Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Biz bu süreci başlattığımızda, böyle bir parti mi vardı? Ne barajı geçmişlerdi, ne mecliste varlardı. Bu süreci Tayyip Erdoğan, AK Parti başlattı. Bu sürecin sahibi AK Parti hükümetidir" dedi.
4. Malatya Anadolu Kitap Fuarı'nın açılışını gerçekleştirmek ve bir dizi temaslarda bulunmak üzere Malatya'ya gelen Akdoğan, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle kahvaltıda buluştu.
Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Yalçın Akdoğan, Kürt Meselesi'nde çok önemli mesafeler alındığını ifade etti.
Devletin değiştiğini ve demokratikleştiğini ancak örgütün hala aynı örgüt olduğunu ifade eden Akdoğan, şunları söyledi: "'Türkiye için bir beka sorunudur' dedik. Kafamızı kuma gömemeyiz. Bizim insanlarımız hayatlarını kaybediyor. 'Gencecik fidanlar toprağa düşmesin, analar ağlamasın' dedik ve her konuda çözümden yana adım attık. Kıbrıs meselesinde, Avrupa Birliği meselesinde, çözüm sürecinde, Kürt meselesinde hep çözümden yana tavır takındık. O konuda da hamdolsun bir noktaya gelindi. Birçok meselede sessiz devrimler hayata geçirdik. Konuşulmayan hiçbir şey kalmadı. Alevi çalıştayı yaptık, demokratik açılımla her kesimin azınlıkların, Ermenilerin, Alevilerin, Kürtlerin, bu toplumun onurlu bir parçası olan hangi insanımız varsa bütün bu meseleleri çözelim ki toplumsal restorasyon sağlansın, birlik ve bütünlük güçlensin. Öbür türlü bu bir beka sorunu oluşturur. Birileri, 'Türkiye bölünüyor, bölüyorsunuz' diyor. Peki, arkadaş sen zihninde bölmüşsün ve büyümüş büyümüş sorun derinleşmiş. Şırnak'a gidemiyorsun, Van'da siyaset yapamıyorsun, Hakkari'de bayrak sallayamıyorsun. Diğerleri Muğla'ya, Trabzon'a gidemiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ve bütün buralara biz gittik. Oralarda ayakta kalmanın mücadelesini veriyoruz. Hakkari'ye de hizmet götürdük, Şırnak'a da hizmet götürdük. Hava yolları açtık, insanımızı kucakladık, paradigmayı değiştirdik. Devlet artık vatandaşını kucaklıyor. Hizmet eden devlet, yatırım yapan devlet, kucağını açan devlet, elini uzatan devlet ama zulmeden, baskı yapan, tehdit eden, şantaj yapan kim, örgüt. Devlet değişti, demokratikleşti ama örgüt hala aynı örgüt. Bugün Kürtlere kim zulmediyor? Bu soruyu kendimize soralım. Kürt'ün yolunu kim kesiyor? Kürt'ten kim haraç alıyor? Kürt'ün çocuğunu kim dağa kaldırıyor? Kim, oy kullanmaya giderken yolunu kesiyor? Kim baskı yapıyor, tehdit ediyor? Bunların çok iyi görülmesi, anlaşılması gerekiyor. Bu meselelerin hepsi AK Parti iktidarında belirli bir noktaya geldi. Konuşulmayan, tartışılmayan hiçbir şey kalmadı. Bu çok önemli bir kazanım."
"BU SEÇİMLER REFERANDUM NİTELİĞİNDE"
7 Haziran'da yapılacak olan genel seçimin referandum niteliğinde olduğunu kaydeden Akdoğan, "Bu seçimler, bir referandum niteliğinde. Eski Türkiye'ye geri dönmek isteyenlerle, yeni Türkiye'yi kurmak için çalışanlar arasında bir referandum. Onlar eski Türkiye'ye dönmek istiyorlar, o koalisyonlar dönemine. Bütün hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı, krizler, gerilimler dönemine Türkiye'yi geri götürmek istiyorlar. İşte bizde, yeni Türkiye'yi hep birlikte nasıl inşa edebiliriz, ötekisi olmayan Türkiye, kimsenin dışlanmadığı, horlanmadığı, herkesin insanca yaşayabileceği şartlara sahip olduğu, yeni anayasanın yapılabildiği, büyük uzlaşmanın toplumsal mutabakatın sağlanabildiği yeni Türkiye'yi nasıl inşa edebiliriz? Bu seçim, bu yüzden önemli. Güven ve istikrarın sürmesi için AK Parti'nin güçlü bir şekilde iktidarını koruması büyük önem taşıyor. Yeni anayasa içinde bu gerekiyor. Çözüm sürecinin de başarıya ulaşması için bu gerekiyor" dedi.
"YENİ TÜRKİYE'DE SADECE MİLLETİN DEDİĞİ OLACAK"
Akdoğan, darbeci ve vesayetçi anlayışında genel seçimi çok önemsediğine dikkat çekerek, "Bu seçimi önemsiyoruz ama birileri daha önemsiyor. Onlarda hayat, memat meselesi olarak görüyor. Kim onlar? Darbeci, vesayetçi anlayış. 'AK Parti tekrar kazanırsa, bize yeni Türkiye'de yer yok' diyorlar. Evet, size yeni Türkiye'de yer yok. Derin devlet yapılanmalarına, paralel devlet yapılanmalarına, KCK'ya, mafya tip yapılanmalara yeni Türkiye'de yer yok. Yeni Türkiye'de sadece milletin dediği olacak" diye konuştu.
"CHP ZİHNİYETİNİ, GÜNEYDOĞU'DA KÜRT AMBALAJIYLA MİLLETE SATMAYA ÇALIŞIYORLAR"
CHP zihniyetinin Güneydoğu'da HDP ambalajıyla Kürtlere satılmaya çalışıldığını ifade eden Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Artık son bir çare bir tane küçük parti var, onun kuyruğuna takıldılar. Bir o dışarıda kalmıştı onu da aldılar içeriye, şer cephesine, statüko bloğuna. 'Şimdi ona barajı geçirtirsek kurtulduk, geçiremediysek yandık' diyorlar. Yani o şer cephesinin yeni taşeronu, tetikçisi figüranı haline geldi. Düne kadar bütün bunlara demediğini bırakmayan, kapatılması için alkış tutan, Kürt meselesinin çözümünde sürekli zorluk çıkaran, en ufak bir destek vermeyen, hatta bu sorunu üreten zihniyet, onlarla kol kola girdiler. Millet bunu görmüyor mu? Bu anlayışlar nasıl yan yana gelebilir? Ama şeytanla iş birliği yaparlar, ne gerekiyorsa yapıyorlar ve bu seçimde yine bu tutmayacak. Bunlar aslında ruh ikizi, aynı zihniyet. CHP zihniyetini Güneydoğu'da HDP ambalajıyla Kürtlere satmaya çalışıyorlar."
"BU SÜRECİN SAHİBİ AK PARTİ HÜKÜMETİDİR"
Akdoğan, HDP'yi sert bir dille eleştirerek, "Birileri diyor ki, 'barajın altında kalırsa şöyle olur, böyle olur.' Hiçbir şeyde olmaz, süper olur, çok güzel olur. Çünkü biz bu süreci başlattığımızda, Tayyip Erdoğan çıkıp konuşma yaptığında, demokratik açılım süreci başladığında bunlar var mıydı, böyle bir parti mi vardı? Bunların mecliste bir tane vekilleri mi vardı? Ne barajı geçmişlerdi, ne mecliste varlardı. Bu süreci Tayyip Erdoğan, AK Parti başlattı. Bu sürecin sahibi AK Parti hükümetidir. Ve ana taşıyıcı, lokomotif, ana sütun AK Parti'dir. AK Parti olmazsa kim yapacak bunu? HDP, MHP, bunlar mı yapacak? Çözüm sürecinde komisyon kurduk, CHP üye bile vermedi. Şimdi diyorlar ya 'sorunun çözüm yeri meclis olsun.' Mecliste komisyon kurduk, sen üye vermedin. Söyleyecek sözün yok, ne diyeceğini bilmiyorsun. Bu anlayış, bunlar herhangi bir şeyi çözebilirler mi? Bu sorunla yoğrulmuş zihniyetlerdir bunlar. Bu yüzden bu sürecin sahibi AK Parti'dir ve biz bu süreci devam ettiriyoruz. İnşallah sonuca da ulaştıracağız. 'Sen hem elimde silah olsun hem siyaset olsun, ben ikisini de aynı anda kullanayım' Böyle bir demokrasi olmaz. Sen silahları gömersin, böyle bir örgüt ortada kalmaz, ondan sonra siyaseten yükselirsin. 'Hem ben siyaseten yükseleceğim hem silahlı güç olarak yükseleceğim' bunun adı da demokrasi olacak. Böyle bir kandırmaca olmaz. Senin yarın herhangi bir sıkıntıda tehdit etmeyeceğini, şantaj yapmayacağını kim garanti edebilir. Sonra böyle bir samimiyetsizlik mi var? 'Ben barajı geçersem bu oyunu kabul ederim.' Geçmezsen? 'Geçmezsem şunu yaparım, bunu yaparım.' Böyle bir tehdit dili. Türkiye'de iktidar olmuş partiler barajın altında kaldı, dağa mı çıktılar? Masayı mı tekmelediler? 'Biz bu oyunu oynamıyorum mu?' dediler. Sen demokrasiye inanıyorsan, bunların hepsini içine sindireceksin" ifadelerini kullandı.