SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Gelip Beni Bulacağını Tahmin Etmiyordum"

0
Güncellendi - 2020-05-20 19:04:09
A- A+ PAYLAŞ

Eşi, anne ve babasıyla birlikte koronavirüs tedavisi gören gazeteci, “Hiç unutmuyorum çocuğum hırkamı bulmuştu, hırkayı alıp kendine sardı ‘Anne bende artık ya korona olayım ya da sen iyileş ki sana sarılayım’ diyordu” dedi.

Ertv’de Haber Müdürü olarak görev yapan 31 yaşındaki Esma Karadoğan, anne-babası ve eşiyle birlikte koronavirüse yakalandı. 6 yaşındaki çocuğu ve 15 yaşındaki kız kardeşini bırakacak yerleri olmayan Karadoğan, evde tedavi gördüğü süreçte yaşadıklarını anlattı. Karadoğan, şunları söyledi: “Koronavirüs sürecinde halkı bilinçlendirmek adına sürekli görevimin başındaydım. Görev yaptığım son günde de yine ekranlarda vatandaşlara sokağa çıkmamaları, hijyen konusuna dikkat etmeleri konularında uyarılarda bulundum. Sonraki gün ise işe gelemedim. 3 gün sonra koronavirüs testim pozitif çıktı. Bu süreçte sürekli ekranlardan uyarılarda bulunurken, Türkiye’de koronavirüs vakasının görülmesinin ardından bir ay gibi kısa bir sürede bizi bulmasını da beklemiyordum.”

“KORUMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ ANNEM ATAK GEÇİRDİ”

Karadoğan, hastalık sürecinin zorlu geçtiğini ifade ederek, “İlk etapta annemin (Ergül Orak-50) testi pozitif çıktı. Daha sonra babamın (Haci Orak-51) sonrada eşimin (Orhan Karadoğan-32) ardından da benim testim pozitif çıktı. Aileden 4 kişi koronavirüs tedavisi gördük ve hepimizde sağlığımıza kavuştuk. Süreç gerçekten zordu. Çünkü ilk defa karşılaştığımız bir hastalık, hiçbir şekilde ne olduğunu bilmiyorduk. Grip olsak ne kullanacağımızı, ne yiyeceğimizi, hangi ilacı kullanacağımızı, nelerin iyi geldiğini biliyoruz ama bu süreç hiç öyle değil. Çevremizden ‘Gribin adını korona koymuşlar, o kadarda ağır bir hastalık değil’ diyorlar ama kesinlikle öyle değil. Bu hastalığa yakalanmayan ya da atlatmayan bilemiyor. Allah kimseye yaşatmasın, çok zor bir süreç. İlk hastaneye götürdüğümde annem 10 dakika içerisinde atak geçirdi. İnsanlar annemin o halini görseler inanın hiçbir şekilde dışarıya çıkmazlardı. İlk atak geçirdiğinde annemi kaybediyorum korkusuyla çığlık çığlığa bağırdık. Kardeşim ve eşi sağlıkçı, bir kardeşim emniyet görevlisi, bende basın mensubuyum, hepimiz görevlerimizin başındayken annemden kronik rahatsızlıkları olduğu ve onu korumak için uzak kalmaya çalışıyorduk. İlk etapta ne yazık ki annem koronavirüse yakalandı. Çok şükür bu süreci atlattık. Psikolojik ve hastalık süreci olarak çok zordu, Allah hiç kimseye yaşatmasın. Biz belki yaşımız itibariyle ben ve eşim çok ağır atlatmadık ama annem ve babam bu süreci gerçekten çok ağır atlattılar. Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi’nde tedavi gördüler. Ben evde tedavi gördüm. 6 yaşında bir oğlum var ve 15 yaşındaki kız kardeşim yanımdaydı. Onları bırakacak yerimiz yoktu. B u süreçte herhalde çok büyük bir hikmetti hem 6 yaşındaki oğlum hem de 15 yaşındaki kız kardeşime koronavirüs bulaşmadı, en büyük tesellimde buydu” diye konuştu. 

“GELİP BENİ BULACAĞINI HİÇ TAHMİN ETMİYORDUM”

Genç gazeteci, çok tedbirli davranmalarına rağmen koronavirüse yakalandıklarını anlatarak, şunları söyledi: “Koronavirüs Türkiye’de görüldüğü ilk andan itibaren sürecin takipçisiydik. Her defasında bunu ekranlara da getirdik. Malatya’da da sürecin takipçisi olduk ve ekranlarımıza da bunu yansıttık. Benimde aynı şeyleri yaşayacağım hiç aklıma gelmiyordu. Bu süreçte vatandaşlara uyarılarda bulunurken çokta dikkat ettim ama Türkiye’de görüldükten bir ay sonra gelip beni bulacağını hiç tahmin etmiyordum. O kadar tedbirli davranmama rağmen bu hastalığa yakalandım. Ana haber sunucusuyum ve her akşam ekranda vatandaşlara hangi kurallara dikkat etmeleri gerektiğini her haber bülteni sonunda tek tek anlatıyordum. Her zaman ‘bugün Türkiye’de koronavirüs vakasına rastlanmadı’ haberini yapmak istiyordum. Bunu da her zaman ekranlarda söylüyorum ama kendimin bu süreci yaşayacağımı hiç tahmin etmiyordum. Ne yazık ki yaşamamız gerekiyormuş. O kadar dikkat etmemize rağmen ne yazık ki yakalandık. Şuan sürecin adını ‘yeniden normalleşme süreci’ koyduk, vatandaşlar bunu tamamen ‘eskiye dönüş’ anladı. Gerçekten bu süreci yaşamış, annenim o çok kötü hallerini görmüş olsalardı bırakın dışarıya alış verişe çıkmayı kapılarının önüne bile çıkacaklarını sanmıyorum çünkü bu süreç öyle hafife alınacak gibi değil.”

“BİR KİŞİYE UMUT OLMA ADINA PLAZMA BAĞIŞINDA BULUNDUK”

Koronavirüsü yendikten sonra ailece kovid-19 hastalarına umut olma adına Türkiye’de ilk, dünyada ise Çin’den sonra ilk kez Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde başlanan plazma tedavisine katkı vermek amacıyla plazma bağışında bulunduklarını kaydeden Karadoğan, “Hepimizin testleri negatif çıktıktan sonra taşıyıcı veya bulaştırıcı olmamak adına 14 gün bir bekleme süremiz vardı. 14 günün ardından bir test daha yapıldı ve o da negatif çıktı. Turgut Özal Tıp Merkezi Plazma tedavisini başlatan ilk hastaneydi ve orada göre yapan Prof. Dr. Mehmet Ali Erkurt (Turgut Özal Tıp Merkezi Kök Hücre Nakli ve Aferez Nakli Merkezi Sorumlusu) hocamızla görüştük. Bir hastaya bile umut olma adına plazma bağışında bulunmak istediğimizi söyledik. Tamamen iyileştikten sonra ailece gidip plazma bağışında bulunduk. Bunun vatandaşlık görevimiz olduğunu düşünüyorum” dedi.

“HİÇBİR ANNE ÇOCUĞUYLA BU ŞEKİLDE YAN YANA KALMAK İSTEMEZ”

Karadoğan, tedavi sürecinde 6 yaşındaki oğluyla yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Eşim, annem ve babam hastanede yatıyordu ve ben bu süreç içerisinde birde bana üzülmesinler diye hiç kimseye kendi testimin pozitif çıktığını söylemedim. Annemi, babamı ve eşimi göremedim, yanlarına gidemedim. İyi olduklarını kendi gözlerimle göremedim. 6 yaşında oğlum var, çocukları bu süreçten korumaya çalışıyoruz. Ona hissettirmemeye çalıştım. Benim çocuğum ne yazık ki koronavirüsü içinde yaşayarak gördü. Beni en çok zorlayan çocuğuma dokunamamaktı. Görevim itibariyle her zaman dışarıdaydım ve ilk defa çocuğumla bu kadar yan yana kaldım. 1,5 aylık süreçte çocuğuma hiç dokunamadım. Hiçbir anne çocuğuyla bu şekilde yan yana kalmak istemez. Beni en çok zorlayan o oldu. Bu süreci çocuğuma anlatamamak çok zordu. 6 yaşında bir çocuk sürekli dokunmak, sarılmak istiyor yapamıyorsunuz, çocuğunuz düşünce kaldıramıyorsunuz. Gözünüzün önünde her şey oluyor bir şey yapamıyorsunuz, psikolojik olarak bu durum beni etkiledi. Çocuğum sürekli gelip sarılmak, öpmek istiyordu ve ben bu durumu anlatamadım. En basiti aynı evin içerisinde çocuğunuza yemek yediremiyorsunuz. O çocuk düşüyor, bir anne çocuğu düşünce koşup kaldırır ama ben çocuğumun o halini sadece uzaktan seyrettim. Gerçekten dokunamamak çok zordu. Hiç unutmuyorum; çocuğum benim hırkamı bulmuştu, hırkayı alıp kendine sararak, “Anne bende artık ya korona olayım ya da sen iyileş ki sana sarılayım” diyordu. O süreç gerçekten çok zordu. Çok dikkat ettim çok şükür oğluma ve kız kardeşime bulaşmadı ama çocuğumda psikolojik olarak çok etkilendi.” 

“ÖNCE OYUNCAKLARIN SONRA OĞLUMUN ATEŞİNİ ÖLÇTÜLER”

Koronavirüs ile mücadelede canla başla çalışan sağlık görevlilerinin gerçekten ‘kahraman’ olduklarını ifade eden Karadoğan,”Biz bu süreçte sağlık çalışanlarına “kahraman” diyoruz, gerçekten kahramanlar. Annemin testi pozitif çıktıktan sonra sağlık ekipleri bizi evde muayene etmeye geldiklerinde oğlum onların kıyafetlerini görümce çok korktu. Benim çocuğumun ateşini ölçebilmek, muayene edebilmek için 15-20 dakika onunla oynadılar. Ailede herkes pozitif çıkmış, korkmasın diye oyunlar oynadılar ve önce oyuncaklarını muayene ettiler. Oyuncaklarının ateşini ölçüyormuş gibi yaptılar. Çocuğumu o şekilde rahatlatıp muayene ettiler. Hiçbir sağlık görevlisi bunu yapmak zorunda değil ama gerçekten çok ilgilendiler. O gelen sağlık ekipleri benim mesleğimi veya kim olduğumu bilmiyorlardı. Basın mensubu olduğum için bunu yapmadılar, kimliğimi bilmeden geldiler ve çocuğumla güzel bir şekilde ilgilendiler. Hiç korkutmadan çocuğumu muayene ettiler, bunu hiç kimse yapmaz” diye konuştu.

Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız