Ölüm kaygısının dini inanışlara göre farklılık gösterdiği öne sürüldü.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki farklı inanışlardaki bireylerin ölüm kaygıları ile ruhsal belirtiler ve sosyo-demografik değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymak amacı ile yapıldığı belirtilen araştırmada ilginç sonuçlara yer verildi. Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi'nde yayımlanan ve Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nde görevli M. Yüksel Erdoğdu ve Mustafa Özkan'ın imzasını taşıyan "Farklı Dini İnanışlardaki Bireylerin Ölüm Kaygıları ile Ruhsal Belirtiler ve Sosyo-Demografik Değişkenler Arasındaki İlişkiler" adlı araştırma sonucu ile ilgili olarak verilen bilgide, "Ölüm kaygısı dinlere göre farklılık göstermektedir. Bu durum her dinin dünyevi yaşantı ve dini pratik yükümlülükleri arasındaki farklılıklar ve özellikle de ölümden sonraki yaşantılar ile ilgili öğretilerdeki farklılıklarla açıklanabilir. Ölüm kaygısının yüksek olması genel bir gerginliğe ve bazı ruhsal hastalık belirtilerinde artışa da yol açmaktadır" denildi.
Mardin, Batman, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerindeki Süryani, Yezidi ve Müslüman olan bireyler üzerinde yapıldığı aktarılan araştırmada, "Araştırmada en yüksek ölüm kaygısı Yezidiler'de bulunmuştur. Bunu sırasıyla Müslüman ve Süryani dininden bireyler izlemektedir. Yezidiler'de ölüm kaygısının yüksek olması Yezidilik'teki ruh göçü inanışına bağlı olabilir. Onların inanışında ruhun ölünün bedeninden gençlerin, özellikle çocukların bedenine intikal ettiği düşüncesi yer alıyor. Bu korku, iyi insanların ruhlarının çocuklara ve ulu kişilere, kötü insanlarınkinin de eşek, katır, köpek gibi varlıklara geçtiğine inanılmasıyla ilişkili olabilir. Bu inanış, ölümün Tanrı'ya karşı işlenmiş bir suçun cezası şeklinde değerlendirilmesi sonucu ölüme karşı kaygıyı artırabilen bir faktör olarak düşünülebilir. Süryaniler ve Müslümanlar'da Yezidiler'e göre ölüm kaygısının daha az olması, İncil'de ve Kuran'da inananların dünya yaşantısında hatalarının, günahlarının ve ibadetlerindeki yetersizliklerinin Tanrı tarafından affedilebileceği ve ölümün bir son değil bir başlangıç, bir kayıp değil yüce bir kazanç olduğu inancıyla ilişkilendirilebilir" ifadeleri ileri sürüldü.
Araştırma sonucunda ayrıca, "Evli olanların bekar olanlara göre ölüm kaygıları daha yüksektir. Evli olanlarda özellikle çocuk ya da eşlerine karşı sorumluluklarının fazla olması nedeniyle ölüm kaygısının daha yüksek olduğu düşünülmektedir" denildi.