Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya vareste (bağışık) tutulan sanık Mehmet Ağar'ın avukatları Abdulkadir Toluç ile Abdullah Egeli katıldı. Bir grup Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat, 1994'te kaçırılarak öldürülen avukat Faik Candan'ın ailesi adına katılma talebinde bulundu.
Avukat Selçuk Kozağaçlı, “Susurluk” davası hükümlüsü Ayhan Çarkın'ın soruşturma savcısına ve sorgu hakimliğine verdiği ifadede, “Mehmet Ağar'ın ve İbrahim Şahin'in adından açıkça söz ettiğini, işlenen cinayetleri anlattığını” kaydetti ve Çarkın'ın basına yansıyan açıklamalarından bir bölümü okudu. Kozağaçlı, Ağar'ın yargılandığı konunun, “Danıştay davası, Şemdinli davası, Susurluk olayı gibi devamı olduğuna inandıklarını” kaydederek, katılma taleplerinin kabulünü istedi.
Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, Faik Candan'ın ailesi adına müdahillik talebinin reddini istedi. Katılma talebine konu olayın, iddianame içeriğinde anlatılmadığını, gerçekleşen bu olayla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin soruşturma yürüttüğünü belirten Taştan, bu sebeplerle katılma talebinin reddine karar verilmesini talep etti.
Savcı Taştan, Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ayhan Çarkın'ın yargılama konusu iddianamede belirtilen olayla ilgili olarak beyanının alınması için mahkemede hazır edilmesini ve CMK'nın 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine, Çarkın'ın Mehmet Ağar hakkında ifade verip vermediği ve soruşturma
yapılıp yapılmadığı yönünde gönderilen müzekkerenin cevabının beklenilmesine karar verilmesini istedi.
Ağar'ın avukatları, katılma talebinin reddini istedi
Mahkeme heyeti, ara kararında, sanığın yargılandığı suç açısından katılma talebinde bulunanların doğrudan zarar gördükleri hususu sabit olmadığından, katılma talebinin reddine karar vererek, duruşmaya devam etti.
Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine, Çarkın'ın Mehmet Ağar hakkında ifade verip vermediği, soruşturma yapılıp yapılmadığı, gizlilik kararı yok ise Çarkın'ın onaylı ifade suretlerinin gönderilmesinin istendiği müzekkereye cevap gönderilmediğini açıkladı.
MAHKEME, ÇARKIN'IN TANIK OLARAK DİNLENİLMESİ TALEBİNİ REDDETTİ
Savcı Taştan ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan müzekkereye cevap geldiğinde, cevap içeriğine göre daha önce verilen esas hakkındaki görüşle ilgili beyanda bulunacağını bildirdi.
Savcı Taştan, halen Ankara'daki bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ayhan Çarkın'ın da tanık olarak dinlenilmesini istedi.
Ağar'ın avukatları ise “yargılama konusuyla ilgili olmadığından Çarkın'ın dinlenilmemesini ve aynı gerekçeyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine yazılan müzekkere cevabının beklenmesinden vazgeçilmesini” talep etti.
Mahkeme heyeti, daha sonra baş başa müzakereye geçti. Müzakerenin ardından Başkan Hasan Şatır, iddia makamının Çarkın'ın tanık olarak dinlenilmesi talebinin reddine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan müzekkerenin cevabının beklenilmesinden vazgeçilmesine karar verildiğini açıkladı.
Bir kez daha esas hakkındaki görüşü sorulan Savcı Taştan, dosyaya yeni bir delil girmemesi nedeniyle daha önce verdiği esas hakkındaki görüşü tekrarladığını belirtti.
Ağar'ın avukatları, esas hakkındaki savunmalarında eski beyanlarını tekrarlayarak, müvekkillerinin beraatına karar verilmesini, aksi yönde bir karar verilmesi halinde de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istedi.
AĞAR'A 5 YIL HAPİS CEZASI
Mahkeme, Mehmet Ağar'ı, lehine olan 765 sayılı TCK'nın 313/2-3. maddelerinde yer verilen “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçundan 4 yıl hapis cezasına mahkum etti, cezayı, silahlı teşekkülün yöneticisi olduğu gerekçesiyle TCK'nın 313/4. maddesine göre, yarı oranında artırarak, 6 yıl hapis cezasına hükmetti.
Mehmet Ağar'ın, duruşmada gözlemlenen hal ve tavırları ile sabıkasız oluşunu dikkate alarak, bu cezayı altıda bir oranında indiren mahkeme, sonuç olarak Ağar'ı 5 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme, aynı kanunun 31. maddesi uyarınca Ağar'ın, “müebbeden kamu hizmetlerinden yasaklanmasına” karar verdi.
AVUKATLARI İTİRAZ ETTİ
Ağar'ın avukatları karara itiraz etti. Eğer Yargıtay cezayı onarsa Ağar 2 yıl hapis yatacak.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Mehmet Ağar, Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” gerekçesiyle yargılanıyordu.
Danıştay 1. Dairesi, Ağar'ın “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek” iddiası yönünden lüzumu muhakemesine ve eylemine uyan TCK'nın, “suç işlemek için örgüt kurmak” başlıklı 220. Maddesi gereğince yargılanmasına karar vermişti.
Danıştay İdari İşler Kurulu da 1. Daire'nin kararını onayarak dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermişti.
Mehmet Ağar'ın “vali” statüsünde olduğu gerekçesiyle dosya Yargıtay 8. Ceza Dairesinde görüşülmüş, Ağar'ın isnat edilen suç tarihinde Emniyet Genel Müdürü olduğuna işaret eden daire, “görevsizlik” kararı vererek dosyayı Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne iletilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına göndermişti.
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi de “görevsizlik” kararı vererek dava dosyasını, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.
Öte yandan, duruşma öncesinde adliye önünde basın açıklaması yapan bir grup, “Ağar'ın, zoraki açılan bir davada aklanmaya çalışıldığını” iddia ederek, “Ağar'ın cezalandırılmasını” istedi.
AĞAR'DAN İLK AÇIKLAMA
Ağar, avukatları Abdulkadir Toluç ve Abdullah Egeli aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, “Mahkeme kararlarında hüküm cümlesi şu sözle başlar, 'Türk Milleti adına'. Bizim için o sözle başlayan cümlenin nasıl devam ettiği veya edeceği önemli değildir. Bizim aşık olduğumuz, bir ömrü adadığımız o kelimedir. Benden kimse buğz etmemi beklemesin” görüşünü dile getirdi.
“Ben kendimden eminim ve vicdanen rahatım” diyen Ağar, yargı sürecinin devam ettiğini kaydetti.
Mehmet Ağar, “Deliller ve dosya müktesebatı ile paralellik arz etmeyen bu kararın Yargıtayda düzeleceğine emin olduğumu belirtir, herkesin devam eden yargı sürecine saygı göstermesini rica ederim” dedi.
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.