Bilinçsiz antibiyotik kullanımı, bakterilerin antibiyotiğe karşı direnç geliştirmesine yol açabiliyor.
Alexander Fleming 1945 yılında, penisilini bulması vesilesiyle Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldüğünde, daha o zaman antibiyotiklerin yanlış kullanımının, bakterilerde antibiyotiğe karşı direnç oluşturabileceği konusunda uyarmıştı. Penisilinin mucidinin bu korkunç tahmini gerçek oldu.
Fleming, 1928 yılında dünyanın ilk antibiyotiği penisilini keşfetmeden önce, dünyada sayısız insan yaralanma ve enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyordu. Örneğin Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin yüzde 18’i zatürree nedeniyle ölmüştü. Ancak İkinci Dünya Savaşı sırasında yani penisilinin ortaya çıkışından yıllar sonra bu hastalıktan ölenlerin oranı sadece yüzde 1 civarındaydı.
Ancak antibiyotik bu özelliğini kaybetmek üzere. Almanya’da her yıl yaklaşık 132 bin kişide antibiyotiğe karşı dirençli bakteriler gözlemlendiğini belirten Robert Koch Enstitüsü’ne göre, yılda binden fazla sayıda kişi antibiyotiklerin tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün Veremle Mücadele Birimi Başkanı Mario Raviglione, antibiyotiğe karşı direncin küresel bir tehdit haline dönüştüğü uyarısında bulunuyor: “İlaçlara karşı direnç nedeniyle her yıl yüz binlerce insan ölüyor. İkinci olarak ise geçmişte tedavisi mümkün olan enfeksiyon rahatsızlıklarının kontrolünde büyük zorluk yaşanıyor. Bazılarında yeniden antibiyotik öncesi dönemdeyiz. 1930 ve 40’lara geri döndük.”
KRONİK HASTALAR İÇİN ÖNEMLİ
Antibiyotikler özellikle kistik fibrozis gibi kronik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor. Sekiz yaşındaki Jack Lewellyn-Johnson da bu genetik rahatsızlıkla dünyaya gelenlerden biri. Okula gitmeden önce her sabah annesi Stephanie, ona antibiyotik vermek zorunda. Bu rahatsızlık Jack’in sürekli ağır akciğer iltihabına yakalanmasına yol açıyor. Sağlıklı olmak için sürekli antibiyotik kullanmak zorunda ve annesinin, her enfeksiyonda oğluna uygun ilacı vermesi gerekiyor. En kötü durumda onu hastaneye yatırıyor. Jack, kış aylarında farklı antibiyotikler kullanıyor. Böylece bakterilerin direnç göstermesinin önlenmesine çalışılıyor.
Avusturya’nın Graz kentinden bilim insanları, yıllardır tehlikeli bakterilerin direnç gösteremeyeceği bir süper antibiyotik üzerinde çalışıyor. Avusturya’daki Biyofizik ve Nano Sistem Araştırma Enstitüsü bilim insanları, bilimsel açıdan çığır açacak bir buluşa çok yakınlar. Gerçi buluşlarının piyasaya çıkabilmesi için daha yılar gerekiyor.
UZUN YILLAR ALACAK
Graz'da üzerinde çalışılan süper antibiyotik, mikroorganizmaları yok eden peptidlere yani bakterileri yok edebilen protein bileşenlerine dayanıyor. Ekibin başkanı Dr. Karl Lohner, yeni geliştirilen etken maddenin çekiçle duvara vurulmasında olduğu gibi bakterilerde delikler oluşmasına yol açtığını kaydediyor. Böylece bakteriler çok hızlı bir şekilde yok edilebiliyor.
Yeni etken madde, bakterilerin hücre zarını yok ettiği gibi parçalanan bu ölümcül bakterilerin salgıladığı zehirli endotoksinleri de etkisiz hale getiriyor.
Graz'daki enstitü geçen yıl, farelerde yapılan deneylerde bakteriyel dirence yol açmayan yeni etken madde için ABD’den patent aldı. Ancak klinik araştırmalar hâlâ sürüyor ve yeni ilaç piyasaya çıkana kadar daha yıllar geçmesi gerekecek.