CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal yasaklarıyla ilgili "Olağandışı Yasaklarla 1 Yılın Bilançosu" başlıklı bir rapor hazırlayarak kamuoyuna açıkladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba TBMM’de düzenlediği basın toplantısında AKP’nin MYK’sında FETÖ’yle ilişkisi olmayan bir tek kişi bulamazsınız diyen Ağbaba, CHP’nin MYK’sında ise geçmişte FETÖ ile mücadele eden kişilerin olduğunu söyledi. AKP’nin bir gün öyle bir gün böyle bir politika izlediğini kaydeden Ağbaba, “Yargıya , askeriyeye, emniyete sızma yok. Devletin bu yapıya teslim edilmesi var. FETÖ’cü subayları orduya yerleştiren AKP’dir” dedi.
Ağbaba, OHAL’in muhalifleri sindirme aracı olarak kullanıldığını da belirterek, OHAL kapsamında çıkarılan 25 KHK'ya değinip, uygulanan yasakları sıralandı. Raporda yer verilen yasaklar arasında, türkü söylemek, semah dönmek, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları,Soma, 10 Ekim anmasının yasaklanması yer alıyor.
Veli Ağbaba tarafından hazırlanan raporda "20 Temmuz 2016'dan itibaren Olağanüstü Hal ilan edilmiş, ülke bir yıldır fiili bir sivil darbe hükümetinin olağanüstü KHK'larıyla yönetilmektedir" ifadesi kullanılırken, Başbakan Yıldırım'ın "Biz OHAL'i devlete ilan ettik millete değil" sözleri hatırlatıldı. Yaşanan bir yıllık süreçten gerçekleşen uygulamaların Başbakanın bu söylemin tam aksine cereyan ettiği ifade edilen raporda, şu görüşlere yer verildi;
DEVLETİN TÜM ORGANLARI AKP’LİLEŞTİRİLİYOR
"Olağanüstü Hal yurttaşların hak ve hukukuna karşı tehdidi ortadan kaldırmak bir yana, bizzat OHAL yönetimi, vatandaşların hak ve hukuku için bir tehdit unsuru haline gelmiştir. Bu süreçte gerek sivil toplum örgütleri gerekse iş dünyası hükümetin bu kısıtlayıcı uygulamalarının ciddi sıkıntılara neden olduğunu dile getirmiş, ancak hükümet bu uyarıları gözardı edip, daha da baskıcı bir tutumla hak gasplarına devam etmiştir. Devlet içine sistemli bir şekilde yerleşmesine göz yumulan 'eski ortak, şimdiki düşman FETÖ' örgütünü temizleyeceğiz bahanesiyle alakalı alakasız binlerce insana 'dokunulmuş' yüzlerce kurum kapatılmış, ihraçlar, tutuklamalar ile devletin tüm organları AKP'lileştirilmiş ve yeni bir sistem inşasına başlanmıştır. Devleti kimi cemaat ve grupların etki alanından kurtarmak için çıkılan yolda, yol haritası birden değişmiş ve tek adamın yönettiği bir sivil darbe hükümetinin yol güzergâhına girilmiştir."
AKLA MANTIĞA SIĞMAYAN YASAKLAR
OHAL kapsamında bugüne kadar çıkarılan 25 KHK ile vatandaşların yaşamsal hakları, iş yaşamı, kültürel ve sosyal hayatının ipotek altına alındığı belirtilen raporda "Akla ve mantığa sığmayan yasaklar gündelik yaşamımızın bir parçası olmuş, sokakta türkü söylemekten, Zeytinli Rock festivaline, semah dönmekten, açık alandaki düğünlere, lise pilav gününe varana kadar çok çeşitli yasaklarla her gün karşılaşılır hale gelinmiştir. Hatta öyle ironik bir hal almıştır ki, bir Üniversitemizin Hukuk Fakültesinde düzenlenen 'OHAL Hukuku' konulu panel OHAL'den dolayı yasaklanmıştır. OHAL yasakları akıl dışı olduğu gibi vicdanları da yaralayan bir hale gelmiştir. Suruç anmasından 10 Ekim anmasına, Soma anmasından, Roboski'ye insanların kaybettiği yakınlarını anmasına ve ağıt yakmasına dahi izin verilmemiştir. Tüm bunların yanında KHK'lar ile kış lastiğinden lazer epilasyonlara kadar yaşamın her alanına da müdahil olunmuştur" denildi.
TÜRKİYE’NİN DÜNYA’DAKİ İTİBARI SARSILDI
Gazeteci, akademisyen ve hukukçulara yönelik tutuklamalar ve gözaltılarla baskı yaratıldığı dile getirilen raporda, hak ve özgürlüklere konulan yasaklar ile terör örgütü üyesi olmadığı çok açık isimlere yönelik suçlamaların Türkiye'nin dünyadaki itibarını sarstığı vurgulandı. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'nin aleyhindeki kararı hatırlatılan raporda, "Hak ve özgürlüklerin korunmasına dair imzalamış olduğumuz uluslararası sözleşme ve anlaşmalar ihlal edilmiş, demokratik ülkeler kulvarında geri sıralara düşmemize sebep olunmuştur" ifadesi kullanıldı.
ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARLARI ORTADA
OHAL yasaklarıyla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin geçmişteki kararlarına da yer verilen raporda, "Olağanüstü Hal KHK'larıyla getirilen düzenlemeler, Olağanüstü Hal'in amacını ve sınırlarını aşmamalıdır" hükmü hatırlatıldı. KHK'lar ile basına yönelik baskı kurulduğu, muhalif gazetecilerin tutuklandığı, akademisyenlerin işinden edildiği belirtilen raporda, "Keyfiliğin hukuk kuralı olduğu bir ülkede hiç kimsenin güvencesi yoktur. Hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun geçerli olduğu noktada demokrasiden söz etmek mümkün değildir" denildi.
Bülten