SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Uluslararası Cami Sempozyumu Yapıldı

0
Güncellendi - 2018-10-10 05:33:50
Uluslararası Cami Sempozyumu Yapıldı
A- A+ PAYLAŞ

  • 2 gün süreli Uluslararası Cami Sempozyumu başladı. Sempozyuma, yurt dışından da din adamları katılıyor..

Diyanet İşleri Başkanlığı ile İnönü Üniversitesi öncülüğünde "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" dolayısıyla İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen, "Uluslararası Cami Sempozyumu" başladı.

AÇILIŞ KONUŞMASI VALİ'DEN..

Onursal Başkan Vali Kaban yaptığı sempozyum açılış konuşmasında “Burada bu çalışma için başlangıçta bir teşekkürle başlamak istiyorum. Gerek bu Camiler Sempozyumu gerekse benzeri diğer güzel faaliyetler gibi hayırlı bir iş olduğunda geride kalmayan çok değerli rektörümüz, aynı şekilde birlikte ikiz yıldızlar gibi güzel çalışmalarıyla şu ana kadar güzel sonuçlara, güzel çalışmalara ve bundan sonra da yapılacak güzel çalışmalara fırsat veren çok değerli İlahiyat Fakültesi Dekanımız ve değerli Müftüm bu tip çalışmalar için eğer sizlerin bir iyi niyeti, sizlerin bir gayreti, sizlerin bir cesareti olmasaydı, bu çalışmalar mümkün olmazdı. Bu anlamda ben sizi yürekten alkışlıyorum.

Unutmayalım ki yapılacak bütün faaliyetler eğer bilimsel bir temele dayanmazsa, eğer yapılacak faaliyet kendi içindeki mantıksal düzeni, onu oluşturan bütün bilim dizgeleri oluşturamazsa çok uzağa gidemiyor, bir şekilde basit kalıyor, bir şekilde kalıcı hiçbir değer oluşturamıyor. Bu anlamda bu kurumların üstüne düşen vazifeyi hiç çekinmeden cesaretle ve iyi niyetle yapmaları gerekiyor ve o iyi niyet ve cesaret neticede çok güzel sonuçlara sebep oluyor.

Bu anlamda Malatya’mız bir vilayet olarak göründüğü şeklin çok ötesinde eğer bir görünüyorsa yansımalarıyla 10-100 gibi etkileri olan çok değişik, çok nadide bir vilayettir. Bunu, Malatya'yı bu görev vesilesiyle tanımış olan ve tanıdıkça da onun kıymetlerini değerlerini gün ve gün, her bir yeni gün’de keşfeden birisi olarak sizlerle paylaşma ihtiyacı hissediyorum. Bu anlamda çok fazla değerimiz var, kıymetimiz var ve bunların bir şekilde bilimsel düzeyde işlenmesi bunların tanıtılması, öncelikle Malatya’mıza tanıtılması ve Türkiye'ye tanıtılması, gönül coğrafyamıza tanıtılması, dünyaya tanıtılması gerekiyor. İşte o anlamda bundan sonra düzenlenecek olan başta İbn Arabi Sempozyumu olmak üzere daha önce düzenlenen Niyazi Mısri sempozyumu ve Arslantepe sempozyumları olmak üzere aynı şekilde Ebu'l Ferec sempozyumu olmak üzere, yine aynı şekilde yapılan çok güzel bir çalışma ile Sayın Rektörümüzün bu konudaki gayreti asla ihmal edilemez ve unutulamaz Alevilik Araştırma Enstitüsü'nün kurulmasına ve bundan sonraki yapılacak çalışmalara sonuç veren çalışmalarıyla üniversitemiz ve kadroları çok güzel çalışmalar yapıyorlar. İşte onlardan biriside bu Camiler Sempozyumudur. Bir kapanış programı şeklinde bugün bura da bir araya gelmemize ve Ankara'dan çok güzel destekleriyle bugün burada çok büyük bir çıkartma yapan Diyanet Teşkilatımıza da özel bir teşekkürü borç biliyorum.

Unutmayalım ki İslam dini içeriği itibariyle hayatın bütün cüzlerine, doğumdan başlayarak ölüme kadar ve aslında hayatın en büyük sorusu olan ölümden sonra ne olacağına dair insanlara mukri, ikna edici, insanları rahatlatıcı ve ölüm sonrasını da izah edici bir tarzdan o kadar fonksiyonel yönü olan bir noktadaki İslam dini sadece hayatı değil hayat sonrasını, sadece bu dünyada yaşayıp öldükten sonrasını değil buraya gelmeden önce neler olduğunuda izah eden külli bir kozmolojiye sahip dünyadaki iki dinden birisidir. Dolayısıyla bu iki din içerisinde de şu anda müntesib itibariyle de bu derece müntesibi olan bu kadar çaplı bu kadar insanların her bir noktasına her bir ayrıntısına müştemil hükümler vaaz edebilen yegâne dindir. Camide bunun en önemli parçasıdır. Normalde yeryüzü mescit kılındığı için namazımızı istediğiniz yerde kılabilirsiniz. Bizde bir kilise kavramı yoktur. Kilise sadece bir siyasal ve kurumsal bir tanımın ötesinde bir mecburiyettir. Kilise olmadan ibadet edemez bir hıristiyan. Ama bir Müslüman nerede olursa olsun seccadesini serip temizlik şartlarını oluşturduktan sonra istediği yerde ibadetini yapabilir. O zaman caminin fonksiyonu nedir diye baktığımızda; Cami fonksiyonu itibariyle Medine'ye hicret eden Efendimiz Aleyhissalatü Vesselamın uygulamasıyla da bütün müminlerin bir araya getirildiği, aynı zamanda hayatın bütün safhalarının kapsandığı bir değeri ifade etmektedir. O anlamda camilerimiz sadece ve sadece bir taştan, betondan, ağaçtan, tuğladan oluşan yapılar olmanın çok ötesinde bir değere haiz olmak durumundadır. Aynı zamanda insanla, gençle, çocukla, bütün toplumun kesimleri ile haşır neşir olmanın, onların temsil edildiği, onların hep birlikte yaşandığı yerler olmalıdır. Yoksa namazı kıldık, hadi gidiyoruz, camiyi de kilitleyeceğiz diyen imama bizim ihtiyacımız yok. Orada ki kişiler gidene kadar beklemek zorundadır. Çünkü o kişi için, gelen bir kişi için vardır o cami, o bina. Onun ötesinde cami sadece namaz kılınan yerin dışında bir medeniyet ölçüsü olduğu için caminin bütün kolaylık tesisleri de en güzel şekilde yapılarak işletilmek durumundadır. Üstü kaval altı şişhane modelinde bir sistemle kendi içi gayet güzel dizayn edilmiş ama lavaboları alabildiğine pis ve bizim temizlik anlayışımızı, imanın yarısı olan temizlik alışımızı yansıtmayan bir caminin bir İslam medeniyetine ne kadar katkıda bulunabileceğini ben bilmiyorum.

Ayrıca Biraz önce ifade edildi şükürler olsun ki Anadolu toprağı 100000 civarında mescidin ve caminin olduğu bir sistematiğe kavuşmuşken artık herhalde bundan sonra bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bir Müslüman olarak şahsımın da başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere bütün yetkililerden talebimiz bu olsa gerekir, gönül coğrafyamızda camisiz kalan yerlerinde bundan sonra bir şekilde camiye kavuşturulması, her zaman için gönül coğrafyasının kalbi olmuş Anadolu toprağındaki insanın ve bu Anadolu toprağını elinde tutan Devletin önemli bir yükümlülüğü olsa gerekir. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, başarılar diliyorum” dedi.

Sempozyumun açılışına, Vali Ali Kaban, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Huriye Martı, Prof. Dr. Ramazan Muslu, Osman Tıraşçı, Karadağ İslam Meşihatı Başkanı Rifat Fejziç, Filistin ve Kudüs Başmüftüsü ve Yüksek Fetva Meclis Başkan Vekili İbrahim Avadallah, Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü Dr. Mustafa Hacı ile Batı Trakya Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif de katıldı.

Sempozyum sonrası Vali Kaban, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen ve Albaraka Türk’ün kültür sanat etkinliklerinden biri olan "Kalemin Bereketi, Hat ve Tezhip Sergisi" açılış törenine katıldı. Kurdele kesilmesinin ardından Vali Kaban sergide bulunan eserleri gezerek inceledi.

FİLİSTİN VE KUDÜS BAŞMÜFTÜSÜNDEN TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR..

Filistin ve Kudüs Başmüftüsü, Yüksek Fetva Meclis Başkan Vekili İbrahim Avadallah, "Türkiye hükümetine, başkanlığına, idarecilerine Kudüs ve Mescid-i Aksa konusundaki duruşlarından dolayı teşekkür ediyoruz." dedi.

Avadallah, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Uluslararası Cami Sempozyumu'nun "Dinlerde Mukaddes Mekan Kültürü" konulu oturumunda yaptığı konuşmada, salonda bulunan herkese Mescid-i Aksa'dan selam getirdiğini belirtti.

Sempozyumun konusunun kendisi için çok önemli olduğunu aktaran Avadallah, adeta yaralı olan Mescid-i Aksa'nın insanlara ibadet için yapıldığını söyledi.

Tüm mescitlerin özgür olduğunu ancak Mescid-i Aksa'nın bundan müstesna tutulduğunu dile getiren Avadallah, "Mescid-i Aksa sizin mescidiniz, sadece Filistinlilerin veya Kudüslülerin değil, bütün Müslümanların mescidi, dünyadaki bütün Müslümanları ilgilendiren bir mescit. Fakat siyasi, sosyal, ekonomik anlamda gerekli olan desteğin geldiğini söyleyemeyiz ancak Türkiye hükümetine, başkanlığına, idarecilerine Kudüs ve Mescid-i Aksa konusundaki duruşundan dolayı teşekkür ediyoruz." diye konuştu.

Avadallah, Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Kudüs'ün, terör devleti İsrail'in başkenti olmasını kabul etmeyen Türkiye'ye bu karşı duruşundan dolayı minnettar olduklarını vurguladı.

Türkiye'nin Mescid-i Aksa için yaptıklarının hem tarihi açıdan hem de diğer yönlerden takdire şayan olduğunu anlatan Avadallah, Türkiye'nin tutumunun devam etmesini umduklarını ve buna inandıklarını dile getirdi.

- "Yaklaşım dini veya inançla ilgili değil"

Mescid-i Aksa'nın gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu anlatan Avadallah, şöyle devam etti:

"Orada günlük olarak Mescid-i Aksa'nın yıkılması için ortaya konan birtakım taktikler var. Bunlar İsrail'in gözetiminde olan faaliyetler. İsrail'in güvenlik güçleri tarafından Kudüs'e yapılan şeyler bunlar. Her gün mescidin alanına birtakım saldırılar yapılmaktadır. Birtakım dans gösterileri, çalgı, türkü bir de içki törenleri orada yapmaya çalışıyorlar. Bunların Mescid-i Aksa'ya yaklaşımı dini veya inançla ilgili değil."

Avadallah, son dönemlerde mescidin içerisine namaz kılanları görüntülemek için kameralar konulduğuna dikkati çekerek bu duruma orada yaşayan Müslüman ve Hristiyanların karşı çıktığını, Kudüslülerin ise ağaçlara çıkarak kameraları söktüğünü söyledi.

- "Dualarınızda Mescid-i Aksa'ya yer ayırmanızı istiyoruz"

Mescid-i Aksa direnişinin bitmediğinin altını çizen Avadallah, şunları kaydetti:

"Burada yapmak istediğimiz şey, İsrail hükümetine sosyal bir baskı oluşturulması. Bu söylediklerimiz bir rica değil, her Müslüman'ın yapması gereken bir görev. Sizin ibadet amacıyla Mescid-i Aksa'ya yapmış olduğunuz ziyaretler aynı zamanda bize birer destek sayılır. Biz sürekli ve destekleyici ziyaretlerin devam etmesini istiyoruz. En azından namazlarınızda, dualarınızda Mescid-i Aksa'ya yer ayırmanızı istiyoruz. Bunların size bir emanet olduğunu ifade etmek istiyoruz. Ben açıkça söylemek istiyorum, şu anda Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki mescitlere yönelik savaş ve saldırılar devam ediyor. 1966'dan beri Mescid-i Aksa'yı yıkmak için mücadele ediyorlar. Sadece Mescid-i Aksa'ya değil, Filistin'de bulunan diğer mescitlere de geceleri gidip mihraplarını yıkıyorlar."

Oturumda, Karadağ İslam Meşihatı Başkanı Rifat Fejziç, Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü Dr. Mustafa Hacı ile Batı Trakya Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif de konuşma yaptı.

SALI GÜNÜ SONA ERECEK

9 Ekim Salı günü sona erecek olan, camilerin sosyo-kültürel ve mimari açıdan incelenerek, sunumların ve tartışmaların yapılacağı sempozyumda, “Dinlerde Mukaddes Mekan Kültürü”, “Bütün Yönleriyle Mekke ve Medine’de Mescitler”, “Cami Musikisi”, “Vakıf-Cami Münasebeti, Finansman ve Tüzel Kişilikler”, “Tevhid İnancından Tevhid Toplumuna Camiler”, “Medrese-Cami Münasebeti”, “Ferdi ve Toplumsal Hayatın Manevi Mimarı Camiler”, “Cami Mimarisi”, “Cami ve Engelliler”, “Cami ve Kadın”, “Cami Mimarisinin Estetiği” başlıkları, bütün yönleriyle ele alınıp tartışılacak.

AA- Bülten- Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

7 yorum yapılmış

  • bir dost (5 yıl önce)
    Cami cemaatine devam etmeyip de camilerle ilgili sempozyum düzenlemek! Bu ancak ilahiyatçıların başarabileceği bir durum olabilir.
    0
    0
    Yanıtla
  • Atto (5 yıl önce)
    Bizim bazı imamlar Sütçü, galerici, mutahit tamam dünyalıgı tercih ettin cami imamlıgında ne işin var, bu işin ya parası çok yada az ikisinden birisi kararınızı verin ya cami ya ticaret vatandaşı oyalamayın kendinizi geliştirin camiyide cemaatıda canlı tutun.
    0
    0
    Yanıtla
  • Cami imamı olup da ekstra ticaret ile uğraşanları tespit edip, sonrasında gizli müfettiş ile camilerini ve de cemaatlerini aksattıklarını tutanağa geçirerek kıdemsiz tazminatsız emekli maaşı bile vermeden devletin bu güzide kurumundan atacaksınız. Nerede görülmüş kardeşim imamın ek iş yaptığı. İmam cami için uğraşsa ticarete zamanı olmaz. Geçmişe bakıp da eski hocalar alimler imamlar ticaretle uğraştılar bahanesi ise çürüktür. Çünkü o imamlar yaptıkları işten para maaş almazlardı. Sadece ve sadece Allah rızası için mescitleri camileri canlı tutar, yeni alimler hocalar yetişmesine katkıda bulunurlardı.En güzel örnek İmam-ı Azam (RA)...VeSSelam...
    0
    0
    Yanıtla
  • Ateş bey (5 yıl önce)
    Beyhude işler maalesef bunlar, bu ümmetin dirilişi camilerden çok zor maalesef. Bi program yapıyorsunuz ve kurum çalışanlarını zorla getiriyorsunuz, inanın sadece iki sıra bile dolduramazsınız zorla getirmezseniz
    0
    0
    Yanıtla
  • recai (5 yıl önce)
    Yav he he
    0
    0
    Yanıtla
  • Emrah (5 yıl önce)
    Sonucunda ne olacak çok merak ediyorum.
    0
    0
    Yanıtla
  • Akademi (5 yıl önce)Emrah isimli kullanıcı yorumuna
    Adı "uluslararası" ya, o yüzden akademik teşvik puanı alıp, puanlarını yüze tamamlayacak ve maaşlarına 1000 TL katkı sağlayacaklar. Amaç bu zaten.
    0
    0
    Yanıtla