SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Gereksiz Ağrı Kesici Böbreği Bozar"

0
Güncellendi - 2017-02-08 12:11:57
A- A+ PAYLAŞ

Gereksiz yere kullanılan ağrı kesicilerin böbreği bozduğunu söyleyen Turgut Özal Tıp Merkezi Nefroloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. İdris Şahin, “ Onun için gereksiz ağrı kesici kullanmamalarını, bir takım bağımlılık yapıcı maddeler, bir takım kimyasal maddelerden uzak durmalarını ve haftada 3- 4 gün 30 veya 40 dakika düzenli egzersiz yapmalarını öneririz.” dedi.

Prof. Dr. İdris Şahin böbreğin birçok görevinin olduğunu açıklayarak vücutta oluşan atık maddelerin, ilaçların ve kimyasal maddelerin atılımının yanında vücudun su dengesini, asit-baz, elektrolit (sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum, klor gibi elementlerin) dengesini sağladığını dolayısı ile vücudun iç dengesini koruduğunu bunların yanında bazı hormonların yapımı ve yıkımını yaptığını az da olsa kan şekerinin düzenlenmesinde görevleri olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Şahin, böbreği en çok şeker hastalığının bozduğunu belirterek; “Şeker hastalığı günümüzde böbreği bozan en büyük hastalıktır. Bunu bir veriyle açıklamak gerekirse, 2015 yılında Türk Nefroloji Derneğinin kayıtlarında yeni başlayan diyaliz gerektiren böbrek hastalığının %40’ının şeker hastalığından kaynaklandığı saptanmıştır. Dolayısıyla böbreği en çok bozan hastalık şeker hastalığıdır. İkinci sırada tansiyon gelmektedir. Onun dışında bir takım ırsi hastalıklar, idrar yolu tıkanmaları, böbrek taşları ve böbreğin kistik hastalıklarıdır.” ifadelerini kullandı.

“Böbrek hastalığı genellikle böbreklerin %70 ya da 80’i bozulmadan çok belirti vermiyor." diyen Prof. Dr. İdris Şahin; " Bazen çok su içme, çok idrara çıkma, ellerde, ayaklarda ve yüzde şişme, çok susama hissi, baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, bulantı ve kusma olabilmektedir. Bu belirtiler başka bazı hastalıklar nedeniyle de kaynaklanabilmektedir. Bunun yanında özellikle üçüncü, dördüncü ve beşinci evreye dediğimiz döneme gelene kadar hastada hiçbir belirtide olmayabilir.Hasta böbrek hastalığında beşinci evre hariç konservatif dediğimizi koruyucu ve destek tedavileri ve ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Beşinci evrede ise artık ilaç tedavisi çözüm olamayacağı için nakil yapılması ya da diyaliz gerekmektedir.”ifadelerini kullandı.

Dünyada kadavradan %80 canlıdan ise %20 böbrek nakli yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Şahin; " Bizde ise tam tersi kadavradan %20-30 canlıdan %70-80 oranında nakil yapılmaktadır. Bizim ülke olarak kadavradan alınan nakil sayısını artırmamız gerekmektedir.Bu konuda televizyon programlarına ve medya kuruluşlarıgörev düşmektedir. Organ naklinin önemiyle ilgili programlar yapmalıdır. Bunun yanından Kamu spotu çekilebilir. İnsanların dini nedenlerden dolayı organ bağışından çekinebildiğini görüyoruz. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü olmasına rağmen insanlarımız çekingen davranıyorlar. Bunun içinde Diyanet İşleri ve müftülüklerin bu konuda çalışması gerekmektedir. Böbrek nakli olan kişilerin ilk aylarda almış olduğu tedaviler nedeni ile gerektiğinde maske takması; ilaçlarını düzenli kullanmaları, özellikle yediklerine ve içtiklerine dikkat etmesi, yeterli sıvı tüketmeleri gerekmektedir." dedi. İnsanların böbrek hastalığından nasıl korunması gerektiği konusunda önerilerde bulundu. Prof Dr. Şahin “ Günde 2 veya 3 litre su içmek yeterlidir ve fazlasını tüketmemek gerekmektedir. Çok fazla su içmenin insana faydası olmayacaktır. İnsanların bilmediği ilaçları ve bitkisel ürünleri kullanmamasını öneririz ve ilaçlar ancak hekiminin tavsiyesiyle kullanmalıdır. Özellikle insanların kullandığı gereksiz ağrı kesiciler böbreği bozmaktadır. Onun için gereksiz ağrı kesici kullanmamalarını, bir takım bağımlılık yapıcı maddeler, bir takım kimyasal maddelerden uzak durmalarını ve haftada 3- 4 gün 30 veya 40 dakika düzenli egzersiz yapmalarını öneririz. Günlük tuz tüketiminin kısıtlı olması ve kilolarına dikkat etmeleri gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.

Bülten

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız