İnönü Üniversitesi Arıcılık Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, "Yöre arıcılığına katkımız olsun diye üniversitemizin bir görev üstlenmesini sağlayabiliriz” dedi.
Karlıdağ, Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezinin bilimsel çalışmalar yapmak amacıyla kurulduğunu söyledi. En büyük amaçlarının arıcılık üzerine bilimsel çalışmalar yapmak olduğunu belirten Karlıdağ, "Arı ıslahı üzerine çalışma yapmak, özellikle hastalıklar konusunda bazı çalışmalar yapabilmektir" dedi.
Karlıdağ, arıların özellikle Erzurum'da kış aylarında kapalı bir ortama alındığını kaydederek, "Ağızları kapatılır. Kışın uygun bir ortamda o şekilde bekletilir. Yazın tekrardan araziye alınır. İlkbaharda karların erimesiyle beraber birlikte araziye tekrardan alınır. Arılar yaz boyu çalışır. Kışın tekrardan kapalı alana alınır. Bu şekilde de bir sabit arıcılık usulü yapılır" ifadelerini kullandı.
Her yörenin ayrı bir eko tipi ve mekanizmasının olduğuna değinen Karlıdağ, "Daha sonraları zamanla göçer arıcılık geliştiği için günümüzde göçer arıcılık gerekiyor ve mutlaka yapılmalı. Teknik bir arıcılık için göçer arıcılık zorunludur. Yoksa arılarımızı bir yere koyup tekrar almak ekonomik açıdan çokta uygun olmuyor. Onun için arılarımızı mutlaka gezdirmemiz gerekiyor. Kışın sahil kesimlerine indiriyoruz. Yaz olduğunda baharın gelmesiyle birlikte yüksek kesimlere doğru hareket ediyoruz. Arıcılarımız sabit arıcılık yaparlar. Bahar mevsiminde uygun ortama koyarlar kışın ise taşırlar veya kışın dışarıda kışlatılır. Ama ekonomik olarak yapılan arıcılıkta Türkiye’nin birçok yerinde arıcılar arılarını götürüyorlar ve bir şekilde taşıyorlar. Yani çiçeklenmeyi takip ediyorlar. Tabi bunları zamanla tecrübe ediniyorlar. Bu şekilde bir hasat yerine birkaç hasat elde ediyorlar. Bu arıcılıkta mutlaka yapılması gereken bir uygulama sistemidir" dedi.
Karlıdağ, göçer arıcılığın diğer bir dezavantajının her yöre de görülen bir hastalığın başka bir bölgeye aktarılabiliyor olması olduğunu kaydederek, "Bu göçer arıcılık sayesinde bir de arılar oğul verdiği zaman ve bu alınmadığı zaman etniğinde bir hastalık varsa bu oğullar sayesinde de hastalık taşınabiliyor. Bu şekilde olduğunda genlerinde farklılaşma oluşuyor" şeklinde konuştu.
Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan arıların ıslahı konusunda çalışmalar yaptıklarına değinen Karlıdağ, "O konuda da ana arı yetiştiriciliği yapıyoruz. İleriki dönemlerde ana arı satışı da yapacağız. Arıcılığımıza yönelik ıslah ettiğimiz bu arıların satışını yapacağız. Şimdiye kadar bal üretimi yaptık, satışlarımız oldu ve birkaç yıldır devam ediyoruz. Teknik arıcılıkta biz ana arıyı teşvik etmek için besleme yapıyoruz. Şeker vermiyoruz diyemeyiz veriyoruz da diyemiyoruz. Biz şekeri az miktarda veriyoruz ve günlük tüketecek şekilde veriyoruz. 35-40 gün azar azar veriyoruz. Vermekte gerekiyor. İlkbaharda arıları beslememizin bir diğer sebebi ise kıştan çıkıyor. Kışları biraz daha güneşli olduğu dönemde arılar dışarıya uçuş yapıyor, bal tüketiyor. İlkbahar dönemine ulaştığı zaman ise balı yetersiz kalabiliyor. O zaman şeker şurubu vererek o açlığını gidermiş oluyoruz. O amaçla da biz şuruplar yapıyoruz. Bir diğer nedeni ise arıların rahatsızlık, hastalık varsa tedbir amaçlı bir yöreye hastalık bulaşmış ise bir şurup lama yapıp ilaca katılması gerekiyorsa arılara şurup lama yapılarak kullanılabilir. Şimdi biz balımızı bu şekilde arıyı besleyerek çok az besleme ile güçlendirip nektar dönemine yani arıları yaylaya, kırlara çıkardığımız döneme kadar besliyoruz" dedi.
Bal üretiminde bu sene çeşitli projelere imza atacaklarını belirten Karlıdağ, "Gelecek projelerimiz arasında arı sütü üretimi, ana arı çalışmaları, polen üretimi ve satışı bunlar hedeflerimiz arasında yer alan birkaç projemizdir. Bizler kurs ve eğitim esnasında belirlediğimiz arıcılara, üreticilere kovanlarını merkezlerini göstererek onların yanlarına giderek arının temel kurallarını anlatarak, bilgilerimizi paylaşıyoruz. Önümüzdeki yıl ekibimizle, üreticilerle birlikte çalışmalarımız ve üretimlerimiz olacak. Bal satışlarımız üniversite olduğu için bir kurum olarak sonsuz güven içeriyor, rahatlıkla satabiliyoruz. Üniversite çevresi de dahil birçok talep alıyoruz. Alan kişilerde gayet memnun kalıyor. Öncelik olarak üniversite personeli, akademisyenlerine satışlarımız oluyor” ifadelerini kullandı.
Arıcılık anlamında son yıllarda üniversitede alt yapı oluşturduklarını vurgulayan Karlıdağ, "Üniversitemize akademik olarak çalışmalar ve hizmetler açısından ve güvenli bal satışı yapabilmek açısından katkı sağlayabiliriz. Birazda yöre arıcılığına katkımız olsun diye üniversitemizin bir görev üstlenmesini sağlayabiliriz. Tabi biz burada insanlara faydalı olmak ve bal üretimini arttırmak isteriz" ifadelerine yer verdi.
Karlıdağ, kara kovan balına çok talep olduğunu bu talebi yetiştirmekte zorlandıklarını belirterek, "Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman arıcılıkta kovan başına 45 kilogram bal elde ediliyor. Kanada da 60 kilogramı bulduğu zamanlar oluyor ama Türkiye'de ise kovan başına 17 kilogram bal alabiliyoruz" diye konuştu.
iha