İnönü Üniversitesi Malatya Meslek Yüksekokulu İnşaat Teknolojileri Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi, İnşaat Mühendisi Vehbi Aluçlu, ERTV’ de Hülya Kaya ile Güne Bakış programına konuk olarak deprem sonrası ve bugüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Pandemide herkes doktor, depremde herkes uzman oldu!”
Bir dönem İnşaat Mühendiseri Odası Başkan Yardımcısı da olan Aluçlu, "Pandemide herkes doktor olmuştu, bu defa herkes deprem uzmanı, inşaat mühendisi oldu. Tabi ki, kimseye bir şey diyemeyiz. Bizler de yıllardır açıklamalar yaptık, maalesef sesimizi duyuramadık. Yetkililere dosyalar teslim ettik, hiçbirisi gündeme gelmedi. Şimdi biz yanlış noktadan hareket ediyoruz, biz fayları konuşuyoruz. Artçı mıydı? öncü müydü? Sürekli bunları konuşuyoruz. Oysa bizim yapmamız gereken tek şey binaları konuşmak. Binalarımız yapılırken, kontrol edildi mi? Kontrol edilmedi. Biz bunları biliyoruz. Yıllarca kontrol mekanizması çalışmadan binalar üretildi. Şimdi ne yapmamız gerekiyor, gelecekle ilgili nasıl planlamalar yapmak gerekiyor? Malatya'yı depreme bundan sonra, nasıl hazırlamamız gerekiyor? Yeni inşaatlar yapılacak, bu inşaatların nasıl yapılmasını gerektiğini konuşmamız gerekiyor. Fayları konuşarak fay uzmanı olduk, gördüğünüz gibi her konuda da farklı açıklamalar geliyor. Artçı, öncü, Yeşilyurt Fayı, Çöşnük Fayı, Kuzey Anadolu Fayı, Malatya Fayı, bunların hepsi daha önce konuşulan şeyler” dedi.
“Aslında bizim binalarımızı konuşmamız gerekiyor”
Öğretim Görevlisi Aluçlu, "Deprem, vatandaşlarda büyük panik yapıyor, ama sağlam binada olsak bu tedirginlik olmaz. Sivrice Depreminden sonra bir miktar duyarlılık başladı.6 Şubat depremlerinden sonra daha duyarlı hale geldi. Ama süre geçtikçe unutmaya başlayacağız. Şu an artçılar devam ediyor, çevrede beklediğimiz, 3 büyük deprem daha var. Artçılar devam ettiği için halkın gündeminde, ama aslında bizim binalarımızı konuşmamız gerekiyor. Binalar hakkında ne yapabiliriz? Binalar yoruldu mu? Binaların rapor değerlendirmesini güncelliği var. 60 bin deprem olmuş. Ana depremlerin ardından büyük depremlerle karşılaştık. 6 büyüklüğün üzerinde de karşılaştık. Bu hasar tespitlerinde sonra binamızın durumu ne hale geldi, bunları bilmek lazım" ifadelerini kaydetti.
“Orta hasarlı binaların hasar tespiti gözlemsel değil, deneysel olarak yapılmalı”
Aluçlu, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bu depremde başlangıçta sahaya tecrübesiz elamanları göndererek, yüzeysel, gözlemsel tespitler yaptı. Belki envanteri belirlemek amaçlı yapılabilirdi. İkinci ve üçüncü tespitlerin çok daha titiz yapılması gerekir. İki çeşit tespit var, gözlemsel tespit ve deneysel tespit. Bu tespitlerin aslı deneysel tespittir. Ağır hasarlı binalarda gözlemsel tespitle, bu binanın yıkılmasına karar verilebilir. Ama Orta Hasarlı dediğiniz zaman durmanız gerekiyor. Orta Hasarlı binanın taşıyıcı sisteminde hasar var. Fakat burada kafalar karışıyor, hasarın miktarı ne kadar, kolonda, kirişte çatlak var ama bu çatlaklar ne kalınlıkta ve ne kadar derinlikte bunun iyi tespit edilmesi gerekiyordu. Ama bunlar çok iyi tespit edilmedi. Bu işin olması gereken şu, biz binamızın gerçek durumunu öğrenmek istiyorsak, deneysel sonuç olmadan bu tespitlerin geçerli olması mümkün değil. Az hasarlıyı tespit ettin, ağır hasarlıyı tespit ettin, o yıkılacak. Ama orta hasarlıyı mutlaka deneysel sonuç doğrultusunda binaya ne yapılması gerektiğine karar vermelisiniz " dedi.
Aluçlu, “Orta hasarlı binalara performans analizi yapılacak mı? Sorusuna, "Aslında yapılması gerekiyor. Şu anda belirsizlik hala devam ediyor. Bugün itibari ile dilekçenizi verdiyseniz, ben bu binanın mahkemelik süreci var ya da bu binanın tekrar performans analizini yaptırmak istiyorum. Gerçek anlamda durum tespiti yapmak istiyorum diyorsanız dilekçenizi vereceksiniz, belli bir süre içerisinde güçlendirme projesini yapacaksınız. Performans analizini yapacaksınız ilerde de güçlendirmesini yapacaksınız" şeklinde cevap verdi.
“Performans raporlarını neye göre kabul etmiyorlar, bunu açıklamaları lazım”
“Belediyeler, performans analizinin lisanslı firmalar, üniversitelere yaptırılırsa kabul ediyorlar mı?” sorusuna karşılık ise Vehbi Aluçlu şunları söyledi:
"Bazılarını kabul ediyorlar, bazılarını kabul etmiyorlar. Duyduğumuz şeyler var. Bize gelen şikayetler var. Bunu buradan soralım, üniversiteler yapıyorsa ya da lisanslı firmalar yapıyorsa bunun hangisinin kabul edilip, hangisini edilmeyeceği, vatandaşlara bilgi olarak verilseydi, vatandaşlar kabul edilmeyen kurumları en azından devre dışı bırakırlar. Şimdi yaptırmışlar, benim eşim dostum çok arıyor, öğrencilerimin yakınları arıyor. “Biz şuraya yaptırdık belediye kabul etmiyor.” Tamam kabul etmiyorsun ama neye göre kabul etmediğini, şeffaf bir ortamda ifade etmen gerekiyor. Performans analiz yapan firmanı lisanslı olup olmadığına mı bakıyorsunuz yoksa bu üniversitede yapılan analizleri yapan cihazların kalibrasyonu ile ilgili bir sorununuz mu var.? “Falanca üniversitelerin yaptığını analizi kabul etmiyorum” Şimdi o üniversitenin cihazlarının kalibrasyonu ile ilgili bir sorun varsa bunu da ifade etsinler şeffaf olmak lazım. Çevre ve Şehircilikte görevini tam olarak şeffaf yapmıyor. Şeffaf olarak hiçbir şey yapmıyor. AFAD ve Çevre ve Şehircilikte sınıfta kaldı."
“Siyasilerin baskısıyla değişiklik yapıldığı duyumlarımız var"
Aluçlu, 16 yıl Mühendisler Odasında yöneticilik yaptığını belirterek şöyle konuştu:
“Sivrice Depreminden sonra bize ilk başta binalarının ağır hasarlı olması için torpil yapmak için telefonlar gelirken, işin aslını öğrenip, herkese ev verilmeyeceğini öğrenince, ağır hasarlı binaları, az hasarlıya dönüştürülmesi için torpil istediler. Bugün bu tür istek telefonları 100 katı, 500 katı arttı. Biz kesinlikle bu tür şeylere girmedik, bundan sonra da girmemiz mümkün değil. Bu konuda değişik iddiaları var parayla, siyasilerin baskısı ile değişikliklerin yapıldığı duyumlarımız var. Bu karmaşanın içinde vatandaşlara nasıl hareket edecekler? Özellikle ağır hasarlı binalar zaten yıkılacak onlara bir şey demiyoruz. Yılbaşına kadar hepsi bitecekti, ama 10 bin yıkılmayan bina var. Yaklaşık 2 bin 500 fazla orta hasarlı bina var, bir kısmının oturma ruhsatı var, bir kısmının yok. Problem o kadar çok ki uygulanan projesi ile çizilen proje uymayan, aftan yararlanan inşaatlar var, onlar ne olacak bir kaç kat kaçak çıkmış, çıkmaları var, aftan yararlanan binalara güçlendirme onayı verilecek, oturma izni olmayan binaya güçlendirme onayı verilmeyecek. Parası yoktu imar affından yararlanamadı. Para yatırıldıktan sonra izin alabildiler, belediyelere gelir elde ettiler. Yapılan doğru bir şey mi? Asla doğru değil. Oturma izni olmayanlar şu an devre dışı gibi görünüyor. Bunlara da bir imar affı çıkarılacak diye düşünüyorum.1500 binayı bir ihlalden dolayı görmezden gelemeyiz.”
“Bugüne kadar bir istifa gördük mü?.”
Aluçlu, “Bugüne kadar bir istifa gördük mü? Peki bir tane suçu kabul eden birini gördük mü? Suç o kadar çok kişinin ki, özellikle belediyenin el kaldırarak, imar izni veren, Belediye meclis üyelerinin bir tanesinin açıklama yaptığını gördük mü? Peki, bu inşaatlar tek blok yerine 3 blok yapılsaydı , aynı inşaat alanına 3 temel atacaktı, 3 çatı yapacaktı, 3 blok yapılsaydı biz bu vahim duruma düşmeyecektik. Bir tane sorumlu istifa etmedi. Biliyorsunuz bir Japon inşaat mühendis kendisinin sorumlu olmadığı bir durum da dahi, ben inşaatı kontrol edemedim, yetişemedim diye suç benim diyerek intihar etti.” diye konuştu.
“Malatya'ya yapılacak en büyük kötülüktür”
Vehbi Aluçlu, “Çarşıya merkeze 10.000 tane 26 metrelik fore kazık çakmak ne demek, siz oraya gökdelen mi? yapacaksınız. Ben maliyetini çıkardım 350 milyon TL. Net bir proje yok. 2 ve 4 katlı bina için 10 bin fore kazık ne demek. Burası için zemin iyileştirmesi yapılabilir. Fore kazığa göre belki on kat daha uygun maliyetli olur. Çarşı Merkezde bu yoğunluk ne? 4 bin 700 iş yeri yıktınız, 5 bin küsür işyeri yapıyorsunuz.10 bin tane ev yapıyorsunuz. Malatya’ya yapılacak en büyük kötülüktür. Oraya yapılacak 5 bin küsür işyeri 10 bin tane ev Malatya'nın geleceğini karartacak. Projeler artık görsel olarak çıktı, maketini ortaya koyacaksınız artık.
Bir bilim adamı çıkıyor binalarda yorulma yoktur diyor. Binamız 60 binin üzerinde artçı depremle, ana depremlerle sarsıldı. Bu ne anlama geliyor kolon, kiriş birleşim noktalarında ekstra gerilme kuvveti oluyor. Tren rayları zaman zaman değiştirilir yorgunluktan, betonda zamanla yorulur” dedi.
“Fuzuli Caddesi'nin altındaki akışkan yeraltı suyu”
Yeraltı suları ile ilgilide konuşan Vehbi Aluçlu şunları söyledi:
“Fuzuli caddesi altındaki su yukardan aşağıya doğru eğimli bir şekilde akıyor, Yani durgun değil akışkan yeraltı suyu. Durgun su olsa idi, salınım sırasında binamızın bir, iki kat yere batmasına yada sağa sola devrilmesine sebep olurdu. Daha önce Kernek'te çıkan suya beton bastık, daha sonra suyu yeniden çıkardık Derme kanalına bağladık. Belki bunu yapmasaydık bir kaç binada zemin sıvılaşması nedeniyle batma veya devrilme görebilirdik. Yine Akpınar içinde aynı durum geçerli. Aşağıya doğru bir akış var. Bostanbaşı, alüvyon zemin tabakası çok kalın orda da aşağı bir yeraltı suyu akışı var, yeraltı suyu bu depremlerde yüzeye çıkamadı demek doğru olur.”
Aluçlu açıklamalarında son olarak şunları kaydetti:
“Malatya'nın etrafında 3 tane kırılmamış fayı var. Sürgü'den başlayan Erzincan'a uzanan Malatya Fayı ve Ovacık Fayının birleştiği yaklaşık 220 kilometre uzunluğunda fay hattı var. Bu fay kırılmadı. Tek seferde kırılması durumunda farklı, iki seferde kırılmasında farklı büyüklükte deprem olabilir. Erzincan, Bingöl arasında bir fay var, bir de Palu, Bingöl arasında kırılmamış fay hattı var. Bu üç fay kırılacak. Malatya fayı merkeze çok yakın olduğu için çok şiddetli hissedilecek, diğer faylar bize yaklaşık 200 kilometre uzakta olduğu için 7 büyüklüğündeki deprem belki 6 büyüklüğünde gibi bize ulaşacak.”
DERLEYEN: Savaş BARIŞ, malatyahaber.com- ER TV