Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine Malatya’dan destek veren 2. Ordu Komutanlığı ve 7. Ana Jet Üssü’nde o dönem görevli 5’i general olmak üzere 24’ü tutuklu 76 sanıklı davanın 10. duruşmasının ilk günlük bölümü tamamlandı. Mahkeme, peş peşe oturumlarla yapılacak olan 2 haftalık duruşmanın ardından kararını açıklayacak.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma salonuna dönüştürülen Yakınca Spor Salonu’nda görülen darbe girişimi davasının 10. duruşması başladı, ilk oturum Pazartesi günü yapıldı. Yargılamada şimdiye kadar 24 oturum gerçekleşti.
Malatya’daki Darbe girişimi davasında 2. Ordu Eski komutanı Orgeneral Adem Huduti ile birlikte 6 general, 5 Albay, 4 Yarbay, 7 Binbaşı, 2 Yüzbaşı, 8 Üsteğmen, 1 Teğmen olmak üzere 33 subay, 4 astsubay, 2 Uzman Çavuş ile 37 er ve erbaş sanık olarak yargılanıyorlar.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın tutuklu 24 sanığı arasında dönemin 2. Ordu eski komutanı Orgeneral Adem Huduti, 2. Ordu eski Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun, 2. Ordu eski İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş, ve 7. Ana Jet Üssü’nün eski Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık ile birlikte 5 generalde tutuklu sanık olarak yargılanıyor. Duruşmaya 10 tutuklu sanıklar katılırken, aralarında Orgeneral Adem Huduti ile diğer general ve tutuklu sanıklar ise bulundukları cezaevinden SEGBİS üzerinden katılıyorlar.
Mahkeme Başkanı İzzettin Duman, 10 duruşmaya başlarken, ara vermeden devam edeceklerini ve esas hakkındaki sanık savunmalarını alıp, kararlarını açıklayacaklarını söyledi. Mahkeme heyetini, bu hafta ve önümüzdeki hafta savunmaları alıp, kararını açıklaması bekleniyor.
Geçtiğimiz 28 Şubat’ta gerçekleşen 9. duruşmada Cumhuriyet Savcısı Muhitin Atlı, esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunmuş ve 5’i general, olmak üzere 32’si rütbeli ve 33’ü er olmak üzere toplam 65 sanık hakkında Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etmiş, diğer sanıklar hakkında ise beraat talebinde bulunmuştu.
Malatya’daki Kalkışma Davası’nın onuncu duruşmasında tutuklu sanıklar, esas hakkında savunmalarını vermeye başladılar.
-“Ordu komutanı, kurmay başkanı gibi bende onlar gibi bekledim”
Esas hakkında savunmasını yapan dönemin 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı eski Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili savunma yaptı.
Tutuklu bulunduğu Osmaniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan SEGBİS üzerinden esas hakkında savunmasını yapan Sevgili, 15 Temmuz'da izine ayrılmayı planladığını ancak kurmay başkanının da izin ayrılacak olması nedeniyle gidemediğini belirerek, “Darbe planlayan bir kişi izin peşinde koşar mı? İzne gitmek için son ana kadar çaba sarf ettim. Darbe planım olsa izin talebim olmazdı” dedi.
Hayatında ilk defa "darbe mesaj emri" gördüğünü ifade eden Sevgili, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Bu konuda tecrübem yoktur. Evrakın bana getirilmesi durumunda hangi yola gidileceğini de bilemezdim. Ordu Komutanı’na ulaştırılma yolunu seçtim. Ordu komutanının konutuna giderek gelen mesaj emrini verdim. Ordu komutanı yolda sürekli Genelkurmay ve sıralı komutanlıklara ulaşmaya çalıştı. Daha sonra ordu karargahına geçtik. Ordu komutanı burada bir taraftan Ankara'ya ulaşmaya bir taraftan da ast birlikleriyle konuşarak, ‘kimsenin yerinden ayrılmaması, emir verilmeden hareket edilmemesi’ talimatını veriyordu.”
Sevgili, 03.20’de ordu komutanının emriyle dışarı çıktığını anlatarak, “Ordu Komutanının emriyle Kemal Keskin'in yanına gittim ve ‘zorluk çıkarmaması’ emrini ilettim. Bu sırada Kemal Yüzbaşı telefonda birisiyle hararetli bir şekilde görüşüyordu. 'Kesinlikle buradan ayrılmayacağım, polisin ordu karargahına girmesi ne demek, ordu komutanı içeride burası bizim namusumuz' dedi” ifadesinde bulundu.
Sevgili, dönemin 2.Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile o dönemde Malatya Valisi olarak görev yapan Mustafa Toprak arasındaki telefon konuşmasına da şahit olduğunu ifade ederek, "Ordu komutanı ateşin kesilmesi için valiyi aradı. Vali de ateş edilmediğini söyledi ancak ordu komutanı telefondan valiye sesleri dinletip 'bunlar ne' deyip, çıkıştı” diye konuştu.
Ordu komutanı ve kurmay başkanının kendisine verdiği emirleri yerine getirdiğini anlatan Sevgili, şunları söyledi:
“Kimseyi suçlamak istemiyorum ama benden yaş ve rütbece büyük olan ordu komutanı, kurmay başkanı gibi bende onlar gibi bekledim. Ordu komutanı ve kurmay başkanının bana verdiği emirleri yerine getirdim. Darbe emrini tasvip etmedim. Elime silah alıp, kimseye doğrultmadım, ateş etmedim, ateş emri vermedim. Yayınlanan mesajda ismimin yer alması bilgim dahilinde değildir. O listeye ismimim ne maksatla sokulduğunu bilmiyorum. Sıkıyönetim listesindeki görevimi kabul etmiyorum."
-“Makam telefonu olduğu için benim çoğundan haberim olmamıştır”
Esas hakkındaki savunmasını yapan dönemin 2.Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı eski Tuğgeneral Zeki Karataş, kalkışma gecesi örgütün sözde Kara Kuvvetleri İmamı Bilal Akyüz ile görüşmediğini ifade ederek, “Söz konusu kişi birçok kişiyi aramıştır ve ne maksatla aradığını bilmiyorum. O gece zaten çok yoğun bir telefon görüşmesi yaşanmıştır. Herkes bir yerleri arıyordu. Makam telefonu olduğu için benim çoğundan haberim olmamıştır” dedi.
Sözde sıkıyönetim mesajlarının çıktısını kimin aldığını ve getirdiğini bilmediğini ifade eden Karataş, “Üç adet mesajın generallerin masasında olduğunu gördüm. Benim ismimin de olduğu söylenen mesajın ekini görmedim. Yurtta Sulh Konseyi’nde hala kimler var bilmiyorum. Bu mesaja 10 dakika içerisinde suratle işlem yapılması gerekiyordu. Mustafa Serdar Sevgili’yle mesajlara baktık ve komutanın görmesi gerekir diye düşündüm. Evrakları ordu komutanına arz için bir süre bekledik, konuyla ilgili hiç kimseyle görüşme yapmadık. Ordu komutanının konutuna iki araçla hareket ettik. Nizamiyeden çıktıktan sonra ordu komutanın konutuna gidişimizi kimin arayıp haber verdiğini bilmiyorum. Konuta vardığımızda arkadaki araçta olduğum için konuşmaları bilmiyorum. Kim ne dedi ne konuşuldu bilmiyorum. Ordu komutanı bir müddet sonra kamuflaj ile çıktı ve ‘karargaha gidelim’ dediğini hatırlıyorum. Evraklar ordu komutanının masasına konuldu, ordu komutanı genelkurmay başkanı ve kara kuvvetleri komutanına ulaşmaya çalıştı” beyanında bulundu.
Örgütün sözde Kara Kuvvetleri İmamı Bilal Akyüz ile görüşmediğini anlatan Karataş, “Kendisini tanımıyorum, samimiyetimiz yoktur. Kendi ifadelerinde de görüşmediğimizi söylemiştir. Söz konusu kişi birçok kişiyi aramıştır ve ne maksatla aradığını bilmiyorum. O gece zaten çok yoğun bir telefon görüşmesi yaşanmıştır. Herkes bir yerleri arıyordu. Makam telefonu olduğu için benim çoğundan haberim olmamıştır. Özel kalem veya emir subayları telefonlara bakıyordu. Önemli bir şey olursa bana iletiyorlardı. Makam telefonu ile darbeciler ile görüştüm iddiası çok mantıklı değil. Eğer darbeci ise başka özel telefondan görüşürdüm, bunu da ayarlamak çok kolay” ifadelerini kaydetti.
Kalkışma gecesi 2.Ordu’nun santralinde herhangi bir hattın kesilmediğini anlatan Karataş, şunları söyledi:
“Televizyondan Genelkurmay'ın ele geçirildiği haberlerini duyunca darbecilerin bizlere ulaşmaması için santrala gittim ancak ordu komutanının santralin hatların kesilmemesi emrini verdiğini söylediler. Hiçbir şekilde santralde hat kesilmemiştir. Ordu komutanının odasında 10’a yakın sivil hat, cep telefonu ve askeri hat vardır. Ordu komutanı o telefonlarda sabah kadar her yerle görüşmüştür. Siz eğer askeri hattı kesseniz bile kendisindeki telefonlarda her yerle görüşebileceğini küçük çocuk bile bilmektedir.”
- “Erbaş ve erler beni suçluyorlar”
Tutuklu sanık eski Binbaşı İbrahim Dede, tüm faaliyetlerinin darbe girişimini önlemeye yönelik olduğunu ifade etti.
Dede, darbe girişimi sırasında nizamiyeden silah sesleri gelmesi ve vatandaşların kışlaya girmeye çalışması üzerine askerlere sözlü uyarı daha sonra havaya ateş açın emri verdiğini savunarak, "Bu emrime uyan bazı askerler havaya ateş açtı. Vurulan sivilin polis ateşiyle mi, havaya açılan ateş sonucu mu yoksa seken mermiden mi vurulduğunun tespit edilmesi lazım. Erbaş ve erler beni suçluyorlar. Tüm faaliyetlerim darbe girişimi önlemeye yöneliktir. Kurmay Başkanı Avni Angun, sıkıyönetim komutanı göründüğü için onu durdurmak için konutuna gittim” beyanında bulundu.
“Ya devlet başa, ya kuzgun leşe düsturunu uygulayan askerim”
Darbe girişiminde darbecilerin başında olduğu, hatta bazı tuğgenerallere emir verdiği öne sürülen tutuklu sanık dönemin 2.Ordu Komutanlığı Hareket Şube Müdürü eski Albay Bahadır Erdemli, esas hakkındaki savunmasında ‘darbeden haberdar olduğu, hazırlık yaptığı’ iddialarını şaşkınlık ve hayretle karşıladığını söyledi.
Erdemli, savunmasında, “Cadı avı senaryosu yazıldığı bu filmde adalet tecelli edene kadar bekleyeceğiz. Darbeyi bastırma amacıyla orduya giren polis ve jandarmanın kaçı FETÖ’cü, FETÖ’den ihraç edildi veya tutuklandı, bunun araştırılması gerekiyor. Kimin darbeci kimin darbeci olmadığının belli olmadığı Arapsaçı bir dönemdi. İddiaların aksine darbeci olmadığımı darbede aktif rol almadığımı bir kez daha altını çizerek tekrarlıyorum. Ya devlet başa ya kuzgun leşe düsturunu uygulayan asker olarak adaletin tecelli edeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“ZPT ile keşif yapmaya gitmiştim”
Tutuklu sanık dönemin 2. Ordu İstihkam Alayı Tabur Komutanıeski Yarbay Ahmet Üçbudak, ZPT’yle Altay Kışlası’ndan çıkıp, 2.Ordu Karargahı’na gitmelerine ilişkin, “Biz gitmeseydik 2.Ordu Karargahına yönelik gerçekleştirilebilecek bir kanlı operasyonla birçok asker ve sivil şahıs ölmüş veya yaralanmış olacaktı” diye savunma yaptı.
Üçbudak, sivil halk, jandarma ve polisin üzerine ateş etmediğini savunarak, “Keşif maksadıyla çıktığımız kışlada, iki ZPT’de de uçaksavar mühimmatı olmadığı ordu komutanlığından indikten sonra ateş etmediğim ifadelerde vardır. Araçtan inince üzerimize yoğun ateş açılmıştır, ateş etmediğimiz ifadelerde görülmektedir. Mehmetçik kendi kışlasını korumak için ateş açmıştır. Üzerimde 4 kurşun bulunmaktadır” diye konuştu.
Durumu anlama ve keşif için insani bir amaçla ZPT’yle 2.Ordu Karargahına gittiklerini öne süren Üçbudak, şunları söyledi:
“Gitmemizin tek sebebi ölü ve yaralılardan duyduğumuz üzüntü ve durumu anlamaya yönelik keşif maksadıdır. Keşif ve insani maksatlı gidişimizin darbe olarak nitelendirilmesi maksatsızdır. Biz gitmeseydik, 2.Ordu Karargahına yönelik gerçekleştirilebilecek bir operasyonla birçok asker ve sivil şahıs ölmüş veya yaralanmış olacaktı.”
“Mühimmat nakliyle ilgili büyük bir zincirin halkasıyım”
Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan dönemin Malatya 2.Kara Havacılık Alay Komutanlığı görevine devrettikten sonra darbeye destek için yeniden bu birliğe giderek komuta etmek istediği de iddianamede yeralan eski Kurmay Albay Mustafa Özkan, “Ben bu mühimmat nakliyle ilgili büyük bir zincirin halkasıyım. Bir gün önce Türkiye’de her şey normal ama iddia darbeyi önceden bildiğim yönünde, bunu reddediyorum” dedi.
SEGBİS üzerinden esas hakkında savunmasını yapan Özkan, eğitim için kullanılmak üzere mühimmattın Ankara’ya istendiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Ben bu mühimmat nakliyle ilgili büyük bir zincirin halkasıyım. Bir gün önce Türkiye’de her şey normal ama iddia darbeyi önceden bildiğim yönünde, bunu reddediyorum. Hiçbir şey gizli yapılmadı. Hiçbir şeyden şüphelenmedim. O mühimmatların kullanılıp kullanılmadığını bile bilmiyorum. Darbeye yönelik hiçbir faaliyette bulunmadım.”
Özkan, görevi devrettikten sonra tekrar görevi devralmadığını savunarak, “Ben o gün 2.Ordu Kurmay Başkanı’nın emri üzerine yeni alay komutanına yardımcı olmak maksadıyla gittim, sivildim. Resmi üniforma giymedim. Görevi devrettim ve komutanımızın emri gereği oraya intikal ettim ve darbeye yönelik bir faaliyette bulunmadım” dedi.
Tutuksuz yargılanan Yarbay Suat Özocak ise esas hakkındaki savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddetti ve beraatını talep etti.
Duruşmaya Salı günü devam edilecek.
Burhan KARADUMAN, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com