SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Müşavere Ederek Malatya'ya Getirmeye Karar Verdik"

0
Güncellendi - 2021-02-18 00:57:44
A- A+ PAYLAŞ

"SAYIN VALİYE, SAYIN BAŞSAVCIYA, SAYIN İKİNCİ ORDU KOMUTANINA.."  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gara'da PKK tarafından şehit edilen Türk vatandaşlarının aileleriyle yaptıkları görüşmelere ilişkin "Biz, bu ailelere sadece bir vatandaş muamelesi yapmadık, Allah şahittir, evlat olduk. Her üç ayda bir görüştük ama kimlerin nasıl görüştüğünü, bu ailelerimizi nasıl istismar etmeye çalıştıklarını, nasıl PKK'ya yönelik yeni bir alan açmak için çaba sarf ettiklerini söyleyeceğim." dedi.

Soylu, TBMM Genel Kurulunda, Irak'ın Kuzeyi Gara bölgesinde icra edilen Pençe Kartal-2 Harekatı hakkında bilgi verdi.

Bugünün hüzünlü bir gün, yas günü olduğunu dile getiren Soylu, milletin, ülkenin ve şehit ailelerinin acısını paylaşmanın, bulundukları görevden daha ziyade bir evlat, bir insanlık ve aile vazifesi olduğunu ifade etti.

Gara'da şehit olanların aileleriyle kaçırıldıkları günden itibaren 5-6 yıldır tek bir aile olduklarını, dertleriyle dertlendiklerini belirten Soylu, şehitlere Allah'tan rahmet diledi, bu operasyonda şehit olan kahramanların yakınlarına başsağlığı, yaralananlara ise geçmiş olsun dileklerini iletti.

Soylu, dün bir şehit cenazesine katıldığını belirterek, "Ünzile teyzeyi dün tanımadım. İçişleri Bakanlığımın ilk gününden itibaren evladı nasılsa biz öyleyiz. Dün, Balıkesir'de evladını toprağa veren Sülbiye anneyi dün tanımadım. Eskişehir'deki Ayşe Güler ablamızı dün tanımadım. Gardırop siyasetçisi değiliz biz, gönlümüzle üzerimize düşen meselenin nasıl yapılabileceğini bilerek, bu meseleleri milletimize layık bir şekilde gerçekleştirebilmek için, bize verilen sorumluluğu bu dünyada da öte dünyada da yerine getirebilmek için çaba sarf eden arkadaşlarınızız." diye konuştu.

Ünzile teyzenin, kendisine bir cümle söylediğini aktaran Soylu, "İlkin anlamadım, bir daha eğildim, evladıyla ilgili, acısıyla yüreğiyle ilgili bir şey söylemedi. Üç defa 'Dik durun, dik durun, dik durun.' dedi." ifadelerini kullandı.

Soylu, dün gece 12 aileyi aradıklarını belirterek, şehitlerden Müslüm Altıntaş'ın babası Şevket Altıntaş'ın cümlesine işaret ederek, "Söylediği cümle, belki de hayatım boyunca benim peşimden gelecek cümledir, 'Başımız sağ olsun.' demeye gerek kalmadan, 'Gam yok, keder yok Bakan Bey.' dedi. Sözümün tamamını kesti. Birçok şehit cenazesine katılıyorum ama bu kadar uzun ve yorucu bir süreçten sonra ailelerin bu metaneti ve ortaya koydukları bu sabır, bu milletin ruhunun kendilerinin tamamen vücudunda bezenmiş hali, bize dün akşam bir ders daha verdi." değerlendirmelerinde bulundu.

"Bu çocuklar, ailesinin, eşinin yanından, çocuğunun yanından kaçırıldılar"

Bakan Soylu, şehit edilen Türk vatandaşlarına ilişkin, "Bu çocuklarımızın hiçbirisi pikniğe giderken, terörle mücadele içerisindeyken bir operasyondayken de kaçırılmadı. Açık bir şekilde söylemek istiyorum, bu olayın duyulduğu ilk andan itibaren, Avrupa ve Amerika, FETÖ'nün PKK inşasıyla gerçekleşen sosyal medya, diğer birtakım cereyanlar içerisinden söylenenler, elbette ki bir amaca matuf bir şekilde söylenmektedirler. Hem acımız var hem bıçağı içimize sokup biraz daha kanırtmak için söylemektedirler. Bu çocuklar, ailesinin, eşinin yanından, çocuğunun yanından kaçırıldılar." diye konuştu.

Soylu, Malatya'ya annesi ve babasına, kendisine hazırlanan baklavayı yemek için giderken, kimisinin ise ana babasına bayram ziyaretinden dönerken, 2016 yılında en son kaçırılanların ise Açıköğretim sınavına giderken yoldan PKK terör örgütü tarafından kaçırıldığını anlattı.

Bu olaya ilişkin süreci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere 4,5-5 yıldır yaşadıklarını dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz, bu ailelere sadece bir vatandaş muamelesi yapmadık, Allah şahittir, evlat olduk. Her üç ayda bir görüştük ama kimlerin nasıl görüştüğünü, bu ailelerimizi nasıl istismar etmeye çalıştıklarını, nasıl PKK'ya yönelik yeni bir alan açmak için çaba sarf ettiklerini söyleyeceğim. Hepimizin derdi, sadece benim derdim değil. Bu Meclis'teki herkesin, milletimizin derdi. Derdimiz ne bizim Gara'da? Niçin Avaşin-Basyan, niçin Hakurk, niçin Sinat-Haftanin? Niçin buralara giriyoruz? 2019 yılında terör örgütünün yaptığı tacizlerin yüzde 70'i o bölgelerden bize geldi. Allah razı olsun Türk Silahlı Kuvvetleri'mizden. Minnettarız, ölümü korkutarak o bölgelere gitti. Biz de içeride terörle mücadele ediyoruz. Niçin acaba '300'ün altına indirdik terörist sayısını diye, Türkiye'den artık 53 kişi katıldı, daha fazla kişi katılmıyor, anneler babalar artık evlatları artık dağa gitmiyor, okula gidiyor, öğreniyor.' diye niye böbürleniyoruz, niye hoşumuza gidiyor, niye bu mücadelenin yakasını bir türlü bırakmıyoruz? Sebebi o. Sinat-Haftanin'de varsan, Avaşin-Basyan'da varsan, Gara'da varsan..."

Gara'nın kara harekatının çok zor yapılabileceğine işaret eden Soylu, "Gerçi bir milletvekili çok yakın bir zamanda gitti, oralarda boy gösterdi. Onu da biliyoruz. Nasıl boy gösterdiğini de biliyoruz. İsmini sorarsanız söyleriz." dedi.

"Terör örgütünden merhamet, vicdan bekleyen vicdansızdır"

Bakan Soylu, operasyona ilişkin tezviratlara da değinerek, "Bu operasyonda, ilk tezvirat şu oldu, bu evlatlarımız ayın 10'unda şehit oldu. Ailelere telefon açtılar, Belçika numaralı bir telefondan dediler ki 'Bombalıyorlar çıkın deyin ki Türk Silahlı Kuvvetleri burayı bombalamasın.' Çocuklarımız şehadete kavuştuktan sonra, onları katlettikten sonra, aileleri nasıl 5 yıl istismar etmişlerse ölümlerinde de istismar etmeye çalıştılar. Bunlar bu Meclisin ve milletimizin bilmesi gereken genel gerçeklerdir." ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanlığı bakan yardımcıları ve Emniyet Genel Müdürünün tek tek aileleri aradığını, ailelerin de kendilerini aradığını anlatan Soylu, "Biz ne böyle bir katli ne de başka bir şey biliyoruz. Burada şunu ifade etmem gerekir ki FETÖ ve PKK inşaası. Emre Uslu denilen müptezelden, FETÖ'nün bütün müptezellerine kadar, Türkiye'yi birbirine düşürmek için, PKK'nın Avrupa'da beslediği bütün müptezellere kadar, hainlere kadar, Allah'ınızı severseniz, terör örgütünden merhamet, vicdan bekleyen vicdansızdır, ahlak bekleyen ahmaktır. Terör örgütünden hukuk bekleyen ve 'Acaba bir şey olur mu?' diye ona yaslanan, hain oğlu haindir." şeklinde konuştu.

Bakan Soylu, "Ailelerle hiç temas kurulmadı." iddialarını anımsatarak, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ailelerle görüştürdüğünü söyledi.

Ailelerin "İnsan Hakları Derneğinin Türkiye'ye getirebileceğini söylüyorlar ama sizin bir hukuki uygulama yapmanızdan çekiniyorlar." dediğini aktaran Soylu, şunları kaydetti:

"Bana Sayın Cumhurbaşkanım bizatihi talimat verdi; 'Getirsinler, sınırdan alalım, herhangi bir şey olmayacak.' Bir daha... Bakan Yardımcım Mehmet Ersoy... 'Hiç devlet irtibat kurmamış.' Yalanın boyu kadar olur mu? Yazıklar olsun.

DHKP-C'li ve MLKP'li militanlar için Bakanlığımıza gelenlere söylüyorum; İnsan Hakları Derneği. Adalet Ağaoğlu, kurucusu olduğu dernekten ayrılırken 'Bu derneği PKK'lılar ele geçirdi.' dedi. Şimdi dikkat edin, bir PKK'nın yayınladığı bildiri, HDP MKYK'nin yayınladığı bildiri ve İHD'nin yayınladığı bildiri birbiriyle örtüşük bildiridir. Üçünün de amacı şudur; 'Devlet de PKK da sorumludur.' Biz terazinin aynı kefesiyiz öyle mi? Neyle? Terör örgütü ile beraber aynı kefesiyiz. Evlatlarımızı aldığınız, katlettiğiniz yetmedi, bir de bizi dünyaya, ülkemizdeki insanlara karşı, hele de aileleri istismar ederek, ailelere karşı sorumlu yapıyorsunuz. Tam 5 kere Bakan Yardımcım, sadece bir yılda görüştü. Tarihi, saati hepsi bizde var. Biz devletiz. Neyin, ne zaman görüşüldüğünü hepimiz biliyoruz. Aileleri Irak, Erbil'e götürdüler, elleri boş döndü. Neden? Çünkü terör örgütünün ilk katliamı mı? Hayır."

Bakan Soylu, terör örgütü PKK'nın sivil katliamlarına ilişkin ilk kez bir rakam paylaşacağını belirterek, şöyle devam etti:

"1984'ten bugüne kadar terör örgütü 6 bin 21 sivil katliam gerçekleştirdi. O İnsan Hakları Derneği denilen canı çıkasıca dernek bir tanesi için bir laf söyledi mi? Onun peşine takılıyorsunuz. Orada, Diyarbakır Anneleri'nden, 7 tane bu ailelerden olanlar vardı. Şevket amca oradaydı, hepsi oradalardı. Bir tanesinin yanına gidip, sizin dertlerinizle dertlendiniz dendi mi? Devlet burada üstüne düşen her şeyi yerine getirmiştir. Bu konuda da her türlü muhataplığı da insani olarak ortaya koyabilecek hiçbir kapıyı kapatmamıştır. Naci Bostancı Başkanım şahit. Size gelmediler mi? Mehmet Uçum'a gelmediler mi? 'Bu ailelerle görüşün.' denmedi mi? Defalarca bunun için gerekli her türlü imkan ortaya konmuştur. Hatta Bakan Yardımcıma, 'Eğer bir bombalama olmazsa teminatı biziz, siz merak etmeyin.' dendi. Bunlar alınırken, bir bombalamayla karşı karşıya kalınır mı diye sorulduğunda, 'Hayır.' bunları getirin. Yeter ki her türlü teminatı biziz."

HDP sıralarını işaret eden Soylu, "Daha yirmi gün önce bir bakanımızın masasındaydınız. Derdiniz neydi? En son görüşmelerinde söylediği cümleyi söyleyeceğim. Bunu bir dernekten söylüyorum ama herkes üzerine alsın. Dediler ki 'İşte şu MLKP'li gözaltına alınmış.' 'Ya, onu bırakın, şu askerleri, polisleri getirin.' dedik. İşi yumuşatmaya çalışıyoruz. Bitmedi daha. İşte Öznur Çalık'ın yüzü burada, bu çocuklar kaçırıldığı zaman siz Pervin Buldan'ı aradınız mı aramadınız mı? Pervin Buldan'a, 'Bunlar gelsin, bunları getirelim.' denildi. Dedi ki 'Bakacağım, onlar mı kaçırmışlar.' Cevaben döndü ve dedi ki Pervin Buldan, 'Biraz misafir edecekler, sonra bırakacaklar.' Bunların hepsi tarihi şahitliklerle geçerlidir." diye konuştu.

Bunun üzerine AK Parti sıralarından "Yuh olsun." sesleri yükseldi.

"Amerika şöyle demiş de Amerika böyle demiş"

Daha sonra konuşmasını sürdüren Soylu, terör örgütü PKK'nın katliamlarına değinerek, bu katliamların nasıl olduğunu herkesin bildiğini belirtti.

Terör örgütü PKK'nın hafızalardan silinmeyen sivil katliamlarına ilişkin fotoğrafları paylaşan Soylu, "1987, 16 şehit. 10 çocuk, 2 kadın. Bunlar acımayan, 10 çocuğa, İkiyaka köylerindeki katliamlara acımayan; benim polisime, askerime ve oradaki kahraman jandarmama, sivil vatandaşıma acır mı? Neyin muhasebesini, muhakemesini yapıyoruz? Amerika şöyle demiş de Amerika böyle demiş. Amerika ne derse desin umurumuzda bile değil. Biz, bu coğrafyada neyin yaşandığını, neyin ortaya konulduğunu ve ne acıların çekildiğini biliyoruz." ifadelerini kullandı.

Gara katliamına dikkati çeken Soylu, şöyle devam etti:

"Bu olay olduktan sonra tezviratların tamamını söyledim. Nereden telefonlarla arandığını, sonra elbette biraz önce Sayın Bakanımızın söylediği gibi evlatlarımız Türkiye'ye getirilecekti. Adalet Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve ben, ardından da Sayın Cumhurbaşkanımızla müşavere ederek Malatya'ya getirmeye karar verdik. Oradaki bu evlatlarımızın otopsisinin zaman açısından daha kolay olabileceğini düşünerek ama bu tezviratları, bu yalanların hepsini bildiğimiz için, bombalama yalanlarının her yerde ama her yerde Türkiye Cumhuriyeti'nin ve bu milletin bir daha haince yaftalanacağını düşündüğümüz için hemen inisiyatifi de alarak Sayın Valiye, Sayın Başsavcıya, Sayın İkinci Ordu Komutanına, Sayın Emniyet Müdürüne ve Sayın Jandarma Komutanına, 'Beşiniz beraber olacaksınız. Meseleyi de şöyle yöneteceksiniz. Bütün evlatlarımızın fotoğrafları çekilecek.' Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz ettim. Bakan yardımcılarıma talimat verdim. 'Hemen döneceksiniz. Aileleri bu evlatlarımızın yanına getireceksiniz ve hepsi vücut bütünlüklerini görecek. Kimsenin kafasında herhangi bir istifham kalmayacak. Ardından hepsinin tutanakları tutulacak.'"

"O hınçla her şey yapılabilirdi"

Gara şehitlerinin, otopsi fotoğrafları ile otopsi raporlarını yanında getirdiğini dile getiren Soylu, "İçim kan ağlıyor ama bu fotoğraflara baktığımız zaman Allah şahittir, o Murat Karayılan'ı bin parçaya bölmezsek... Tekrar şeref sözü veriyorum." dedi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin, bugüne kadar hukukun, terörle mücadelenin namusunun dışında hiçbir adım atmadığını vurgulayan Soylu, şunları söyledi:

"Orada iki terörist yakalandı. O hınçla her şey yapılabilirdi değil mi? Hayır, alındı, götürüldü. İfadesi alındı, talimatların kimin tarafından verildiği en nihayetinde orada ortaya koyuldu. Şunu çok net şekilde söylemek istiyorum; elbette biz bu evlatlarımızın ülkemize, ailelerine canlı kavuşabilmesi konusunda kaçırıldıkları günlerden itibaren büyük bir heyecan ve beklenti içindeydik. Dün, aileleriyle nasıl konuşacağımızı, nasıl bir kelam edeceğimizi hepimiz kara kara düşündük. Bir ailenin bana söylediği gibi, Cenabı Allah, onları bizden daha çok sevdi ve aldı. Peygambere komşu etti. İnancımız da budur."

Soylu, terörle mücadelenin, bugün başlamadığını belirterek, "Ama bilmenizi istiyorum, çok büyük bir süreçle inşallah en yakın zamanda bu, PKK'nın kökünü kazıyarak sona erdireceğiz." dedi.

"İran ve Irak'ta 5 bin, Suriye'de 15 bin terörist var"

Türkiye'deki terörist sayısının 300'ün altına düştüğünü bildiren Soylu, şöyle konuştu:

"Ama İran ve Irak, 5 bin terörist var. Aynı meseleyi Suriye'ye yaptıkları için, 15-18 yaşındaki çocukları orada, ailelerinden kopararak, çalarak, tehdit ederek sözde askere aldıkları için ve çocukların eline boyu kadar silah tutuşturdukları için orada da 15 bin kişi var. İşimizin bitmediğini söylemek istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri dışarı taşarak, içeriyi muhafaza... İçerideki operasyonlarla içeriyi muhafaza ettiğimizi biliyoruz ama Allah şahittir, bu PKK/PYD terör örgütü, ailelerimize karşı zafer kazanamayacak. Ailelerimiz onları yenecek. Bu PKK/PYD terör örgütü şehitlerimize karşı zafer kazanamayacak ve şehitlerimiz onları yenecek. Bu PKK/PYD terör örgütü annelere karşı zafer kazanamayacak ve anneler onları yenecek."

İçişleri Bakanı Soylu, bu sırada HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya'yı kastederek, "Hiç gülmeyin hanımefendi. Biz gülmüyoruz. Bak, gülüyorsunuz." dedi.

HDP Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki'nin, "Genel Başkanın gülüyor." demesi üzerine Soylu, "Sizin, benim Genel Başkanımı ağzınıza alacak ağzınız yok." karşılığını verdi.

İçişleri Bakanı Soylu, "6 bin 21 katliamı nasıl gerçekleştirdilerse, bu evlatlarımızı da o mağarada katlettiler. Elbette biz bunları getirip ailelerine teslim etmek isterdik ama bunu gerçekleştiremedik. Hüznümüz de yasımız da büyüktür." dedi.

Meclis'ten isteği olduğunu ifade eden Soylu, "Bugün sabah gittik, Sayın Genel Başkanlara da durumu izah ettik ve anlattık. Bütün içtenliğimizle, bütün samimiyetimizle. Tarihin yanlış şekilde kaydedilmesinin engellenmesini temin etmek için. Burada TBMM'ye izahatta bulunuyoruz, meseleyi anlatmaya çalışıyoruz." diye konuştu.

Soylu, CHP Grubu'nu işaret ederek, "Ama şunu bize sorarlarsa haksızlık ederler, dönüp bu izahattan sonra 'Trump'tan bunları isteseydiniz?' diye sorarlarsa, Sayın Başkan (CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel) siz de oradaydınız. Ben de size şunu söylerim, siz yanınızdaki gruptan (HDP) bunları istemek için ne yaptınız da Sayın Cumhurbaşkanımıza; bu memleketin evladı olmayan Trump'tan bunu istiyorsunuz? Allah rızası için samimi olalım." değerlendirmelerinde bulundu.

İçişleri Bakanı Soylu, Gara şehitlerine Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı dileyerek sözlerini tamamladı.

"Böyle bir günde polemik yapmak doğru değil"

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, böyle bir günde polemik yapmanın, sataşmanın doğru olmadığını belirterek, bunun, evlatlarını yıllarca canlı kavuşmayı bekleyip kaybeden şehit annelerini, şehitleri, herkesi inciteceğini söyledi.

Özel, bugün herkesin diline dikkat etmesi gerektiğini, Meclis kürsüsünün bir sorumluluğu bulunduğunu dile getirdi.

Usulüne uygun talep edilen randevuya, hızla cevap verildiğini vurgulayan Özel, Milli Savunma Bakanı Akar ve İçişleri Bakanı Soylu'nun misafir edildiğini, dinlendiğini, karşılıklı görüşmeler yapıldığını anımsattı.

Özel, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, muhatabına soracağı soruları, muhatabının atadığı bakanlara sormamakla suçlanamayacağını belirtti.

Kılıçdaroğlu'na yapılan bilgilendirme ziyaretinin, Kılıçdaroğlu'nun haftalık grup toplantısına istikamet, çerçeve çizemeyeceğini vurgulayan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Oradaki bilgilendirmeden sonra sorulmuş soru da sorunun meşruiyetini ortadan kaldırmaz. Sayın Genel Başkan, sadece Trump'ı da sormamıştır. Sayın Genel Başkan, yerel seçim sürecinde destek istenenlerden, gerektiği noktada bu evlatların kurtarılması için inisiyatif almasının neden istenmediğini de sormuştur. Beş soru vardır, cevapları AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sormuştur, cevapları yarın beklemektedir. Sayın Süleyman Soylu'nun içeride sormadığı, kürsüden sormayı tercih ettiği soruya ilişkin elimde 20 sayfayı aşkın rapor vardır; CHP ne gayretler göstermiştir diye. Kendisine, Genel Başkan'ın, Erdoğan'a sorduğu 5 soruyla birlikte bu dosyayı da takdim edeceğim. Ondan sonra belki bir düzeltme ihtiyacı duyar."

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin de AK Parti olarak "Genel başkanların söylediği şeylere genel başkanlar cevap versin." şeklinde bir kararları olduğunu anlatarak, "Bu ilkeyi siz yıktınız, özellikle grup başkanvekilleri olarak." dedi.

Özel'in gün içinde soruları sorabileceğini belirten Zengin, bunların birer soru olmadığını, soru olabilmesi için gerçek bir merakın ürünü olması gerektiğini söyledi.

İçişleri Bakanı Soylu ve Milli Savunma Bakanı Akar'ın ziyaretlerine işaret eden Zengin, "Çok detaylı konuşulduğu kanaatindeyim. Bu konuşmaların da özel olmasının bir anlamı var. Burada konuşulanlarla orada konuşulanlar arasında fark olduğuna eminim. Bunu da gayet iyi biliyorsunuz. O yüzden soruları sorarsınız, gerçek soruysa, cevapları gün içerisinde de devamında da vereceğiz." diye konuştu.

Pervin Buldan'dan Çalık iddiasına yalanlama

Bu arada, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine yönelik alıkonulan bir askerle ilgili, bir AKP milletvekiline ''Biraz misafir edecekler. Bırakacaklar'' dediği iddialarını yalanladı.

Pervin Buldan, "Bugün Meclis Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında İçişleri Bakanı, ismimi kullanarak, alıkonulan bir askerle ilgili, bir AKP milletvekiline 'Biraz misafir edecekler. Bırakacaklar.' dediğimi iddia etmiştir. Bu iddia kesinlikle gerçek dışıdır" değerlendirmesini yaptı.

AKP Milletvekili Öznur Çalık'ın, Grup Başkanvekili olduğu dönemde kendisini aradığını ve alıkonulan bir askerin annesinin kanser hastası olduğunu ve oğlundan haber almak istediğini söylediğini ifade eden Buldan, şunları kaydetti:

"Müzakere ve çözüm sürecinin devam ettiği bir dönemdi. Konuyla ilgili olarak eğer bir bilgiye ulaşılabilirse mutlaka paylaşacağımı kendisine ifade ettim. Alıkonulan askerin sadece sağlığının iyi olduğu yönünde bir bilgiye ulaşıldı ve Çalık'a 'Sağlığı iyiymiş. Umarım en kısa zamanda bırakılır. Biz elimizden geleni yapıyoruz.' şeklinde bir paylaşımda bulundum. Aramızda geçen diyalog bundan ibarettir. Bunun dışındaki iddialar asla doğru değildir."

Ankara, AA- Cumhuriyet

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

8 yorum yapılmış

  • has malatyalı (3 yıl önce)
    evet hoşuma gitmedi özgür efendi devletini milletimi vede gazi yi mustafa kemal li öne alarak arkasında bu devlete kurşun sikanlarin yanında olmayın ayıp
    0
    0
    Yanıtla
  • has malatyalı (3 yıl önce)
    mahmut efendi kimin ne düşüncede olduğunu herkes iyi biliyor boş bi yorumun var kardeş
    0
    0
    Yanıtla
  • Hoşuna gitmedi diye niye boş yorum oluyor acaba doğru söylemiş adam, yanlış söylediği bir yer varsa oraya ispatla yeter.
    0
    0
    Yanıtla
  • Mahmut (3 yıl önce)
    Bu haberi okuyanların aşağıdaki linkte yeralan yazıya da gözatmalarını tavziye ediyorum. https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/garada-ne-oldu-6262029/
    0
    0
    Yanıtla
  • Mehmet KATAR (3 yıl önce)Mahmut isimli kullanıcı yorumuna
    Eli kanlı bölücü eşkıyalar, neredeyse kırk yılı bulan süreçte binlerce sivil, asker ve polis vatandaşımızı katletmiş ve bu cinayetlerin sonuncusunu da rehin tuttukları on üç mazlum kardeşimizi hunharca kafalarına kurşun sıkarak şehit etmişken, kendini en küçük bir bağla bu ülkeye ve bu millete bağlı hisseden, hatta bu ülkeyle bir gönül bağı olmasa bile insani duygularını kaybetmemiş olan herkesin siyasi kavga, rekabet ve husumet duygularını bir yana bırakıp bu cinayetlere karşı gösterebileceği en sert tepkiyi dillendirmesi gerekir. Pkk denen it sürüsü güruhunu lanetlemek yerine, nereye ve kime hizmet ettikleri belirsiz şahısların dedikodularına işaret etmek ve devlet yetkililerinin o kardeşlerimizi kaderlerine terk ettiği şayiasını yaymak ya bile bile bölücülere yandaş olmak ya da ne yaptığını bilmeyen durumuna düşmek demektir. Buraya birilerinin yazısının linkini verenin şu linke de tıklamasını tavsiye ediyorum. https://www.sabah.com.tr/gundem/2021/02/16/son-dakika-ak-parti-malatya-milletvekili-oznur-calik-hdpli-pervin-buldanla-yaptigi-gorusmenin-detaylarini-anlatti
    0
    0
    Yanıtla
  • Güzel bir soyadı seçmişsin Katar bey.Bu soyadın seni birilerine daha sempatik gösterir.Neyse,devletin ne hale geldiğinin hikayesidir,aşağıdaki: https://odatv4.com/sorumlular-istifa-etmeli-16022150.html https://odatv4.com/erdogan-garada-yaniltildi-mi-17022103.html
    0
    0
    Yanıtla
  • Mehmet KATAR (3 yıl önce)Mahmut isimli kullanıcı yorumuna
    Mahmut Bey, birincisi ben nezaket gereği hukukumun olmadığı kişilere “sen” diye hitap etmem. İkincisi; sizin ima ettiğiniz gibi hayali bir ad ve soyadı ile yazmıyorum. Bu benim gerçek adım ve soyadım. Basit bir araştırmayla da bunun doğruluğunu öğrenebilirsiniz. Yani “Katar” denilen ülke yokken benim dedem bu soyadını taşıyordu. Dolayısıyla insanların adları, soyadları, kimlikleri üzerinden seviye düşürücü bir dil kullanmamanız gerektiğini öğrenmeniz gerekir. Üçüncü olarak; birilerine yanaşma meselesine gelince, ben devletimin ve milletimin çıkarı ve iyiliğinden başka kimseye yanaşmadım ve yakın durmuyorum. Bu eli kanlı bölücü eşkıyaların 1984 yılı yazında başlattığı terör hadiselerini ve sonrasındaki süreci, o günden bugüne ayrıntılarıyla takip eden biriyim. Bu takibi de sizin yaptığınız gibi, kime hizmet ettiği belli olmayan karanlık odalardan değil, devletin resmi kurumlarının açıklamalarından ve çeşitli yayın kuruluşları üzerinden yapıyorum. Bir yorum yapacaksam da sizin yaptığınız gibi değişik haberlerin altına başkalarının fikirlerini yansıtan linkleri kopyalayıp yapıştırmıyor, kendi bilgi ve birikimimle fikirlerimi yazıyorum, zira otuz beş yıllık akademisyenim. Söylediklerimin özüne gelince, on üç şehidimiz sebebiyle ülkenin yas evine döndüğü bir ortamda ileri geri konuşmanın, hem bu toplumun yas töresine aykırı olduğunu hem de yıllardır devam eden terör sebebiyle ilgili ilgisiz bir yerleri veya birilerini suçlamanın dikkatleri bölücü teröristlerin sergilediği vahşetten uzaklaştırdığını, terör karşısında bile ortak bir dil ve tavır sergileme ortamını yok ettiğini, bunun da bilerek veya bilmeyerek, dolaylı olarak teröre destek olduğunu söylüyorum.
    0
    0
    Yanıtla
  • Eğer bir devlet kendi askerini kurtarmak için hdp denen terör uzantısından yardım isteyecek kadar çaresizse o ülke yönetilmiyordur.Bu kadar basit öyle uzunca yazmana gerek yoktu.
    0
    0
    Yanıtla