İnönü Üniversitesi Battalgazi Meslek Yüksek Okulu Bahçe Tarımı Programı Öğretim Görevlisi Gültunay Eren, bağcılığın Türkiye’nin tarımsal faaliyetleri arasında önemli bir yer tuttuğunu, Malatya’nın da bu çerçevede uzun yıllar kayda değer bir konumda olmasına karşın, son 20-25 yıldan bu yana bağcılık alanında gerileme yaşadığını söyledi.
Battalgazi Meslek Yüksek Okulu’nda geleneksel seminerlerin sonuncusunda ‘Malatya’da Bağcılık ve Sorunları’ ele alındı. Seminerin konuşmacısı ise Battalgazi MYO Bahçe Tarımı Programı Öğretim Görevlisi Gültunay Eren’di.
Malatya’da şehir ekonomisinin ağırlıklı olarak tarımsal faaliyetlere dayandığını ve bu faaliyetlerin önemli bir parçasının bağcılık olduğunu belirten Gültünay Eren, bağcılık faaliyetinin Malatya’da uzun bir tarihsel geçmişi olduğuna vurgu yaptı.
Malatya bağcılığının şehir ekonomisinin yanısıra Türkiye’nin tarım ekonomisi için de anlamlı bir büyüklüğe, çeşitliliğe ve özgünlüğe sahip olmasına karşın son 20-25 yıldan bu yana gerileyen bir trend içinde olduğunu belirten Battalgazi MYO Öğretim Görevlisi Gültunay Eren, önceki yıllarda pazara yönelik üretim yapılırken, üretimin şimdilerde daha çok ‘Öncelikle aile ihtiyaçlarını karşılama, arta kalanı da pazara verme şekline’ dönüştüğünü kaydetti.
Kayısı üretiminde Türkiye ve dünyada bir marka değerine sahip olan Malatya’da kayısı konusunda yaşanan kimi sorunlar nedeniyle zaman zaman ‘alternatif ürün’ arayışına girildiğini hatırlatan Battalgazi MYO Bahçe Tarımı Programı Öğretim Görevlisi Gültunay Eren, alternatif ürün konusunda bağcılığı adres gösterdi. Eren “Malatya’da son yıllarda kayısı plantasyonlarının giderek artması gerekli önlemler alınmadığı takdirde kayısı piyasasında tıkanıklıklara yol açabilecektir. Böyle bir durumda üreticiye alternatif olarak sunulabilecek ilk ürün, Malatya’nın hemen her yöresinde yıllardır yetiştirilmesi, besin değerinin yüksek olması ve çok değişik şekillerde değerlendirme olanaklarına sahip olmasından dolayı üzüm olacaktır” dedi.
“Bağ alanları küçülüyor, üretim miktarı düşüyor”
Malatya’daki bağcılık faaliyetlerine ilişkin güncel istatistiksel bilgiler de veren Gültunay Eren, Malatya bağcılığının 2009-2013 yılları arasında yaklaşık 5 bin dekar alan daraldığını söyledi. 2009 yılında Malatya genelinde 64.498 dekar alanda bağcılık yapılarak çok çeşitli, besin değeri ve lezzet kalitesi yüksek üzüm yetiştirildiğini belirten Eren, 2013 yılında üzüm yetiştirilen alan büyüklüğünün 60.775 dekara düştüğünü kaydetti.
Battalgazi MYO Öğretim Görevlisi Gültunay Eren, bağcılık faaliyetinin yürütüldüğü alanların daralması ile doğru orantılı olarak üretim miktarının da düştüğünü belirtti. Malatya’da 2010 yılında, kurutmalık, sofralık ve şaraplık kategorilerinde üretilen toplam üzüm miktarının 16 bin 114 ton olduğunu ifade eden Eren, üretimin 3 yıl içinde 3 bin 185 ton azalmayla 12 bin 929 tona gerilediği bilgisini verdi.
En büyük üretim alanları Malatya Merkez beldeleri, Yeşilyurt ve Arapgir’de
Malatya’daki en büyük üzüm üretim alanlarının Malatya merkezindeki bazı beldeler, Arapgir ve Yeşilyurt ilçesinde olduğunu, bu merkezleri Doğanşehir ve Darende ilçelerinin takip ettiğini belirten Gültunay Eren, mevcut durumda Malatya’da çok uzun yıllardan beri eski usulde bağcılık yapıldığını ve 43.380 dekar alanda sofralık, 6.415 dekar alanda kurutmalık ve 4.665 dekar alanda ise şaraplık üzüm yetiştirildiğini söyledi.
Eren, 2013 TÜİK verilerine göre Malatya’daki bağcılık alanlarının büyüklükleri ve üretim miktarına ilişkin şu bilgileri verdi:
İLÇELER BAĞ ALANI(da) ÜRETİM (ton)
•Merkez 13.400 2576
•Arapgir 4900 1764
•Yeşilyurt 7000 1315
•Doğanşehir 3500 914
•Darende 4480 817
•Yazıhan 2800 510
•Hekimhan 2400 483
•Pütürge 2260 411
•Akçadağ 1620 387
•Battalgazi 100 165
•Arguvan 500 155
•Doğanyol 150 39
•Kale 170 39
•Kuluncak 100 10
Malatya bağcılığında gerilemenin nedenleri neler?
Battalgazi Meslek Yüksek Okulu’ndaki ‘Malatya’da Bağcılık ve Sorunları’ Semineri’nde bağcılıktaki gerilemenin nedenleri de irdelendi.
Bağ alanlarının bir bölümünün yoğun iş gücü istemesinden dolayı kendi haline bırakıldığını belirten Gültunay Eren birçok bağın da özellikle kayısı bahçelerine dönüştürüldüğünü söyledi. Eren, üretilen üzümler için profesyonel pazar organizasyonun olmamasının yanında, kurulu bağlarda yeterli çeşidin bulundurulmaması, bakım işlemlerinin aksatılmasının da fiyat belirlemede olumsuz etki yarattığını kaydetti. Gültunay Eren, “Böylelikle üreticinin bağa olan ilgisi azalmış, bunun sonucunda bakım işlemleri ihmale uğramış ve üretim faaliyeti gerileyen bir trende girmiştir. Ayrıca bağ alanları daha çok yamaç ve kıraç arazilere kaymıştır. Böylece yörelerde tarımsal geçim kaynağı olma özelliğini kaybeden bağcılık, boş emek-boş arazi değerlendirmesi haline gelirken, üretim, öncellikle aile ihtiyaçlarını karşılama, arta kalanı da pazara verme şekline dönüşmüştür” dedi.
Battalgazi MYO Öğretim Görevlisi Gültunay Eren, Malatya’da bağcılılığın gerileme trendine girmesinin diğer nedenlerini ise şöyle açıkladı: “Yörede hala eski bağcılığın yapılması ile floksera zararlısının artması, bağ kanserinin (Agrobacerium tumafaciens) görülmesi bağcılık yapmayı kısıtlayan sebeplerdir. Yeni bağ kurmak yerine, eksilen omcaları tamamlamak amacıyla uygulanan ‘Daldırma Yöntemi’, zamanla büyük yaş farkına yol açtığı için sıraların bozulmasını da hızlandırmaktadır. Yörede yıllık yağış miktarında azalması da üzüm yetiştiriciliğini kısıtlamıştır. Vurgulanması gereken bir başka husus da kırsal alandan kente göçün bağcılığın gerilemesine neden olmasıdır”.
Peki ne yapmalı?
Battalgazi MYO Öğretim Görevlisi Gültunay Eren, seminerde, bağcılığın yeniden canlandırılması ve Malatya’nın tarımsal ekonomisinin güçlü bir aktörü olması için bir dizi öneri de sıraladı. Eren şöyle dedi: “En iyiyi üretmek ve elde edilen ürünü en iyi şekilde değerlendirebilmek için özellikle çeşit /anaç belirleme çalışmalarına başlanılması gerekmektedir. Çünkü yöredeki bağlar, tüketici gereksinimleri ve pazar istekleri dikkate alınarak oluşturulmuş olmayıp çoğunlukla bir koleksiyon parselini andırmaktadır. Bundan dolayı yörede ekonomik olarak başarılı bir bağcılık yapılabilmesi için mevcut çeşitlerin yetiştirilme koşulları ile birlikte fenoljik (çiçeklenme) ve ampelografik (Asmanın organografisi) özelliklerinin de incelenmesine gereksinim vardır. Floksera zararlısına karşı Amerikan asma anacı kullanmak, budama yapılırken hijyen kurallarına dikkat etmek ve aşı işlemi sırasında alınan kalemin de temiz olması hayati önem taşımaktadır. Bağ alanlarının çoğunun küçük olması mekanizasyona ya hiç imkân vermemekte veya makine kullanımı ekonomik olmamaktadır. Bu konuda çeşitli çözüm alternatifleri üzerinde çalışılmalıdır. Malatya’da yaygın olarak yetiştirilen ‘Tahannebi’ ve ‘Kureyş’ gibi ekonomik değeri yüksek olan çeşitlerin kısır olduğu (çiçek yapısı; morfolojik erdişi fizyolojik dişidir.) bilinmediğinden dolayı uygun tozlayıcı çeşit kullanılmamaktadır. Bu da her sene üreticinin silkme olayından şikayet etmesine yol açmaktadır. Bu durum adı geçen çeşit için uygun bir tozlayıcı olan ‘’Kabarcık’’ çeşidinin bağın muhtelif yerlerinde aşılanması suretiyle giderilebilir”.
‘Modern telli terbiye sistemleri kullanılmalı’
Gültunay Eren, bağcılığın geliştirilmesi ve sağlıklı bir üretim yapılabilmesi için son olarak, “Mahalli terbiye sistemlerinden vazgeçilip, modern telli terbiye sistemlerinin kullanılmalıdır. Özellikle de hastalık ve zararlılarla zamanında mücadele edilmelidir” vurgusunu yaptı.
Battalgazi MYO Bahçe Bitkileri Programı Öğretim Görevlisi Gültunay Eren, seminerin sonunda katılımcıların bağcılık konusundaki çeşitli sorularına da yanıt verdi.
HABER-FOTO: Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi