterek, ilk mezunlarını 2019 yılında vereceklerini ifade etti.
Bu yöntemle yetişmiş öğrencinin büyük farkı olacağını vurgulayan Özgen, "Sorgulayan, hastaya dokunan, temas kuran, hastayı dinleyen, muayene eden bilinçli tetkik isteyen, tanı ve tedavi koyan bir nesil olacak. Aksi halde mezun olması mümkün olmayacak. Bu daha fazla doğru tanı, daha az tetkik daha az masraf daha az zaman ve daha nitelikli sağlık hizmeti demek. Bu Türkiye için çok önemli ve yaygın problemdir. Ben iddia ediyorum ki 2020 itibarıyla ilk mezunlarımızı verdikten sonra bizim mezunlarımız Türkiye'de aranacak çünkü gerçekten hastayla baş edebilen çocuklar olacak." sözlerine yer verdi.
Kaynak : AA