SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'İstismarcıların Bir Kısmı Çocukluğunda İstismara Maruz Kalanlar..'

'İstismarcıların Bir Kısmı Çocukluğunda İstismara Maruz Kalanlar..'
A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlknur Ucuz, istismarın büyük bir travma olduğuna dikkat çekerek, “Maalesef istismarcıların bir kısmı kendi çocukluğunda istismara maruz kalan kişilerdir” dedi.

İnönü Üniversitesi Kadın, Aile ve Toplum Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından “İhmal İstismar Farkındalık Eğitimi” konulu panel düzenlendi. Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonu’nda “İhmal İstismar Farkındalık Eğitimi” konulu panele moderatör olarak Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emriye Hilal Yayan, konuşmacı olarak da Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlknur Ucuz, Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Kayhan Tetik ve Arş. Gör. Dr. Maksude Yıldırım ile Aile ve Toplum Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Müge Karadağ, Eğitim Fakültesi akademik personeli ile öğrenciler katıldı. Arş. Gör. Dr. Maksude Yıldırım, çocuklara yönelik ihmal ve istismar için risk faktörlerine değinerek, “Dünya Sağlık Örgütü 18 yaşın altındaki çocukların sağlığını, gelişimini ve ilişkilerindeki güven duygusunu olumsuz yönde etkileyen bütün kötü davranışları istismar olarak tanımlamaktadır. Çocuklardaki risk faktörlerini bilip doğru takip edebilirsek ihmal-istismar vakalarını oluşmadan engelleyebiliriz. Çok genç yaştaki ebeveynlik, aile içi şiddet varlığı, ailede akıl sağlığı ya da kronik rahatsızlığı olan bireylerin olması gibi birçok faktör çocukları ihmal ve istismar için riskli hale getirmektedir” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, fiziksel istismar tanısını koymada ayırıcı tanılara değinerek, “Eğer çocuğa şiddet uygulandıysa, kullanılan aletin şeklini andıran morluklar oluşabilmektedir. Kemer, tarak, ısırma izi gibi kullanılan aletin izi oluşabilmektedir. Üst dudak yırtığı özellikle istismar tanısını koymada önemli bir belirti olarak değerlendirilmelidir” dedi.

“İstismarcıların bir kısmı kendi çocukluğunda istismara maruz kişilerdir”
Doç. Dr. İlknur Ucuz ise istismarın çocuk üzerinde psikolojik boyutlarını ve bireyde bıraktığı psikolojik hasarları ele alarak şunları söyledi:

“Maalesef istismarcıların bir kısmı kendi çocukluğunda istismara maruz kişilerdir. Psikiyatrik açıdan bakıldığında istismar öyle büyük bir travmadır ki bireyde çok ağır hasarlar bırakabilir. Örneğin, bireyde kişilik bozukluğu, madde kullanımı ve intihar girişimi gibi hasarlara yol açabilir. Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer nokta istismarın ruhsal etkileri hemen ortaya çıkabileceği gibi bazı durumlarda görülmesi yıllar alabilir.”

Doç. Dr. Ucuz, yaşanan vakaların bildirilmesinin önemini vurgulayarak, “Hepimizin böyle bir vaka ile karşılaştığında bildirim yükümlülüğümüz var. Özellikle eğitimcilerin ve sağlık personelinin bu konuda yükümlülükleri daha fazla. Bildirmediğiniz takdirde adli ceza karşılığı var. O yüzden bu konu düşündüğümüzün daha da ötesinde” şeklinde konuştu.

Panelin sonunda konuşan Doç. Dr. Burcu Kayhan Tetik, istismarda öğretmenlerin yasal sorumluluklarına değinerek, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sayfasında bu konuda rehberler olduğundan bahsetti. Tetik, öğretmenlerin net olarak istismar bulgusu görmeleri veya çocuğun direkt ifade etmesi durumunda ihbarda bulunması, sadece kendisinde çocuğun istismara uğradığı ile ilgili şüphe uyanması durumunda ise okullardaki rehberlik öğretmenleri ile iletişime geçerek konuyu netleştirmesi gerektiğini ve nasıl bir algoritma izleneceğini anlattı. Çocukları Koruma Kanunu’na da değinen Tetik, “Çocukları korumak için 1980’li yıllardan beri çok fazla kanun çıkarılmıştır. Özellikle Çocuk Hakları Sözleşmesi, 5391 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda 18 yaşın altındaki her birey yasal olarak çocuk kabul edilmektedir” dedi.

Tetik, çocukların yaşama, gelişme, koruma ve katılım gibi hakları olduğunu ve toplum tarafından bu haklara dikkat edilmesi, hem sağlıkçılar hem eğitimciler tarafından da aksi uygulamaların tespit edilmesinin önemli olduğunu dile getirdi.
Panel soru cevabın ardından sona erdi.

iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

1 yorum yapılmış

  • Morris (2 yıl önce)
    Olay bakış açısını aile yapısına bağlamakla geçiştirmek işin en kolay yolu olmuş. Radikal çözümün nerede düğümlendiğini herkes çok iyi biliyor. Aileninin oturtuğu semt,aldığı eğitim, arkadaş çevresi, ekonomik durum, evdeki fazlalık, ilgi en başlıca sorunlardır..
    0
    0
    Yanıtla