SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya'dan.. Murat'ın Öyküsü..

A- A+ PAYLAŞ

Dostoyevski, Karamazov Kardeşler adlı eserinin bir yerinde roman kahramanı Zosima dedeye şöyle söyletiyordu ‘Aslında herkes acısını yalnız yaşıyor. Yalnız yaşıyor acısını herkes…’

...

Bu haberimizin konusu, genç yaşına karşın, yaşamında "dram, acı" hep yoğun olmuş, bir hemşehrimiz.. Haberi hazırlayan arkadaşımız muhatabını dinlerken zorlandı.

Murat Hasçelik.. 25 yaşında.. Kendisine, annesinin bir kez daha hayat vereceği bir operasyonun öncesinde.. O'nu dinlerken, hüzünleniyoruz..

Murat, hasta bir genç.. Hani derler ya “has Malatya çocuğu” ama hasta..

Henüz dokuz yaşındayken Sümerbank işçisi olan babasının ani ölümüyle yetim kalmış kendinden üç yaş büyük ablası ve fedakâr annesi ile hayata tutunmuşlar.

Askerlik çağı geldiğinde tereddütsüz ve tecilsiz koşmuş “peygamber ocağına”. Güçlü fiziği ve sağlıklı görüntüsü onu asker ocağında “komando” kılmış. “iki kış geçirdim” diyor Murat muhabirimize.

Devamında ise anlatıyor.. “Şırnak Çakırsöğüt Komando Tugayı'nda yaptım askerliğimi. Her arkadaşım gibi vatan için üzerimize düşenin fazlasını yapma gayreti içindeydik. Kış koşulları zorluyordu hepimizi. Soğuk kış geceleri kar altında uyumak zorunda olduğumuzda dahi sorumluluğumuzu yüksek bir bilinçle idrak ediyorduk. Askerlikteki en zor anım ablamın SLE denilen bir hastalığın pençesinde beklenmedik ölüm haberini almam oldu. Babamın ardından yirmi beş yaşındaki ablamı da kaybetmiştik.’Acı’ tarif edilmiyor ki ne desem!..”

Gözlerinin buğulanmasına aldırmadan anlatmaya devam ediyor Murat hüzünlü hikâyesini:

“Teskeremi aldığımda ülkeme hizmet edebıleceğim bir yol ve bir meslek olarak uzman çavuş olmaya karar verdim. Girdiğim sınavda başarılı olup uzman çavuşluğa kabul edildim. Ancak o günlerde başımdaki aşırı ağrılar için gittiğim doktor iki böbreğiminde iflas ettiğini bunun da askerde geçirdiğim soğuk kışların bünyeme kazıdığı bir maraz olduğunu söyledi.

On gün kadar komada kalmışım. Zavallı annem geceler boyunca başımda ağlamış. Allah’a yalvarmış hayata dönmem için. Yüce Yaratıcı beni anneme bağışladı” diyor, Murat mütebessim yüzüyle annesine bakarak.

Murat, şimdi haftada üç kez Malatya da diyalize giriyor.

Karamsar görünmüyor, hatta gülücüğün gürbüz yüzüne yakıştığını bildiğinden midir nedir hep gülümsüyor. Umudunu da hiç yitirmemiş iyileşeceğine inanıyor.

Çünkü anacığı Mahiye hanım, yapılan tetkikler sonucu uyum sağlayan iki böbreğinden birisini oğlu Murat'a verecek önümüzdeki günlerde.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yapılması tasarlanan operasyon, Hasçelik ailesinin yaşamsal umudu olmuş durumda. 24 Eylül'de Murat ve Mahiye hanım İstanbul'a gidecekler. 27 Eylül'de ise anne oğul için Cerrahpaşa'daki yaşam maratonu başlayacak.

“Malatyalı'lardan bir talebin var mı?” diye soruyoruz Murat'a.. Var belli ki.. Devam ediyor..

“Evet var. Bütün hemşehrilerimden ben ve annem için gönül dualarını talep ediyorum. Ameliyat odasına anacığımla birlikte girdiğimde yanımızda olmasalar da dualarıyla elimizden tutsunlar istiyoruz. Bunu orada hissedebilirsek inanıyorum ki annem ve ben sağlığımıza kavuşup döneceğiz Malatya'ya. Hemşehrilerimizin dua ve temennileri kalbimize açan çiçekler olup bizi güçlü kılacaktır. Buna ihtiyacımız var.”

...

55 yaşındaki Mahiye Hanım.. "Oğluma canım feda.." diyor da, başka birşey demiyor..

...

"Sadece dualarını istiyorum" diyen işsiz- güçsüz Murat, tüm vakarı ile başka bir talepte bulunmuyor, ama.. Annesinin kendisine bir kez daha can vereceği o operasyondan sonra, çalışabileceği bir iş için sürdürecek mücadelesini.. İşte o zaman, destek olmalı, hayırsever bir Malatyalı işadamı..

..

Bu genç adamın içimizi burkan gerçek yaşam öyküsü Cerrahpaşa hastahanesinin soğuk duvarları arasında son bulmasın diye dua edeceğiz.

FOTOĞRAF: Murat Hasçelik, kendisine böbreğini verecek olan annesi Mahiye Hanımla birlikte..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız