Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "10. planımızda 25 tane dönüşüm alanı tayin ettik. Bunlar kritik alanlar. Türkiye'yi gerçekten yeni bir lige taşıyacak alanlar" dedi.
AKP Malatya İl Teşkilatı tarafından düzenlenen toplantıya katılmak üzere Malatya'ya gelen Yılmaz, Ramada Altın Kayısı Otel'de partililere ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine hitap etti.
Dünya'nın zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Yılmaz, "Türkiye şuanda G20'nin dönem başkanı. G20 dediğimiz dünyanın 20 büyük ekonomisi içerisinde Avrupa Birliği'nden (AB) Amerika'ya, Çin'den Avustralya'ya kadar birçok ülke var. Bu ülkelerin dünya ekonomisindeki payı yüzde 85'ten daha fazla. 20 ülke ama dünya ekonomisinin çok büyük bir kısmını elinde tutan ülkeler" dedi.
Yılmaz, Türkiye'nin dönem başkanlığını yapmasının önemli olduğunu kaydederek, iç tartışmalardan dolayı bunun pek fazla görünemediğini ifade etti.
"DÜNYA BÜYÜMESİ BAŞLADI AMA BÜYÜME YETERLİ VE DENGELİ DEĞİL"
Dünya'nın hala küresel krizin etkilerinden tam anlamıyla çıkamadığını kaydeden Yılmaz, "Dünya büyümesi başladı ama bu büyüme yeterli ve dengeli değil. Bazı ülkeler hala durgunluktan çıkabilmiş değil. Çin'de dahi giderek büyümenin düştüğünü görüyoruz. Eskiden iki haneli büyüyen Çin, şuanda yüzde 6-7 büyümeye başladı. Daha da aşağıya gider mi? diye endişeler var. Avrupa uzun bir süredir durgunluktan çıkamadı. Japonya, uzun süredir çok küçük büyümelerle idare etmeye çalışıyor. Bu sene Rusya ve Brezilya gibi ülkelerin küçüleceği bekleniyor. Ekonomide bırakın büyümeyi, küçülmeyle karşı karşıyalar. Petrol ihraç eden ülkeler zor durumda. Petrol fiyatları düştü. Suudi Arabistan'ın dahi artık borçlanmaya gidebileceğine dair bir takım ifadeler kullanılıyor. Çok şükür dünya büyümeye devam ediyor, bu iyi bir şey ama yeterli ve dengeli değil. Nereye doğru gideceği de çok kestirilemiyor" diye konuştu.
Yılmaz, dünyanın halinin ekonomik açıdan çok iyi bir noktada olmadığını kaydetti.
Döviz piyasalarında dünyada aşırı bir oynaklık olduğunu dile getiren Yılmaz, dünya piyasalarındaki dalgalanmalarının Türkiye'ye de yansıdığını belirtti.
"TÜRKİYE EKONOMİSİ EN AZ YÜZDE 3 BÜYÜMEYİ BAŞARACAK"
Yılmaz, Suruç'tan sonra değişik terör örgütlerinin koordineli bir şekilde Türkiye'ye saldırdıklarını ifade etti.
Türkiye'nin yaşanan olumsuzluklara rağmen yıl genelinde en az yüzde 3 büyüyeceğini kaydeden Yılmaz, "Etnik gerekçeleri kullanan terör örgütlerinin yanı sıra dini alet etmeye çalışan terör örgütleriyle, mezhep temelli hareket ettiği iddiasında olan terör örgütleri, hepsi bir arada Türkiye'ye eş zamanlı bir şekilde saldırıyorlar. Bütün bunlara rağmen bu yıl inşallah Türkiye ekonomisi en az yüzde 3 büyümeyi başaracak. İlk 6 ayda yüzde 3.1 büyüdük, yıl genelinde de en az yüzde 3 büyüyeceğiz" dedi.
"İSTİKRAR HER ZAMAN ÖNEMLİDİR"
Yılmaz, ülkenin yakaladığı istikrarı titizlikle koruması gerektiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye büyümeyi nasıl başardı? Bu soru üzerinde herkesin durması lazım. Bu kadar olumsuz şart üst üste geldiği halde Türkiye büyümeyi, istihdam, aş ve iş üretmeyi nasıl başarıyor? Bunun sırrı, Türkiye'de güçlü ve istikrarlı bir hükümetin olması. Ne yaptığını bilen, tecrübesi olan, iyi niyetli, güçlü ve istikrarlı bir hükümet. 90'lı yılları herkes hatırlıyor. Parçalı yapılar içinde, ne yapacağını bilmeyen hükümetlerle, çok daha olumlu bir dünya konjonktüründe Türkiye büyümeyi başaramazken, kriz üstüne krizler yaşarken, çok şükür bu kadar olumsuz bir ortamda dahi Türkiye büyümeye ve istihdam üretmeye devam ediyor. İstikrar her zaman önemlidir. Siyasi istikrar ile ekonomik istikrar arasında her zaman çok güçlü bir ilişki vardır. Birini sağlamadan diğerini sağlayamazsınız. Ama özellikle bugün içinden geçtiğimiz zor dönemlerde istikrarın önemi bir kat daha artmıştır. Allah korusun bu istikrarımızı kaybedersek, bu istikrarımız zayıflarda, bu ekonomik, sosyal hayatımıza, dış dünyadaki gücümüze, her tarafa yansır. Biz bunu titizlikle korumak durumundayız."
"1 KASIM'LA BİRLİKTE TÜRKİYE ÇOK FARKLI BİR DÖNEME GİRECEK"
İçinde bulundukları dönemin çok normal bir dönem olmadığını ifade eden Yılmaz, siyasi belirsizliklerin yükseldiği bir dönemi yaşadıklarını kaydetti.
1 Kasımla birlikte belirsizliklerin ortadan kalkacağını dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin çok farklı bir döneme gireceğini söyledi.
Yılmaz, "7 Haziran sonrası tabloya baktığımızda ben açıkçası şunu görüyorum; bütün amaç tek başına bir AK Parti hükümeti olmasın. İçeride, dışarıda birçok çevrenin yapmaya çalıştığı istikrarlı, tek başına bir hükümet Türkiye'de olmasın. AK Parti'siz bir hükümet olmayacağını da bir taraftan görüyorlar. Dolayısıyla AK Parti'nin yanına bir başka parti gelsin, bir koalisyon yapısı oluşsun istiyorlar. Bunun için gayret ediyorlar. 1 Kasım seçimimizin de konusu budur. Bu seçimde cevap vermemiz gereken temel soru budur. AK Parti tek başına iktidara devam etsin mi, etmesin mi? Yoksa AK Parti'nin yanına CHP mi gelsin? Aslında temel mesele bu. Önümüzdeki 1 Kasım seçiminde cevap vermemiz gereken temel soru bu. Biz, halkımızdan yeterli desteği görürsek, inşallah göreceğimize de inanıyoruz, tek başına, iş başına diyoruz. İnşallah işimize, reformlarımıza devam edeceğiz. İnşallah ülkemizi şu son 13 yılda taşıdığımız noktanın çok daha ilerisine hep birlikte taşıyacağız. Ama gerekli desteği göremezsek, mecburen başka bir hükümet ortaklığı aramak zorunda kalacağız. Biz bunun Türkiye'yi yavaşlatacağını düşünüyoruz. Türkiye gelişmekte, kalkınmakta olan, bazı temel meselelerini çözememiş bir ülke. Dolayısıyla Türkiye'nin temel ve ağır meselelerini çözmesi için, ekonomi de çok ciddi yeni bir atılım yapabilmesi için, teknolojide, eğitimde, adalette, birçok alanda yeni atılımlar yapabilmesi için güçlü bir hükümete ihtiyacı var. Bunun içinde hazırlıklarımızı yapmış durumdayız" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'Yİ YENİ BİR LİGE TAŞIYACAK ALANLARI TAYİN ETTİK"
Türkiye'yi yeni bir lige taşıyacak 25 dönüşüm alanı tayin ettiklerine dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi: "10. planımızda 25 tane dönüşüm alanı tayin ettik. Bunlar kritik alanlar. Türkiye'yi gerçekten yeni bir lige taşıyacak alanlar. Türkiye, son 13 yılda alt orta gelir gurubundan üst orta gelir gurubuna geçmeyi başardı. Düşük teknolojiden, orta teknolojilere geçmeyi başardı. Ama şimdi önümüzde ciddi bir eşik var. Yüksek gelir gurubuna geçme eşiği. Böyle kritik bir aşamadayız. Bunu değerlendirmemiz için mutlaka reformlar yapmamız gerekiyor. Reformlar yapmamız içinde yine güçlü, istikrarlı hükümete ihtiyacımız var. 2023 ve ötesine yürüyeceksek, dünyada çok daha itibarlı, çok daha güçlü bir ülke olacaksak, mutlaka bu reformlarımızı başarmamız gerekiyor."
"TÜRKİYE'Yİ İÇE KAPATMAK İSTEYENLERE ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Yılmaz, dünyanın yeniden şekillenirken Türkiye'nin buna bigane kalmaması gerektiğini ifade ederek, "Ortadoğu ciddi bir değişim ve dönüşüm süreci içerisinde. Muhtemelen 10 yıl sonraki Ortadoğu, bugünkü Ortadoğu'dan çok farklı olacak. Çok ciddi bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Nereye gideceğini hiçbirimizin tam olarak kestiremediği, birçok uluslararası gücün müdahil olduğu bir süreç yaşıyoruz. Yine bu süreçte Türkiye'nin içinde kapanmaması gerekiyor. Birileri Türkiye'yi içine kapatmaya çalışıyor olabilir, gücünü kırmaya çalışıyor olabilir. 'Ortadoğu'daki ve daha geniş bir coğrafyadaki gelişmelerle Türkiye fazla ilgilenmesin, kendi iç meselelerine gömülsün' isteniyor olabilir ama buna da bizim müsaade etmememiz lazım. İstikrarlı ve güçlü bir hükümet bu noktada da çok önemli. Türkiye, son 13 yılda elde ettiği güçle,ilerlemeyle bugün artık bölgesinde çok farklı bir konuma gelmiş durumda. Önümüzdeki süreçte etrafında yeniden bir dünya şekillenirken Türkiye'nin buna bigane kalmaması lazım. Yaşadığımız terör saldırılarının en önemli sebeplerinden bir tanesi de budur. Türkiye'yi içe kapatmak, kısır bir takım tartışmaların içine hapsetmek, dünyamızın ve bölgenin dönüşüm süreçlerinde Türkiye'nin müdahil olmasını engellemek. Buna da inşallah güçlü bir hükümetle izin vermeyeceğiz" diye konuştu.
"TEK BAŞINA İKTİDAR İHTİMALİ ÇOK GÜÇLÜ BİR HALE GELDİ"
Tek başına iktidar ihtimalinin çok güçlü bir hale geldiğini dile getiren Yılmaz, "Giderek seçime yaklaşıyoruz. 7 Haziran'la mukayese ettiğimizde daha iyi bir perspektif görüyoruz. Tek başına iktidar ihtimali artık çok güçlü hale gelmiş durumda. Bunu da maalesef herkes görüyor. Kötü niyetlilerde bunu görüyor. Bunu engellemeye dönük olarak çalışmaların yoğunlaştığını son dönemlerdeki bir takım provokatif hadiselerden de anlayabiliriz. Türkiye'de yeniden tek başına bir iktidar olmasın diye çok ciddi bir çaba sarf edildiğini de görmemiz gerekiyor. Bunlara karşı da uyanık olmalıyız" dedi.