Orhan TUĞRULCA
Tarihçi-Yazar
otogrulca@hotmail.com
ESKİ MALATYA’NIN KURULUŞU,
MÖ: 1200 yıllarında Hitit imparatorluğunun dağılması üzerine Milid-Melid Krallığı (1200-640) adıyla yaklaşık 600 yıl boyunca Aslantepe merkez olmak üzere varlığını sürdürdü. Aynı dönemlerde güneyde Asur’un, doğuda MÖ: 800’lü yıllardan itibaren Urartuların baskı ve tazyiklerinden bir türlü kurtulamadı. Kent Krallığı olarak vasıflandırdığımız Milid Krallığı, bu iki devletin bölge üzerindeki hâkimiyetlerinden dolayı bağımsızlığını korumada ciddi zorluklarla karşılaştı.
Bölge M.Ö. 612 yılından itibaren Med’lerin, M.Ö. 550 tarihinden itibaren Perslerin, M.Ö. 332 tarihinden sonra İskender İmparatorluğu’nun M.Ö.130‘da Kommagene Krallığının hâkimiyetine girdi. Aslantepe’nin ebedi çöküşü ise M.Ö. 69 yıllarında Romalıların eline geçmesi ile gerçekleşti. Ancak Eski Malatya’nın kuruluşunun gerçekleşmesi için Miladın ilk yıllarının beklenmesi gerekir. Aslantepe’nin bütünüyle terk edilip Eski Malatya’ya taşınması muhtemelen M.Ö. 27-14 yılları arasında iktidarda olan Roma Kralı Augustos dönemindedir. M.S. 98-117 tarihleri arasında krallık tahtında olan İmparator Trianos döneminde ise Eski Malatya Surları yapılmaya başlanmıştır.(1)

Romalıların bir müddet Aslantepe’yi kullandıkları burada ortaya çıkan arkeolojik verilerden anlaşılmaktadır. Romalıların Eski Malatya’da yeni bir şehir kurmalarının ilk aşaması Flaviuslar dönemine denk gelen İmparator Vespasion (81-96) devrinde gerçekleşmiştir. Anadolu’yu hâkimiyet altına alma sürecinde kurdukları askeri kampların başında yer alan Malatya, Yukarı Fırat ve Güney Armenia’ya geçişi sağlayan önemli bir konuma sahipti. Bu konumu nedeniyledir ki, Malatya Flaviuslar döneminde (69-96) devamlı bir lejyon kampına dönüştürüldü.
Eski Malatya’nın ikinci aşaması 98-117 yıllarında şehir statüsüne kavuşturulması ile gerçekleşecektir. M.S. 98-117 yılları arasında İmparatorluk koltuğuna oturan Traianos bugünkü Eski Malatya’nın yerinde kare planına yakın bir sur inşasına başlayacaktır. Kente şehir statüsü de veren Traianos döneminden itibaren nüfusu artmaya başlayacaktır.(2) Söz konusu bu tarihlerde Aslantepe bir daha asla dirilmemek üzere sönerken, Eski Malatya Romalıların ardından Bizans, İslam ve Türk – İslam döneminin şehirlerinden biri olarak doğuyordu.
KENTİN YER DEĞİŞTİRME NEDENLERİ
Yaklaşık 5 bin yıldan beri aynı yerde kurulan, yıkılan ve yeniden kurulan Aslantepe’nin Miladın ilk yıllarında terk edilmesi buna karşılık Eski Malatya’nın Romalılar tarafından kurulmasının elbette ki bir takım nedenleri olmalıdır. Bir şehrin kurulmasının da yok olmasının da bir hikâyesi olmalıdır.
Malatya bölgesinde son 10 bin yıldan buyana ana yerleşkenin sürekli yer değiştirmesi başlı başlına bir makalenin konusu olarak ileride ele alınacaktır. Caferhöyük-Değirmentepe, Aslantepe, Eski Malatya ve Modern Malatya’nın kurulması. 1999 Marmara depremi, ardından 6 Şubat 2023 depremi sonrasında şehrin Beydağlarının eteklerinde doğu - batı ekseni üzerinde yeniden konuşlanmasını nasıl okumalıyız? Doğal bir sonuç mu yoksa yer seçiminde isabetli olmayan kentlerin tarihi coğrafyalarını tüketmeleri şeklinde mi görmeliyiz.

Şehir coğrafyası üzerinde araştırma yapanların en çok üzerinde durduğu husus şehrin nerede kurulduğu ile ilgilidir. Zira yer seçiminde isabetli olmayan ve fiziki mekânla sağlıklı bir ilişki kuramayan şehirlerin uzun ömürlü olamayacakları yönündedir.(3) Bu durum modern zamanlar için de geçerlidir. Gerek şehirlerin kuruluşunda gerekse gelişmelerinde fiziki şartların göz önünde tutulmaması pek çok şehrin felaketine ve orada yaşayan insanların bedbaht olmalarına sebep olmuştur.(4)
Caferhöyük–Değirmentepe’nin sönmesi, Aslantepe’nin terk edilmesi, 1839’da Eski Malatya’ya geri dönülmemesi ve nihayet 1999 ve 2023 depreminden sonra Modern Malatya’nın Beydağ’ı eteklerine doğru çekilmesi ayrı ayrı incelenmesi gerekir. Bütün bu soruların cevabı daha geniş bir makalenin konusudur. Kaldı ki bu sorumluluk sadece tarihçilerin değil, jeologlar başta olmak üzere mühendislerin, sosyologların, kent uzmanlarının, şehir kuramcıların hatta iklim değişikliği uzmanlarının sorumluğundadır.
Farklı uzmanlık alanları bu sorunun cevabı üzerinde düşünedursun biz bu makalede sadece Eski Malatya’nın kuruluşunu hazırlayan etkenler üzerinde durmak istiyoruz:
1- Aslantepe benzeri antik şehirler dönemi kapanmıştır. Pers imparatorluğu ile başlayan, İskender imparatorluğu ile devam eden ve Roma İmparatorluğu’nun Akdeniz havzası ve Anadolu’yu hâkimiyet altına alması ile geniş ölçekli uluslararası sistemi gerektiren bir düzenin kurulması ile birlikte yerel ölçekli, kerpiç yapılardan oluşan ve genellikle basit surlarla korunan kentlerin sonunu getirmiştir.
2- Roma’nın İmparatorluk vizyonu için Aslantepe küçük ve basit kalmıştır. Caferhöyük’ün 4.200 m2, Değirmentepe’nin 25.000 m2, Aslantepe’nin 45.000 m2 alanı kapladığını dikkate aldığımızda Romalıların inşa ettiği Eski Malatya’nın 507.400 m2 alanı kapsıyor olması şehirleşmede artık yeni bir dönemin başladığını göstermektedir.
3- Aslantepe antik geleneği ile artık Malatya bölgesinin stratejik amaçlarını karşılayamaz olmuştur. Buna karşılık Eski Malatya daha geniş bir alanı, güçlü surları ile yalnızca Malatya ovasını değil, doğu- batı, kuzey- güney ve Fırat vadisinin güvenlik ihtiyacını karşılayabilecek ve gerektiğinde bölge dışına müdahale edebilecek operasyonel bir merkeze dönüşmüştür. Nitekim Roma’nın Eski Malatya’ya XII. Fulminita adını taşıyan, 6 bin askerden oluşan en önemli askeri lejyonunu Melitene’ye (Malatya) yerleştirmiş olması ve bu birliğin başta Fırat vadisi olmak üzere Kafkasya’ya kadar uzanan geniş bir alan üzerinde operasyonlara girişmesi bu tespitimizi doğrulamaktadır.(5)
4- Aslantepe’nin bilhassa Hitit İmparatorluğunun M.Ö. 1200 yıllarında yıkılması üzerine M.Ö. 640 yılına kadar, ilk 100-150 yıl hariç yaklaşık 400 yıl boyunca Mezopotamya Merkezli Asur ve Van (Tuşpa) merkezli Urartuların sürekli baskı, işgal ve toplu sürgünlerine maruz kalarak merkezi bir otorite olmaktan çıkmış olması,
5- Aslantepe’nin sönmesi Eski Malatya’nın kuruluşu İsa Peygamberin yaşadığı döneme rastlamıştır. Bu gelişme Aslantepe’de mevcut çok tanrılı ilkel dinlerin sonunu belirlerken Hıristiyanlık gibi tek tanrı inancının beslediği dinamik dinlerin hızla yayılacağı bir döneme denk gelmiştir.
6- Aslantepe’nin yerleşik örgütlenmeleri tapınak-saray ve tahıl ambarı etrafında şekillenen antik bir kent-krallık yapı iken Roma şehirciliği pazar yeri, hamam, hipodrom, çeşmeler, sirk yerleri, tiyatro, kütüphane ve gladyatör okulu gibi farklılaşmış kentsel elamanlara sahip, geniş bir coğrafya üzerinde kurulmuş bir dünya devleti olarak yaklaşık 5.627 kenti idare edecek uluslararası bir sisteme sahip idi.(6)
7- Düşünce ile mekân arasında güçlü bir ilişki olduğu muhakkaktır. Düşüncenin mekâna yansıması, mekânın düşünceyi etkilemesi bağlamında değerlendirildiğinde Roma İmparatorluğu, köhnemiş antik bir şehri yeniden canlandırmak yerine farklı bir mekânda farklı bir dünya görüşü ile yeni bir şehir kurmayı tercih etmiş olması şaşırtıcı değildir.
8- Genel olarak şehirlerin kuruluşunda doğal çevrenin önemli bir yeri vardır. Dağlar, ovalar, vadiler, doğal bitki örtüsü, akarsular ve nehirler gibi doğal çevrenin yanında ana yolların kesiştiği noktada yer alması gibi coğrafi koşullarda şehirlerin kuruluşunu etkilemiştir. Eski Malatya’nın kuruluşunu hazırlayan faktörlerin başında doğal çevre ve coğrafi koşulların etkili olduğu söylenebilir. Beydağlarında kendiliğinden akan su bilhassa Eski Malatya ve çevresini hiçbir ek maliyet harcamadan sulamaktadır. Tohma çayı, Kuruçay, Sultan suyu ve Beylerderesi gibi birçok akarsuyun Fırat nehrine kavuştuğu bir havzada yer alması kentin kuruluşunu kolaylaştırmıştır. Fırat’ın Mezopotamya ile doğal bir suyolu oluşturması da Eski Malatya’nın kuruluşunu kolaylaştıran bir başka etken olarak görülebilir.

9- Kutsal kitaplar dâhil elde edilen ilk yazılı kaynaklardan başlamak üzere yeni kentlerin kurulması krallar için tanrısal bir saygınlık olması Eski Malatya’nın kurulmasında etkili olduğu söylenebilir. Bu durum Roma Kralları içinde geçerlidir. Zira Romalılar yeni kentler kurarken Etrüsk ayinleri yapardı; tanrıların lütfunu garantilemek için sadece kâhinlere danışmakla yetinilmez, kentin sınırı bir rahibin rehberliğindeki bir sabanla belirlenirdi.
Romalılar Yunanlılardan farklı olarak ilk önce kentin sınırlarını inşa ederlerdi. Kent, kısmen dinsel kısmen de faydacı nedenlerle dikdörtgen biçiminde yapılırdı.(7) Eski Malatya sur içi alanın dikdörtgen biçiminde olması bu durumu doğrulamaktadır.(8) Romalılara göre Tanrı kenti korurdu, kent tanrıya aitti. Kent tanrının kutsal alanı idi ve tanrıya adanmıştı.(9) Benzer yaklaşımın İslam eserlerinde ve tasavvuf edebiyatında da şehir-insan ve Allah arasında güçlü bir ontolojik ilişkinin kurulmuş olması tarihsel sürecin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır.
YENİ KENTİN FİZİKİ YAPISI VE ALANI
İlk kuruluş yıllarında sur içi ile sınırlı olan yerleşim zamanla yeni göçmenlerin gelişi ve nüfusun artması ile birlikte kale dışına doğru büyümüştür. Kentin kuruluşu bütünüyle Roma stiline göre şekillenmiştir. Levis Mumford’a göre “sur inşasının genellikle iş işten geçtikten sonra düşünüldüğü Yunan kentinden farklı olarak Roma kenti sur yapımıyla başlardı; kent, kısmen dinsel kısmen de faydacı nedenlerle dikdörtgen biçiminde inşa edilirdi. Bu biçim daha sonra Romalı Lejyonerlerin kendileri için kuracakları geçici kamplar için standart model haline gelecektir.”(10) Derken Romalı Mimar Hyqenus’un “ideal kent 500 metreye 800 metre olmalıdır. Çünkü daha büyük olursa sur boyunca verilen sinyaller seçilemez ve savunma zayıflar.”(11) Demesi Malatya kalesinin Roma anlayışına göre inşa edildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Zira Malatya surları tamda bu ölçülere yakın inşa edilmiştir.
Dikdörtgen biçiminde hafif yamuk şekilde inşa edilen Malatya Surlarının kuzey tarafı 500 metre, güney tarafı 750 metre, doğu tarafı 850 metre iken batı tarafı 800 metre olarak hesaplanmıştır. (12) Görüldüğü üzere Malatya kent surları tamda Romalı mimarın tarif ettiği ölçülere göre yapılmıştır. Bu ölçülere göre alanı hesaplandığında Eski Malatya sur içi alanı 507.400 m2 olarak ortaya çıkmaktadır. 5’i doğusunda, 1’i kuzeyinde, 1’i batısında ve 4’ü güneyinde olmak üzere toplam 11 sur kapısına sahip olan Eski Malatya surları 20 m yükseklikte yapılmıştır. Ayrıca 15 metre aralıklarla ikinci bir iç surun inşa edildiği, Eski Malatya kalesinde 71 adet burç sayılmıştır. Dış surların hemen önünde su doldurulabilen hendekler kazılmıştır. Güvenlik amaçlı bu hendekler bugün hala izlenebilmektedir.(13)
ROMA ŞEHİRCİLİĞİNDE ÖNE ÇIKAN HUSUSLAR,
1-Roma yeni kurduğu kentlerin nüfus kapasitesini 50 bin olarak tasarlamıştır.
2-Roma şehirlerinin içinde su kemerleri, yer altı lağımları ve taş döşemeli yollar vardı.

3-Kent tasarımı uygulamaları gereği önceden planlanarak yapılmaya başlanmıştır.
4-Kent planlaması kolay denetlenebilir şekilde tasarlanmıştır. Aynı zamanda ordunun hızlı hareket etmesini sağlayacak şekilde düzenlenmiştir.
5-Kentte yapılar, sistemin gücü ve devletin kudreti gözetilerek görkemli olmasına özen gösterilmiştir.
6-Kentin kuruluşu ve tasarımı doğayı kent yaşamının dışında tutacak şekildedir. Türk-İslam şehirlerinin tersine Roma kentlerinin doğallık kaygısı yoktur.
7-Roma-Bizans döneminde kentli kırdan ve tarımdan kopuktur. Şehirli aristokratlar için köylünün barbardan farkı yoktur.(14) Türk-İslam şehirlerinde köylü şehri tamamlayan bir unsur iken Roma mantalitesinde köylü ötekileştirilmiştir.
8-Roma yasalarına göre bir yolun genişliği düz yerlerde 8 metre, virajlarda 16 metre olması öngörülmüştür.
9-Roma kentlerinin tipik özelliği, iki ana caddesinin kuzeyden güneye doğru uzanan cordo ile doğudan batıya uzanan decumannus şeklinde planlanmıştır.(15) Ana caddeler kentin ortasında kesişecek şekilde tasarlanmıştır. Ortaya kutsal emanetler için bir temel kazılırdı. Akrepolis ile Agora’nın bir araya getirilmiş biçimi olan forum bu noktada inşa edilirdi.(16)
10-Roma kentlerinin kamusal mimarisi, pazar yeri, hamam, hipodrom, çeşmeler, sirk yerleri, tiyatro, kütüphane, gladyatör okulu, umumi fırın, saray, umumi tuvaletler, su kemerleri ve konutlardan oluşuyordu.
Ayrıca kent içinde dikkat çeken yapılar şunlardı:
Emperium: Toptancıların mallarını pazarladıkları yerdir. Bu tür yerler genellikle kentin çeperinde yani sur dibinde bulunurdu.
Horrea: Buğday ve yağ depolarının bulunduğu yerdir. Kentin içinde yer alır.
Forum/kapalı çarşılar: Çeşitli iş kollarının kümelendiği yerlerdir. Kentin merkezinde yer alırdı.

Agora/Forum: Agora antik Yunan şehirlerinde ticari, resmi, adli ve dini fonksiyonları olan açık alandır. Daha doğru bir tanımla pazar yeridir. Agora’nın Roma şehirlerindeki karşılığı forum’dur. İnsanların et ve balıktan kumaşa kadar pek çok konuda alışveriş yaptığı agoraların önünde tanrı ve tanrıça heykelleri yer alırdı. Agorayı koruyan tapınak ve sunaklar agoranın ortasında yer alır. Form; etrafı sütunlarla çevrili üstü açık dikdörtgen bir alan olarak tasarlanmıştır.
Roma şehirciliğinin en gelişmiş dönemi M.S. 100 civarında İmparator Traianos dönemidir. Bu dönem tam da Eski Malatya’nın kuruluş yılına denk gelmektedir.
11-Roma kentlerinde nüfus arttıkça zenginler kent dışında lüks konutlar yapmaya başlamışlardır. Akçadağ ve Doğanşehir bölgesinde renkli mozaik alanların bulunmuş olması kent dışında lüks konutların yapıldığını göstermektedir.(17)
12-Roma kentlerinde kuruluşundan M.S. 400’lere gelene kadar pagan tapınaklar yer alırken bu tarihten itibaren kiliseler görülmeye başlanmıştır.(18)
ROMA ŞEHİRCİLİĞİNİN İZLERİ
MÖ: 138 yılından MS: 375 yılına kadar yaklaşık 500 yıl kadar Malatya dahil Anadolu’da varlık gösteren Roma imparatorluğunun (Doğu Roma-Bizans dönemi hariç) Malatya yöresinde başta Eski Malatya surları dahil pek çok eser hala varlığını sürdürmektedir. Yakın zamanda Malatya Müzesinde Ergün Laflı, Peter Liddel, Alev Çetingöz ve Timothy Bruce Mitford tarafından yapılan araştırmada Romalı ailelerin yakınları için hazırladıkları mezar taşlarında ortaya çıkan duyarlılığı belgeleyen yazıtlar bilim dünyasına kazandırılmıştır.(19) Bunların detaylarına girilmeyecektir.
Burada kısaca değinmemiz gereken husus Eski Malatya sur içerisinde Roma şehirciliğini hatırlatacak herhangi bir kalıntının henüz tespit edilememiş olmasıdır. Ayşe Gülan ÇELEBİ ve Aysun TUNA tarafından hazırlanan “Tarihi Çevrelerde Yaşanan Mekânsal Değişim: Battalgazi (Eski Malatya) Tarihi Kent Merkezi Örneği” adlı çalışmada her ne kadar 1951 yılından 2021 yılına kadar geçen 70 yıllık süreçte ‘hava fotoğraflarından üretilen ortofotolar üzerinden kültürel miras bileşenleri ile mekânsal değişimler’ tespit edilmeye çalışılmış ise de bugün için Roma dönemi şehir elemanlarının lokalizasyonlarını tespit etmek imkânsız görülüyor. Zira çalışmada belirtildiği üzere “Bugüne kadar alanda yüzey araştırması ya da sistematik kazı faaliyetleri yürütülmediğinden tarihi kentin mekânsal organizasyonu net olarak bilinmemektedir. Alana yönelik bilimsel çalışmaların yeterli olmaması, kent bileşenlerinin tanımlanmaması, alanla ilgili mekânsal planlama kararlarının sağlıklı olarak uygulanamayacağı ve henüz tespit edilmeyen kültürel mirasa zarar verme tehlikesini de beraberinde getirmektedir.”(20) Şeklinde bir sonuca vardıklarını görüyoruz.
Roma dönemi kentsel elemanların lokalizasyonu konusunda yaşanan bu zorluklara rağmen malatyahaber.com.da “Eski Malatya’nın Kuruluşu; Roma Lejyonu Fulminata” adlı makalemizde ifade ettiğimiz üzere gerek Albert Gabriel’in gerekse Shelagh Gregory ve Timothy Bruce Mitford’un Eski Malatya kale içinde yapmış oldukları yüzey araştırmalarında XII Fulminata Lejyonuna ait karargâhın kalenin güney batısında yaklaşık 17,5 hektarlık bir alanda olabileceği bilgisinin dışında Gregory, “bugünkü yol dokusunun orijinal iç kale yol dokusuyla örtüşebileceğini” ileri sürmesi(21) bugün için Roma şehirciliğinin Eski Malatya’daki yansıması olarak görülebilir.

Son olarak şu hususa dikkat çekip makalemizi bitirelim: Malatya bölgesinde başta Aslantepe olmak üzere Değirmentepe, Pirot, İmamoğlu ve Köşkerbaba höyüklerinde arkeolojik kazı raporlarında Roma dönemine ait çok sayıda veriye rastlanıyor olması önceleri askeri amaçlarla gerçekleşen yerleşimin sonraki dönemlerde tam anlamıyla bir Roma medeniyetine dönüştüğünü söyleyebiliriz. Malatya merkez başta olmak üzere Doğanşehir, Akçadağ, Darende, Arapkir ve Doğanyol dâhil, Malatya bölgesinin hemen her köşesinde Roma imparatorluk dönemine ait kalıntılara rastlanması arkeolojik araştırmalarda kat etmemiz gereken daha çok yol olduğunu göstermektedir.
Dipnot/Kaynakça
1-O. Tuğrulca, Malatya Siyasi Tarihi, Kilim Matbaası, 2006, s. 114 vd.
2-Y. Gürkan Ergin, Anadolu’da Roma Hâkimiyeti, İsyanlar, Tepkiler ve Huzursuzluklar Asya(Asia) Eyaletinin Kuruluşundan (M.Ö 129) Justianos Döneminin Sonuna Kadar (M.S. 565), Doktora Tezi, İst. Ün. Sosyal Bilimler Enst. 2009
3-Sabri Karadoğan, “Kuruluş Yeri Açısından Malatya Şehri ve Yakın Çevresinin Jeomorfolojisi”, Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 1999, (Tunçdilek, 1986)
4-S. Karadoğan, a.g. tez, (Özdeş, 1962)
5-Hüseyin UZUNOĞLU, “Anadolu'da Roma Lejyonları”, Arkeoloji Ve Sanat Yayınları, Eskiçağ Yazıları-2 Yayımlayan: Nezih BAŞGELEN, 2012, Arkeoloji ve Sanat Yayınları; O. Tuğrulca, Malatya Siyasi Tarihi, Kilim Matbaacılık, 2006, s.115-116
6-Levis Mumford, Tarih Boyunca Kent, Ayrıntı Y. 2007, s.255
7-Levis Munford, a.g.e, s.255- 256
8-Battalgazi Kültür Envanteri, 2008, Battalgazi Belediyesi, Sayfa 98’deki çizime bakınız
9-Yrd. Doç. Dr. Fikret Mazı, Antik Çağda Düşüncenin Kentsel Mekana Yansıması, http://old.mku.edu.tr ; Peter Brown, Geç Antik Çağda Roma ve Bizans Dünyası, Tarih Vakfı Yurt Y., 2000, s.29-30
10-L. Munford, a.g.e, s. 255-256
11-L. Munford, a.g.e, s. 266
12-Battalgazi Kültür Envanteri, 2008, Battalgazi Belediyesi, s. 133
13-Battalgazi Kültür Envanteri, 2008, Battalgazi Belediyesi, s. 133
14-Y. Gürkan Ergin, Anadolu’da Roma Hakimiyeti, İsyanlar, Tepkiler ve Huzursuzluklar, Asia Eyaletinin Kuruluşundan (M.Ö. 129) Justinianos Döneminin Sonuna Kadar (M.S. 565), Doktora Tezi, İstanbul Üniv. Sos. Bil. Enst., 2009
15-L. Munford, a.g.e., s.256
16-L. Munford, a.g.e., s.256
17-https://malatyahaber.com/haber/roma-mozaigini-buldu-ama
18-Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme, HABİTAT II, İstanbul, s.197
19-Ergün Laflı, Peter Liddel, Alev Çetingöz, Timothy Bruce Mitford, “New Names, Status and Family Sentiment in Multiethnic Cappadocia: Greek Inscriptions from the Museum of Malatya” (https://ejournals.epublishing.ekt.gr/index.php/tekmiria/article/view/34979/26536- Erişim, 04.04.2025) Söz konusu bu yazıtlarda; “Helene tarafından kocası için yaptırılan mezartaşı, Anneleri Na için oğullarının yaptırttıkları mezartaşı, Kyrilla tarafından annesi Priska için yaptırılan mezar yazıtı fragmanı, Proklos tarafından Mikke için yaptırılan mezartaşı, Protogenes tarafından karısı Euphratia için yaptırılan mezartaşı ile Mazoubine tarafından kocası Antonius Valens ve annesi Ma için yaptırılan mezartaşı”Bilgisi verilmiştir.
20-Ayşe Gülan ÇELEBİ- Aysun TUNA, “Tarihi Çevrelerde Yaşanan Mekânsal Değişim: Battalgazi (Eski Malatya) Tarihi Kent Merkezi Örneği” Düzce Ün. Orman Fak. Ormancılık Dergisi, cilt: 18, Sayı 2 (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2710158- Erişim, 04.04.2025)
21-Özge Deniz TOKÖZ, “FRONTIERS OF THE ROMAN EMPIRE IN ANATOLIA AS AN ARCHAEOLOGICAL HERITAGE: SPATIAL CHARACTERISTICS AND CONSERVATION IN RURAL LANDSCAPE” (ARKEOLOJİK MİRAS OLARAK ANADOLU'DAKİ ROMA İMPARATORLUĞU'NUN SINIRLARI: KÖYSEL PEYZAJDA MEKÂNSAL ÖZELLİKLER VE KORUMA), İzmir Teknoloji Enstitüsü, İzmir, Temmuz 2024 (Gregory, Roman Military Architecture on the Eastern Frontier/ II, 49-53.)