CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Malatya'da bir otelde muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, çiftçiler ve kanaat önderleriyle bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu, toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Ben size 'bu bunu, şu şunu yaptı' diye anlatmayacağım. Gerginlikten zaten bıktık. Huzur istiyoruz hep beraber. Birlikte yaşamak istiyoruz. Kardeşçe yaşamak istiyoruz. Kimseyi ötekileştirmemek istiyoruz. beraber, huzur içinde yaşayalım. Elbette ki siyasi görüşmelerimiz, kimliklerimiz, inançlarımız, yaşam tarzlarımız farklı olabilir ama hepimiz insanız. İnsana hizmet etmek siyasetin görevidir. Eğer siyaset insana hizmet etmezde, insanları ayrıştırır ve böler gerginlik, kutuplaşma yaratırsa bu doğru bir şey değildir. Önce çiftçilerden söz edeyim, ziraattan. Batı'nın egemen dünyası Türkiye'ye şu telkinde bulunuyor, 'Tarımdan çıkın, Türkiye niye tarımla uğraşıyor? Buğday mı size daha ucuza vereceğiz' diyorlar. 'Fasulye mi daha ucuza vereceğiz' diyorlar. 'Pamuk mu ekmeyin biz size daha ucuza satarız' diyorlar. Batının egemen güçlerinin şuanda ana hedefi şu; 81 milyonu kim doyuracak? Almanya mı, Fransa mı, Hollanda mı, Kanada mı, Arjantin mi? Dikkat buyurunuz, batılılar oyun oynuyor 'dış mihraklar' diye çok ses duyarsınız. İtirazlar duyarsınız. Onlar mı size dediler 'İlla samanı, buğdayı bizden alın.' Sizin aklınız yok mu? Siz kendi ülkenizi yönetmiyor musunuz? Buğday'ı da elde edebiliriz Ayçiçeği'ni de. Hayvancılıkta yaparız darıda ekeriz. Hayatın her tarafına yetecek gücümüz var. Niçin yapılmıyor bunlar ve hangi gerekçeyle yapılmıyor? En acı veren örnek şudur; Konya'dan küçük Hollanda 180 milyar doların üzerinde tarım ürünü ihraç eder. Çölü tarıma çeviren İsrail'den biz fidan alırız. Meyvesi var ama tohumu yok. Her yıl onu almak zorundayız. Niçin ve neden? 81 milyon nüfus bunu beceremiyor mu, yapamıyor mu? Niye et, canlı hayvan alıyoruz. Bir dönem biz Ortadoğu'yu besliyorduk. Her çiftçi kardeşimin bunu düşünmesi lazım."
"BU SEÇİMLER SIRADAN SEÇİMLER DEĞİL"
Planlama olmadığı için çiftçinin perişan vaziyette olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, " Bu seçimler sıradan seçimler değil. Bu seçimler bir parti seçimi de değil. Bu seçimler Türkiye'nin kader seçimi. Herkesin bu gerçeği görmesi lazım. Bu gerçekten yola çıkarak, elini vicdanına koyarak sandığa gitmesi ve ona göre oyunu kullanması lazım. Bizim istediğimiz birinci kural budur. Çiftçilik, tarım bütün ülkelerde stratejik sektörüdür. Ayakkabı giymeyebilirsiniz, ayakkabınız eskiyebilir ama yemek yemek zorundasınız. Otomobiliniz olmayabilir, almayabilirsiniz ama yemek yemek zorundasınız. Yeni bir elbise almayabilirsiniz ama yemek yemek zorundasınız. Nasıl oldu da kendi kendine yeten, dünyadaki 7-8 ülkeden birisi olan Türkiye bu hale düştü. Neden oldu bu? Kayısıyı ve Malatya için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Önemli bir döviz kaynağı olduğunu da biliyoruz. Rahmetli Özal'la buraya çok geldim, o zaman bürokrattım, nereye gitsek kayısıyla ilgili şikayetler dile getirilirdi. Alan bazlı destek yapmazsanız bu iş yürümez. Alan bazlı destek yapacaksınız. Tarıma yapacağınız desteğinde akılcı olması, çiftçiye katkı vermesi lazım. Ve bizler tarımı mutlaka ama mutlaka şaha kaldırmak zorundayız. Dışarıdan tarım ürünü ithal etmek ayıbından Türkiye'yi kurtarmalıyız. İki Trakya büyüklüğünde alan Türkiye'de ekilmiyor. Niçin? Çiftçi diyor ki 'Ekiyorum, zarar ediyorum.' Hollanda neden 180 milyar doların üzerinde tarım ürünü ihraç eder de Türkiye 17-18 milyar tarım ürünü ihraç eder? Tek nedeni var, orada namuslu, çiftçisini düşünen siyasetçiler var bizde ise bu iki kavram yoktur. En çok ihtiyaç duyulan şey bu ülkede namuslu, halkı düşünen siyasetin olmasıdır. Planlama yapmanız lazım, kim neyi ekecek. Kim neyi ekecek ki ona göre geliri olsun. Ona göre kazanabilsin. Bize şöyle olur, bu sene buğday fiyatları iyiyse herkes buğday eker, ertesi sene hepsi zarar eder. Soğan fiyatları iyiyse herkes soğan eker ve herkes batar. Oysa sağlıklı bir planlama yapsanız, kimin bir yıl önceden neyi ekeceğini ve kaça satacağını ilan ederseniz planlama olur, dünyayı beslersiniz. Planlama olmadığı için çiftçi perişan vaziyette. Çiftçinin bir zaafı daha var, nedir o ektiği ürün. Buzdolabı, araba, üretirsiniz satılmazsa kalır ama çiftçi eksiği ürünü belirli bir zaman dilimi içerisinde satmazsa mahvolur. Çiftçinin en zayıf ve zaaf noktası budur. Bu zaaf nokta bilindiği içindir ki çiftçinin ektiği ürünü bir süre sonra kamu satın almak zorundadır. Onu korumak için Toprak Mahsulleri Ofisi, Fiskobirlik, Tariş, Çaykur, Çukobirlik bunun için kurulmuştur. Şimdi bunların hepsi yok. Kime mahkum ediliyor? Bir avuç kişiye, tüccarın çiftçinin ürünü satmak zorunda kalınıyor ve ona mahkum ediliyor. Çiftçiye söylüyoruz; mazot desteği vereceğiz 3 liradan. Hiç en ufak endişeniz olmasın. Size sözüm söz 25 Haziran'da sayın Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda, milleti ittifakı da parlamentoda çoğunluğu sağladığında şeref namus sözü çiftçiye mazotu 3 liradan vereceğiz nokta. Gübre desteği kesin vereceğiz. İlaç desteği vereceğiz. Bölgeye göre vereceğiz. Her bölgeye göre çiftçiye destek verilmesi lazım ki hepimizin karnı doysun. Bundan 10-15 yıl önce çiftçi ürününü sattıktan sonra düğün bayram yapardı. Esnafa giderdi alış veriş yapardı. Kuyumcusu, berberi, lokantası herkes faydalanırdı. Şimdi çiftçi nasıl geçineceğini bilmiyor, çiftçi geçinemiyorum' diye kendisini yakıyor. Bu düzenden sadece rantiye sınıfı memnun. Hep beraber rantiye sınıfına çalışan bir toplum olduk, Türkiye'nin bundan kurtulması lazım. Çiftçi kardeşlerime bir şey daha söyleyeyim; parlamento görevini yapmıştır. Tarım Kanunu'nun 21.maddesine göre milli gelirin en az yüzde 1'i oranında çiftçiye destek vermek mecburiyeti vardır hükümetlerin. Ne zaman çıktı 2006 hangi yıldayız 2018. Çıktığı tarihten buyana hiçbir zaman çiftçiye yüzde 1 oranında destek verilmedi. Her çiftçinin alacağı var. Peki çiftçi bunu istiyor mu, hayır. Ziraat Odaları istiyor mu, hayır. Seslerini çıkarıyorlar mı, hayır. Korku egemen. Eğer korku egemense ciddi bir sorunumuz var. Bu korku gömleğini topluma giydiren siyasal otoriteye 'yeter' diyeceğiz. 'Biz rahatlıkla derdimizi dile getirelim' diyeceksiniz. Bu sizin göreviniz. Demokrasinin görevi budur.
Her bölgeye, her kırsal kesime bir ziraat mühendisi ya ziraat teknisyeni veya veteriner mutlaka görevlendirilecek. Çiftçi neyi ekeceğini toprağın tahlilinden başlayarak bilecek. Sağlıklı bir planlamayla bilecek. Herkesin kazanacağı bir düzeni yaratmak mümkün" diye konuştu.
STK VE MUHTARLARA ÇAĞRI
Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile muhtarlara da çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"STK’ların bir rolü vardır. Onlar herhangi bir ücret almadan önemli görevler yürütüyorlar. Onlar ne kadar güçlüyse demokrasi de o kadar güçlü olur. Bunlar eylem yapacaksa, gösteri yapacaksa şiddet uygulamamak kaydıyla herkes düşüncesini paylaşabilmelidir. Muhtarlar demokrasinin temel taşıdır. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Sizin tarihinizden örnek vereceğim, bu topraklarda yapılan ilk seçim, bir muhtarlık seçimidir. Ne zaman 1833 yılında, Kastamonu'nun Taşköprü İlçesinde. Dolayısıyla her muhtar arkadaşım şunu rahatlıkla diyebilir, 'Evet, bu ülkede demokrasi geleneğini başlatan ilk alan muhtarlık alanıdır.' O nedenle dizler demokrasinin temel taşısınız. Laf güzel peki muhtarların yetkisi, görevi nedir? Gerekli önem, katkı veriliyor mu? Ne olması lazım bir 100 küsür kanunda muhtar adı geçer, o kanunların sayısını ne ben ne de hiçbir muhtar bilir. Yapılması gereken ilk iş bir muhtarlık temel kanununu çıkarılmasıdır. Biz bu çalışmayı yaptık ve bitirdik. 134 maddeden oluşan bir Muhtarlık Temel Kanunu hazırladık. Kiminle muhtarlarla beraber. Yeter mi bir kanun çıkarmak iki özellikle mahalle muhtarı kardeşlerime sesleniyorum; sizin mahallenizin konusu belediye meclisinde görüşülür, bir karar alınır. Sizin hiç haberiniz bile olmaz. Vatandaş gelir size sorar 'Niye bu böyle oldu?' diye 'Vallahi bende bilmiyorum, belediye yapmış.' Yapılması gereken ne? Sizin mahalleniz ile ilgili belediye meclisinde bir konu görüşülecekse o toplantıya mahallenin muhtarı mutlaka katılmalı, söz ve karar sahibi olmalı. Kürsüye çıkmalı, kendi mahallesiyle ilgili alınan kararın doğru veya yanlışlığını anlatmalıdır. Birleşik oy pusulaları var değil mi? Niye muhtarların birleşik oy pusulaları yok? Muhtarlar için de birleşik oy pusulasının gelmesi lazım. Vatandaş bütün muhtarları görecek, hangi muhtarı istiyorsa mührünü oraya basacak. Bütün sosyal yardımların muhtarlar aracılığıyla dağıtılması lazım. Seçimle gelen her kurumun bütçesi vardır ama muhtarlığın yoktur. Muhtarlar için para var arkadaşlar. Oturduğunuz mahallede emlak vergisi var mı arkadaşlar? Nereye gidiyor, belediye. Toplanan emlak vergisinin belli bir oranı muhtarlara verilmeli. Bu kadar kapsamlı muhtarlık projesi yapan başka bir parti yoktur. Muhtarlığa bu kadar önem ve değer veriyoruz. Bunların hepsi demokrasi içinde olur."
"DEMOKRASİDE SINIFTA KALDIK"
"Demokraside sınıfta kaldık" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Tek adam rejimi dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Bizim tarihimizde de örneği yoktur. Osmanlı'da Padişah vardır ama Başbakan vardır, Vezir-i Azam. Selçuklularda vardır. Metehan'dan buyana gelen bütün tarihimizde vardır. Şimdi Başbakanlığı kaldıracağız, yok öyle bir şey. Bütün yetkiler bir kişide. Bir kişi her şeyi bilir mi, elinizi vicdanınıza koyun ve karar verin. Bir kişi her şeyi bilse liyakate, düşünmeye gerek yok. Nasıl olsa her şeyi bir kişi biliyor, niye ben düşüneyim? Oysa Kuran-ı Kerim'de yüce Rabbimiz defalarca sorar, 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?' Asgari ücreti 1 Ocak 2019'da net vergisiz 2 bin 200 lira yapacağız. Bugün 1 milyon 644 bin emekli bin 500 liranın altında aylık alıyor. Bin 500 liranın altında emekli aylığı olmayacak. Çiftçi kardeşlerimin çoğu borç batağı altında, bankalara dünyanın faizini ödüyorsunuz. Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı, millet ittifakının da parlamentoda çoğunlukta olduğu bir süreçte ilk yapacağımız işlerden birisi çiftçilerin bankalara olan faiz borcunu tamamen silmektir. 'Efendim para var mı?' Niye para yok, para var. Parayı yerinde kullanıyor musun soru bu" dedi.
"ADALET FARKLI BİR ŞEYDİR"
Kılıçdaroğlu, adalet bütün inançların ortak temeli olduğunu belirterek, "Güçlü bir demokratik Parlamenter Sistem'den yanayız. Her makam denetlenmeli. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. 80 milyonu kucaklayan bir cumhurbaşkanı olacak. Bir partinin genel başkanı mahkemeye hakim tayin ederse, o hakime kim güvenir. Düşünü ben gittim bir mahkemeye hakim tayin ettim. AK Partili kardeşimin davası da o hakime düştü. O AK Partili kardeşim demeyecek mi 'Bu hakimi CHP'nin genel başkanı tayin etti. Bu benim davama bakmaz, bu tarafsız olmaz.' Danıştay'a gene bir partinin genel başkanı hakim tayin etti. Hakim ne yapıyor, Tweet atıyor. Muharrem İnce'yi eleştiriyor. Sen hakim misin, partinin kadın kolları başkanı mısın? Kimsin sen? Siyasete saygı duyarım, o da siyasete merak sarabilir, yadırgamam. O zaman hakimlikten ayrılacaksın geleceksin siyasete gireceksin. Şimdi o davaya, mahkemeye Muharrem İnce'nin davası düştüğünde ne diyecek? O hakim ne diyecek? O hakim tarafsız mı, değil. Adalet dağıtacak. Adalet farklı bir şeydir. Adalet bütün inançların ortak temelidir" dedi.
DOĞANŞEHİR VE AKÇADAĞ ZİYARETLERİ..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Doğanşepin ve Akçadağ ilçelerinde vatandaşlara hitap etti, “Oyları bölmeyin” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk durağı Doğanşehir ilçesi oldu. İlçede kısa bir süre kalan Kılıçdaroğlu parti otobüsünden yaptığı konuşmasında "Demokrasi sözü veriyorum. Çiftçinin bankalara olan borçlarından faizlerin tamamını sileceğiz, bunun sözünü veriyorum. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek bunun sözünü veriyorum. Sizin tütününüze el uzattılar, tütünü yasakladılar, satışını engellediler bütün o yasakları kaldıracağım, bunun sözünü veriyorum. Herkes düşüncesini özgürce açıklayacak, bunun sözünü veriyorum. Her şeyden önemlisi bir arada huzur içinde yaşamanın sözünü veriyorum. Görüşü ne olursa olsun hangi partiden olursa olsun herkesi kucaklayacağız, gerginliğe, kavgaya son vereceğiz. Türkiye'de barış iklimini yeniden inşa edeceğiz. Bir arada hepimiz huzur içerisinde yaşayacağız."
24 Haziran’da hem Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, hemde CHP için oy isteyerek “oyları bölmeyin” uyarısı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, "Benim sorumluluğum var, sizin de sorumluluğunuz var. Geçen seçimlerde CHP'ye oy vermemiş bir kardeşinizi ikna edin, deyin ki 'artık yeter, artık bu iş tamam, yeniden güzel Türkiye'yi inşa etmenin zamanı'. Bu işi bitireceğiz. Yeni bir ufuk açacağız. Hakkı, hukuku ve adaleti arayacağız. Bu memleketin her noktasına hakkı, hukuku, adaleti taşıyacağız." İfadelerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu’nun Malatya programının son durağı ise Akçadağ ilçesi oldu.
İlçe meydanında vatandaşlara hitap eden Kılıçdaroğlu, partililerden burada da oyları bölmeyerek İnce ve CHP’ye vermelerini istedi.
Kılıçdaroğlu, "Tarıma büyük önem vereceğiz. Sadece kayısı için söylemiyorum ben bunu. Çiftçilerin bankalara olan borçlarının faizlerini tamamen sileceğiz, sıfır faiz. Borçlarını yeniden yapılandıracağız. Ziraat odası başkanımız geldi bir dosya verdi ve bunları yapacak mısınız diye sordu. Buradan söz veriyorum. Bütün o talepleri yapacağız ve çiftçinin yüzünü güldüreceğiz. Bir sözümüz daha var, mazotu 3 liradan vereceğiz. Nereden bulacaksın parayı diyorlar. Sen tefeciye para bulursun ben çiftçiye, üreticiye para bulurum. Size sözüm söz, bunları yapacağım." dedi.
Kılıçdaroğlu daha sonra hava yolu ile İstanbul’a geçti.
Burhan KARADUMAN, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com