8 Mayıs 1974 yılında Malatya’da yayın hayatına başlayan ve 49 yıl yayınını sürdüren Görüş Gazetesi'nin 33 yıldır bulunduğu, Valilik binası arkasında, Vilayet Parkı karşısındaki Üstün Apartmanı da “tarih” oldu. 6 Şubat afetlerinde gazetenin bürosu ve matbaası da hasar görünce Görüş, yayın hayatını durdurmak zorunda kaldı.
malatyahaber.com yayıncılarının da yetiştiği okul olan Görüş, kurulduğu günden beri sahibi Cevdet Barış’ın filmlere konu olabilecek bir “gerçek yaşam senaryosuyla”, belki o güne kadar hiç aklından geçirmediği halde, bir anda gazete patronluğuna soyunmasıyla Malatya'da yayınına başlamış, Malatya basın tarihinin en etkili ve güvenilir yayın organı olarak yaklaşık yarım asır varlığını sürdürmüştü; sloganı da ‘Görüş yazıyorsa, doğrudur’ idi..
Görsel ve işitsel medyanın dönemin yasaları gereği sadece devletin tekelinde olduğu, Türk toplumunun bu kulvarda sadece TRT radyo ve televizyonlarından akan yayınla yetinmek zorunda kaldığı, yazılı basın hakimiyetinin ise ezici çoğunluk İstanbul gazetelerinin elinde bulunduğu yıllar, Malatya gibi “orta karar” bir şehirde gazetecilik yapmak kolay iş değildi.
1974 Malatya’da televizyon yayınının da yeni başlayacağı yıldı. TRT 1968’de ilk yayınını yapmış olsa da diğer şehirlere yayılması, o günün teknik ve ekonomik olanaklarıyla, o kadar kolay değildi. 70’lerin ilk yarısında yaygınlaşan ve sadece siyah-beyaz olan televizyon yayını akşam birkaç saat sürüyordu. Tüplü, ısınarak açılan TV cihazı başlarda pahalıydı, zaten millette pek para da yoktu, haliyle her aile onu kolayca alıp evin başköşesine koyamıyordu. 70’ler komşuluk ilişkisinin yoğun yaşandığı yıllardı, televizyon bulunan birkaç evin her akşam misafiri eksik olmuyordu. Bu ziyaret Türkçemize “telesafirlik” diye şakadan bir sözcük kazandırmıştı.
İlk yazı işleri müdürlüğünü Avukat Talat Barış’ın yaptığı, O'nun vefatıyla Celal Yalvaç'ın bu görevi üstlendiği, 4 sayfa, “eee haliyle” siyah-beyaz gazetenin ilk sayısının manşeti “Eski Malatya nahiyesinde geçen yıl dikilen kavak ağaçlarının sulanamadığından kurumaya başladığı” idi.
Öyle o yıllarda, bugün belediyelerin veya benzer kurumların basın bürolarından başlığı bile hazırlanarak atılmış, bugün çoğu bir cümleyi bile doğru düzgün yazamayacak yüzlerce ne idüğü belirsizin 'gazeteci' diye ortaya çıkmasına ortam sağlayan yazılı “haberimsi” bülten (!) gelmezdi. Haberi araştırmak, soruşturmak, varsa taraflarını dinlemek, daktilo başına geçip yazmak gerekirdi. Haber daktiloda kaleme alınacak, kontrol edilecek, hata varsa düzeltilecek, oradan matbaaya gidilecek, hurufat denilen sistemle, ağır kurşun, boya kokularının harman olduğu matbaadaelle dizilecek, ilk çıktının “tashihi” (düzeltme) yapılacak, en nihayetinde baskıya geçilecek, sabah erkenden de bayilere dağıtılacaktı…
Yani “gazeteci gazetecilik” yapacaktı…
O günler nahiye denilen (günümüz Türk idari sisteminde öyle bir birim bulunmuyor), Malatyalıların tabiriyle Aşağışeher de denilen Eskimalatya’nın sorununun manşete taşınması Görüş’ün nasıl bir gazetecilik yapacağının, başka ifadeyle yerel gazeteciliğin nasıl olması gerektiğinin, işaret fişeği gibiydi.
Bu tür haberler ileride araştırmacılara dönemin ekonomisine dair ipucu da verir. Nasıl mı?
Fırat kıyıları hariç Eskimalatya hep su sorunu yaşamıştır. Kuraklık olur. Yukarıdan, yani güneydeki Derme’den, gelen su o kadar geniş araziye yetmemektedir. Ona rağmen Aşağı Şeher’de suyu çok seven kavak tercih edilmiştir çünkü Malatya ekonomisinde keresteciliğin önemi büyüktür.
1970’lerin ikinci yarısı gazetecilik açısından kelle koltukta yıllardı. Türkiye’nin her yerini kabus gibi saran terör olayları, karşıt görüşlü insanların bir mahalleden karşı mahalleye dahi gidemeyişi, öldürülen onlarca insan, derken 17 Nisan 1978’de Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu’nun gelini ve torunlarıyla katli, Malatya’nın yanışı…
Ortalık toz dumandı, at izi it izine karışmıştı.
Görüş, bu dönemde hep gazetecilik yapmaya çalıştı. Muhabirleri, yazarları, sonradan adları ulusal basının da önemli isimleri arasına girecek merhum Raşit Kısacık’ın, ömrü uzun olsun Orhan Apaydın’ın evleri bombalandı..
Ne Kısacık ne Apaydın’ın derdi sağcılık veya solculuktu. Patronları Cevdet Barış’ın da öyle.
Tek dertleri vardı: Gazetecilik.
Bombalar patlar, mermiler havada uçarken bile gazeteciliği bırakmadılar, ilkelerinden taviz vermediler, sadece ve sadece haber yazmaya, toplumu bilgilendirmeye çaba harcadılar.
70’ler, 12 Eylül 1980 askeri darbesi, her gün Sıkıyönetime kontrole giden ilk nüsha (İstanbul basını jargonuyla, meyhane baskısı), seksenlerin ortalarında Malatyaspor’un liglerde fırtına gibi esmesiyle binlerce baskı yapan Görüş…
Hemşerimiz Turgut Özal başbakan olmuş, Malatyalı bakanlar kabineye girmiş, memleketin ülke çapında havası bin beş yüz olmuştu ama Malatyaspor denince akan sular duruyordu. TRT tek kanaldı, kafası eserse o gün adı 1. olan bugünün Süper Liginden bir maçı arada naklen yayınlıyor, özetleri veriyor, diğer liglerden “bir zahmet” sonuç geçiyordu.
Haliyle halkımızın Malatyaspor haberleri hususunda tek umudu yazılı basındı, yani Görüş.
Gazete bayiden alınabildiği gibi abone olanlara dağıtılıyordu. Nasıl olmuşsa bir abonenin gazetesi ulaşmamış, hiçbir bayide gazete bulamamış, telefonla gazeteye ulaşmış, sinirlenmiş, niye benim gazetemi göndermediniz, diye bağırıp çağırmaya, ardından küfretmeye başlamıştı. Telefona çıkan muhabir, küfür başlayınca karşı tepki koymuş, o sırada hadiseye tanık olan patron Barış, araya girip, telefonu eline alıp adamı sakinleştirmiş, sonra muhabirlere dönerek “kızmanıza gerek yok, adam bize iltifat ediyor yahu. Gazetemizi okuyamadı diye bu kızgınlığı bize iltifat. Demek işimizi güzel yapıyoruz” mealinde açıklama yapmıştı.
Elle dizgiden, entertipe, oradan bilgisayara ve ofsete doğru olan ve Görüş'ün de yaşadığı bu süreçte teknolojideki gelişmeler, önce radyo ve televizyon tekelinin ortadan kalkması, sonraki on yıllarda Internet’in devreye girmesi elbette Görüş’ü etkiledi. Zamanla gazetenin temel geçim kaynağını oluşturan resmi ilan önemli ölçüde azalınca gazetecilik gelir getiren değil cepten harcatan bir iş haline geldi.
Ama Görüş asla gazetecilikten taviz vermedi. Ne yapıp edip para kazanayım, yoluma devam edeyim çizgisine girmedi.
Çünkü Görüş geride kalan yıllarda doğruyu ve gerçeği yazma, Malatya ve Malatyalının sorunlarını gündeme getirme, mümkünse çözüm bulma hedefiyle haberler üretmiş, kamuoyunda Görüş yazıyorsa doğrudur fikrinin yerleşmesini sağlamıştı.
Mayıs 1974’te “PTT Yanı Yeni Yol No: 7 MALATYA” adresli yazıhanesinde “konuşlanan”, 1975’de Atatürk (Kışla) Caddesindeki yerine taşınan Görüş, bu mesleğe gönül verenlere okul da oldu. Raşit Kısacık, Orhan Apaydın, Erhan Kırçuval gibi usta kalemlerin ardından Abdurrahman Çamur, İsmet Yalvaç, Bülent Yalvaç, Bülent Sarıçiçek, Osman Karakaş, Fuat Kozluklu, Suat Taşpınar, Selahattin Gökatalay, Nihat Abacı gibi nice gazeteci ve yazarlar Görüş’ün ekolünde önemli başarılara imza attılar.
Görüş, 1990’da Vilayet binasının arkasında bulunan, aynı adlı parkın bitişiğinde, Üstün Apartmanının 3. katına taşındı ve binanın 6 Şubat depremlerinde 'ağır hasar' alması nedeniyle yayınını durdurmak zorunda kalıncaya dek hep bu binada faaliyet gösterdi.
***
Yarım asıra yaklaşan tarihinde Görüş’ün, çalışanlarının haricinde, birçok müdavimi olmuştur. Malatya tarihi, kültürü, ekonomisi, sosyal yapısı, aklınıza gelebilecek her alanında kafa yoran yazarından çizerinden başlayarak birçok renkli karakter bu siyah beyaz gazetenin kapısını aşındırmış, çayını içmiştir. Çeşitli vesilelerle Malatya’ya gelen Türk basınının tanınmış yüzleri, usta kalemleri Görüş’ün misafiri olmuştur.
Çayın, arada yoğrulan çiğ köftelerin eşliğinde, ne entelektüel sohbetler dönmüştür, nelere tanıklık edilmiştir, yaşayanlar bilir!
***
Zaten neredeyse 10 yıldır Cevdet Barış’ın özverisiyle yayın hayatını sürdüren, resmi ilan veya herhangi bir geliri olmayan Görüş, hepimizin hayatını alt üst eden depremin etkisiyle “şimdilik” yayını durdurdu demiştik yazının başında.
Malatya basınında, dürüst ve nitelikli gazeteciliğin en eski ve köklü sembolü Görüş bundan sonra yayın hayatını Internet ortamında sürdürebilir ama bir an önce binasına, matbaasına kavuşarak o dürüst ve nitelikli gazeteciliğin 'ölmeyeceğini gösterecek' örnek olma adına yayınına tekrar başlaması olasılığı var mı? Bilmiyoruz.
Ama Malatya’nın da Türkiye’nin de işi sadece gazetecilik olan, gazetecilik faaliyetiyle hayatta kalan, bu güzel ve heyecanlı mesleği sahibinin/sahiplerinin veya nemalandığı, iplerini eline verdiği “sahibinin/sahiplerinin” tetikçiliğini yapmayan gazetelere/gazetecilere şimdi daha çok ihtiyacı var.
malatyahaber.com