Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yıllar boyu hükümet değişiklikleri sırasında göreve gelen milli eğitim bakanlarına ilk talimatının "Dershaneleri kapatın" olduğunu belirterek, "Buna rağmen allem edilmiş, bin bir hile ve hurda ile dershanelerin varlığını sürdürmesi sağlanmıştır. Türkiye’nin 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine giden yolu dershane tartışmaları üzerinden takip etmek mümkündür. FETÖ bu milletin çocuklarına yaptığı kötülükle geleceğimizi gaspetmiştir, geleceğimizi çalmıştır ve bu ümmeti parçalamıştır” dedi.
Marmara Üniversitesi 135. Kuruluş Yıldönümü etkinliği, üniversitenin Sultanahmet’te bulunan Rektörlük binasında gerçekleştirildi. Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Arat, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ve çok sayıda davetli katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin Türkiye’nin en önde gelen yüksek öğretim kurumları arasında yer aldığını vurgulayarak, “İlahiyat fakültemizin uluslararası alandaki gücünü ve itibarını bizzat bilen birisiyim. Pek çok milli sporcumuzun yetiştiği spor bilimleri fakültesi de kendi alanında bir markadır. Üniversitemizin önünde çok büyük hedefler bulunduğunu biliyorum. Bir mezunu ve cumhurbaşkanı olarak üniversitemize her konuda destek verdim, veriyorum. Maltepe ve Göztepe külliyelerimizle ilgili çalışmaları yakından takip ediyorum. Maltepe hamdolsun 2 bin 300 dönüm civarında bir arazi üzerinde inşallah şu andan projenin son halini de göreceğim. Maltepe’deki yer bittiği zaman gerçekten Marmara denizine nazır, külliye olarak bütün birimlerini büyük ölçüde bir araya toplayan bir üniversite olması bakımından efradını cami ağyarını mani bir külliye olarak meydana gelmiş olacaktır” diye konuştu.
"Türkiye'nin dünyanın en iyi 500 üniversitesi listesine onlarca kurumla girmesi lazımdır"
Marmara Üniversitesi’nin hedeflerine ulaşması için bütün mezunların birlikte çok daha fazla gayret göstermesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin dünyanın en iyi 500 üniversitesi listesine onlarca kurumla girmesi lazımdır. İnanıyorum inşallah Maltepe bittiği andan itibaren Marmara üniversitesi dünyadaki ilkler arasındaki yerini de bu fiziki imkanlar beraber alacaktır. Dünyanın en eski üniversitelerine, eğitim öğretim kurumlarına sahip bir ülke olarak bize yakışan da budur” şeklinde konuştu.
"FETÖ geleceğimizi gaspetmiş, çalmıştır"
AK Parti’nin iktidara geldiği dönemde üniversitelerde yaşanan sıkıntıları hatırlatan Erdoğan, “Biz göreve geldiğimizde milyonlarca gencimizin içeri girmek için kapıda beklediği, çok azının bu mikanı elde edebildiği bir yüksek öğretim sistemi vardı. Arz talep dengesi bu kadar bozuk olunca ister istemez dershaneler gibi fırsatçı bir takım ara eğitim mekanizmaları doğmuştur. Dershaneleri ele geçiren FETÖ zihniyeti bu şekilde ülkemizi dört bir yanında en zeki öğrencileri devşirebileceği bir zemin bulmuştur. Evlatlarımız üniversiteye girişlerini kolaylaştırarak bu çarpıklığı ortadan kaldırmak için attığımız her adımda her adımda birilerinin tehditleri ile, saldırıları ile, kumpasları ile saldırıları ile karşı karşıya geldik. Başta bakıyorsunuz emniyet sistemi, öbür tarafta yargı sistemi. Buralardan tehditler. Yıllar boyu hükümet değişikliklerinde göreve gelen milli eğitim bakanıma ilk talimatım ‘dershaneleri kapatın’ olmuştur. Buna rağmen allem edilmiş, bin bir hile ve hurda ile dershanelerin varlığını sürdürmesi sağlanmıştır. En sonunda Nabi Avcı hocamızın bakanlığı bu meseleyi kökten çöze imkanı bulduk. Türkiye’nin 17- 25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine giden yolu dershane tartışmaları üzerinden takip etmek mümkündür. FETÖ bu milletin çocuklarına yaptığı kötülükle geleceğimizi gaspetmiştir, geleceğimizi çalmıştır ve bu ümmeti parçalamıştır” ifadelerini kullandı.
"Öğrencilerimiz yarışı artık üniversiteye girmek değil, gönlündeki bölüme yerleşme yarışıdır"
Üniversite sayısının, fakülte sayısının ve akademisyen sayısının AK Parti döneminde hızla yükseldiğini örneklerle açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi “Öğrencilerimiz için de yıllarca provokasyon vesilesi olarak kullanılan üniversite harçlarını kaldırdık. Talep eden her öğrencimize kredi ve burs verdik. Yüksek öğrenim yurtlarının yatak kapasitesini yükselterek barınma sorununa da ciddi bir çözüm getirdik. Öğrencilerimizin yarışı artık üniversiteye girme değil, gönlündeki bölüm hangisi ise oraya yerleşme yarışıdır. Kalitede yarış dönemi başlamıştır. Bu yarışta üniversitelerimize düşen görev öğrencilerimiz için en cazip fakültelere sahip olmaktır”
“Her iş gibi akademi de adanmışlık gerektirir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan akademisyenlere seslenerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Rektörlerimizde, dekanlarımızda, hocalarımızda artık bu azmi görüyorum. Kendisini bilime, öğrencilerine adayan bir hocanın elde edemeyeceği hiç bir başarı yoktur. Türkiye’de imkan sorunu, para sorunu, kaynak sorunu yoktur. Çünkü israf ekonomisini bir kenara koyan, verim ekonomisini uygulamaya koyan bir iktidar var. Bizim en önemli handikapımız bu imkanları eniyi şekilde kullanarak neticeye ulaşacak insan gücünün eksikliği sorunudur”
Türkiye’nin uzun yıllar boyunca milletin değerlerinden kopuk, söylemi sosyalist, zihniyeti faşist kadroların tasallutu altında kaldığını vurgulayan Erdoğan, “Üniversitelerimiz de bu alanlardan biri olmuştur. Ben rektörümüz Emin bey ile üniversite yıllarımızda bu çileleri çok çektik. Rektörümüz üniversiteye benden fazla giderdi, ben onun kadar gidemezdim. ‘Benim oyumla çobanın oyu bir olabilir mi’ diyen bir zihniyet olduğu yerde demokrasiden söz edilemez. Kendi tarihin karalamak için zayıf kaynaklara dayanarak hezeyanlar saçan bir zihniyetin olduğu yerde millilikten söz edemeyiz. Belli görüşlerin dayatılması, buna karşılık farklı görüşlere tahammülsüzlük üzerine kurulu bir sistemden özgür bilim çıkmaz. Bunca yıldır çıkmıyor, çıkmamıştır” diye konuştu.
“Zihninizi Pensilvanya emrine vermişseniz profesör de olsan hiçsin”
Sözlerinde FETÖ’yü eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet tarihi ile böyle bir inancı, böyle bir ilmi ve onun mensuplarını güya çağdaşlık adına aşağılayan hiç kimseye gerçek bilim insanı nazarıyla biz bakamayız. Bilim demek özgür bir zihin demektir. Siz zihninizi belirli kalıpların, belirli ideolojilerin emrine vermişseniz bilim adamı sıfatını kaybetmişsiniz demektir. İşte Pensilvanya’nın emrine, her yanıyla cehalet kokan bir adamın emrine her şeyinizi teslim etmişseniz, ipotek altına vermişseniz, profesör de olsan hiçsin. Kapınızdaki tabelada öyle yazıyor olmasının bir anlamı yoktur. Yanlış anlaşılmasın. Ben demiyorum ki tüm bilim insanları bizim istediğimiz gibi düşünecek. Ben aklını, ilmini bu tür adamların emrine kiraya verenler için bunu söylüyorum. Bundan çok çektik. Bunları sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bizim istediğimiz bilimin özünü oluşturan objektiflikten, hakkaniyetten, farklılıklara saygıdan uzaklaşılmadan hareke edilmedir. Meczuplukla mümbitlik arasındaki ince çizgiye dikkat etmek lazımdır. Cumhuriyet tarihinde bilimle, bilimsel çalışmalarla, bilim kuruluşları ile, araştırmayla, teknolojik atılımlarla en yakından ilgilenen, bu yöndeki çalışmalar en çok destek veren başbakan ve cumhurbaşkanının ben şahsım olduğunu iddia ediyorum. Olmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
"Milletin değerlerine saygılı olmakla, bilimde en üst sıralara çıkmak birbirinin zıttı değildir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de artık yüksek öğretimin kontenjan ve bina sorunların değil kalite meselesinin tartışıldığını vurgulayarak, “Milletin değerlerine saygılı olmakla, bilimde en üst sıralara çıkmak birbirinin zıttı değildir. Dünyadaki tüm önemli üniversiteler ülkeleri ve toplumları ile sahip oldukları güçlü bağlar sayesinde bu konuma gelmişlerdir. Bizim de kendi üniversitelerimizden beklentimiz budur. Dünyanın en esik ve köklü bilim yuvarlarına ev sahipliği yapmış ülkemize yakışan markalaşmış çok sayıda üniversiteye sahip olmaktır. O günlerin de yakın olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.
"Ülkesini geriden takip eden bir akademi lokomotiflik yapamaz"
Türkiye’nin şu anda dünyada ve bölgede çok büyük mücadeleler verdiğinin altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Avupa’dan Afrika’ya kadar bize kılavuzluk edecek siyasi, sosyal ve ekonomik verilere, analizlere ihtiyacımız var. Ülkesini geriden takip eden bir akademi lokomotiflik yapamaz. Bunun için üniversitelerin öncülük etmesi, önden gitmesi lazım. Şayet biz herhangi bir konuda çalışmaya oturduğumuzda önümüzde güçlü bir bilimsel müktesebat bulamazsak ancak el yordamıyla hareket edebiliriz. Şahsen fotoğraf çekme ve yön gösterme bakımından böylesine dolu bir birikimi her zaman bulamadığımı söylemek isterim. Halbuki çok ihtiyacımız var. Çünkü el yordamıyla iş yapmak hem enerji ve zaman kaybettirir, hem de maliyeti arttırır. Bilimsel verilerle hareket etmek demek nokta atışı iş yapmak ve kısa sürede büyük netice elde etmek demektir. Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine giden süreçte akademiden çok daha güçlü destek bekliyorum. Ülkemizin, milletimizin ve insanlığın hizmetine sunulacak, özellikle bu hedefi yakalayamamış, doğru mecralara aktarılamamış bilgi odaların dört duvarı arasında kalmaya mahkumdur. Biz kaynaklarını hovardaca heba edebilecek bir ülke değiliz. Onun için önümüzdeki dönemde üniversitelerimizden her alanda büyük destek bekliyoruz”
Rektör Arat, Azeri doktora öğrencisi Tunzala Mammadzade'nin, 3 yılda yaptığı 50 metre şeffaf ipek üzerine altın ve gümüş renkli boya ile nakşedilmiş Kuran-ı Kerim'i Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye etti.
İstanbul, iha