Hürriyet yazarlarından Ertuğrul Özkök, Başbakan Erdoğan'ın "Arap Baharı" gezisiyle ilgili olarak yazdığı yazıda gazetenin genel yayın yönetmeni Enis Berberoğlu'nun "Görmeliydiniz; sanki Malatya çarşısında dolaşıyor gibi.." diye ifade ettiği gözlemini aktardı.
Özkök'ün Cuma günkü Hürriyet'te yeralan yazısı şöyle:
"CEMAATSİZ OLMANIN DAYANILMAZ RAHATLIĞI
Dün Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ile konuşuyorum.
Başbakan Tunus’ta çarşıya girmiş.
“Görmeliydiniz; sanki Malatya çarşısında dolaşıyor gibi” diyor.
Başbakan Erdoğan beni ters köşeye yatırdı.
Fena halde şaşırttı.
Bekliyordum ki, Tahrir Meydanı’nda İslam’ın kılıcı kesilecek, bir Gazze menkıbesi yazacak.
Sanıyordum ki, bütün bir Ortadoğu gezisini, İsrail’e karşı bir Müslüman seferberliği haline çevirecek.
Hiç, ama hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Arap liderlerinin gözlerine baka baka, “Laik Anayasayı” savundu.
Demokrasiden söz etti. Hür seçimleri savundu.
Müslüman Kardeşler’i, hayal kırıklığına uğratma pahasına, Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye’nin çizgilerini anlattı.
Bu tavrı bana iktidarının ilk 5 yılını hatırlattı. Hani o “Seçmen küser” falan demeden bildiğini okuyan, doğru olanı tercih eden Erdoğan...
Samimi söylüyorum, Türkiye’nin bu yükselen figürü bana gurur veriyor.
İşte böyle zamanlarda, sırtını ve ruhunu bir “cemaate” ipotek etmemiş; ona buna hesap verecek durumda bulunmayan bir yazar olmanın rahatlığını yaşıyorum.
Yani, “Şu ne der, öteki ne düşünür” demeden yazabilme özgürlüğünün keyfini çıkarıyorum.
Bir kere daha anladım ki, insanın içinde bir “Cemaat taassubu” olmayınca, gerçek anlamda hür olabiliyor.
Olaylara, manevi enflasyonlardan arındırılmış bir ruh bilançosu ile bakabiliyorsunuz.
Yani gerçek kazanç ve zararınızı daha iyi görüyorsunuz.
Heyhat, böyle anlarda bir başka şeyi daha anlıyorum.
Destekleme, beğenme hürriyetini sonuna kadar yaşayabilmek için, eleştirme hürriyetini de aynı özgürlükte kullanabilmeliyim.
Çünkü gazeteciler için hâlâ, övmek, eleştirmekten çok daha zor bir iştir.
Eleştiri hakkı olmadan, övmek insanın içine kolayca sindirebileceği bir duygu değildir.
Ben yine de “Olsun” diyorum.
Bugün içimden gelen duygu buysa eğer; içimde kalmış kaygıları buzdolabına koyabilmeliyim.
Çünkü, dünyadaki ve Ortadoğu’daki yeni Türkiye portresi bana gurur veriyor.
Hepimize de vermeli...
Bir gün gelir, Kürt sorununu çözebilir; ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları kaldırabilir; yargı ile ilgili ağır sorunlarımızı da çözebilirsek;
Cumhuriyet’in 100’üncü yılını büyük bir gururla kutlayacağız."