* Malatya’da kayısı ve üreticileri ile ilgili tek gerçek; bu sorunun her seçim ve yerel yönetici değişikliklerinde konuşulup sonra unutulması ve sorun gündeme geldiğinde eski konuşulanların yeniden tekrarlanması..
* HER GELENE SERMAYE: KAYISI.. Türkiye’nin stratejik ürünlerinden olan kayısıyı yetiştiren çiftçinin ve kayısının pazarlanması konusunda yaşanan sorunlar; milletvekilliği, belediye ve STK seçimlerinde, Vali ve üniversite yönetim değişikliklerinde Malatya kamuoyuna verilen mesajlarda ilk sırayı alıyor. Ancak, bu mesajlar bir önceki dönem verilen mesajların tekrarlanması oluyor. Çünkü; sorunlar çözüm bulmadığı gibi öneri ve tekliflerde hayat bulmuyor.
* BAKANLIK BİR ÇALIŞTAY YAPMIŞTI.. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından kayısı sektöründe mevcut durum analizi ve belirlenecek hedefler doğrultusunda ileriye yönelik stratejilerin ortaya konulması amacıyla 18-19 Kasım 2014 tarihlerinde Malatya’da Ulusal Kayısı Çalıştay’ı düzenlenmişti. Çalıştayda raporlanan öneri ve teklifler aradan 3 yıl geçmesine rağmen hayata geçirilemedi.
Malatya’da her genel seçimde, her yerel seçiminde, her üniversite yönetim değişikliğinde, yeni valilerin göreve başlamasında, STK seçimlerinde kayısı gündeme gelir, konuşulur, tartışılır ve sonra unutulur. Her yeni tartışmada eskiden hiçbir şey yapılmamış ya da üzerinde çalışılacak dosya yokmuş gibi her şey sil baştan ele alınır. Ortada sadece geriye dönük arşivler kalır. Aynen Kasım 2014’te gerçekleştirilen “Ulusal Kayısı Çalıştayı” gibi.
ULUSAL KAYISI ÇALIŞTAYI DÜZENLENMİŞTİ…
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından kayısı sektöründe mevcut durum analizi ve belirlenecek hedefler doğrultusunda ileriye yönelik stratejilerin ortaya konulması amacıyla 18-19 Kasım 2014 tarihlerinde Malatya’da Ulusal Kayısı Çalıştay’ı düzenlenmişti. Çalıştay gruplarına; Malatya, Ankara, Adana, Erzincan, Kahramanmaraş, Elazığ, Konya, Diyarbakır, Isparta, Mersin, Kayseri, Iğdır ve Erzurum illerinde görev yapan akademisyenler ve konu uzmanlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve çiftçi üretici birlik temsilcileri de katılmıştı. Ulusal Kayısı Çalıştayı’nda çok önemli sorunlar ve çözüm önerileri dile getirilmiş, tartışılmış ve raporlanmış. Ancak aradan 3 yıl geçmesine rağmen ortada değişen bir şey yok. Çalıştay sonuç kitabı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanarak kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Çalıştay’ın sonuç kitabında, “Kayısı Yetiştiriciliğinde Karşılaşılan Önemli Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı bölümde yer alan öneriler şu şekilde:
-Don oluşan yerlerde kayısı yetiştirilmemeli…
“Tüm dünyada olduğu gibi kayısı yetiştiriciliğinin en önemli sorunu ilkbahar geç donları-dır. Kayısı ağaçları ilkbahar geç donlarından önemli ölçüde zarar görmekte ve çoğu yıl rekolteyi geç donlar tayin etmektedir. Ova veya vadi tabanında tesis edilen bahçeler bazen üst üste, bazen de 2–3 yılda bir meydana gelen ilkbahar geç donlarından zarar görmektedir. İlkbahar geç donlarından korunmanın en etkili yolu, don tehlikesinin bulunduğu rutubetli, taban araziler ve soğuk havanın biriktiği vadi içlerinde kayısı bahçesi tesis edilmemesidir. Fakat her şeye rağmen don riski bulunan bir bölgede kayısı bahçesi tesis edilmişse donlardan korunma yöntemlerinin dikkatlice uygulanması gerekir.”
-Doğru bir şekilde tanıtılması gerekiyor
“Kayısının yüksek fiyattan alıcı bulması ve yeni tüketim alanlarının geliştirilmesi için kayısının beslenme ve insan sağlığı açısından önemi geniş kitlelere doğru bir şekilde tanıtılması gerekir. Nitekim ülkemizde üretilen kuru kayısının yaklaşık yüzde 80-85’lik kısmı ihraç edilmesine karşılık sadece yüzde 10-15’lik gibi çok az bölümü yurt içinde tüketilmektedir. Bilindiği gibi meyve seçimi ve tüketimi ile ilgili davranışlar öğrenilmiş davranışlar olup, bu davranışların değiştirilmesi güç ve yavaş işleyen bir süreçtir. Bu bakımdan bireylerde kayısı tüketim alışkanlığının kazandırılması için beslenme eğitim programları düzenlenmeli, televizyon, radyo gazete ve internet gibi çeşitli iletişim araçlarında kayısının faydalarını anlatan reklam çalışmalarına ağırlık verilmelidir.”
- Kerevet ile kükürtleme sistemine geçilmeli
“Kayısının doğal sarı renginin korunması ve depoda fumigant özelliği göstererek fermantasyon ve böcek zararının önlenmesi için yaş kayısılar kurutulmadan önce kükürtlenmektedir. Kuru kayısı ithal eden ülkelerin ithalatına izin verdikleri kükürt miktarı AB ülkelerinde 2000 ppm, ABD ve Avustralya’da 3000 ppm, Kanada’da 2500 ppm’dir. Resmi Gazetede 16.11.1997 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksine göre kuru kayısıda maksimum kalıntı kükürt miktarı 2000 ppm olarak belirlenmiştir. Kuru kayısıda kalıntı kükürt sorunun çözümü için üretici ve tüccar arasında sözleşmeli üretimin geliştirilmesi, kerevet ile kükürtleme sistemine geçilmesi ve düşük kükürtlü kuru kayısıların soğuk hava depolarında muhafaza edilmesi gerekmektedir.”
-Katma değeri yükseltilmeli
“Kuru kayısının katma değerinin yükseltilmesi için hammadde şeklinde satışı yerine kayısıdan yeni ihraç ürünleri geliştirilmesi (konserve, pulp, doğranmış, dondurulmuş kayısı) ve ürün çeşitlendirilmesine ağırlık verilmelidir.”
-Sağlık açısında yeterli araştırma yapılmıyor
“Kayısının insan sağlığı açısından faydalarını ortaya koyan ayrıntılı araştırmaların yeterli ölçüde yapıldığını söylemek pek mümkün değildir. Kayısının insan sağlığına etkileri konusunda yapılacak çalışmaların iletişim araçları vasıtasıyla insanlara duyurulması kayısının tanıtımına önemli katkılar sağlayacaktır.”
- Şarka virüsüne dayanıklı yeni çeşitler ıslah edilmeli
“Avrupa’da kayısı tarımı yapılan birçok ülkede kayısının en önemli hastalığı olan Şarka virüsü (Plum pox virus) üretimde çok ciddi sorunlara yol açmaktadır. Ülkemizde ise Ege, Akdeniz ve İç Anadolu’da yapılan araştırmalarda kayısı ağaçlarında şarka virüsü tespit edilmiştir. Kimyasal herhangi bir mücadelesi olmayan bu hastalığa karşı alınabilecek yegane önlem hastalığa dayanıklı yeni çeşitlerin ıslah edilmesi gerekmektedir. Avrupa’da yürütülen ıslah programları sayesinde hastalığa dayanıklı yeni kayısı çeşitleri geliştirilmiştir. Ülkemizde ise 2006 yılında başlatılan ıslah çalışmaları sonucu hastalığa dayanıklılık geni taşıyan verim ve meyve kalitesi yüksek sofralık ve kurutmalık yeni kayısı melezleri tespit edilmiş, bu kayısıların adaptasyon ve hastalığa dayanıklılık testleri devam etmektedir.”
-Sonuç: Pazarlanmasında sorunların yaşanıyor olması düşündürücüdür
“Dünya yaş kayısı üretimi elma, üzüm, portakal ve muz gibi meyveler ile mukayese edilmeyecek derecede düşüktür. Dünya yaş kayısı üretiminin 3-4 milyon ton gibi son derece düşük olmasına karşılık yaş ve kuru kayısının pazarlanmasında sorunların yaşanıyor olması düşündürücüdür. Ülkemiz yaş ve kuru kayısı üretiminde uzun yıllardan beri birinci sıradadır. Kayısı üretim alanları ve ağaç sayısı dikkate alındığında bu konumunu daha uzun yıllar devam ettireceği öngörülmektedir.”
Çalıştay’da “Örgütlenme ve Pazarlama Çalışma Grubu” tarafından sunulan öneriler ise şu şekilde kayıtlara geçti:
- Örgütlenme modelleri, üretici birlikleri, ihracatçı birlikleri
“Mevcut Örgütlerin güçlendirilmesi, bu örgütlerin bir üst çatıda bir araya gelmelerini teşvik edecek düzenlemelerin yapılması. Kayısıya yönelik ulusal bazdaki politikaları düzenleyecek “Ulusal Kayısı Konseyinin” kurulması. Kayısının Üretimden nihai tüketiciye kadar olan aşamaları düzenleyen bir yasal altyapının oluşturulması. Kayısı sektörüne yönelik yapılacak her türlü kamu desteklerinde; örgütlü üretici, tüccar ve sanayicilere öncelik verilmesi. Kayısının ihracat potansiyeli dikkate alınarak, uluslararası tanıtımına katkı sağlayacak ve ihracatına yönelik politikalara hizmet edecek “Malatya İhracatçılar Birliğinin” kurulmasına yönelik alt yapının oluşturulması.”
-Üretimden tüketime değer zinciri
“ Değer zincirindeki maliyetlerin minimizasyonu ve gelir paylaşımında katma değer oluşturulmasının
teşvik edilmesi. İhracatta nihai tüketiciyi hedefleyen katma değeri yüksek ürünlerin teşvik edilmesi
Lojistik köy kurulması. Kayısı sektörüne yönelik destek hizmetlerinin sunulmasında, mesleki ve teknik eğitim içerikli programlar yürütülerek yetişmiş İnsan ve bilgi yönetiminin sağlanması.”
-Rekabetçilik ve kümelenme
“ Kayısı Üretim Havzalarında yeterli sayıda Kayısı Entegre Tesislerinin kurulması (İşleme, Sınıflandırma, Paketleme, Lisanslı Depolama, Sosyal Yaşam). Üretim Geliştirme (ÜR-GE) konusuna önem verilmesi. Yurtiçi ve yurtdışında etkin, hızlı ve güvenilir pazarlama ağının kurulması. Kayısıda standartların pazar isteklerine göre revize edilmesi. Farklı hedef gruplara (çocuk, yolcular, hastalar vb.) yönelik farklı pazarlama araçları kullanılarak pazarlamada etkinliğin sağlanması.”
-Yurtiçi ve yurtdışı tanıtım
“ Mevcut kuru meyve tanıtım grubu içerisinde yer alan kayısı tanıtımının özel bir grupta ele alınarak etkinliğinin artırılması. Türkiye küresel markalar içerisine kayısının eklenmesi ve kayısının TURQUALITY destek projesine dahil edilmesi. Kayısının tüm taraflarını bir araya toplayacak ulusal ve uluslararası organizasyonların belirlenecek dönemlerde (asgari 2 yılda bir) Malatya’da gerçekleştirilmesi. Kayısının sağlık açısından faydalarını ortaya çıkaran bir kamu spotunun yapılması.”
-Sertifikasyon
“Kayısının Organik Tarım ve İyi Tarım Sertifikalı uygulamaları yanında sosyal sorumluluk sertifikalarının (mevsimlik işçiler) teşvik edilerek yaygınlaştırılması. Sertifikalı ürünlere stopaj indirimi getirilmesi. Sertifikalı ürünlerin ihracatının teşviki. İhracat aşamasında ve sonrasında yaşanan sıkıntıların önlenmesi amacıyla ISO 17020 standardında muayenesinin yapılarak sertifikalı olarak ihracatının teşviki.”
- Yaş (Sofralık) kayısı pazarlama imkânları
“Yaş Kayısı pazarlama oranlarının artırılması bu amaçla soğuk zincir altyapısının kurulması. Kayısı bahçelerinde kayısı çiftliklerine dönüşecek şekilde asgari bir ölçeğin belirlenmesi. Yaş meyve ve sebzede raf ömrünü uzatan metotların kayısı pazarlanmasında kullanılabilirliğinin araştırılması. Sanayi tipi (meyve suyu vb) kayısı yetiştiriciliğinin ve işleme tesislerinin geliştirilmesi.”
- Mamül Ürün Pazarlama
“Üreticilerin kalite sınıflandırması yaparak kuru kayısının pazarlanması konusunda bilinçlendirilmesi. Katma değeri yüksek yeni türevli mamül maddelerin üretim ve pazarlanması. İşletmelere temel bilgi, danışmanlık ve yatırım desteği sağlanması. Yurtdışındaki nihai tüketicilerin isteklerine göre ürün oluşturulabilmesi için yurtdışı Pazar araştırmalarının öncelikli olarak desteklenmesi.”
- Sözleşmeli üretim
“ Sözleşmeli üretimi yaygınlaştırmak üzere risk faktörlerinin minimize edilmesi için teknik
ve teknolojik uygulamaların yaygınlaştırılması. Sözleşmeli üretimi yaygınlaştırmak üzere mülkiyeti, veraset ve intikal işlemlerinin kolaylaştırılması.”
- Lisanslı Depoculuk
“ Kuru kayısı için lisanslı depoların kurulması. Yerel yönetimlerinin öncülüğünde lisanslı depoculuk şirketinin kurulması. Kuru kayısı referans yetkili sınıflandırıcı mekanizmanın kurulması.”
-Pazarlama
“ Mevcut ticaret borsalarının kayısı için salon satış yapacak teknolojik alt yapıya kavuşturulması. Laboratuvarların pazarın istediği kapsamlarda ISO 17025 standardına göre akreditasyonunun sağlanması.”
- Finansman olanakları
“ Finansal araçların oluşturulması ve geliştirilmesine yönelik teknoloji ve bilgi toplumu araştırma faaliyetlerinin yürütülmesi. Kayısı araştırma geliştirme faaliyetlerine döviz girdisine paralel olarak AR-GE fonu sağlanması ve bunun üreticiler tarafından sürdürülebilirlik hedefine yönelik kullanılması. Mevcut dolaylı desteklemelerin üretimde sürdürülebilirliği ve pazarda rekabete hizmet edecek şekilde yeniden ele alınarak kayısı üreticilerine yönelik alan bazlı destekleme programının başlatılması. Hasat dönemine özel, kısa vadeli sıfır faizli işletme kredisi sağlanması. Kredi kullandırılmasında yararlanma koşullarının (Teminat) çiftçi şartları göz önüne alınarak yeniden düzenlenmesi.”
Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com