28 Şubat sürecinde Malatya İmam Hatip Lisesi'nde öğretmenlik yapan İhsan Gençay, o dönemde imam hatipli öğrencilere uygulanan baskıyı ve yaşanan mağduriyetleri anlattı.
Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Gençay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1980 yılında öğretmenlik mesleğine adım atarak imam hatip liselerinde çalıştığını, öğretmenliğin yanı sıra idarecilik de yaptığını söyledi.
Gençay, 28 Şubat sürecinde yaşananlara bir öğretmen olarak tanıklık ettiğini belirterek, o günlerin bir daha yaşanmamasını temenni etti.
İmam hatip okullarında, yerli, milli, vatanına ve devletine bağlı gençler yetişmesine gayret gösterdiklerini aktaran Gençay, "Bu kapsamda ciddi işler yaptık. İmam hatiplerde yetişenlerin çoğu şu an ülkeyi idare ediyor. 28 Şubat sürecinde, maalesef dış ayağı bulunan içerideki az bir grubun işbirliğinin neticesinde imam hatiplerin önünün kapatılması var. FETÖ olaylarından sonra geriye dönüp baktığımızda, 28 Şubat'ı, FETÖ ekibinin, muhafazakar insanların bulunduğu alana girmesi, onların çocuklarını elde etmesi, onların sermayesine sahip olma ve tüm alanı kontrol etmek için yaptığı bir eylem, bir proje olarak değerlendirmek daha doğru olur." diye konuştu.
- "Başörtülü tüm öğrencilerin okuldan atılması istendi"
İhsan Gençay, 28 Şubat sürecinde yaşananlara birebir tanıklık ettiğini anlatarak, "O dönemi canlı yaşadım. Sabah her zamanki gibi okula gittim. Okulun etrafı panzerlerle kapatılmış, okula kimse alınmıyor, vatandaş dahi sokağa giremiyordu. Biz kimliklerimizi göstererek, öğretmen olduğumuzu ifade ederek, okula girdik. Akabinde İl Milli Eğitim Müdürlüğünün talimatıyla başörtülü tüm öğrencilerin okuldan atılması istendi." şeklinde konuştu.
O dönem kılık kıyafet yönetmeliğine uymayanlara verilebilecek cezanın kınama ve akabinde kısa süreli uzaklaştırma olduğuna dikkati çeken Gençay, şöyle devam etti:
"Kısa süreli uzaklaştırmadan sonra okulun üçüncü bir caza verme şansı yoktu. O günkü hükümet 'sembol' diye bir kavram üretti. Sembol takanlara okuldan kısa süreli uzaklaştırma ve akabinde okuldan tasdikname ile uzaklaştırma cezası verilmesi istendi. Dönemin İl Milli Eğitim Müdürü, okul müdürleri ve müdür yardımcılarını, okul disiplin kurulu üyeleriyle okul aile birliği temsilcilerini yanına çağırdı. Teftiş kurulu başkanı da vardı. 'Kesinlikle martın başına kadar bu işi halledin, başörtülü hiçbir öğrenci istemiyoruz' dediler. Bu süreç çok sancılıydı. Düşünebiliyor musunuz, yüzlerce öğrenciyi okuldan atalım. Bu arada aile baskısıyla başını açarak, derslere girenler oldu. Öğrencilerin çoğunluğu direndi."
- "Öğrenci sayısı 7 binden 220'ye düştü"
Gençay, öğrencilerin okuldan atılmaması için süreci uzatmaya çalıştıklarına ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bir taraftan disiplin kurulunda cezalar verilmeye çalışılıyor, bir taraftan engellemeye çalışıyorduk. 15 Mayıs'a kadar süreci uzattık, kararlara şerhler yazdık, itiraz ettik. 15 Mayıs'tan sonra üst disiplin kurulundan tasdiknameyle okuldan uzaklaştırma cezası geldi. O günün şartlarında maalesef yüzlerce öğrenci, Diyarbakır, Muş, Bingöl ve Kahramanmaraş'a eğitim için gitti. 7 bin öğrencisi bulunan Malatya İmam Hatip Lisesi'nin öğrenci sayısı 220 kişiye düştü."
Gençay, o dönem katsayı uygulaması dolayısıyla imam hatip liseleriyle diğer meslek liselerinin de zarar gördüğüne dikkati çekerek, "Tüm meslek liselerinde öğrenci sayısı düştü. Mezunlar kat sayı uygulaması dolayısıyla üniversiteye giremez oldu. Şu an sanayide ara eleman sıkıntısı yaşanıyor, bunun nedeni o günlerde yapılan bu uygulama. 30 yıllık bir nesli maalesef kaybettik. Her ailede meslek lisesinde okuduğu için üniversitede okuma imkanı bulamayan birileriyle karşılaşabilirsiniz." şeklinde konuştu.
AA