SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Göklerin Kartallarına Ağıt

Göklerin Kartallarına Ağıt
A- A+ PAYLAŞ

Araştırmacı, gezgin, emekli eğitimci Fikri Demirtaş, 22 Haziran 2012 tarihinde keşif uçuşu sırasında uçağı düşürülerek şehit edilen Malatyalı Yüzbaşı Gökhan Ertan’ın anısına bir şiir kaleme aldı. 

Ertan’ın, Malatya Fen Lisesinde görev yaptığı dönemde öğrencisi olduğunu belirten Demirtaş, babasının da arkadaşı olduğunu belirtti. 

Aynı olayda Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy da şehit olmuştu. 

Yazısında “bu şiir, yüreğimde derin bir iz bırakan, Malatya Fen Lisesi'nden öğrencim ve aynı zamanda kıymetli öğretmen arkadaşım Ali Ertan'ın yiğit oğlu, kahraman pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan'ın aziz hatırasına adanmıştır. 

Malatya Erhaç 7. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda vatanına hizmet eden tecrübeli Yüzbaşı Gökhan Ertan ve silah arkadaşı Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy, 22 Haziran 2012 tarihinde, Akdeniz semalarında icra ettikleri bir keşif uçuşunda, Suriye'den atılan füzeyle uçaklarının düşürülmesi sonucu şehadet şerbetini içerek sonsuzluğa yürüdüler.

ARŞİV FOTOĞRAF: Şehit Ertan'ın babası Ali Ertan (mavi gömlekli) oğlunun tabutunu omuzladı

Onların sonsuzluğa uğurlandığı o gün hissettiğim tarifsiz keder ve bu vatan evlatlarına duyduğum derin minnetle, yaşanan bu destansı fedakarlığı ölümsüzleştirmek arzusuyla, "Göklerin Kartalları" şiirini 12 Temmuz 2012'de kaleme aldım. Yıllar sonra şiiri yeniden gözden geçirerek bir düzenleme yaptım. Bu eser, onların göklerde yankılanan son buyruğunun bir fısıltısı, yüreklerde yanan bir ağıt ve kapanmayan bir sızının sesidir.” notunu düşen Demirtaş’ın Göklerin Kartalları adlı şiiri şöyle: 

“Malatya'nın şafağında, sisler bürürken Erhaç Düzünü,
Bir yankı yükseldi derinden, demirden kanatlı bir uğultu.
İki ruh süzüldü göğe , birer kartal misali yüce semaya.
Biri Gökhan Yüzbaşı, çelikten iradesiyle,
Biri Teğmen Hüseyin, göğünde parlayan vatan meşalesiyle.

Kaderin ağını ördüğü, bir efsanenin ilk adımıyla.
F-4'ün çelik yüreği, aslan kükreyişiyle inletti yurdu,
Malatya'nın bağrından, Yedinci Üs'ten yükseldi kutsal bir ruh,
Mavi göklere yırtılırcasına, bir şimşek misali yürüdü yoluna,
Bu Cumhuriyet'in sarsılmaz, çelikten bir neferiydi o,

Adını tarihe altın harflerle yazdıran, bir destan öncüsü.
"Her şey yolunda, son kez...
Görev devam ediyor..."
Göklerin derinliğinde yankılanan son bir buyruktu bu.
Ve sonra, iki bin on iki haziranın o yirmi ikinci günü,
Zamanın durduğu, nefeslerin kesildiği, kaderin kara ağını ördüğü an.

Akdeniz'in laciverdi, bir anda simsiyah bir örtüye büründü,
Suriye'den uzanan kalleş bir el, karanlık bir gölge gibi göründü.
Kartalın bağrını deldi, göğsüne saplanan zehirli bir hançerle,
Yükseklerde parlayan iki yıldızı, ansızın yuttu, acımasız bir pençeyle.
Çelik kanatlar kırıldı, yankılandı sessizce bir feryat, sonsuzluğa doğru,
Bir ulusun yüreğine saplanan, kanayan bir yara gibi sızdı o kor.

Gökhan'la Hüseyin, iki can yoldaşı, düştüler engin denizin derinliklerine,
İki şah damar durdu, vatan toprağına hasretle, son bir dua niyetine.
Engin deniz, şefkatle sardı kanlı bedenleri, bir ana kucağı gibi,
Her damla tuzlu su, şehit kanıyla kızıla döndü sanki, bir ibret tablosu gibi.
Dalgalar vurdu kıyıya, sanki hıçkırıklarla inledi, yosunlu taşlar inledi,
Her köpükte yükseldi, bir vatan ağıtı yankılanarak, gök kubbeden dinledi.

Daha dün ninnilerle büyüyen o taze canlar, umut dolu yarınlar,
Bugün bayrağa sarılı, bir milletin omuzunda sonsuzluğa yürüyen bedenler.
Onlar ki feda ettiler en değerli hazinelerini, en kutsal varlıklarını,
Bu toprak, bu bayrak, bu vatan için, yazdılar ölümsüz bir destanlarını.

Gökyüzünde iki yeni yıldız, göz kırpan, ebediyen parlayan,
Karada bitmeyen bir acı, yüreklerde kor gibi yanan.
Denizde tuzla yanık, hüzünlü bir hatıra, zamanı aşan,
Bir vatanın yüreğinde, kapanmayan bir sızı, nesilden nesile taşınan.
Fantom'un enkazı derinlerde, sessiz bir anıt gibi, vakurca durur,
Pas tutmuş parçalar fısıldar durur, o son uçuşun sırrını anlatır.
Her dalgayla yankılanır kıyıya, kahramanlık destanını, çağları aşan,
Sonsuzluğa karışan iki yiğidin öyküsünü, dillerde dolaşan.

Üs'te kaldı, Gökhan'ın yarım bıraktığı kahve teli, bir hatıra,
Hüseyin'in defterinde, bitmemiş bir sevdalı sözü, hüzünlü bir yara.
Şehitlerin fotoğrafları, albümlerde, duvarlarda soluksuz kaldı,
Asılı kasklar, boşlukta yankılanan son yeminleri, sessizce inledi,
Her birinde vatan aşkı, bitimsiz bir şehadet izi, ebediyen parladı.

Ey Türk'ün evladı, sil gözündeki yaşı, durma öylece, uyan!
Akdeniz'in her dalgasında, şehit kanı, sonsuz yüce, bir destan.
Göğe bak! Yıldızlarda yazar adları, parlar durur, birer kutup yıldızı,
Her F-4 süzülüşünde, ruhları selamla vurur, zafer türküsü gibi.

Şafakla birlikte, bayrağımızın alında yeniden doğarlar, aziz ruhlar,
Bu toprakta özgür nefes alan her cana can katarlar, kanat çırpan kuşlar.
Unutma ki bu vatan, kanla yazılmış bir destan, nesiller boyu sürecek,
Her karış toprağında, bir şehidin son nefesi var, kıyamete dek sürecek.

O Haziran günü, Akdeniz'in derin suları, bir sır saklar,
Semaya uzanırken kopan iki fidan, gönüllerde iz bırakır.
Adları mühürlüdür kalplerde, sönmez birer meşale, çağları aydınlatan,
Türk'ün bağrında, ebediyete kazınan altın bir iz, asırlar boyu parlayan.”

***

Malatya Erhaç'taki 7'nci Ana Jet Üssü'nden 22 Haziran 2012'de havalanan RF-4E tipi askeri keşif jeti, Akdeniz üzerinde Suriye karasuları yakınında Suriye'liler tarafından düşürülmüş, uçağın pilotları Malatyalı Yüzbaşı Gökhan Ertan ile Yozgatlı Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy şehit olmuşlardı. Şehitlerin cenazeleri, yaklaşık 13 gün sonra Akdeniz'in 1260 metre derinliğinde yatan uçak enkazından çıkarılmış, 6 Temmuz günü Ertan Malatya'da, Aksoy ise İstanbul'da toprağa verilmişti.

Demirtaş’ın yazısının tamamına ve fotoğraflara şu linkten erişebilirsiniz:

https://fikridemirtas44.blogspot.com/2024/10/goklerin-sehitleri.html

Fikri DEMİRTAŞ

________

ÖNEMLİ NOT: malatyahaber.com'un Aralık 2015'te arşivinin yeni sunucuya aktarılması sırasında oluşan hata nedeniyle, Aralık 2015'ten önceki haberleri gerçek tarihleriyle değil, aktarma tarihiyle kayıtlı gözükmektedir. Aşağıdaki ilgili haberlerde yer alan arşiv haberlerinin gerçek tarihlerinin, olayın meydana geldiği 22 Haziran 2012'den sonrası olduğu dikkate alınmalıdır.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

1 yorum yapılmış

  • Bekir (1 saat önce)
    Şehitlerimize tekrardan Allah"tan rahmet diliyorum. Saygı değer hocam Ali Ertan Bey'in ellerinden öpüyorum. Allah önce ailelerini sonrada bizleri şehitlerimizin şefaatlarına nail eylesin inşallah. Şiir çok anlamlı ve duygulu olmuş yüreğinize sağlık.
    %100
    %0
    Yanıtla