Şair, yazar ve fikir adamı, karşılıksız aşkına yazdığı 'Mona Roza' şiiri dillere destan olan Sezai Karakoç, 88 yaşında hayatını kaybetti.
SACİT ONAN'ın sesinden Mona Roza Şiiri'ni dinlemek için tıklayınız:
[embed]https://www.youtube.com/watch?v=zTWf3UGA3hQ[/embed]
Karakoç, I. Dünya Savaşı'nda Kafkas cephesinde çarpışırken Ruslara esir düşen tüccar Yasin Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak Diyarbakır Ergani'de 22 Ocak 1933'te dünyaya geldi.
"Vefatını derin teessürle öğrendim"
Çocukluğu Ergani, Maden ve Piran’da (Dicle) geçen usta edebiyatçı, 1944'te Ergani'de ilkokulu bitirdi. Aynı yıl parasız yatılı kaydolduğu Maraş Ortaokulunu 1947'de bitiren şair, 1950'de Gaziantep Lisesinden mezun oldu. İlkokulda Battal Gazi kitaplarını, Ahmediye ve Muhammediyeleri okuyarak, dinleyerek büyüyen Karakoç, ortaokulda ise Namık Kemal, Ziya Paşa, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'in eserlerini okudu.
Karakoç, okumaya olan ilgisi ve sevgisiyle lise yıllarındayken okuduğu eserler arasına Batı klasiklerini de ekledi.
Üniversiteye başladığı yıllarda Doğu ve Batı klasiklerini bitirmişti
Üniversiteye başladığında Doğu ve Batı klasiklerini bitiren usta kalem, daha sonra kazandığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin (SBF) sınav sonuçlarını beklerken, Necip Fazıl Kısakürek ile tanışmak üzere yanına gitti. Ortaokul ve lise yıllarında Büyük Doğu'nun tutkulu bir okuyucusu olan Karakoç, Kısakürek ile tanıştıktan sonra ise bir daha hiç ayrılmadı.
Karakoç, 1950’li yıllarda Büyük Doğu’nun sanat edebiyat sayfalarını yönetti, 1955'te de üniversitenin maliye bölümünden mezun oldu.
Maliye Bakanlığında Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümünde 1955'te çalışmaya başlayan edebiyatçı, girdiği sınavı kazanarak 11 Ocak 1956’da maliye müfettiş yardımcısı oldu. Edebiyatçı Karakoç, 1959'da gelirler kontrolörü olarak İstanbul'a atandı, görevi gereği yurdun birçok yerini görme imkanı buldu.
Şair Sezai Karakoç, 1960-1961'de Ankara ve Ağrı'da askerlik görevini tamamladı.
İlk eserleri 1950'li yıllarda okuyucuyla buluştu
İlk eserleri 1950’li yıllarda Büyük Doğu’da yayımlanan Karakoç, 16 Aralık 1963’ten itibaren değişik aralıklarla Yeni İstanbul gazetesinde, "Karakoç" imzasıyla günlük yazılar kaleme aldı.
Sezai Karakoç, Türk edebiyatının en sevilen şiirlerinden biri haline gelen "Mona Rosa" şiiriyle okuyucunun kalbinde taht kurdu.
Yeni İstiklal, Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah gazetesinde yazmaya başlayan Sezai Karakoç, 1 Temmuz- 31 Ağustos 1974 arasında Milli gazetede "Sur" başlığı altında yazdı.
Edebiyat çalışmalarına daha çok vakit ayırabilmek için resmi görevinden istifa eden Karakoç, 1990’da şiir ve yazılarında, dergilerinde, kitaplarında ortaya koyduğu dünyayı gerçekleştirmek için Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl bu partinin genel başkanlığı görevini yürüttü. Diriliş Partisi, 19 Mart 1997’de kapatıldı.
Bu tarihten itibaren Diriliş dergisi dışında hiçbir yerde yazmayan Karakoç, dünya savaşlarından yenik çıkan İslam dünyasının yeniden dirilişini amaç edindi. Bu uğurda, yazı hayatı boyunca diriliş kavramı çevresinde zinde bir bilinç uyandırmaya çalıştı; başta şiir, siyaset ve düşünce olmak üzere, dünya Müslümanlarının uyanışına eserleriyle emek verdi.
Edebi ve düşünce hayatını diriliş nesli olarak tanımladığı gençliğin yetişmesine adayan Karakoç'un şiirleri Büyük Doğu, Hisar (1951-54), Mülkiye (1952-53), İstanbul (1953-57) Şiir Sanatı (1955), Hamle (1955), Pazar Postası (1957-58), Türk Yurdu (1959), Hür Söz (1961), Soyut (1965), Hilâl (1965) ve Diriliş (1960-92) dergilerinde yayımlandı.
Usta kalemin "Mona Roza” şiiri 1950'li yılların başlarında büyük ilgi görürken, ikinci şiiri "Rüzgâr" Hisar (Şubat 1951) dergisinde çıktı.
88 yaşında hayata veda eden usta edebiyatçının cenazesi Çarşamba günü ikindi namazını müteakip Şehzadebaşı Camisinde kılınacak cenaze namazının ardından caminin haziresine defnedilecek.
SIRRIN DİĞER KAHRAMANI 'MONA ROZA'
Bu arada, odatv4.com, Karakoç'un ölümü üzerine, 'Mona Roza' şiirini yazdığı karşılıksız aşkı Muazzez Akkaya' ile konuştu:
odatv4. com'da 'Aşkından son veda' başlığıyla yayınlanan haberin bir bölümü şöyle:
"Şair Sezai Karakoç’un "Mona Roza" şiiri karşılıksız bir aşkın isyanıydı...
Şiirin her kıtasının başındaki harfler yan yana getirildiğinde ortaya çıkan "Muazzez Akkayam" mesajı platonik bir aşkı anlatıyordu...
Kuşaktan kuşağa aktarılan, hakkında efsaneler üretilen bu hüzünlü hikaye şu sözlerle başlar:
"Mona Roza siyah güller ak güller / Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak / Kanadı kırık kuş merhamet ister / Ah senin yüzünden kana batacak / Mona roza siyah güller ak güller."
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri yazılan ve yıllarca ortaya çıkmayan bu sırrın diğer kahramanı ise Muazzez Akkaya'dır...
Karakoç'un büyük aşk duyduğu Akkaya, Sezai Karakoç'a bugün Odatv'den veda etti.
Odatv'ye konuşan Akkaya çok üzgün olduğunu belirtti. Akkaya "Hay Allah üzüldüm. Evlenmemiş olmasına üzüldüm açıkçası keşke o kadar bağlı olmasaydı. Yani ben sebep olmadım İnşallah..." dedi.
Mülkiyede tanıştıklarını, tek fotoğraflarının da Mülkiye'nin geleneksel İnek Bayramı'nda olduğunu söyleyen Akkaya "İyi bir insandı, sınıf arkadaşımdı. Kader, kısmet mi diyelim bilmiyorum, nur içinde yatsın. Ben onun mutlu olmasını isterdim" ifadeleriyle son kez veda etti.
Mülkiye'nin en alımlı kadınlarından biri olan, aynı sıraları paylaştığı Cemal Süreyya'nın cebine gizli gizli şiirler koyduğu, Sezai Karakoç'un akrostişler yazdığı o günleri Akkaya şöyle anlattı:
"Mono Roza şiirinden ikinci sınıfa haberdar olmuştum. Aynı sınıfı paylaştığım Altan Öymen'in eşi Aysel Öymen çok güzeller şiirler yazan biri var demişti."
Karakoç, şiirin ilham perisi olan Akkaya'ya 1952 yılında bir şiir gecesinde okudu... Akkaya o günü ve şiirin okunduğu anda ne hissettiğini şu sözlerle anlattı:
"Şiir gecesi olmuştu, o şiiri okumuştu. Valla yakınlık duyamadım. Çalışkan bir arkadaştı. Ama pek düşünmüyordum aynı sınıftan biriyle... Cemal Süreyya ile aynı sınıftaydık. O da cebime şiirler koyuyordu. Evlendi yuva kurdu."
Yıllar sonra platonik aşkı Muazzez Akkaya ile Sezai Karakoç peki hiç karşılaşmış mıydı...
Belki de hayatın cilvesi...
İkisi de Maliye'de çalışmaya başladı ama aralarında bir şey olmadı..."
MONO ROZA ŞİİRİ..
Karakoç'un, akrostiş* sanatıyla her kıtasının baş harflerinden 'Muazzez Akkayam' adını oluşturduğu unutulmaz şiiri şöyle:
"Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
___
*AKROSTİŞ: Şiirdeki dizelerin veya kıtaların ilk harflerinin bir araya gelmesiyle bir kelime veya kelime grubunu ortaya çıkaran şiir sanatıdır. Divan edebiyatımızda bu sanata istihrac ve muvaşşah denirdi.
_________
Ankara, AA- odatv4.com- malatyahaber.com