Vurun Ulan, Vurun! Ben Kolay Ölmem
Güven AKINCI
guvenakinci@hotmail.com
Hani Türk filmlerinde bir sahne vardır; Esas oğlan kötü bir çocukluk geçirmistir, o kötü günlerin üzerinden yıllar geçmiş, şimdi artık büyümüş toplumda saygınlığı olan iyi bir adam olmuştur. Zaman zaman yıllar öncesine giderek dayak yediği yada tecavüze uğradığı sahneyi hatırlar. Adamın çocuk çığlıkları, görüntünün arkaplanındaki ses efektleridir.Ve ayrıca iç acıtıcıdır...
Dedik ya, esas oğlan simdi iyi bir adamdır. Saygındır, toz kondurulmazdır, hesap edilemeyen bir üretim hatasıdır. Daha çok bi şey dir...Ama hepsinden önemlisi bu bir filmdir...
Kamera ışığından ürken çocuk, gözlerini yere doğru kaydırarak, sizi dövüyorlar mı? sorusunu Evet Naciye anne dövüyor, Elif abla dövüyor,ııhh! Şey de dövüyor...Dövüyorlar!
Muhtemel ki, asgari ücret karşılığı temizlikçiler, Mücelli çocuklarının* anneleri, ablaları... çocuklara bakacaksınız! denilmiştir. Hayatları boyunca söyleneni yapmaktan ötesini düşünüp sorgulamamış toplum sınıfının nüveleri olarak; söyleneni yapmış, çocuk bakmışlardır...
Yöntemince bakmıştır Mücelli anneleri *, yuvanın çocuklarına...Nede olsa yuvanın çocukları, kimsesizler. Devlete emanetler ancak olsun, kimseleri yok. Yöntem; kaynar su, terlik arkası, kafa tokuşturma...Yöntem, örseleme!
Her ne kadar Mücelli`nin annesi de, çocuğu da aynı sosyal sınıfın mukimiyse de; beri ki eline bir şekilde kamunun gücünü geçirmiştir. Kaşları çatık, yüzü asıktır.Yüzü komple otoritedir, otorite dayaktır! Dövecektir! Alışmıştır, alıştırılmıştır..
Değil mi ki, daha geçen hafta ülkenin en iyi üniversitesinin ekonomi profesörü, bilimsel bir makale ile değilde karısına attığı kafa ile gündeme oturmuştu. Dayak bu toplumun bir marazıdır ve malesef içselletirilmiş, meşrulaştırılmıştır. En kötüsü, mukavemet göstermekten aciz çocuğa atılan dayak olmalı. Cünkü karşılığı hemen değil, sonrası uzun yıllar alır sonucu ise dramatikdir...
Dostovyeski`nin bir romanında geçen Rus köylüsü için en ikna edici araç, kızılcık sopasıdır! gerçeği bize de kendi toplumumuz için kabul ettirilmiştir. Üstelik bu olgu öyle son on yılların işi değil, Osmanlı`dan beri böyledir.
Evinde, okulunda, camisinde, caddesinde, askerliğinde, işinde, siyasetinde ve dahi parlamentosunda dövüle dövüle büyütülmüş, olgunlaştırılmışlardır bu ülkenin çocukları... Dayakla onarılmış, azarla dizginlenmişlerdir...
Aptalca bir inanışın mahkumu olmuş halkım için, dayak cennetten çıkma olup sevimlileştirilmiştir adeta. Kutsalın egoya alet edilişinin bir örneği de bu sapkın inanıştır...
Sanılmasın ki, Mücelli`deki yangından beri kalınabilir. O ve benzeri yangının bir gün, sizi bizi içine almayacağının garantisi yoktur. Bana birşey olmaz! diyene gazetelerin üçüncü sayfalarını dikkatle okumalarını öneririm. Dayağın eğitip(!) olgunlaştırdığı(!) çocuklar; tiner dünyasının, suç çetelerinin, kapkaç organizasyonlarının arka bahçeleri olup hemen herkesin elinde patlayabilecek tesirli bombalardır...
(*) Mücelli annelerinden kasıt çocuk yuvası'nda görevlendirilen "bakıcı"lar, Mücelli çocuklarından kasıt, yuvadaki çocuklardır..
Not : Bütün okuyucularimizin mübarek Ramazan Bayramini en icten dileklerimle kutlarim.