SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Celal Yalvaç

Hacı Yusuf Camisi- Taş Cami- Teze Cami- Yeni Cami

Hacı Yusuf Camisi- Taş Cami- Teze Cami- Yeni Cami
A- A+ PAYLAŞ

Celâl YALVAÇ

Şehrin merkezinde olup, kâmilen muntazam sıralı silme taştan yapılmış güzel bir camidir. 24.50 x 24.50 metre büyüklüğünde kare bir zemin üzerine oturtulan caminin son cemaat yeri 4 metre genişliğinde olup üzeri revaklıdır. Vakıf kayıtlarında adı “Hacı Yusuf Camii” olarak geçmektedir. Halk, Yeni Cami, Taze (Teze) CamiTaş Cami ismiyle anmaktadır. Bu cami yapılıp ibadete açıldığı günden beri Malatyalılardan gerekli ilgi ve sevgiyi görmekte, şehrin görüntüsünde vazgeçilmez bir anıt olarak yer almaktadır. 

Caminin planı, kare zemin üzerine oturtulan klasik Osmanlı cami mimarisine uygunluk göstermektedir. Cami sahnının merkezi büyük bir kubbe ile örtülmüş, bu kubbe kalın 4 sütun üzerine oturtulmuştur. Yan kanatlar, orta uç ve yarım kubbelerle örtülmüş; geriye kalan köşelerin örtülmesi, merkez kubbeden de küçük benzer kubbelerle sağlanmıştır. 

Cami, 1843 (Hicri 1258) tarihinde Mustafa oğlu Yusuf tarafından yaptırılmış ve kayıtlarda ismi Hacı Yusuf Camii olarak geçen caminin üzerine yapılmıştır. 1893 yılında vuku bulan zelzeleden yıkılmış olan bu caminin yerine, 1893/94 tarihinde Yeni Caminin temeli atılmış, devrin müftüsünün halka müracaatla topladığı paralar ve Sultan II. Abdülhamid’in maddi yardımları ile inşaat devam ettirilmiştir. Araya giren çeşitli sebeplerden dolayı inşaat uzamış, caminin yapımını tamamlamak, ancak 1913’de mümkün olmuştur. 

Yerine yapıldığı caminin eski minaresine yakın olan minaresinin inşası sırasında minareden bir ustanın düşerek öldüğü, caminin inşasıyla ilgili hatıraların başında yer almaktadır. Bu olaydan sonra, ustanın düştüğü minareye müftülükçe 10 gün hapis cezası verildiği Kemal Tahir’in konusu Malatya’da geçen Namuscular isimli eserinin birinci baskısının 310. sayfasında yazılıdır. Bu kitapta caminin ismi Ulu Cami olarak geçmektedir. 

Hacı Yusuf Camiine ait eski minarenin inşa kitabesinde şöyle yazar: 

1-         İsmi Hüda rehnuma

            Eyleyüb hamd-ü-sena

2-         Yusuf bin-i Mustafa

            Kıldı bunu hoş bina

3-         Cenneti Firdevs ola

            Mazbaha-ı vaslı beka

4-         Tarih bir düştü hem

            Keşf-i hicab-üs-siya 

                        (Hicri 1258)

GÖRSEL: Yeni Cami haberi- Son Posta Gazetesi (29.06.1932)

50x50 santimetre büyüklüğündeki kitabede yazılı olan Hicri 1258 tarihi Miladi 1843 senesine karşılık gelmektedir ki, bu da caminin Eski Malatya’nın terkinden ve bugünkü il merkezinin kuruluşundan 4 yıl sonra yapıldığını göstermektedir. 

Cami ve minarelerinin kendine has mimari özellikleri vardır. Bu özellikleri ayrı bir araştırma konusu olacak kadar da geniştir. Minare âlemlerinin oturtulduğu taştan külah taşları bazı zelzeleler esnasında düşmüş, yenileri yapılarak yerine konulmuştur. 

14 Haziran 1964 Pazar günü takriben saat 15.15’de meydana gelen şiddetli zelzelede cami büyük hasar görmüş, minare âlemlerinin üzerine konulduğu külah vazifesi gören taşlar düşmüştür. Kubbe ve duvarlardaki tehlikeli çatlaklar Vakıflar Genel Müdürlüğünce tamir ettirilmiş, caminin kurşun örtüsü yenilenmiş, çatlaklar kapatılmış, iç sıva yenilenmiş ve bu ara külah taşları kaldırılarak bunların yerine büyük boy minare âlemleri takılmak suretiyle minarelerin üst kısmına yeni bir şekil verilmiştir. Bu ara üst pencerelerin çerçeveleri de kaldırılarak bugünkü (2022’den önceki) şekle dönüştürülmüştür. 

Halkın sürekli istekleri karşısında Vakıflar Genel Müdürlüğü ikinci bir ihaleyle, daha önce sade olan caminin iç kısmını tezyin ettirmiş, kubbe süslemelerini yaptırmış ve kubbe yazılarını yazdırmıştır. 

Caminin kitabeliklerine konmak üzere bazı kişilerden tarih düşmeleri istenmiş, bunlardan birisi ana giriş kapısı üzerine yerleştirilmiştir. 

6. satır sıhhatli okunamadığı için boş geçilen kitabenin metni aşağıdadır: 

  1. Çekmiş afaka ser’i ma’bedi İslâmı görün 
  2. Her tarafdan çıkan avaze-i tekbiri görün
  3. Yükselen kubbenin altındaki ehli iman 
  4. Kudretullaha dayanmış da gözetler ferman
  5. Titriyor gökte melekler ilanı tevhide 
  6. Hangi kalbdir erimez Zümre-i tahmide
  7. Himmet-i halkla yapıldı bu muazzam ma’bed 
  8. Lutfûnu kesme ilâhi bize Sen eyle meded
  9. Mebde-i tarihi 1307 oldu tahkik 
  10. Müntehası dahi 1328 Allah veliyütevfik. 

Yeni Cami Hakkında Araştırma ve Yazılar

Yeni Cami hakkında Ahmet Şentürk, Adnan Işık, İsmail Aytaç, Celal Yalvaç'ın araştırma ve yazıları bulunmaktadır. “Malatya (1830-1919)” kitabını yazan Işık, Yeni Camiye bir bölüm ayırırken, Yalvaç ve Şentürk’ün verdiği bilgilere atıfta bulunmuştur. 

Işık’ın kitabında yer alan anlatıma göre, halk Eski Malatya’yı terk edip bugünkü şehre (o dönemdeki adıyla Aspuzu) taşındıktan birkaç sene sonra nüfus artmaya başlamış, büyük bir camiye ihtiyaç hâsıl olmuştur. 

Ulemadan Hocazade Hacı Yusuf’un mallarının tamamını satıp 1843 yılında ahşaptan bir cami yaptırmış, kalan parayı çocuklarına bölüştürmüştür. Bu cami 1893 depreminde yıkılınca yerine “daha sağlam” ve taştan bir cami yapılmasına karar verilmiştir. 

Yeniden yapılan bu camiye halk arasında “Teze Cami” denmesi bu sebepledir. Hicri 1312 senesi (1894) Mamuret-ül-Aziz Salnamesinde Yeni Cami hakkında ilk bilgilere rastlanmaktadır. Caminin temeli kazılırken çok su çıkmış, su temeli basmasın diye de ardıç ağaçları kullanılmıştır. İşçiler kazığı toprağa çaktıktan sonra lögün denilen macun gibi nesneyi, kazığa çıkararak açılan çukura dökmüşler. Lögün, kireç, lif, kıl, yumurta ve kırmızı topraktan yapılırmış. Bu işlemi görenlerin aktardığına göre, çok zahmetli bir işmiş. 

Işık, inşaatın uzun yıllar devam ettiğini hatırlatarak, mimarlar, kalfalar, taşçılar, dülgerler, marangozlar, nakkaşlar, hattatlar, lağımcılar, taş ocağı ameleleri, sırt hamalları ve nice işçi ve ustanın emeğiyle caminin yavaş yavaş yükseldiğini söyledikten sonra, malzemenin getirildiği yerler ve ustalar hakkında bilgiler aktarıyor. 

Caminin taşları, Elazığ yolu üzerinde, şehir gösteren civarındaki taş ocaklarından getirilmiş. Taşçı ustaları Rum’dur. Sonradan Malatya’nın meşhur taş ustası olacak Temur Usta bunların arasında yetişmiştir. Ancak Temur Usta ilk bu işe giriştiğinde, Rum taşçıların mahareti karşısında, gözü korkmuş “bu iş benim galemim değil” demiştir. 

Çırmıhtılı Battal Usta diğer bir taş ustasıdır. Battal Usta Çırmıhtı merkezinde halen ayakta duran Kekevi Konağı (Abdullah Ağa Konağı) için de taş kesmiştir. Onun kestiği taşlar bugün bile “tıhdab” gibi duvarda durmaktadır. 

Salname bilgisine göre, cami 1909 yılında çatı seviyesine kadar gelmiştir. O yıllarda yaşanan Balkan Savaşları ve ‘ayak seslerini hissettiren’ 1. Dünya Savaşı haliyle ekonomide bozulmaya yol açmış, inşaat durmuştur. 

Bir şiir yazan Hacınebioğlu Adil Bey (Adil Özelçi) caminin kapısına asıp, inşaat için halktan para yardımı istemiştir. 

Caminin mermerlerini Ermeni Sadık Usta, minberini meşhur doğramacı Ermeni Mardik Usta yapmıştır.  Minber parasını Atmalıoğullarından emekli bir binbaşı ödemiştir. 

Malatya’nın ileri gelenlerinden Emirahmetoğlu’nun cami yapılırken taş taşıdığı söylenmektedir. Ancak bu bildiğimiz anlamda amelelik değil, sembolik bir davranıştır. 

Merhum Hüsnü Tulunoğlu, Yeni Cami ile ilgili bir tarih manzumesinin bulunduğunu aktarıyor. Tulunoğlu, bu konuda bir makale yazmıştır.  

17 Ağustos 1939 tarihli Son Posta gazetesinde yer alan bir habere göre ise (kupürü yanda), etrafı köhne ve harap bina ve barakalarla kapatılmış caminin güzelliğini ortaya çıkaran bir çalışma yapılmıştır. Malatya’nın ileri gelenlerinden Tevfik Temelli, Vahap Saltoğlu, Etem Fadıllı, Müteahhid Said Demirbağ, Darendeli Zaloğlu ve daha bazı hamiyetli zevat tarafından caminin etrafındaki bu binalar satın alınarak bir park halinde çevirmek, bu parkın ortasına da İsmet İnönü’nün bir heykeli konmak şartı ile belediyeye teberrü edilmiştir.

Cevizden Minberi 

Ceviz ağacından yapılmış, süslü ve zarif minber mihrabın yakınındadır. Madeni vaiz kürsüsü öndeki doğu duvarının yanında bulunan fil ayağına tespit edilmiştir. Girişte, batı yönündeki fil ayağına da madeni müezzin köşkü dayandırılmıştır. 4 metre genişlikteki ahşap mahfil doğu-batı duvarının arasındadır ve buraya batı yönünde bulunan ahşap merdivenle çıkılmaktadır. Mahfil camiye sonradan eklenmiştir.

Minareler

Caminin doğu ve batı köşelerinde taştan, ikişer şerefeli iki minaresi vardır. Hacı Vahap Dağıstanlı’nın ifadesine göre, son cemaat mahalli küçük kubbeleri ile bu iki minare I. Cihan Harbi nedeniyle durdurulmuş ve Cumhuriyetin ilk yıllarında tamamlanmıştır. Minarelerin inşaatı sürdürülürken çekilen fotoğrafların aslı Malatya’da Ahmet Vaizoğlu’nun arşivindedir. 

Kuzeye bakan ön cephede 24 tane daimi akan abdest musluğu bulunmaktadır. Musalla taşı içe doğu cephesindeki geniş avludadır.

Şehir merkezindeki en önemli yapı olan ve şehrin simgesini oluşturan bu caminin giriş kapısının üzerindeki kitabenin şairi Necefi mahlasıyla şiirler yazmış olan Malatyalı Aksoğanoğlu Hacı Ali Osman Efendi'dir. Zile, Van, Küfe ve Necef’te reji müdürlüğü, Bağdat'ta tahrirat müdürlüğü de yapmış olan bu zat daha sonra Malatya'ya tayin gelmiş, 1912 yılında vefat etmiştir. Akıbeti belli olmayan divanının olduğu söylenmektedir.

Minareden Kim Düştü? 

Yeni Cami denince Malatya’da hatıralarda en çok yer kaplayan konulardan biri, inşaat sırasında bir ustanın düşerek hayatını kaybetmesidir. Bu isim veya olayın oluş şekline dair bir kayda henüz rastlanmamıştır. 

Halk arasında minareden bir Ermeni düşmüş lafı yıllarca söylenegelir. Işık’ın büyüklerinden duyduğuna göre, caminin Yemenici Pazarına bakan tarafındaki minareden Gümüşhacıköylü Rumlardan biri düşmüştür. 

Bu konudaki “tevatür” Türk edebiyatının büyük isimlerinden Kemal Tahir’in Namuscular romanında yer almıştır. Tahir “ustanın düştüğü minareye müftülük tarafından 10 gün hapis cezası verildiğini” yazmaktadır. Konusu Malatya’da geçen romanda Yeni Cami’den ‘sehven’ Ulu Cami diye bahsedilmiştir. Bilindiği gibi 1224 tarihli Malatya Ulu Cami Eski Malatya’dadır. 

Rivayete göre, Malatya’ya gelen Talat Paşa burada Cuma namazı kılmış, minberin Ermeni bir usta tarafından yapılmasına sitem etmiştir. 

Bekçi Lallik

Adnan Işık, Teze Camiden bahsederken, camiye yıllarca gönüllü bekçilik yapan Lallik lakaplı Malatyalıyı anmadan geçmez. Hep asker elbisesi giyen, çok güzel eski yazı bilen, yıkık minarede yatıp kalkan, Lallik camiyi temizlermiş. Arada rakı da içen Lallik öldüğünde yattığı yerden palaskalar, asker elbiseleri, ton ile odun, birçok halı ve kilim çıkmış; bunlar camiye mal edilmiştir. 

Belediye Binasına İtiraz

Yine Işık’ın aktardığına göre, Cumhuriyet’in ilanından sonra Malatya’da başlayan imar faaliyetleri sırasında, kuzeydeki bahçe tarafına belediye binası yapılmak istenmiş, ancak eski yazıyla yayınlanan Malatya gazetesinde 16 Nisan 1341 ( 1925) tarihinde yayınlanan imzasız bir yazıyla buna karşı çıkılmış, yazının etkisi ve kamuoyunun tepkisiyle bu düşünceden vazgeçilmiştir.

Zangoça Kızınca 

Araştırmacı Ahmet Şentürk’ün belirttiğine göre, ilk camiyi yaptıran Hacı Yusuf Efendi, öğlen ezanı esnasında çan çalmakta ısrar eden kilisenin zangocunu mutasarrıflığa şikâyet etmiş, ancak sonuç alamayınca “bu memlekette yaşanmaz” diyerek Şam’a gitmiş, orada vefat edip defnedilmiştir.

Şentürk, bu bilgileri torunu Yusuf Yücebilgin’den almıştır. 

1964’te Şam’a giden Şentürk Cami-i Ümmüye’nin mezarlığında Yusuf Efendinin mezarını gördüğünü, Fatiha okuduğunu belirtmektedir.

_____________

KAPAK FOTO: Yeni Cami inşaatı (1912)

GÖRSEL: Yeni Cami (1927)

GÖRSEL: Yeni Cami (1940'lar)

GÖRSEL: Yeni Cami (1950'ler)

GÖRSEL: Yeni Cami (2022)

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

17 yorum yapılmış

  • Ertaç Önal (1 yıl önce)
    Doğruluğu şüphe götürmeyen bu tarihi bilgiler için sonsuz teşekkürler Celâl ağabey
    0
    0
    Yanıtla
  • Bekir Sözen (1 yıl önce)
    Celal Yalvaç amcamın her yazısı ve araştırması gibi bu konu da çok güzel anlatılmış.Teşekkürler.Saygılar.Sağlık ve afiyetler diliyorum kendisine.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • M.Oktay ÖZELÇİ (1 yıl önce)
    Sayın Yalvaç bey e bu değerli bilgiler için teşekür ederim. Özellikle temel konusunda yüzen kazıkların ne şekilde yapıldğını .Günümüzde temel güçlendirmesi için kullanılan forekazık yerine Lögün, kireç, lif, kıl, yumurta ve kırmızı topraktan yapılırmış.bağlayıcı malzemeyle birlikte ahşap kazıkların yapıldığı mesleki açıdan önemli bir unsurdur. Yalvaç ailesine Selam ce Saygılarımla M.Oktay Özelçi İnş. müh.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • abdullah fuat tokaç (1 yıl önce)
    eski kitabede yeralan cenneti firdevs ola satırından sonra gelen mazbaha-ı vaslı beka değil medce-i vasılı lika olacaktır yani varıldıkta hesap gününe (VASILI LİKA YA) yatacağı yer cennet olsun manasına son satır ise net olmamakla keşf-i hüccetüs siyam yani orucun başlangıcı olsa gerektir
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hacı (1 yıl önce)
    Tarihi bilgi ve yazı için çok teşekkür .son restorasyonda desen ve motiflerin tekrar boyanması orjinalliği geride bıraktı. orjinal motif ve desenler ( kubbe olabilirdi.)
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Has Malatyalı (1 yıl önce)
    Elinize, dilinize sağlık. Lakin, cami çevresindeki dükkânları satın alarak belediyeye bağışlayanlar, İnönü heykeli şartı koymuşlar demişsiniz. Bu heykel, bugünkü müdür yoksa ayrıca mı olmalıydı? Eğer dikilmediyse neden dikilmedi, neden söz tutulmadı?
    %40
    %60
    Yanıtla
  • M.Bahadır ALTAŞ (1 yıl önce)
    Bu değerli ve güzel bilgiler için Celal Yalvaç amcamıza şükranlarımızı sunarız.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Abdulkadir Artan (1 yıl önce)
    Üstad Celal Yalvaç'ın Hacı Yusuf Camisi -Taş Cami-Taze(Teze)Cami-Yeni Cami başlıklı yazısını okudum. Üstadımızın Malatya tarihi ve kültürüne dair çalışmalarını yıllardır takip ederim. Kendisine saygım ve hürmetim erbabınca yakinen bilinir. Ancak min gayrı haddin bir iki hususta üstadıma tenkitlerimi sunuyorum. 1)Üstad ,Camimizin bilinen adlarından bahsederken son inşa sürecinde "Hamidiye"adıyla adlandırıldığından bahsetmemiş. 2)Üstad,Vakıf kayıtlarında adının Hacı Yusuf Camii olarak geçtiğini zikrediyor.Oysa Yeni Cami arsasının maliki halen Kazancızade Hacı Yusuf Efendi Vakfı'dır. Arsanın vasfı "cami"olarak kayıtlıdır. Üstad'ın belirttiği isim önceki caminin ismidir. 1912 yılından itibaren Cami'nin resmi adı Yeni Cami'dir.1977 yılında da bu adla Anıtlar Kurulu'na tescil edilmiştir. 3) Bugüne kesik minaresi gelmiş cami ,minareye sonradan monte edilmiş kitabesine göre 1258 Hicri yılda tamamlanmıştır. 1258 hicri yılı 12 şubat 1842-31 ocak 1843 miladi günlere denk gelir. Kış aylarında inşaatın sürmesi imkansızlığı karşısında 1842'de açılmıştır. 4) Hacı Yusuf Camiinin yıkılışının 3 mart 1893 Malatya Depremi ile ilşkilendirilmesi yaygın ancak yanlış bir bilgidir. Üstadımın da tercemesini yayımladığı Yeni Cami Kitabesinde inşaatın 1307'de başlayıp 1328'de bittiği kayıtlıdır.1307 Rumi yıl ,13 mart 1891-13 mart 1892 miladi günlere denk gelmektedir. Malatyalı Şair Necati ise Yeni Cami temelinin 1309 hicri yılda atıldığını belirtmektedir. 1309 hicri yılı 7ağustos 1891-26 temmuz 1892 miladi günlere denk gelmektedir. Şu halde temel 1891'de atılmıştır. Her halükarda camimiz 3 mart 1893 Malatya depreminden önce yapılmaya başlamıştır. Peki önceki camimize ne olmuştur? Osmanlı Arşivleri Hacı Yusuf Camiinin 20 Kasım 1889 ve 5(6) kasım 1890 yıllarındaki büyük Malatya Çarşı Yangınlarında harap olduğunu ispatlamaktadır.Zelzele bugünkü şerefeden sonrası olmayan minareyi yıkmış olmalıdır. Camimizin açılış tarihi kitabesinde 1328 olarak verilmiştir. Bu tarihi Rumi olarak görürsek 14 mart 1912-14 mart 1913 miladi günlere denk gelir. Kış günleri inşaat sürmeyeceğine göre camimiz 1912 yılında açılmıştır.Belge olarak sunulan gazete küpürlerindeki tarihlerin kıymet i harbiyesi yoktur. 6)Camimizin Ermeni minber Ustasının adı Ermeni kaynaklarına göre hemşehrimiz Arakel Karakızyan'dır. Büyük üstadımın verdiğim bilgileri tedkik etmesin
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Kenan GÖKÇE (1 yıl önce)
    Ellerinize sağlık Celal amca çok güzel bir yazı olmuş, her zamanki gibi en doğru bilgileri aktarmışsınız, sağlıklı ömürler diliyorum.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Bülent Korkmaz (1 yıl önce)
    Celal Abi, haddizatında mohkem bir yazı olmuş; eline sağlık. Bu işlerde ortalık "efsaneden" geçilmez; neyin doğru neyin yanlış-yalan olduğu birbirine karışır. Sizin 50li yılların ikinci yarısından bu yana verdiğiniz emek, titizlik Yeni Cami konusunda da tevatürleri boşa çıkartıyor. Bu yazı vesilesiyle Ahmet Şentürk ve Adnan Işık Amcalarımızı -memlekete emekleri çoktur, sizin gibi zerre karşılık beklemeden bize yakın tarihimi belletmişlerdir- sevgiyle, özlemle ve rahmetle anıyoruz.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • mehmet hanifi yapar (1 yıl önce)
    ne güzel anlatmışsın hemen hemen yazında geçen isimleri duymuşluğum ve görmüşlüğüm var rahmetli hüsnü tulunoğlu orta okulda iken din dersine geliyordu bekçilik yapan lallik ise yarım minarenin kapısında heybetli bir sekilde durur etrafa bakar oralarda gezinirdi mısır çarşısı vardı. tam karşıda da musalla taşı vardı oralarda dolaşırdı bende elimde terazi vardı süt içen var mı? diye gezerdim. sanki mamulo gibi giyerdi onu gördüğümde havf ederdim yani korkardım. camiinin yapılmasında emeği geçen müslüman kardeşlerimize cenabı Allah rahmet eylesin. Caminin yapılmasında emeği gecen Ermeni ustaların da toprağı bol olsun. eline emeğine sağlık Celal abi
    %100
    %0
    Yanıtla
  • NİŞAN ŞİRİNYAN. (1 yıl önce)
    Yapımında emeği geçen ustalarıda andıdığınız için teşekkürler. Celal Bey.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Orhan Tuğrulca (1 yıl önce)
    Eline yüreğine sağlık Celal amca, ortalıkta dolaşan bir sürü eksik ve yanlış bilgiyi silip süpürdün. Allah size uzun ve sağlıklı bir yaşam versin ki ortalığı zaman zaman temizleyesiniz.Selam ve dua ile
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ahmet Yalvaç (1 yıl önce)
    emeği geçenlerden Rabbimiz Cellecelaluhu Razı Olsun Bu Mabedi Yaptıran ve Yaptıranlardan
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ramazan (1 yıl önce)
    Eline sağlık Celal abi malatyanın yaşayan tarihi.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Bülbüloğlu (1 yıl önce)
    Çocukluğumdan beri her zaman ilgimi çeken bu güzel cami memleketimizin en sembolik yapısıdır. Son zamanlarda az da olsa mimarisinin değiştirilmek istenmesi bizleri çok üzmüştür. Bizler Malatya’nın yerli ailelerindeniz. Bu memleketin hatıralarına çok önem vermekteyiz. Şehrimizin aldığı göçten hiç memnun değilim. Nerede o eski insanlar… Nebioğulları, Kırçuvallar, Bağdatlılar….
    %75
    %25
    Yanıtla
  • Enver KALAYCIOĞLU (1 yıl önce)
    Malatya'mızın Araştırma Duayeni Değerli Büyüğümüz Celal Yalvaç Ağabeyime çok teşekkür ediyor sağlık afiyetler diliyorum...Yeni Camii hakkında çok çok önemli notlar .Tarihe kayıt düşecek bu notları kaynağından tespit edip bizleri aydınlattığı için bizim ve gelecekteki araştırmacıların minnettarlığını söylemek isterim...Saygılar sunarım....
    %100
    %0
    Yanıtla

Celal Yalvaç yazıları