Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir (fotoğraftaki) ile Türk Ocakları Malatya Şube Başkanı Nadir Günata da, bir grubun başlattığı "Ermenilerden Özür Diliyorum" kampanyasına tepki gösterdiler.
ADD'NİN TEPKİSİ..
Tunçdemir'in bu konudaki açıklaması şöyle:
"Geçtiğimiz günlerde, Türkiyede kimi sözde aydınlar, bir bildirge yayımlayarak, Ermenilerden 1915 olayları nedeniyle özür dileme amaçlı bir imza kampanyası başlatmışlardır.
Başlatılan bu yeni kampanya siz Kurtuluş Savaşı yapmadınız, etnik soykırım yaptınız kampanyasıdır. Yani sizin dedeleriniz katildir. Sizlerde katillerin torunlarısınız kampanyasıdır.
1915 yılı ve Ermeni Tehciri iyi anlaşılmalıdır. Osmanlı savaşta güvenliği için yapması gerekeni yapmış, Ruslarla işbirliği yapan Ermenileri güvenliklerini azami ölçüde sağlamaya çalışarak Suriye'ye göndermiştir. Bu sırada Türklerin'de, Ermenilerin'de da maruz kaldıkları kanlı olaylar olmuştur. Bu konu ile ilgili belgeler ve geniş bilgi sır değildir. Arayan rahatlıkla ulaşabilir.
Tarih "uygar" denilen Batı'nın katliamlarıyla doluyken Osmanlı Devleti'nin savaş içinde güvenliği için uyguladığı bir göç ettirme eylemi için 93 yıl sonra bile Türkiye Cumhuriyeti neden bu kadar rahatsız ediliyor?...
Bu kampanyanın özgürlükler ve demokrasi ile bir alakası yoktur. Irakta her gün yüzlerce insan öldürülürken, son bir yılda öldürülenlerin sayısı 1,5 milyonu bulmuşken, bilim adamları gizli, gizli katledilirken sesini çıkarmayan bu sözde aydıncıkların 1915 olaylarını yani uluslar arası emperyalist bir yalanı ısıtarak gündeme taşımaları, Türkiye Cumhuriyetini örseleme, Batı emperyalizminin Lozanda kaldığı yerden devam etme amacına koşulsuz hizmettir. Bu kampanyanın batılı güçlerden olduğu kadar içerdeki işbirlikçi odaklardan cesaret aldığı açıktır.
Bilim karşıtlığını, tutarsızlığı, uşaklığı, demagojiyi, tarihi inkârı, ihaneti meslek olarak seçtiğiniz kümelendiğiniz odakların niteliklerinden ve aldığınız ücretlerin kaynaklarından bellidir Özür dileme kampanyasının başını çeken örgütlerin ve temsilcilerinin Ulusal Demokrasi Fonu ( NED: National Endowment For Democracy) ve AB Fonları tarafından beslendikleri, Bu örgütlerin gerçek amaçlarının, Doğu Avrupayı, Afrikayı, Asyayı, Ortadoğu ve Okyanus devletlerini yeniden kolonileştirmek, doğal kaynakları ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER aracılığı ile yağmalamak olduğu gerçeğini halkımıza duyurmayı borç biliriz.
Soykırım, en ağır ve en iğrenç suçtur. Ulus onurumuzu yok etmek, Bize "soykırım" yalanını kabul ettirerek ezip, ulusumuzu ne denirse yapan bir koyun sürüsü haline getirmek isteyen AB'nin ve ABD'nin desteklediği Ermeni tezlerinin arkasında durarak "özür dilemek" kendi ulusuna ihanet etmektir.
Özür dileyen hanımlar ve beyler, çoğunluğunuz bu ulusun evlatlarısınız!
Size ne oldu da ulus onurunuzdan vazgeçmeye bu kadar heveslendiniz?
Size ne oldu da sizi bağrından çıkaran ulusunuzu aşağılar oldunuz?
Unutmayın! Ulus onurunuzu yitirdiğinizde birer "hiç"siniz.
Bu aydıncıkların yapacak başka bir işi yok mu acaba?..
Onlara sizleri aracılığıyla şöyle sesleniyoruz:Eğer dilinizden düşürmediğiniz vicdanınız ve azıcık onurunuz varsa Türk halkından özür dileyin !.. Yoksa içiniz kan ağlayacak
Tarih bilimi ile uğraşan hiçbir güvenilir kişi tarafından soykırım olarak nitelendirilmeyen, ihanete karşı tedbir olarak yapılan zorunlu göçten dolayı özür dilemeye kalkışmak şehitlerimize ihanet etmek anlamına gelecektir.
Bu konuda 15 Aralık 2008 tarihli basında yer alan ve 60a yakın emekli büyükelçi ve diplomatımızın bildirisine ADD Malatya Şubesi olarak aynen katılıyoruz.
Bu, Türkün haklı davasında Yurtta Sulh Cihanda Sulh anlayışından vazgeçmeden bilimsel duruşumuzu ve ulusal onurumuzu koruyacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.."
TÜRK OCAKLARI'NIN
Türk Ocakları Malatya Şube Başkanı Günata da tepkisini söyle açıkladı:
"Uzunca bir süredir adlarının başına geçirdikleri sivil inisiyatif, aydınlar gurubu gibi sıfatlarla hayati milli meselelerimiz ucuz pazarlıkların malzemesi haline getiriliyor. Bu süreçte neler görmedik ki; PKK ile Türk Devletini masaya oturmaya çağıranları, Lozan da azınlıklar belirlenmişken bizim yıllarca beraber yaşadığımız öz kardeşlerimizi azınlık statüsüne alamaya çalışanları, Kıbrısı ülkenin sırtında bir kambur olarak görenleri vs. vs.
Türkiye Cumhuriyetinin asli unsuru Türk Milletinin kökünden koparma çalışmalarının yapıldığı günümüzde, adına Sivil Toplum Kuruluşu denen bazı NGO larda bu çalışmaların içinde yer almakta bunu insan onuru, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve her türden azınlık kimliklerine saygının gereği olarak gördüklerini ifade etmektedirler. Gündemi istedikleri gibi değiştirme gücüne sahip etki ajanı gazetecilerin, politikacıların, akademisyenlerin ve iş adamlarının güdümündeki Türkiye'nin ulusal çıkarlara dayalı politikalar üretmesi ve uygulaması olanaksız hale getirilmiştir
Şimdi size bu kuruluşlardan birinin yayınladığı tarihle ilgili bir dergiden alıntı yapalım:
..binanın tuhaf bir renge boyanmış olduğunu görmek bizi şaşırttı. Ama asıl sürpriz bizi içerde bekliyordu. Kapıdan girdiğimizde iki büyük yağlıboya tabloyla karşılaştık. Birinde Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk vardı, diğerinde Edirnemizin kurucusu İkinci Murat......Şimdiki adını Roma Kralı Hadriandan alan binlerce yıllık kenti biz ikinci Murata kurdurmuşuz
Bu ülkeye bir anlayış devriminin, bir kültür devriminin gerektiği öteden beri söylenir. Sanırım bunu tarih alanından başlatmak en anlamlısı-olacak.
İstiyorlar ki, Edirneyi Roma kralı Hadrian kurdu diyelim ve savaş meydanında aldıktan sonra kültürel yönden de oya gibi işlenmiş, Türk olan Edirneyi önce kültürel sonra maddi olarak kaybedelim. 1362 temmuzunda, Edirne Türklere geçti. 1. Murad zamanında Bizanslılardan alındı. 641 yıl önce, Edirne Türk topraklarına katılmıştır. Edirnenin kurucusu sözünden, anlaşılması gereken budur. 641 yıldır Türk toprağı olan Edirne , sonsuza kadar da Türk toprağı olarak kalacaktır. Türk Tarihini övünme manzumesi olmaktan çıkarmak isteyenler, eğer övünç duyabilecekleri tarihleri varsa,bunu kendi tarihlerine uygulayabilirler. Türk Tarihi ise, Türklerindir. Övünecekler midir, çağ açıp çağ mı kapayacaklardır ,yeni tarihler mi yazacaklardır, tasarrufu tamamen Türk Milletine aittir.
Tüm bu olan bitenin sonunda geldikleri nokta pervasızlıgın, azgınlıgın, bu milletle olan kavganın ne boyutlara ulaştıgının en açık bir göstergesidir.Ermenilerden ozur diliyorlarmış. Türk Milleti tarihinin hiçbir devresinde birlikte yaşadıgı insanlara saldırmamıstır. Asıl özür dilemesi gerekenler Osmanlı Devleti zayıflayınca emperyalistlerin oyuncagı haline gelerek Anadolu topraklarını kana bulayanlardır.
Bugünden dünlere baktığımızda, birçok Batı Trakya Türkü, Kırım Türklerinin tamamı, İdil-Ural Türkleri...vb. Orta Asyada ve Çin içinde bir çok Türk ya katliama uğradı yada sürüldü. Bugün ayni şey Kerkük Türkü için tasarlanıyor...Türkiyede bulunanlar ise, yaşayan ölüler haline getirildiler , o da yetmedi Anadoludan sürme projeleri yapılıyor. Bu projelerin içinde yer alanlar, kolaylaştırıcılık yapanlar , destekleyenler var. Türk insanı kendi derdine düşmüş, ekonomik, siyasi, kültürel ve daha bir çok dar boğaz içinde çırpınıyor. Bu arada Anadoludan izlerinin silinme çalışmaları hızla yürütülüyor. Bunlar için hiç özür dileyen yok. Beklemiyoruz da zaten. Tarih yaşanmış, yazılmış ve hükmünü icra etmiştir.Biz tüm acılarımızı yüregimize gömerek yeni bir dünyaya kapı açmışız.
Ermenilerce mezalime maruz kalan milletimiz, suikasta kurban giden Osmanlı devlet adamları, katledilen Cumhuriyet diplomatları, ASALA terörü ve henüz acıları çok yeni olan Karabağ - Hocalı katliamları ortada duruken bu anlamsız ve gayri ahlaki girişimi şiddetle ve nefretle kınıyoruz. "
BBP'DEN
BBP İl Başkanı Sedat Alataş da yaptığı yazılı açıklamada, "BBP olarak özür dilemeyeceğiz. Akreplerin karanlıkta iş görmesine izin vermeyeceğiz. Yüce Türk milletinin mazluma Yunus, zalime Yunus olduğunu hatırlatıyoruz. Sözde aydınlara hadlerini bilmelerini tavsiye ederiz. Ermeni çetelerini ve onun yerli işbirlikçilerini şiddetle telin ediyoruz" ifadelerini kaydetti.
Alataş, Ermenilerin, Osmanlı Devleti savaşta iken, Türk ordusunu arkadan vurarak, İngiliz, Rus ve Fransızların siyasi emellerine alet olduğunu kaydetti.