Malatya İnönü Üniversitesi Kimya Öğretmenliği Bölümü mezunu ve ABD North Carolina Fayetteville Eyalet Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Cevdet Akbay'dan Zirve Yayınevi olayına karışanların zihin kontrolü yoluyla yönlendirilmiş olabileceklerini iddia etti.
Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihindeki Zirve Yayınevi'nde meydana gelen olayda, misyoner olan biri Alman, 3 kişi öldürülmüştü. Polis ekipleri olay yerine gittiğinde 4 kişiyi yayınevinin içinde suçüstü, 1 kişiyi ise aşağıya atlaması nedeniyle yaralı vaziyette yakalamıştı.
Analitik kimya, kimyasal analiz, ilaçların ve proteinlerin kimyasal ayrışımı konusunda bilimsel çalışmalar yürüten ABD North Carolina Fayetteville Eyalet Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Cevdet Akbay, malatyasonhaber.com'a yaptığı açıklamada, " Malatya İl İnsan Hakları Kurulu, Mart 2009'da, Zirve Yayınevi cinayeti raporunda "sanıkların beyin kontrolü yöntemiyle yönlendirilmiş olabilecekleri" bilgisi var. Söz konusu rapor bazı çevreler tarafından o zaman farklı yerlere çekilse de, bence zihin
kontrol konusunda önemli bir başlangıçtı. Gerisi devletin ilgili birimlerinin işi; ne yapıldı, ne kadar ilerleme kaydedildi, bilmiyorum ama o rapordan yola çıkılarak çok önemli delillere ulaşılması mümkündü" ifadelerini ileri sürdü.
Doç. Dr. Cevdet Akbay, "Sadece Zirve Yayınevi cinayetini isleyen zanlıların değil, Türkiye'de islenen eski ve yeni birçok faili meçhul ve faili malum birçok cinayette kullanılan tetikçilerin bir şekilde kontrol altına alındıklarını düşünüyorum. Mesela, Rahip Andrea Santaro (5 Subat 2006), Danıştay (17 Mayıs 2006), Hrant Dink (19 Ocak 2007), Zirve (18 Nisan 2007) gibi 2006'dan sonra islenen cinayetlerde kullanılan tetikçilerin çoğu hayatta; bu cinayetler detaylıca incelenirse zihin kontrol konusunda çok
hayati bilgilere ulaşılabileceğine inanıyorum. Bu tetikçilerin eylemden önceki son birkaç senesini mercek altına almak gerekir, kimlerle görüşmüşler, ne sıklıkla görüşmüşler, neden görüşmüşler, bu görüşmeden hemen sonra aileleri veya arkadaşları onlarda (ilaçların etkisinden dolayı) herhangi bir davranış değişikliği gözlemlemişler mi?" ifadelerini ileri sürdü.
Doç. Dr. Cevdet Akbay şunları ileri sürdü, "Olaydan sonra bir numaralı zanlı Emre Günaydın'ın yakın çevresiyle görüşülmüş; Günaydın'ı kan tuttuğu, kurban kesilirken bile sırtını döndüğü hatta kurban eti bile yemediği bilgisine ulaşılmış. Böyle bir kişi çıkıp gözünü kırpmadan hunharca adam olduruyorsa ortada anormal bir durum var demektir. Şahsi kanaatime göre Günaydın, hayatını kurtarmak için değil, "zihin kontrolü" amacıyla verilen ilacın etkisiyle kendisini pencereden attı. "Zihin kontrolü" konusunda
biraz malumatı olan, Günaydın'ın tepkisinin zihin kontrolüyle ilgili olduğundan şüphe etmez. Verilen ilaç, insanı tamamen değiştiriyor. Çünkü depresyonla intihara meyletme veya aşırı cesaretle kendini ölümsüz görme hissi verebilir."