Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir, Dil Bayramı'nın 73. yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "dil kirliliği"ne dikkat çekti..
Tunçdemir, yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
"Atatürk Türkiyesinin temel taşı bağımsızlıktır. Bu kavram, siyasal bağımsızlığın yanı sıra, ulusal yaşamın bütün alanlarını kapsar. Bu alanlardan biri de dildir..
Ekonomik , kültürel ve siyasal bağımsızlık etle tırnak gibidir ve bu nedenle birbirinden ayrı düşünülemez. İşin bu yönünün ayrımında olan ulu Önder, "Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır" demişti.
Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra ilk iş olarak dilbilimcileri bir araya getirerek Türk dilinin gelişimi için yapılması gerekenleri konuşmuş ve adı sonradan Türk Dil Kurumuna dönüşecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurmuştur. 1932 yılında İstanbulda Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül, ülkemizde 73 yıldır Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Küreselleşen emperyalizm bir ulusu yok etmek istiyorsa önce, o ulusun kimliği ve o ulusu yarınlara taşıyan en önemli öğe olan dilini yozlaştırmakla işe başlar. Böylece toplum ulusal bilincini, direncini, ilkelerini, ülkülerini , tüm değerlerini yitirir. Kısaca toplum kimliksizleşir, kişiliksizleşir.
Bugün Türkiye sanki bir büyük savaşı yitirmiş gibi yağmalanıyor. Madenlerimiz, fabrikalarımız (Tüpraş, Erdemir, Tekel) Galataport ,Telekom gibi paha biçilmez ulusal değerlerimiz; deniz ve hava limanlarımız, hatta Milli Piyango uluslararası tekellere Türk halkının gözü önünde armağan ediliyor. Türkiyenin neyi var neyi yoksa satılıyor. Ama bu toptan satışa kimi sendikalardan ve aydınlardan gelen cılız tepkiler dışında kimseden ses çıkmıyorsa; Türkçe sevgisi, ana dili duygusu, dil bilinci ve duyarlığı yitirildiği içindir.
Dilimize Ayrık otları gibi yabancı sözcükler girerken aynı zamanda yabancı töreler, yabancı selamlaşmalar ,şarkılar, kıyafetler, tavırlar kısacası her şey günlük hayatımıza giriyor.
Artık Ülkemizde Türk dilinin kirlenmesi, yozlaşması o denli ileri gitti ki ; sokaklarımızda yalnız tabelalar değil camekânlar, ilanlar, gazete başlıkları, kız erkek gençlerimizin tişörtlerindeki yazılar bile bize yabancı.
Büyük Türk ulusunun geçmişini bilen ve bu geçmişe dayalı olarak gelecekte neler yapabileceğinden ürken Emperyalistler, Sevr yandaşları ve hepimizin bildiği çevreler; uzun yıllardan bu yana bu ulusu, ulusal birliği, bilinci, direnci, dirliği yok etmek için Türk diline saldırmaktadırlar.
Türk ulusu olarak bu saldırıları göğüslemenin yolu Atatürk`ü doğru öğrenmekten ve öğretmekten, ana sütümüz, ses bayrağımız olan Türkçeye sahip çıkmaktan geçmektedir
Atatürk, yaşamının büyük bir kısmını dil çalışmalarına ayırmış ve bizleri şöyle uyarmıştı; "Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle düzgün Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz."
"Türk dili Türk milletinin yüreğidir, beynidir."
Yüce Türk Ulusunun Dil Bayramı nı Atatürkçülüğümüzün aydınlığı ile kutluyoruz."