Battalgazi ilçesinde düzenlenen "Melita'dan Battalgazi'ye.." etkinliklerine katılan ve panelde konuşan, Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci, izlenimlerini "Kervansaray Buluşmaları" başlığı altında, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki "Uygarlıkların İzinde.." köşesinde yazdı.
Ekinci'nin, 22 Eylül Perşembe günkü Cumhuriyet'te yeralan yazısı ve saptamaları şöyle:
....
UYGARLIKLARIN İZİNDE... OKTAY EKİNCİ
Eski Malatya'yı barındıran Battalgazi'de kültür ve sanat günleri tarihle iç içe gerçekleşti
'Kervansaray Buluşmaları'
Tarihi mekânı 'zedelemeden' kurulan geçici sahnede kültür emekçileri 'Anadolu'da sanat' ı irdelerken şairler de 'Battalgazi şiirleri' ni okuyorlar.
İlçenin onuru sayılmasına rağmen yıllardır 'metruk' ve bakımsız kalan Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı 'nda ilk kez 'halk' ile 'sanatçılar' bir aradalar.
Anadolu 'daki üniversitelerden heykelcilerin, ressamların, seramikçilerin, grafikerlerin bu ilk 'ortak sergi' leri için özenle seçtikleri yapıtları, kervansarayın ağır başlı duvarlarında 'tarihle çağdaş sanatı' da buluşturuyor.
Yıllarını adadığı Anadolu'da bu kez de 'Malatya'nın sevgilisi' haline gelen Azer Bortaçina loş bir köşede kitaplarını imzalarken kürsüdeki şair Kul Vahap da 70 yaşını geride bırakmanın 'dinç' liği içinde 'Sesleniyorum' adlı şiirini şöyle noktalıyor:
''Eski Malatya'yla birleşme zamanı geldi;
Duamız şimdi budur ey Malatya şehri...''
Ayrılsalar da 'beraber'ler
Battalgazi , şimdi aralarında 'Hanımınçiftliği' beldesi olsa bile aslında 'eski' Malatya... Kente 10 km. ya var, ya yok.
Geçmişin en görkemli dönemleri Battalgazi'de yaşanmış. Roma döneminden kalma 2000 yaşındaki kent surları burada. Malatya'nın adını yaşattığı antik 'Melita' burası. İran'daki Selçuklu mimarisine ait 'dört eyvanlı' cami tipinin Anadolu'daki tek örneği 'Malatya Ulu Camisi' de burada.
Ve diğer Osmanlı yapılarıyla birlikte 17. yüzyılda kente armağan edilen Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı da.
Halkın bağımsız başkanı
Belediye Başkanı Selahattin Gürkan , bu zenginliğine rağmen yıllardır 'gözden ırak' kalan Battalgazi'nin artık 'gönüllerden ırak' kalmaması için kolları sıvamış.
İlçe halkı, 'partili' başkanların hizmet yerine siyaset yapmalarından o kadar bıkmış ki Gürkan 'ı 'bağımsız aday' lığa zorla ikna etmişler.
İş ve İşçi Bulma Kurumu Bölge Müdürü'yken gösterdiği çalışkanlıkla Battalgazi'yi de 'kurtarması' için benzeri az görülür bir 'dayanışma' yaşanmış. 'Memur' geliriyle siyaset yapma olanağı bulunmayan Gürkan'ın 'seçim kampanyası giderleri' ni de ilçe halkı karşılamış.
'Halkın Başkanı' nın, eğitim düzeyi en düşük ilçede gerçekleştirdiği 'ilk' leri arasında 'günlük gazeteleri' getirtmek de var.
Battalgazililerin 'tarih' lerinden de 'haberdar' olmaları içinse tüm eski eserlerin yerlerini adlarıyla ve özet bilgileriyle gösteren büyük bir pano, kervansarayın avlu girişine konulmuş.
Avludan geçerek 'çöplerden ve tozdan, topraktan temizlenmiş' anıtsal yapıya girdiğimizde ise kapıda duran çocuklar yine bir 'ilk' olan 'Battalgazi'nin Tarihi Yapıları' kitapçığını elimize veriyorlar. İlçedeki bu 'ilk' kültürel etkinliğin, aslında bu içeriği ve bu anlamıyla ülkemizde de 'ilk' olduğunu Başkan Gürkan 'a söylediğimizde ise 'en önemli sorun' unu şöyle özetliyor: ''Bağımsız olduğumdan kimse sahip çıkmıyor; elimizden tutanımız yok...''
Başkan 'elimiz' derken belli ki aynı zamanda 'eşi' ni de kastediyor. Çünkü Hafize Gürkan , hemen tüm çalışmalarda adeta 'başkan yardımcısı' gibi etkin ve özverili...
Bir de İnönü Üniversitesi 'nden gönüllüler... Tarihçi Göknur Göğebakan ve arkadaşları, 'Kervansaray Buluşması' nın da emektarlarıydılar.
Örnek bir kaymakam
Oysa, tarihimizin ve kültürümüzün 'partisi' yok... 'Anadolu uygarlıkları' , ne sağcıların, ne solcuların, ne de liberallerin... Hepimizin ulusal gurur ve kimlik kaynağı.
Ne var ki Türkiye'de hemen her hizmetin 'siyasi rant' için yapılması kamu yönetimine de o denli bulaşmış ki Battalgazi'nin 'partisiz' başkanı hepimizin ortak mirasına sahip çıkarken bile yalnız ve tek başına.
Bu nedenle, Kaymakam Mehmet Eriş 'in anlamlı ve cesaret verici desteği daha bir değer kazanıyor. Etkinliklerin tasarlanmasından gerçekleşmesine kadar hemen her aşamasında 'Başkan'la birlikte' olan Kaymakam, hemen tüm konuşmaları da eksiksiz dinleyip tüm konuklarla ilgilenerek, yüreğimize su serpen bir 'kamu yöneticiliği' örneği sergiliyor.
Üniversiteden beklenen
Başkan Gürkan, anlamlı bir çağrıyı da 'üniversite' lerimize yaptı: ''Bilim insanlarımızdan sadece konuşma değil, katkı da bekliyoruz...'' Nitekim, sivil mimarlık şaheseri 'Poyraz Konağı' nda bu sözün 'gerekçesi' ni kavradık. Yöresel kerpiç mimarinin en görkemli ve zarif örneğini oluşturan 95 yaşındaki konağın 105 yaşındaki sahibi 'Cumali Dede' , bizi yaşamakta olduğu 'harem' bölümünde karşılarken dedi ki; ''Bu evin değerini bilenlerin kurtarması lazım...''
Aynı konağın 'selamlık' bölümünde eşiyle birlikte yaşayan 70'in üzerindeki 'Poyraz Dayı' da (Mehmet Poyraz) şunları söyledi: ''Beton olsa 95 yıl dayanmazdı; şimdiki mühendisler bu eve bakarak kerpici öğrensinler.''
Her iki görmüş geçirmiş Battalgazilinin bu dile kleri için en uygun çözümü ise önceki yıl geldiğimizde Prof.Dr. Metin Sözen şöyle önermişti: ''Bu konak İnönü Üniversitesi'nin geleneksel halk sanatları eğitimi ve kültür merkezi olarak yaşatılmalı. Kuşaktan kuşağa Anadolu insanının yaratıcılığını anlatmalı.''
Ne var ki Belediye Başkanı gibi Poyraz Dayı da artık üniversiteden umudunu kesmiş. ''Bir ara geldiler, sonra kayboldular..'' diyor...
Belediyenin 'kentsever' zabıtası Abdullah Sığırcı ile havaalanına dönerken Malatya'ya da uğradık. Tümüyle apartmanlaşan kentte geçmişten kalan sadece 14 özgün evden 5'ini oluşturan 'Beşkonaklar' ı yaşatmak için, onca projelere ve toplantılara rağmen hâlâ bir çalışma yok.
Öyle görünüyor ki Malatya'nın eski Malatya ile birleşmesine en çok 'yeni' sinin ihtiyacı var... Yoksa yakında tümüyle 'tarihsiz' bir kent olacak ve kimliğini anımsaması için 'kayısı' bile çaresiz kalacak.