Malatya'nın en önemli yapılarından olan Yeni Camii'nin önündeki meydana yerleştirilen "gecekondu" kulübeler, barakalar nedeniyle neredeyse yarısının görünemez, görüntülenemez hale getirilmesi tepkilere yolaçtı.
Malatya'nın simgelerinden ve kent merkezindeki en eski yapılardan olan Yeni Camii'nin önündeki meydana yerleştirilen çeşmenin, Belediye Ekmek Büfesi'nin cami görünümünü bozan konumu eleştirilirken, geçtiğimiz günlerde caminin cephe görüntüsünü büyük çapta engelleyen bir barakanın daha montajına başlandı. Barakanın Kızılay'a ait olduğu ve kan alım hizmeti için kullanılacağı belirtiliyor.
Malatya'nın yerel yöneticilerinin "Kent Yönetim Bilinci" açısından çok ciddi sorunlarının bulunduğuna son örnek olan barakanın buraya konulmasına bir anlam veremediklerini ifade eden vatandaşlar, "Yeni Cami, Malatyamızın simgelerinden biri. Dışarıdan gelenlerin ilgisini çekiyor ve Malatya gezilerine ilişkin fotoğraf çektirme gereği duydukları yerlerin en başında geliyor. Ancak, başka bir yer yokmuş gibi, daha önce çeşmeyi, ekmek büfesini, illa vatandaşın gözüne sokmak anlamında bu meydana adeta gecekondu gibi yerleştirmiş olanlar, Yeni Cami ve meydana ilişkin hoyratlıklarından vazgeçmiyorlar. Buraya getirip devasa bir Malatya yazısı yerleştirerek yarattıkları gibi garipliklerinin sonu gelmiyor. Burada sık sık çeşitli etkinlikler için çadır kurarak, önemli bir 'Malatya Manzarası'nı kapatmaları zaten alışkanlığa dönüştü. İlla ve mutlaka bu meydana yerleşmek gibi bir alışkanlıkları var bazılarının. Hazır kalabalığı, insan yoğunluğu bulunduğu için burayı tercih ediyorlar. Sık sık Kızılay çadırları kuruluyor. Şimdi de bir baraka yerleştirdiler. Burada Kızılay'ın kan toplayacağını söylüyorlar. Afrin harekatı nedeniyle acil kan ihtiyacı olduğu, bu nedenle merkezi bir yere kan merkezi kurma gereği duyulduğu ve en uygun yerin Yeni Cami önündeki meydan olduğu gerekçesini söyleyebilirler. Madem böyle bir durum söz konusu, neden eski belediye binasının yeri kullanılmıyor da, illa Yeni Cami önünde ısrar ediliyor?
Malatya'yı yönetenler, Yeni Camii ile ilgili yarattıkları bu görüntü kirliliğine derhal bir son vermeliler, son yerleştirdikleri barakanın yanı sıra, ekmek büfesini ve o koca Malatya yazısını oradan kaldırıp, Malatya'nın simgelerinin başında gelen caminin görüntüsünün tamamen ortaya çıkmasını sağlamalılar."diye konuştular.
HACI YUSUF CAMİİ, TAŞ CAMİ, TEZE CAMİ, YENİ CAMİ.. HEPSİ BURASI..
Bu caminin resmi adı Hacı Yusuf Camii'dir. Halk arasında Taş Camii ya da Teze Cami, Yeni Cami olarak da adlandırılmıştır. Malatya'nın tam merkezinde bulunan bugünkü cami, Malatyalılar'ın, 'Büyük Zelzele' diye andıkları, 3 Mart 1894 günü meydana gelen depremde yıkılan ve büyük hasar gören Hacı Yusuf Camii'nin yerine bu tarihten sonra yapılmaya başlanılmış; halkın yardımı ve Sultan II. Abdülhamit'in maddi katkısıyla, inşaatı devam ettirilmiştir. Araya giren çeşitli sebeblerden dolayı inşaat süresi uzamış, caminin yapımını tamamlamak ancak 1913'de mümkün olmuştur.
Yerine yapıldığı caminin eski minaresine yakın olan minaresinin yapımı esnasında hıristiyan bir ustanın düşerek ölmesi, caminin inşası ile ilgili hatıraların başında yeralmaktadır. Bu olaydan sonra, ustanın düştüğü minareye müftülükçe 15 gün hapis cezası verildiği Kemal Tahir'in, Malatya Cezaevi'nde mahpus iken yazdığı ve Malatya'yı konu alan 'Namuscular' isimli eserinin birinci baskısının 310'uncu sayfasında yazılıdır. Caminin ismi burada 'Ulu Cami' olarak geçmektedir.
3 minaresinden, şerefeden yukarısı olmayan minaresinin 1843 tarihli (Hicri 1258) kitabesinden anlaşıldığına göre, Hacı Yusuf Camisi'nin yapımı, Eskimalatya'nın terkinden (1839) ve bugünkü il merkezinin kuruluşundan 4 yıl sonraya rastlamaktadır.
Cami ve minarelerinin kendine has mimari özellikleri vardır. Bu özellikler, ayrı bir araştırma konusu olacak kadar da geniştir. Minare alemlerinin üzerine oturtulduğu minare alem görüntüsündeki külah üst taşları bazı depremler esnasında düşmüş, yeniden yapılarak yerlerine konulmuştur.
14 Haziran 1964 Pazar günü takriben 15.45 sıralarında meydana gelen şiddetli depremde cami büyük hasar görmüş, kubbe ve bazı duvarlarında çatlaklar meydana gelmiş; âlem gövde vazifesi gören külah üst taşları düşmüştür. Depremi müteakiben Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yaptırılan tamirler esnasında depremin meydana getirdiği hasarlar giderilmiş, kubbelerin kurşun örtüsü yenilenmiş, düşen külah taşlarının yerine büyük boy minare alemleri takılmak suretiyle, minarelerin üst kısmına yeni bir şekil verilmiştir. Bu ara üst pencerelerin çerçeveleri de kaldırılarak, bugünkü mevcut hale dönüştürülmüştür. (KAYNAK: Araştırmacı- Yazar Celal Yalvaç)
Savaş BARIŞ, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com