SON DAKİKA
SON DEPREMLER

KENTİN SERÜVENİ-6 Çok Katmanlı Bir Şehircilik: Eski Malatya Örneği

KENTİN SERÜVENİ-6 Çok Katmanlı Bir Şehircilik: Eski Malatya Örneği
A- A+ PAYLAŞ

Orhan TUĞRULCA
Tarihçi-Yazar
otogrulca@hotmail.com

Bu çalışmada Eski Malatya evresinin kentsel özellikleri, Roma-Bizans, İslam ve Türk-İslam dönemleri bağlamında ele almaya çalıştık. Çalışmada, Malatya’nın stratejik öneminin kentleşme sürecine nasıl yansıdığını ve farklı kültürel, dini ve siyasi etkilerle nasıl bir dönüşüm geçirdiğini anlamaya çalıştık. Roma-Bizans döneminin planlı ve dinsel yönelimli şehircilik anlayışı, İslam dönemi ile birlikte cami merkezli yeni bir toplumsal düzenin oluşması ve Türk-İslam döneminde Orta Asya, İran ve Anadolu unsurlarının sentezlenmesi dikkat çekmektedir.

Anadolu’nun kadim şehirlerinden biri olan Malatya, farklı dönemlerde çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Bu uygarlıkların her biri, kente özgün kentsel düzenlemeler kazandırmış; böylece Malatya çok katmanlı bir şehir kimliği kazanmıştır.

Roma-Bizans Dönemi

Malatya, Romalılar tarafından önce askeri kamp yeri, ardından lejyon merkezi haline getirilmiş ve bu süreç Flaviuslar dönemine rastlamaktadır (Vespasian [69-79], Titus [79-81], Domition [81-96]). Kentin şehir statüsüne kavuşması ise İmparator Traianos döneminde (M.S. 98-117) gerçekleşmiştir.

Romalılar yeni kentler kurarken Etrüsk ayinleri yapar, kentin sınırlarını bir rahibin sabanıyla belirlerdi. Roma’da Tanrıların şehirleri koruduğuna inanılırdı; bu nedenle bireyler ve şehirler, tanrılara tapınma konusunda sürekli fırsatlar yaratırdı. Romalılarda kent kısmen faydacı kısmen de dinsel nedenlerle dikdörtgen biçimde planlanırdı; bu anlayış, lejyonların askeri kamplarında standart hale gelmiştir.

Malatya surları yaklaşık 507.400 m²’lik alanda, kare ile dikdörtgen arası yamuk biçimde inşa edilmiştir. Romalı mimar Hygenus’a göre ideal kent ölçüleri 500 x 800 m’dir; Zira daha büyük olursa sur boyunca verilen sinyaller seçilemez ve savunma zayıflar. Malatya surları da bu ölçülere yakın boyutlarda yapılmıştır. Kuzey tarafı 500 m., güney tarafı 750 m., doğu tarafı 850 m. ve batı tarafı 800 metre olarak inşa edilen surların yerleşim alanı 507.400 m2 olarak hesaplanmıştır. 

Roma şehirleri 50 bin kişilik nüfus için planlanmış, su kemerleri, taş döşemeli yollar ve kanalizasyon sistemleriyle donatılmıştır.

Roma kentlerinde yolların genişliği yasalarla belirlenmişti: düz arazide 8 m, virajlarda 16 m. Cordo (kuzey-güney) ve decumannus (doğu-batı) caddeleri kentin ortasında kesişir, bu noktada forum inşa edilirdi. Forum, Akropolis ve Agora işlevlerini birleştirerek hem dini hem de ticari merkez işlevi görmüştür. Roma şehirlerinin kamusal yapıları arasında pazar, hamam, tiyatro, kütüphane, hipodrom, gladyatör okulu, saray ve su kemerleri bulunmaktaydı. Diğer taraftan Roma’da kentte yapılar, sistemin gücü ve devletin kudreti gözetilerek görkemli olmasına özen gösterilmiştir.

Roma kentlerinde nüfus arttıkça zenginler kent dışında lüks konutlar yapmaya başlamışlardır. Akçadağ ve Doğanşehir bölgesinde renkli mozaik alanların bulunmuş olması kent dışında lüks konutların yapıldığını göstermektedir. 

Bizans / Doğu Roma Dönemi

Bizans dönemi kentsel yapı kendine özgü değildir. Kendisinden önceki Yunan ve Roma özelliklerini genellikle korumuştur. Ancak bazı temel özellikler de yok değildir. Örneğin;

Roma’nın antik tapınaklarına karşılık kilise Bizans şehrinin en önemli unsurudur. Kilise şehrin merkezinde yer almakta idi. Diğer taraftan Yunan ve Roma şehirciliğinde önemli bir yer tutan ızgara tarzındaki planlı şehir anlayışından uzaklaşılırken, Yunan ve Roma şehir planında yer alan düzenli yol sistemi Bizans döneminde bozulmuştur. Ayrıca antik şehirlerde gördüğümüz agora forum ve tiyatro gibi klasik unsurlar Bizans döneminde eski konumlarını yitirmeye başlamışlardır. 

İslam Dönemi

Malatya’nın İslamlaşma süreci Hz. Ömer döneminde Iyad b. Ganem komutasındaki ordunun kenti kısa süreliğine ele geçirmesiyle başlamıştır. 7. yüzyıldan itibaren Bizans ile Müslümanlar arasında el değiştiren bir sınır kenti haline gelmiştir.

750’de harabeye dönen Malatya, Halife Mansur’un emriyle 757’de yeniden inşa edilmiştir. Halife’nin yeğeni İmam Abdulvahhab b. İbrahim ve Hasan b. Kahtabe’nin komutasındaki ordu, 70 bin kişiyle kısa sürede şehri imar etmiştir. Belazuri’ye göre 4000 asker yerleştirilmiş, bu askerler için 266 civarında iki katlı ev inşa edilmiş, her eve bir ahır eklenmiştir. İbn Fakih bu evlerin altlı-üstlü yapıldığını belirtmektedir. Şehre bir cami, silahlıklar ve Kaluziye adlı bir kale inşa edilmiştir. Ayrıca Tohma Çayı üzerinde yeni bir kale inşa edilmiştir.

İslam şehirlerinde ilk unsur cami olmuştur. Cami sadece ibadet mekânı değil, aynı zamanda eğitim, siyaset ve ekonomi merkeziydi. Zamanla cami çevresinde külliye ve medreseler oluşmuş, çarşılar da bu merkez etrafında gelişmiştir.

İslam şehirleri iki grupta incelenebilir: fethedilen şehirler (ör. Mekke, Medine, Şam, Halep, Malatya) ve sıfırdan kurulan şehirler (ör. Basra, Küfe, Fustat, Kayravan, Bağdat, Samarra). Hz. Ömer döneminde kurulan Küfe şehri, cami merkezli planlamanın ilk örneklerinden biri olarak öne çıkmıştır.

Hz. Ömer, fethedilen şehirlerde etnik yapı, iklim ve insan-mekân ilişkilerini dikkate alarak planlama yapılmasını istemiştir. Bu anlayış, Malatya gibi sınır kentlerinde de kentsel dönüşümün temeli olmuştur. Böylece İslam şehirleri, Roma ve Bizans şehircilik mirasını devralırken yeni unsurlar eklemiştir.

Türk-İslam Dönemi

Türkler Anadolu’ya geldiklerinde Roma-Bizans yerleşim kalıntılarıyla karşılaştılar. Bu süreçte üç farklı yöntem izlendi: mevcut kentlere yerleşmek, tahrip olmuş kentlerin yanına yeni yapılar inşa etmek ve yeni şehirler kurmak. Malatya bu bağlamda eski kentin devamı niteliğinde gelişmiştir.

Anadolu’da Türk-İslam şehirleri kale-kent özelliğine sahiptir. Surların içinde yönetim binaları, cami ve pazarlar; şehristan kısmında ise mahalleler, vakıf kurumları ve ticaret alanları bulunurdu. Camilerin çevresinde kitapçılar, dokumacılar, saraçlar gibi esnaf grupları toplanmış, ağır sanayi kolları ise kentin dışına yerleşmiştir.

Türk-İslam şehirlerinde mahalleler cami, mescit, medrese ve zaviyeler etrafında oluşmuştur. Selçuklu dönemi mahalleleri dar ve çıkmaz sokaklardan oluşmuş, evler mahremiyet esasına göre iç avlu etrafında tasarlanmıştır. Osmanlı döneminde de bu yapı sürmüştür.

Memluk kaynaklarında Malatya’nın muhkem surlarla çevrili olduğu, yanından geçen nehir ve su kanalları sayesinde sokaklara ve evlere kadar su ulaştırıldığı kaydedilmektedir. 

Selçuklu döneminde şehir, sur dışına taşmış ve bölgesel ticaretin merkezi haline gelmiştir. Malatya’yı çevre illere bağlayan kervansaraylar (ör. Hekimhan, Karahan, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı) bu dönemde kentin ekonomik canlılığını artırmıştır.

Sonuç adına, Eski Malatya, Roma-Bizans, İslam ve Türk-İslam dönemlerinde farklı şehircilik anlayışlarının izlerini taşımaktadır. Roma-Bizans döneminde disiplinli, dinsel ve askeri planlama ön planda iken; İslam döneminde cami merkezli toplumsal örgütlenme görülmektedir. Türk-İslam döneminde ise Orta Asya, İran ve Anadolu mirası birleşerek sentez bir şehircilik modeli ortaya çıkmıştır. Malatya’nın kentsel kimliği, bu çok katmanlı tarihsel süreçlerin bir ürünü olarak şekillendiği söylenebilir. 

Genel Kaynakça

1-Lewis Munford, Tarih Boyunca Kent, Kökenleri, Geçirdiği Dönüşümler ve Geleceği, Ayrıntı Yay., 2007.
2-Peter Brown, Geç Antik Çağda Roma ve Bizans Dünyası, Tarih Vakfı Yurt Yay., 2000.
3-Y. Gürkan Ergin, Anadolu’da Roma Hakimiyeti, İsyanlar, Tepkiler ve Huzursuzluklar, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2009.
4-Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme, HABİTAT II, İstanbul.
5-Yılmaz Can, İslam Şehirlerinin H. I-II (M. VII-IX) Yy. Fiziki Yapısı, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 1991.
6-İbnül Esir, İslam Tarihi, Cilt 5.
7-Orhan Tuğrulca, Malatya Siyasi Tarihi, Kilim Matbaası, İstanbul, 2006.; Malatya Tarih Kent ve Kültür, Malatya Belediyesi Kültür Yayınları, 2013, Cilt I.
8-Saliha Özçamlı, Büyük Selçuklu Şehirleri ve Ulaşım-Ticaretteki Yerleri, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, 2007.
9-İslam Tarihi Kültür ve Medeniyet, Hikmet Yay., İstanbul, 1988.
10-Mustafa Fayda, İslam Dünyasındaki İlk Şehir Tarihleri ve İbn Şebbe’nin Medine-i Münevvere Tarihi.
11-el-Mes’ûdî, Murûcü’z-Zeheb II, Beyrut 1965.
12-Muammer Gül, “İslam Şehrinin Doğuşu”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6 (2001).
13-Sevgi Aktüre, Anadolu’da Bronz Çağı Kentleri, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul, 1997.
14-Türkan Kejanlı, “Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Kent Sistemi”, New World Sciences Academy, 2010.
16-Mustafa Demir, “Türk-İslam Medeniyetinde Şehirleşme”, İslami Araştırmalar Dergisi, 16/1 (2003).
17-Ruşen Keleş, Kentleşme Politikası, İmge Yay., 2000.
18-Tülay Metin, Türkiye Selçukluları Döneminde Malatya, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, 2010.
19-Koray Özcan, “Anadolu-Türk Kent Tarihinden Bir Kesit: Selçuklu Döneminden Anadolu Kent Modelleri”, Bilig, 38 (2006).
NOT: Makalenin ana metni yazarın “Malatya Tarih Kent ve Kültür” adlı üç ciltlik eseri ile “ Malatya Geçmişten Günümüze ŞEHRİN SERÜVENİ” adlı eserlerinden derlenmiştir.

NOT: Makalenin ana metni yazarın “Malatya Tarih Kent ve Kültür” adlı üç ciltlik eseri ile “ Malatya Geçmişten Günümüze ŞEHRİN SERÜVENİ” adlı eserlerinden derlenmiştir. 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız